8 Aralık 2010
Gümüş yüzüğünü sağ eline takarak Müslüman olduğunu zanneden polislerimiz tarafından... Tekmelene tekmelene burnu kırılan üniversite öğrencisinin adı ne?
Miraç.
*
Kandilde dünyaya gelmiş çünkü.
*
Namazında niyazında babaanne istemiş, evlatlagelin kırmamış, Miraç konmuş torunun adı.
Yazının Devamını Oku 7 Aralık 2010
İş başvurusu yapıyorsun... - Sabıkan var mı?
- Yok.
- Temiz kâğıdı getir.
*
Okula kayıt yaptırıyorsun...
- Hasta mısın?
- Turp gibiyim.
- Akciğer filmi getir.
*
Otomobil satıyorsun...
- Vergi borcun var mı?
- Ödedim.
- Maliye’den belge getir.
*
Evlenmek istiyorsun...
- AIDS misin?
- Yo-oo...
- Test yaptır, getir.
*
75 yaşındaki duayen tiyatrocu Erol Günaydın’a yoklama kaçağı olduğu ve bir ay içinde kışlaya teslim olması gerektiğine dair resmi evrak geldi. Askerlik şubesini arayan Erol Günaydın, “1960 senesinde Ağrı’da yaptım askerliğimi” dedi. “Tezkereni getir” dediler.
*
Bursalı iki çocuk annesi Zuhal Hanım, 2001’den beri her sene ocak ayında askere çağırılıyor. Meğer... 2001’e kadar, kendisiyle aynı ismi taşıyan babaannesi askere çağırılıyormuş, 2001’de babaannesinin Konya’daki evine inzibatlar tarafından baskın yapılmış, babaanne Zuhal’in babaanne olduğu saptanınca, bu sefer, aynı ismi taşıyan torun Zuhal aranmaya başlanmış!
*
Oy kullanacaksın...
- Kimsin sen?
- Benim.
- Yok öyle... Ne malum senin sen olduğun? Kütük kaydı getir.
*
Emeklisin, maaş alacaksın...
- Yaşıyor musun?
- Nası yani?
- Yaşadığına dair imza getir.
- Nerden?
- Bankadan.
*
Miras alacaksın...
- Rahmetli kim?
- Babam.
- Ölüm ilmuhaberi getir.
- Doktordan mı?
- Muhtardan.
*
Olmaz olmaz deme...
Belgesini getir.
Yazının Devamını Oku 5 Aralık 2010
Hani şu, reklamlarda Şener Şen’in belediye başkanı olduğu, Olgun Şimşek’in de dalkavuk yardımcısını oynadığı hayali belde var ya, Mümkünlü... İşte orada seçim var bugün! *
Bursa’nın Mustafakemalpaşa İlçesi’ne bağlı Ovaazatlı beldesi.
*
E hani Mümkünlü’ydü?
Şundan Mümkünlü...
*
Sadece 1.800 kişinin yaşadığı, nüfusu 2 binin altında olduğu için köye çevrilen, siyasilerin yüzüne bile bakmadığı, işsizlikten kırılan, Allah’la baş başa bırakılmış bir yerdi.
*
Dava açtılar... Tekrar belde oldular.
*
Hücuuuumm!
*
Son bir haftada... Üç genel başkan, altı bakan, yedi genel başkan yardımcısı, dokuz grup başkanvekili, aralarında Bursa, İstanbul, Ankara, İzmir, Balıkesir milletvekillerinin de bulunduğu 43 milletvekili, 21 il başkanı, 23 belediye başkanı geldi Ovaazatlı’ya.
*
Kuş uçmaz kervan geçmezdi... Şimdi, iş makineleri, ışıldaklı fırıldaklı makam araçları, bağıra çağıra şarkılar türküler çalan seçim otobüsleri yüzünden trafik tıkanıyor iyi mi...
*
6 parti yarışıyor.
6 kahvehane var.
*
A partisi vaatleri sıraladığı kahveden çıkıyor, öbür kahveye koşuyor, ki, B partisi o kahveden çıkmış, öbür kahveye geçmiş... Yakaladıklarını sarılıp öpüyorlar, ahalinin cildi soyuldu!
