Yılmaz Özdil

Gezi

6 Haziran 2013
İki gün yokum dedim. Sadece iki gün.

*

“Bundan böyle hiçsin, yandaş Yılmaz” mesajı göndermiş TC Emel... “Tayyip Erdoğan’dan farkın yok artık bizler için, kafanı kumsalda kuma göm, bir daha çıkarma” diye saydırmış TC Alper... “Bu saatten sonra ortaya çıkmasan da olur” demiş Tuğba... Ayşenur “seni nasıl susturdular” diye sormuş. Ebru “hayal kırıklığı” olduğumu söylemiş. “Biraz sağduyulu, biraz onurlu davranmaya” davet etmiş TC Sezin... TC Erdal iddialı, “ortalık sütliman olsun yine sahneye çıkar, demedi demeyin” demiş. Gezi’ye destek için konserini iptal eden Tarkan’dan utanmam gerektiğini söyleyen var, tepkisini dile getiren Sezen Aksu kadar olamadığımı söyleyen var. “Kalemin artık lekeli” demiş Utku... “Ayıptır” demiş TC Çağdaş... “Dik durma zamanıydı” demiş Evren... TC Derya “korkunun gözünü seveyim” diye laf sokmuş. Nuray “sen de mi brütüs” demiş. “Ne zaman sıkışsam kaçtığımı” söylemiş Müge. TC Suat ise “yuh demeyeyim ama içimden yuhhh çekmek geçiyor” diyerek, duygularını paylaşmış. TC Engin, harbi harbi “yuhhh” çekmiş. TC Elif “geri gelmememi” istemiş. TC Kenan “polisten bu kadar tırsmamamı” istemiş. Haktan’a göre “tarihin en büyük yanılgısı”yım. TC Nilgün, hiç uzatmamış “vicdansız” demiş. TC Azad “RTE yalakası çıktığımı” söylemiş. “Korkak medyanın kralı, sen de mi yusufladın, hiç mi şeref haysiyet yok sende” demiş İvan Drago... Kendi adını yazmaya korkuyor İvan Drago, kod adı kullanıyor ama, bize yusufladın diyor.

“Çok mu para ödüyorlar sana, işini kaybetmekten bu kadar mı korkuyorsun” diye sormuş TC Ayşegül... TC Çapulcu Mehmet “sen de mi sattın bizi, kaça sattın” diye sormuş. TC Öner “rüzgâr nereden eserse ona göre mi yazacaksın” diye sormuş. TC Ercan “güvendiği dağlara kar yağdığını” söylemiş. TC Adnan “paranın satın alabildiği gazetecilerden olduğunu bilmiyordum” demiş. “Biber gazı yiyen Atatürkçüleri gördükçe yüzün kızarmadı mı” diye merak etmiş TC Kadir... TC Çapulcu Murat “yazıklar olsun” demiş. TC Özden “sıvıştın” demiş. Erkan “bugüne kadar yazdıkları yalanmış meğer” demiş. TC Burak “yüzüme tükürmek istediğini” söylemiş. TC Gizem “bencilliğimden utandığını” söylemiş. Ceki “kalbimizden sürüldün” demiş. Funda “bir daha okumak istemediğini, fotoğrafımı bile görmek istemediğini” söylemiş. Ataman “meğer sahteymişsin İzmirli” demiş. Gülten “ne umduk, ne bulduk” demiş. TC Funda “ampulcülerin ödediği para ne kadarsa, aramızda toplayıp verelim” önerisinde bulunmuş. TC Erdal “bir defa olsun elimi taşın altına koymamı” istemiş. TC Suna “sizin için cemaatin örtülü ajanı diyen CHP’liler haklıymış meğer” tespitinde bulunmuş. “Fazıl Say’ın buna hakaret etmesinden belliydi” diyen de var, “Sözcü gazetesinin buna ambargo uygulamasından belliydi” diyen de var. Nesrin “tüydüğümü” söylemiş. Kenan “gazeteci değil piyon olduğumun anlaşıldığını” söylemiş. TC Sonay “gidişin olsun, dönüşün olmasın” demiş. Gürkan “yandaş medyayla saf tuttuğumu” söylemiş. TC Emrah “bu kadar mı korkuyorsun” diye sormuş. TC Murat “kınıyor”muş. Özek “güveninin sarsıldığını” söylemiş. TC Çapulcu Ali “zaten hiçbir zaman halkın yanında olmadığımı” söylemiş.

