Paylaş
İngiliz finosuydu.
Milli mücadeleye karşıydı.
“Avrupa ile başa çıkmayı hangi Asya kavmi başardı ki, biz başarabilelim” diye makaleler döşeniyor, bugünkü kayıtsız-şartsız AB’ciler gibi, Avrupalıların illa başımızda bekçi olarak dikilmesini istiyordu.
*
Mustafa Kemal’den nefret ediyor, milletin başına bela olarak görüyor, “onunla tokalaşmak eşkıyaya el uzatmaktır” diyordu. Hatta “derme çatma bir ordu, dövüşüp duruyor, zırzoplar, tam istiklal isteriz diye tutturmuşlar, ne demiş Arap, elhekmü limen galebe, galibin dediği olur, işte bu kadar” diyordu.
*
Hızını alamıyor, Mustafa Kemalcileri “sevinçle” şöyle tarif ediyordu: “Çanlarına ot tıkanıyor, moralleri pek düşük, çoğu yalınayak, teçhizatları noksan, gerçi birkaç kamyonları var ama, hepsi kullanılmaz halde, motorları bozuldu mu tamir edilemiyor, benzin-yedek parça yok, taşıma için ancak mandaları var, Mustafa Kemaller faydalı hiçbir işe yaramazlar, hamdolsun sayıları azdır, hastalanmış uzuv gibi kesip atmalı.”
*
“Berduş” diyordu Mustafa Kemal’e... “Medeniyet dünyasını aleyhimize çevirmek için, Anadolu’da havsalaya sığmaz delilikler, cinayetler işliyor” diyordu. “Ey Müslüman kardeşlerimiz, teşkilat-ı milliyeye aldanmayınız, bolşevik kafası taşıyan yurtsuz serserilerdir bunlar” diyordu. “Bu millici mahluklar kadar, başları ezilmek ister yılanlar hayal edilemez, düşmanlar onlardan bin kere iyidir” bile diyordu.
*
Neticede...
Bedelini ağır ödedi.
*
Eşi, İsviçre’ye gitti. Oğlu, orada hukuk tahsili gördü, üniversiteyi bitirince “memlekete döneceğim” dedi. Aile büyükleri itiraz etti, seni yaşatmazlar diye dil döktüler, nafile... Bindi trene, geldi. İngilizce, Almanca, Fransızca bilen, donanımlı bi gençti. Dışişleri bakanlığının memuriyet sınavına girdi, kazandı.
*
İsmet İnönü, cumhurbaşkanı...
Masasına, sınavı kazananların dosyalarını getirdiler. Birinin üzerinde “menfi” notunu gördü. “İşe alınması muvafık değildir” yazıyordu. Sakıncalı yani, uygun değil... Açtı dosyayı, okudu, kırmızı kalemle belirtilmişti, Ali Kemal’in oğluydu. Çizdi menfi’nin üstünü, müspet yazdı, çizdi muvafık değildir’in üstünü, muvafakat ediyorum yazdı, imzaladı. “Devlete kin yakışmaz, biz bu cumhuriyeti kanla kurduk ama, insanla büyüteceğiz” dedi. Dosyayı uzatırken de, ekledi, “Ben bunu Gazi’den öğrendim!”
*
CHP’deki...
“Ulusalcı”lar budur.
*
(Ali Kemal’in oğlu Zeki Kuneralp, Paris, Bern, Londra, Madrid Büyükelçimiz oldu, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarımız oldu. Ali Kemal, ABD fıştıklamasıyla Doğu’daki şehirlerimizi altın karşılığında Ermenilere satmamızı öneriyordu, kadere bakın ki, oğlu Madrid’de Asala’nın saldırısına uğradı, makam otomobiline ateş açıldı, Zeki Kuneralp otomobilde değildi, eşi Necla Kuneralp’le birlikte, bacanağı emekli büyükelçi Beşir Balcıoğlu ve İspanyol makam şoförü Antonio Torres hayatını kaybetti.)
*
(Ali Kemal’in torunu, Zeki Kuneralp’in oğlu Selim Kuneralp ise... Babasına açılan yoldan yürüdü, Stockholm ve Seul Büyükelçimiz oldu, AB Daimi Temsilcimiz oldu, Dünya Ticaret Örgütü Daimi Temsilcimiz oldu.)
*
(Çünkü... Bu cumhuriyeti kuran “ulusalcı”lar, kendilerine “başı ezilesi yılan, kesilip atılması gereken hastalıklı uzuv” diyen, “idam”larını isteyen adamın suçunu evladına çektirmeyip, bağrına bastı, senden-benden diye ayırmadı, ötekileştirmedi.)
*
E hal böyleyken...
Ne diyorlar hâlâ ulusalcılara?
Irkçı, faşist, katil, hastalıklı filan.
*
Sizi gidi... 2013 model Ali Kemaller sizi!
Paylaş