*
Son bir ayda... Yoluna asfalt döküldü. Otobüs durağı dikildi. Biri çocuk parkı yaptı. Öteki parka çiçek dikti. Beriki çocuklara top dağıttı. İlkokula kamelya yapıldı. Meydana parke taş döşendi. Yağmur gideri için boru döşeniyor. Üstü açık olan yazlık düğün salonunun çatısı kapatılıyor. Kömür dağıtılıyor. Kapı kapı dolaşıp, kadınlara el blendırı hediye edildi. Biri çikolata dağıttı. Lahmacun-ayran gırla... Biri seyyar dönerci getirdi; avanta. Yorulunca otursunlar diye yollara banklar konuldu. Çukurlar kumla kapatıldı. Bir sokağa komple çakıl döküldü. Öbür sokağa çakıl yetişmedi, gıda kolisi verildi. Bir aday, altı otobüse doldurdu, Çanakkale’ye gezmeye götürdü. Bir başka aday, kadınları üç otobüse doldurdu, İstanbul’a gezmeye götürdü. Dün sabah itibariyle dört otobüs daha kalktı, günübirlik Uludağ’a.
*
Peki ya vaatler?
*
Sağlık ocağı yapılacak. Su arıtma tesisi kurulacak. Elektrik direkleri yenilenecek. Spor kulübü kurulacak. Halı saha açılacak. Kadınlara meslek kursu verilecek. Kafeterya açılacak. İş bulma masası kurulacak, işsiz kalmayacak. Hal binası yapılacak. Biber kooperatifi kurulacak. Biber fabrikası kurulacak. Bir çocuk parkı daha yapılacak. Kanalizasyon yenilenecek. Çıkmaz sokaklara parke taş döşenecek. Hayvan barınağı yapılacak. Duble yol yapılacak. Yeni belediye binası yapılacak. Kapalı düğün salonu yapılacak. Sinema yapılacak. Umumi tuvalet yenilenecek. Okula fotokopi cihazı alınacak. Kuran kursuna tepegöz alınacak. Lise açılacak. Üniversite kazanana burs verilecek. Beğendikleri şehirle kardeş şehir yapılacak. İptal edilen yeşil kartların yenisi verilecek. Öğrencilere ücretsiz defter dağıtılacak. Tabakhane açılacak. Pancar kooperatifi kurulacak. İşsiz gençler evlendirilecek, ev eşyası düzülecek. Hayırsever bir işadamının noter tasdikli taahhüdü dağıtıldı, salça ve yem fabrikası kurulacak. Kültür merkezi yapılacak. Festival tertiplenecek. 65 yaş üstündekiler Bursa’ya gidip gelirken ücretsiz yolculuk edecek. Beldedeki Roman vatandaşlar,
Roman açılımından faydalanacak.
*
Mümkünlü değildir de, nedir bu?
*
Bi tek, Şener Şen’i başkanlığa aday göstermedikleri kaldı yani!
*
Bu arada, 1.287 seçmeni bulunan Ovaazatlı’nın seçmen sayısı, son bir ayda, 1.278’e düştü maalesef... 9 seçmen, oy kullanıp seçimin neticesini göremeden, eceliyle rahmetli oldu.
*
Cenazeler, Türkiye’nin çeşitli bölgelerinden gelen milletvekillerinin katılımıyla toprağa verildi. En çok milletvekillerinin ağladığı görüldü, sanırsın babaları öldü!
*
Bugün sandık başına gidecek olan Ovaazatlılar, aniden kıymete bindikleri için mutlular ama... “Aşırı ilgiden hepimiz ölmeden, şu seçim hayırlısıyla bitse de kurtulsak” diyorlar.
Yazının Devamını Oku 4 Aralık 2010
Star Haber ekibimizin başarılı muhabirlerinden biri, Erol Çalışır... <br><br>Bedensel engellidir. *
Dünya Engelliler Günü vesilesiyle “365 gün yaşadıkları”nı yazdı...
Önerileri var size.
*
Akülü sandalye kullanan bir engelliyi görünce “a-aaa oyuncak gibi kendi kendine gidiyor” deyin mesela!
*
Engelliye ayrılmış park yerine otomobilinizi park edin, engelli itiraz edince, pişmiş kelle gibi sırıtın, “ben de engelliyim, kafadan engelliyim” diye yılışık yılışık, güya espri yapın.
*
Konserde, tiyatroda engelli görürseniz, “bunun burda ne işi var” gibilerinden bakın... Ya da “ahh canııım, baksana ayol o bile gelmiş” filan diye acıyın.
