15 Eylül 2011
Yarışma düzenlenmiş... Gizli servisler arasında.
Önce CIA’ciyi çağırmışlar.
Çuval vermişler eline.
Demişler ki, al bu çuvalı, yan odaya geç, teröristler gelecek, gizli gizli dinle.
Almış çuvalı CIA’ci.
Geçmiş yan odaya.
Biraz sonra El Kaide’ci rolündeki jüri heyeti dalmış içeri, bakmışlar ki, odanın kenarında çuval duruyor, şişkin, şöyle bi dürtmüşler, “miyavvv” sesi gelmiş.
“Bravo” demişler.
Güzel kamuflaj.
Mossad’çıyı çağırmışlar.
Gene çuval vermişler.
Gene aynı talimat.
Hamas’çı rolündeki jüri heyeti yan odaya dalmış ki, kenarda çuval duruyor, şişkin, şöyle bi dürtmüşler, “hırr hav hav” sesi gelmiş.
“Aferin” demişler.
Gizledi kendini.
Sıra bizimkine gelmiş.
Vermişler eline çuvalı.
Geçmiş yan odaya.
Biraz sonra PKK’lı rolündeki jüri heyeti girmiş içeri, kenarda çuval, şişkin.
Şöyle bi dürtmüşler...
Çıt yok.
İşkillenmiş jüri heyeti...
Tekmelemişler.
Gık çıkmıyor.
Girişmişler beline beline...
Bana mısın demiyor.
Kucaklamışlar çuvalı...
Duvarlara duvarlara...
Ne ses ne seda.
Dökmüşler üstüne benzini...
Tam çakmağı çakacaklar birader...
Nihayet duyulmuş:
“Patatess patateeess!”
Yazının Devamını Oku 14 Eylül 2011
Başbakanımız Mısır’a gitti. <br><br>Gazze’ye geçemedi. Geçseydi, Refah Sınır Kapısı’ndan geçecekti. Geçince, nereye çıkacaktı?
*
Brezilya Mahallesi’ne!
*
Evet... Hamas’ın kalesi olduğu için, İsrail’in zırt pırt füze fırlattığı, helikopterlerle vurduğu, gizli gizli tüneller kazılıyor diye buldozerlerle daldığı semtin adı, Brezilya Mahallesi.
*
30 sene önce çöldü orası...
Birleşmiş Milletler binalar yaptı.
Adını Brezilya Mahallesi koydu.
*
Niye Brezilya?
*
Çünkü, Brezilya’da iki milyon civarında Müslüman yaşıyor. Bunların çoğu, Birinci Dünya Savaşı’ndan önce Filistin topraklarından göç eden, Osmanlı tebaasıyken, Brezilya vatandaşı olanların torunları... Yerleştiler, evlendiler, çoğaldılar, okudular, iş güç ev bark sahibi oldular.
*
Anavatan hasretiyle gözünde yaş kalmayan bu insanlarla, komşu oldu, arkadaş oldu, akraba oldu Brezilyalılar... Dert ortağı oldu. Filistin için Brezilya’nın, Brezilya için Filistin’in çok başka yeri vardır. O nedenle Birleşmiş Milletler’in kurduğu mahallenin parası, Brezilya tarafından ödendi.
*
Brezilya’nın mahalle’si gibi, cadde’si de var Filistin’de... Hem de nerde biliyor musunuz? Batı Şeria’da, Ramallah’ta... Efsane Yaser Arafat’ın anıtmezarına giden yolun adı, Brezilya Caddesi!
*
O caddenin parasını da mı Brezilya ödedi? Hayır... Brezilya’ya Arafat’ın birebir boyutta bronz heykeli dikildi, 2005 yılbaşı gecesi saatler 24’ü vurduğunda, havayi fişekler eşliğinde törenle açıldı. E men dakka dukka... Jeste jest yapıldı, anıtmezar yoluna Brezilya adı verildi.