Serap “bir kez daha hayal kırıklığı, yazık” demiş. Bülent “hep kurusıkı atmışsın demek ki” diye hesap sormuş. “Ölü taklidi yapmaktan utanmıyor musun Özdil, kandırdın mı bizi bunca sene” demiş TC Erol... “Paranın uşağı olduğunu bilmiyordum” demiş TC Gökhan... “Bugün yoksan, yarın olsan ne olur olmasan ne olur” demiş Semra... Tam saymadım ama beş bin civarında “yazıklar olsun” var, bi beş bin kadar da “utanıyoruz” var. Burçin “şnorkeline biber gazı kaçsın, yandaş medya sana suni teneffüs yapsın” demiş. “Koskoca bir yalan”mışım, böyle yazmış TC Hakan... TC Ümit “gözümde küçüldün” demiş. Sakine’ye göre “bugüne kadar yazdıklarım boşuna”ymış. TC Filiz “kaçıyorsun öyle mi, sen bilirsin” demiş. TC Mesut “yılmaz” değil “yılık” olduğumu söylemiş. Ömer, bundan böyle “özdil” değil “yozdil” olduğumu söylemiş. “Derhal istifa etmemi ve haysiyetimi kurtarmamı” tavsiye etmiş Emel... TC Pınar hem “sorumsuz” hem “satılmış kalem” olduğumu söylemiş. Katmerli yani. TC Aylin “korkak” demiş. “Bundan sonra olsan da olur olmasan da olur, fark etmez” demiş Yalçın. “Rengimin nihayet belli olduğunu” söylemiş Levent... “Yemedi mi” diye sormuş TC Kazım... “Belki para kazanabilirsiniz ama, saygınlığınızı kaybedersiniz” demiş Ülkü... “Nasıl inanalım bundan böyle samimiyetine” diye sormuş Cansın... Atilla’nın “gözünden düşmüş”üm... TC Caner açık açık “meğer liboşmuşsun” demiş. “Şaka olmalısın yılmaz özdil, ismini küçük harflerle yazmak istedim, saygılar öfkeler” demiş Ebru... “Taraf, Zaman, Yeni Şafak gazetelerinin yazarları bile iki çift laf söyledi, çok kalbimi kırdın” demiş Sedat... “Bekir Coşkun’un yerinde yer almandan utanıyorum” demiş Beliz... “Kayıp aranıyor” ilanı bile yayınlandı.

Yazının Devamını Oku

Şnorkel

1 Haziran 2013
E yaz geldi gari.

Dışarda okuldan kaçma havası var.
İzninizle, iki gün kaçayım geleyim.

Yazının Devamını Oku

Vaaziçi köprüsü

31 Mayıs 2013
Başbakanken, 2006...

“Bazıları çıkıyor diyor ki, yazıktır Boğaz’a üçüncü köprü olmaz, nasıl olmaz yaav, bunların ufku dar, bu bağnaz zihniyetlerden, yobaz zihniyetlerden ülkemizi kurtarmadıkça rahata erişemeyiz.”Başbakanken, 2006...
“Üçüncü köprü konuşuluyor, hemen karşı çıkıyorlar, bu kafa hep var, bunu bilin, bu muhalefet bu kafayla uzayda yaşıyor, Türkiye’ye hâlâ inemedi.”Başbakanken, 2008...
“Üçüncü köprü yapalım diyoruz, istemezük diyorlar, zaten ülkeye hayırlı bir iş yapıldığında bu sol zihniyet hep karşısındadır.”Başbakanken, 2009...
“Daha üçüncü köprünün adı duyuldu, hemen karşı çıkılıyor, buna karşı çıkanlar birinci köprüye de karşı çıkmışlardı ama sonra utanmadan sıkılmadan o köprünün üzerinden geçtiler.”Başbakanken, 2009...
“Üçüncü köprüyü istemezler, yav siz neyi istediniz ki bu ülkede, sizin cibiliyetinizin, sizin karakterinizin gereği zaten bu.”Başbakanken, 2009...
“Boğazda üçüncü köprüye kimler karşı çıkıyor biliyor musunuz, her iki tarafı kapalı olanlar var ya, tek istikamette bakanlar, işte onlar karşı çıkıyor, ideolojik kilitlenme var bunlarda.”Başbakanken, 2009...
“Bunların zihniyeti, ikinci köprüye de karşı çıkan zihniyet, ilime bilime karşı bunlar, asıl mürteci bunlar.”Başbakanken, 2010...