*
Felçli biriyle karşılaşınca, bacağını sıkın “his var mı?” diye sorun. “İğne batırınca da mı yok?” diye sorun. Görme engellinin gözüne, suratına, burnuna elinizi sallayın, test edin.
*
Çocuğunuza gösterin, “yaramazlık yaparsan böyle olursun” deyin.
*
Engelli biriyle herhangi bir fikir üzerine tartışırsanız, baktınız başa çıkamıyorsunuz, “sen adam olsaydın, o sandalyede oturmazdın zaten” deyin, aşağılayın.
*
Zihinsel engelliye “deli” deyin.
Birbirinize şaka yaparken...
“Hadi len spastik” deyin.
*
Kız arkadaşı olan veya evli bir bedensel engelli gördüğünüzde “cinsel hayatını” sorun!
*
Yardım istemese bile, illa yardım edin...
“Lütfen sandalyemi ittirmeyin, ben hallederim” derse, “sana da iyilik yaramıyor be” deyin.
*
“Raporun yüzde kaç?” diye sorun... “Özürlü maaşı alıyor musun?” diye sorun. İş görüşmesinde “mesleğin ne?” diye sormayın, “neleri yapamıyorsun?” diye sorun... Engelli çalıştırmak yerine, onunla mı uğraşacaksınız, boşverin, yasa gereği cezayı ödeyin daha iyi.
*
Spordan anlıyor olamazlar, takım tutamazlar! Futbol muhabbeti yaparken yanınıza gelirse, konuyu değiştirin... “Milli” bile olma hakları yoktur, “milli maçı” bile konuşmayın onlarla.
*
Uçak bileti satarken, tekerlekli sandalyeyle rol yapıyor olabilir, kimliğindeki “engelli” damgası da sahte olabilir, sağlık raporu isteyin. Otele gelirse, “refakatçin var mı?” diye sorun.
Gece kulübüne girmeye kalkarsa, “burası sana göre değil” deyin.
*
Baktınız, işitme engelli...
Bağıra bağıra konuşun.
*
Almaya mecbur ya...
Tekerlekli sandalyeyi, işitme cihazını, bastonu üç katı fiyata satın.
*
“Bedensel engelli olduğuna göre, kafası da çalışmıyordur” diye düşünün, ne yapması gerektiğini söyleyin hep ona, “şurdan geç, burdan gel” diye akıl verin.
*
Çünkü.
Engelsizsiniz ama...
Engel sizsiniz!
*
Türkiye’de 9 milyona yakın engelli vatandaşımız var. Devletin ayırdığı bütçe 9 milyon lira... Yani, engelli başına 1 lira... Çok bu para... 50 kuruş bile ayırmayın!
Üste para isteyin.
Yazının Devamını Oku 3 Aralık 2010
Prens Andrew. Kraliçe’nin oğlu. İngiltere’nin ticaretten sorumlu özel temsilcisi. Ülkesinin yabancı ülkelerdeki yatırımları için ülke ülke dolaşıyor. *
Kırgızistan’da... Ertesi gün, Kırgızistan Devlet Başkanı’yla randevusu var. Brifing almak için İngiliz işadamlarıyla kahvaltı ediyor, masada İngiltere’nin Bişkek Büyükelçisi ile ABD’nin Bişkek Büyükelçisi var. ABD Büyükelçisi, konuşulanları kripto ile Washington’a geçiyor.
*
Wiki ampul gibi yayınladı!
Okuyoruz...
*
Gaz işi yapan İngiliz işadamı, Kırgızistan’da yabancı yatırımcılara vergi uygulandığını belirterek, bunun “insan haklarına aykırı” olduğunu söylüyor!
*
Madenci bir işadamı, 90’lı yıllarda Batılı işadamlarının Kırgızları tufaya getirdiğini, adil olmayan, hatta zorla, tehditle anlaşmalar imzalatıldığını, bunun da yurtsever Kırgızları rahatsız ettiğini hatırlatıyor. Prens Andrew, “anlaşma anlaşmadır” diyor!
*
Bir işadamı “devlet başkanının oğluna avanta vermeyen, bu ülkede iş yapamaz” diyor. Bir başka işadamı, “eskiden Akayev’in oğluna avanta veriyorduk, şimdi Bakiyev’in oğluna avanta veriyoruz, değişen bi şey yok” diyor. Prens kahkaha atıyor, “Tıpkı Fransa gibi” diyor!