*
Brezilya, Filistin devletini 1967 işgalinden önceki sınırlarıyla resmi olarak tanıdı. Elçilik açması için Filistin’e 14 milyon dolar değerinde arazi bağışladı. Filistin’in Amerika kıtasındaki ilk elçiliği Brezilya’da açıldı. Brezilya, Ürdün’deki kamplarda barınan Filistinli mültecileri Brezilya’ya götürüyor, ev tahsis ediyor, iki sene maaş ödüyor, çocuklara ücretsiz lisan dersi veriyor. Brezilyalı işadamları, yurtdışı ihalelerinde Filistinli işçi istihdam ediyor.
*
Gazze dramından sonra, kampanya açıldı, Brezilya devleti 10 milyon dolar, Brezilya halkı 11 milyon dolar gönderdi, 20 ton gıda ve ilaç yardımı yapıldı.
*
Brezilya’nın edebiyat gururu Paulo Coelho, Filistin halkının en büyük destekçilerinden.
*
Ve, Brezilya’nın en büyük ihraç ürünü, futbolcular... Çocukken gariban oldukları ve göçmen Filistinlilerle aynı muhitlerde büyüdükleri için, “Filistin elçisi” gibi çalışıyorlar. Ronaldo mesela, Real Madrid’de oynarken Filistin’e gitti, imzalı forma dağıttı. Aynı Ronaldo... Lakabı Ronaldo olan ve Lübnan’daki mülteci kampının çevresinde top oynarken mayına basarak can veren
13 yaşındaki talihsiz Filistinli kızın
yaşam öyküsünü anlatan İran filminde rol almayı kabul etti.
*
Yoksulluğa dikkat çekmek için düzenlenen Dünya Evsizler Kupası, Fransa, Danimarka, İsveç, İskoçya ve Avusturya’nın ardından, geçen sene Brezilya’da gerçekleştirildi. Copacabana plajındaki şampiyonanın “onur konuğu ülke” hangisiydi? Bugüne kadar hiç davet edilmeyen Filistin... Mülteci kamplarından toplayıp, özel uçaklarla getirdiler Filistinli gençleri.
*
Belki hatırlarsınız... Bi ara Türk karmasıyla Filistin arasında dostluk maçı yapılması için çaba harcanırken, “beni de Türk takımına alın” diyen kimdi? Galatasaray’da oynayan Brezilyalı Lincoln... “Nereden geldiğimi unutmadım, Filistin için elimden geleni yapmaya hazırım” demişti. Hemen ardından Alex ve Roberto Carlos da benzer açıklamalar yapmıştı.
*
Aynı dönemde İsrailli Balili de Türkiye’de oynuyordu. Türk vatandaşlığına geçti, Atakan adını aldı. İsrail hükümetiyle İsrailliyi birbirine karıştırmayıp, göstermelik bile olsa, Atakan Balili’yi bağrımıza basmak varken, kafasına şişe attık, küfür ettik, Sivasspor’daki takım arkadaşı sahanın ortasına Filistin bayrağı dikti. Neticede, ülkesine kaçtı. Şimdi “Türkiye’de hakaretlere maruz kaldım” dediği için kızıyoruz... Halbuki, İsrail tam tersini yapıyor. Filistin’e açık destek veren Brezilyalı futbolculara, takımlarında forma veriyor. Bi tanesi Nivaldo, yarın Beşiktaş’la karşılaşacak olan Maccabi Tel Aviv’de oynuyor, ikinci kaptan.
*
(Maccabi dedim, aklıma geldi... Türkiye’den İsrail’e göç eden Musevi aileler, amatör futbol takımı kurdu. Takımın adı, Yeladey Yotsei Turkia... Anlamı, Türkiye’den gelen çocuklar... Kısaca “Türkiyeli Çocuklar” deniyor. Her maça Türk bayrağıyla çıkıyorlar. Takımın kurucusu 20 sene önce İstanbul’dan İsrail’e giden Moiz Sustiel, “örfümüzü âdetimizi yaşatıyoruz, Türkiye’nin bir parçasını burada devam ettiriyoruz” diyor.)
