*
Anadolu Ajansı, Murat Karayılan’ın İran’ın elinde olduğunu duyurdu.
*
Bizim gazetede bile şöyle bir manşet yayınlanmıştı mesela... “Kandil Dağı’na yönelik hava harekâtında, terör örgütünün lider kadrosu toplantı halindeyken vuruldu, ölenler arasında Murat Karayılan’ın da olduğu ileri sürüldü...” Lazer güdümlü bombalar kullanılmış.
*
İnterneti tıklayın, 524 bin “Kandil vuruldu” haberi var. 380 bin “Kandil bombalandı” haberi var.
*
*
Son bir ayda...
Çanakkale’de Myanmarlılar, Mersin’de Moritanyalılar, Karabük’te Bangladeşliler, Edirne’de Malililer, Gabonlular, Burmalılar, Burkina Fasolular yakalandı. Erzincan’da Myanmarlılar, Erzurum’da Filistinliler, Karabük’te Bangladeşliler, Kırklareli’nde Eritreliler, Kırşehir’de Cezayirliler, Balıkesir’de Yemenliler, Kastamonu’da Pakistanlılar, İzmir’de Moritanyalılar ele geçirildi. Eritreliler, Myanmarlılar, Yunanistan’a geçmeye çalışırken... Kongolular, Kamerunlular, Bulgaristan’a geçmeye çalışırken enselendi. Didim’de lastik bot içinde Burmalılar... Ayvalık’ta lastik bot içinde Afganlar... Dikili’de lastik bot içinde Eritreliler, Myanmarlılar, Somalililer... Çeşme’de lastik bot içinde Suriyeliler, Pakistanlılar bulundu.
*
Bunlar, bulunanlar.
Bulunamayanları...
Varın siz hesap edin.
Subay, astsubaydan emir alıyor.
Kim anlatıyor bunu?
Genelkurmay Başkanı!
*
Namaz saatine denk geliyor diye nöbete çıkmayı reddeden subay var.
*
“Noel Baba evlere bacadan giriyor, dürüst biri olsaydı kapıdan girerdi, Kuran-ı Kerim evlere kapıdan girmemizi buyuruyor, Noel Baba neden bacadan giriyor ki” diyor, müftü.
*
Bayrakla yürüyeni polis dövüyor.
19 Mayıs, yasak.
Statta üşürsünüz diyorlar.
9 Eylül, yasak.
Yunan işgali yok diyen bile var.
30 Ağustos, zaten fuzuli.
Hasan Tahsin’i anmak ayıp.
NOT:
İsim Şehir Bitki’nin imzası için bugün saat 13’te, farklı bir dindarlığı olan İzmir Kitap Fuarı’ndayım.
bakışları ürkek ve tedirgindikaçamak tebessüm yüzünde belirdine yapacağını kestiremediselam vermek zorunda hissettiama, önce etrafı inceledikimsenin fark etmemesini diledikararsızca birkaç adım ilerlediusulca “merhaba” dedisanırım hayatından bir on yıl yedi!elimi uzattımotuz yıllık silah arkadaşım, çekindisonra, mecburen kabul ettigizlemeye çalıştığı titreyen elleriydihal hatır sordumcevap vermekte zorlandı, gergindiuğradığım haksızlığı ve tertibi...dinlemek bile istemedikonuyu hemen değiştirdiişlerinin yoğunluğundan bahsettiartık gideyim der gibiydi“meşgul etmeyeyim” dedim...sevindialnında biriken damlacıkları silditer damlacıklarını...bir geçmiş olsun bile diyemedihızlı adımlarla orayı terk ettiarkasından uzuuun uzun baktımhayal kırıklığım...arkadaşımın yitirdiği kişiliğiydidostluğumuz, korkusuna yenilmiştive bu, hasdal’dan hastaneye son sevkimdi, ertesi gün durak silivri’ydiİnanın, ne hasdal, ne silivri...beni bu kadar üzemedi
*
Bir amiral, yazıp göndermiş bunu.
Başlığı, “Karşılaşma...”
*
Hani, PKK’lılar nasıl çekilecek, askerle “karşılaşırlarsa” ne olacak filan deniyor ya... Sıkmayın canınızı, işin en kolay tarafı o... Arkadaşına bunları yapan, PKK’lıya haydi haydi yüzünü çevirir, olur biter.
“TC meselesini yaz.
TC’den ne istiyorlar?”
*
EOKA.
“T”erör yarattı mı? Yarattı.
“T”anıttı mı davasını? Tanıttı.
“T”oprak aldı mı? Aldı.
*
*
Marmara akil’i: Biz bu teklif gelince akil olmadık, sonradan akil değiliz, biz zaten akildik.
Marmara akil’i: En büyük hayalim Dicle ile Botan’ın birleştiği yere Deniz Feneri kurmak... Işık verir, yol gösterir. Oraya Deniz Feneri yapmayı ben üstleniyorum.
Marmara akil’i: El ele verelim, şarkılar söyleyelim, dans edelim, coşalım, piknik yapalım.
Marmara akil’i: Ben Türkiye’de Kürtlerin olduğunu lisedeyken öğrendim, ilk Ankara’da tanışmıştım.
Marmara akil’i: Bizler aslında ortak müminiz.
Marmara akil’i: Bu akşam televizyonda dizi izlemeyeceğiz diyenler, bizi evine çağırsın, hemen giderim, çay içerken anlatırım, ben böyle gördüm, iletişim böyle kurulur.
*