*
Prens, ABD Büyükelçisi’ne dönüyor, “sizin yatırımlar ne âlemde peki?” diye soruyor, ABD Büyükelçisi, “hükümetin bakanları çalabildiğin kadar çal zihniyetinde” diyor!
*
Yarınki resmi görüşmede “ekonomik istikrar çağrısı yapması”nı istiyorlar Prens’ten!
*
Prens de, “yolsuzluk konusunda biz ne yapabiliriz ki?” diye sorup, cevabı da kendisi veriyor: “Rüşvet kültürü hastalık gibi bi şey, hasta olan iyileşmek istemiyorsa, elden ne gelir, kim ne yapabilir!”
*
Rüşvet doktoru Prens, kendi ülkesinden örnek veriyor, Suudilere rüşvet yediren İngiliz uçak şirketine İngiltere’de soruşturma açıldığını hatırlatarak, soruşturma açan İngiltere Dolandırıcılık Dairesi’nin “ahmak” olduğunu söylüyor!
*
Yolsuzluk haberlerini ha bire manşete çıkaran Guardian Gazetesi’nin de “burnunu her şeye sokan gereksiz adamlar” olduğunu belirtip, ticaret hayatını engellediklerini söylüyor!
*
Wiki ampul gibi yayınladı...
*
Demek ki neymiş?
*
Yabancıya vergi, insan haklarına aykırıymış... El âlemin ülkesinde zorla, tehditle, rüşvetle anlaşma yapmak, mubahmış... Hükümetlerin çalabildiği kadar çalabilmesi için ekonomik istikrar çağrısı yapmak gerekiyormuş... Yolsuzlukla mücadele edenler ahmak... Yolsuzlukları manşet yapan gazeteciler ise, ticareti engelleyen vatan hainleriymiş bi nevi.
*
Şerefsiz bu Wiki.
Hep İsrail’in işi.
Yazının Devamını Oku 2 Aralık 2010
Kimse yazmıyor.Ben yazayım bari.
İsviçre’deki bankanın adı:
Credit Suisse.
*
Amerikan belgelerine göre, siyasi liderin gizli hesabına gönderilen paranın yol haritası şöyle... Bir Türk bankasının Ankara Gaziosmanpaşa şubesinden, aynı bankanın Mersin şubesine, bir belediye başkanının hesabına 3 milyon dolar havale ediliyor. Söz konusu belediye başkanı, aynı gün, Mersin şubesindeki hesabından, bir Hollanda bankasının Bahreyn şubesine, Khalid Abdullah isimli birinin hesabına, 7 milyon dolar transfer ediyor.
*
Yazının Devamını Oku 1 Aralık 2010
What i know is...Baş harfleri, Wiki.
“Bildiğim” demek.
*
Tarikatlar-cemaatler iktidarda fink atıyormuş, bakanlar birbirini jurnalliyormuş, ispiyoncu gazetecilerimiz varmış, yiyip içip Amerikan elçilerine kusuyorlarmış, yolsuzluk varmış, rüşvet varmış, ihalelerde avanta dağıtılıyormuş, malı götürenler yurtdışındaki gizli hesaplara istifliyormuş, Deniz Feneri varmış, uyuşturucu satıcısı vekil varmış, sübyancı varmış, futbol siyasete alet edilmiş, seçim kazanmak için örtülü ödenekten para ödeniyormuş, Başbakan az okuyormuş, Cumhurbaşkanı yüzünden devamlı bir gözü arkadaymış, Ankara’ya ikiyüzlülük hâkimmiş, herkes birbirinin arkasından entrika çeviriyormuş, AKP memur alırken bizden olan-bizden olmayan ayrımı yapıyormuş, güya hem Arapları hem İran’ı seviyormuşuz ama, hem bizde ABD’nin nükleer füzeleri varmış, hem de Araplar İran’ı vurun diye Washington’a yalvarıyormuş, Azeriler bize güvenmiyormuş, dümenden kardeş ayağına yatıyorlarmış, Avrupa Birliği’nin bizi almaya asla niyeti yokmuş, başta zampara Silvio, alenen kandırıyorlarmış.
*
Yazının Devamını Oku 30 Kasım 2010
Zihniyet, ampul.
Haydarpaşa, meşale.
*
Buna derim ben...
‘Kül’tür başkenti diye!
Yazının Devamını Oku