Yazının Devamını Oku

İki ayyaş

30 Mayıs 2013
Günde iki paket sigara içerdi.

Birini söndürür, birini yakardı.Martini’ye bayılırdı.Neredeyse elinde içki bardağı olmayan fotoğrafı bile yok.Bu iş yasaklayarak olmaz dedi...Kanunla yasaklanmış olan içki satışını, kanunla serbest bıraktı.Eşi de içerdi.Hem içki, hem sigara.Hatta, gizlemeden, ahalinin önünde sigara içen ilk first lady’ydi.

*

Amerikalılar seçti onu.
Hem de 4 defa seçti.
Ülkesinin ekonomisi krizdeydi...
Uçuşa geçirdi.
Roosevelt’di.

*

Yazının Devamını Oku

Nazmiyanım

29 Mayıs 2013
“12 Mart”ta evlen...

Darbelerle yaşa.
“27 Mayıs”ta vefat et.

*

Demokrasi “tarihi” denilen...
Daha nasıl olsun.

*

Maalesef çocuğun olmasın...

Yazının Devamını Oku

Ana’fikir

28 Mayıs 2013
Dışişleri Bakanımız meseleyi teşhis etti. “Beşar Esad’ın problemi, annesinin yaşıyor olması” dedi. Meğer, Beşar bizimkilerle konuşuyormuş, sonra gidip anasıyla konuşuyormuş, anası da oğlunu fıştıklıyormuş “elaleme kulak asma, baban gibi yap” diyormuş filan.

*

Milli İstihbarat Teşkilatı’nın devletin zirvesine verdiği brifingde, yerel kaynaklardan edinilen bilgilere göre... “Beşar’ın bacanağıyla eniştesi tarafından dolduruşa getirildiği, eltisigillerle küs olan Esma Esad’ın görümcesiyle abla-kardeş gibi olduğu değerlendirilmektedir” denildi.

*

Kamu Düzeni Müsteşarlığı’nda Genelkurmay’ın katılımıyla gerçekleştirilen koordinasyon toplantısında, Emniyet Genel Müdürlüğü’yle Jandarma İstihbarat’ın mülteci kamplarındaki teknik takip raporları ele alındı... “Beşar’ın İran konusunda kayınçosunun, Rusya konusunda baldızının etkisinde kaldığı, kayınpederin daha çok Çin’e yakın olduğu, Esma Esad’ın bu kriz ortamında Dubai’ye tatile giden yengesini kaynanasına şikâyet ettiği” belirlendi.

*

Milli Güvenlik Kurulu’nun dokuz saat süren kritik toplantısından sonra yapılan yazılı açıklamada, Suriye’deki son gelişmelerin masaya yatırıldığı... Beşar’ın annesiyle dünürlerinin arasının limoni olduğu, Beşar’ın kaynatasının torunlarının hatırı için Beşar’ın annesine katlandığı... Sülalede istikrarın sağlanması için, Beşar’la Esma’nın görücü usulü evlenmelerine vesile olan Fatmanım teyzeyle Burhan bey amcanın devreye sokulduğu... Putin’in kayınvalidesiyle Ahmedinecad’ın halasının Cenevre’de yapacağı tarihi buluşmanın, Netanyahu’nun teyzesi tarafından dikkate değer bulunduğu bildirildi.

*

Bu arada...

Yazının Devamını Oku

İçki

26 Mayıs 2013
Nitelikli dolandırıcılık, kalpazanlık, ihaleye fesat karıştırma, rüşvet, kaçakçılık gibi suçlardan fezlekesi bulunan mütedeyyin milletvekilleri var. Asla içki içmiyorlar.

