Paylaş
Birini söndürür, birini yakardı.
Martini’ye bayılırdı.
Neredeyse elinde içki bardağı olmayan fotoğrafı bile yok.
Bu iş yasaklayarak olmaz dedi...
Kanunla yasaklanmış olan içki satışını, kanunla serbest bıraktı.
Eşi de içerdi.
Hem içki, hem sigara.
Hatta, gizlemeden, ahalinin önünde sigara içen ilk first lady’ydi.
*
Amerikalılar seçti onu.
Hem de 4 defa seçti.
Ülkesinin ekonomisi krizdeydi...
Uçuşa geçirdi.
Roosevelt’di.
*
Sigara kesmiyor...
Puro tüttürüyordu.
Emzik gibi, hep ağzındaydı.
Her gün bi şişe viski deviriyordu.
Biyografisini anlatan kitapta var; sabah kahvaltısında çay ikram etmişler, beyaz şarap istemiş.
İçki yasağı varken ABD’ye gitmek zorunda kalınca, “tedavisi gereği, özellikle yemek esnasında mutlaka içki içmek zorundadır” diye doktor raporu bile almış iyi mi.
*
İngilizler seçti onu.
Sadece ülkesinin değil, dünyanın en saygın siyasetçilerinden biri oldu.
Churchill’di.
*
İki ayyaş yani!
*
İçki asla içmezdi.
Sigarayı ağzına sürmezdi.
İçenden de nefret ederdi.
Reklamını yasakladı.
Fiyatına zam yaptı.
Vergisini arttırdı.
İçkiden sigaradan topladığı fahiş vergilerle ahaliye avanta kömür dağıttı, Mısır piramitlerinin 4 katı büyüklüğünde kömür dağıttık diye afiş bastırdı, oy topladı.
*
Almanlar seçti onu.
Hitler’di.
Paylaş