*

Hoca’ları da öyleydi rahmetli.
28 kere filan hacca gitti.
Zimmete para geçirdi.
Mahkûm oldu.
İçkiyi ağzına sürmezdi.

*

Abra kadabra şirketleri, davul tozu minare gölgesi holdingleri kurdular, camilerde tezgâh açıp ortaklık parası topladılar, paralar hokus pokus oldu... Bırak içkiyi, alkol var diye kolonya bile sürmezlerdi.

Yazının Devamını Oku

Baro’metre

25 Mayıs 2013
<i>Basın’ın bu dönemde iyi bir sınav verdiği söylenemez. </i> Meslektaşları hapisteyken, Dolmabahçe Sarayı’nda basın özgürlüğü gecesi tertipleyip, fonda ince müzik eşliğinde, avanta viski yudumlayarak, limon sosunda hıyar yemeleriyle hatırlanacaklar.
İstisnaları tenzih ederim...
Sansüre gerek bırakmayıp, otosansürün feriştahını uygulayan, bildiğini yazarak değil, bildiğini yazmayarak kazanan, halkın gerçekleri öğrenme hakkına hizmet etmek yerine, ninni söyleyen, tirajlar çakılırken, manşetlerde havayi fişekler patlatan, ekranlarda pembe tablo çizenler topluluğu olarak anılacaklar.
*
Sermaye’nin bu dönemde iyi bir sınav verdiği söylenemez. Çocuklarının geleceğini, parayı balyaladıkları memleketimizde değil, el âlemin memleketlerinde gören, yurttaşların özgürlüğü her alanda kısıtlanırken, beşer metrelik duvarlar arkasındaki villalarında huzurla yaşayabileceklerini zanneden... Yarın öbür gün, bu dönem’in hesabı kitabı yapıldığında, susma sustukça sıra sana gelecek’i sıra kendisine gelene kadar kavrayamayanlar olarak anılacaklar.
*
Sendikalar, ha keza.
Maalesef, sarı basın’dan bile daha cart sarı olarak hatırlanacaklar.
*
Sanat camiası’nın da, bir elin parmakları kadarı hariç, bu dönemde iyi bir sınav verdiği söylenemez. Sanat dediğin, ister transatlantik ol, ister filika, iskeleden halatları koparıp attığın an başlar. Sanatın özüne, ruhuna, mantığına aykırıdır bağımlı olmak... Duba olarak anılacaklar.
*
Akademik çevreler’in bu dönemde iyi bir sınav verdiği söylenemez. Lifli gıdalar, pilatesin faydaları, buzulları eriyen kutup ayıları gibi, kokmaz bulaşmaz mevzularda adeta saksağan misali şakıyan, susmak bilmeyen akademisyenlerimiz... ÖSYM rezaleti, çağdışı eğitim, Mehmet Haberal, Fatih Hilmioğlu, dövülen, tutuklanan üniversite öğrencilerinde, dut yemiş bülbül olarak hatırlanacaklar.
*
Aynı dönemde...
Aynı basınç uygulandı.
Baro’metre ölçtü.
Her yurtsever baroyu tek tek yazmaya kalksam buraya sığmaz; en başta İstanbul ve Ankara barosunun avukatları, evrensel ilkelere ve onurlarına sahip çıkan, susmayan, direnen... Birey’i kul olmaktan kurtaran hukuk devleti, yargı bağımsızlığı ve demokrasi mücadelesinde tırsmayıp, mertçe, toplu halde tavır koyan... Alnı açık, başı dik kalmayı başaran “meslek grubu” olarak hatırlanacaklar.

*
Ve yarın, tarihi gündür.
Sen’den ben’den değil...
Güçbirliğinin vaktidir.
*
Çünkü...
“Birilerinin akil”ine değil...
“Ortak akıl”a ihtiyaç var.
*
Profesör Metin Feyzioğlu’nun güçbirliğiyle Türkiye Barolar Birliği Başkanı seçilmesi... Bu memleketin geleceğine dair, her platformda, bütün seçimlerin aynı “ortak akıl”la kazanılacağı “umudu”dur.
Yazının Devamını Oku