*
(Türkiyeli Çocuklar 7-14 yaş grubunda, hepsi Türkçe konuşuyor. Fenerbahçe’yi, Galatasaray’ı, Beşiktaş’ı tutuyorlar. Hatta, Maccabi’ye karşı Beşiktaş’ı iyi mi... Bu 23 Nisan’da Tel Aviv Büyükelçiliğimizde kutlanan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’na takım halinde, aileleriyle birlikte katıldılar. Teknik direktör, Fenerbahçe altyapısından yetişmiş, Beyoğlu Yeniçarşı’da top koşturmuş İzak Adato... Aynı zamanda, Maccabi
Tel Aviv’in altyapı antrenörü.)
*
(Türk vatandaşı olan Balili gibi...
Öz be öz Türkiyeli çocukların kıymetini de bilmiyoruz.)
*
Başbakanımızın Filistin’e giremediği, Maccabi’nin İstanbul’a gelmek üzere olduğu dakikalarda yazıyorum bu satırları... Ki, illa oynayacaksan kardeşim, Brezilya gibi oyna!
*
Dan dun değil...
Zarif bilek hareketleriyle.
*
Bakın, insanlarımız öldü, neredeyse savaş çıkaracağız, Filistin’e ne faydası oldu? Brezilya’nın ise hem dünya platformunda Filistin’e faydası var hem de Filistin’de mahallesi, caddesi.
*
Üstelik...
Düşündükçe hasta oluyorum.
Son not olarak ilave edeyim.
Siz de hasta olun bari.
*
Höt zöt yapan Türkiye’nin heronlarına el koyan İsrail... Belini incitmeden ince ince giydiren Brezilya’ya, biraz fren yapsın da İsrail’i daha zor durumlara düşürmesin diye ne yaptı biliyor musunuz? Heron verdi.
Yazının Devamını Oku 13 Eylül 2011
Nemli Dudaklar Ediz Hun, Muhterem Nur, Hüseyin Peyda, 1967 yapımı, umutsuz aşk hikâyesi... Dram.
*
Islak Dudaklar
Mine Mutlu, Orçun Sonat, Kenan Pars, 1975 yapımı, kardeşinin katilini bulmak için şüphelendiği erkekleri baştan çıkartarak itiraf ettirten kadının öyküsü... Polisiye.
*
Zehirli Dudaklar
Tamer Yiğit, Zennube, Esen Püsküllü, sevgilisine musallat olan kötü adamlarla mücadele ederken, pavyon gülü tarafından tufaya getirilmeye çalışılan bıçkın
delikanlı. Macera.
*
Ölüm Saçan Dudaklar
Yılmaz Gündüz, Tülin Elgin, Hüseyin Baradan, 1965 yapımı, siyah-beyaz, insanları robotlaştırıp, hain emellerine alet eden çılgın bilim adamının fenalıkları... Bilimkurgu.
*
Ilık Dudaklar
Figen Han, Kazım Kartal, ailesinin kumar borcunu ödemek için, ailesini mahveden kumarhaneciyle evlenen kadının intikamı... Erotik.
*
Çıldırtan Dudaklar
Hülya Koçyiğit, Ekrem Bora, Sevda Ferdağ, âşık olduğu adamı baştan çıkaran ihtiraslı şıllığı, tertemiz duygularıyla alt etmeyi başaran taşralı genç kız... Romantik.
*
Mühürlü Dudaklar
Müze soygununa şahit oldukları için FBI korumasına alınarak Avustralya’ya götürülen ikizlerin mafyayla savaşı... Aksiyon.
*
Kırmızı Dudaklar
Vampir... Korku.
*
Rüya Dudaklar
Para için kodamanla evlenen, ancak çulsuz piyaniste kapılan kadının yasak aşkı... Müzikal.
*
Yalancı Dudaklar
Cinayetten hapse atılan sevgilisinin masumiyetini kanıtlayan dedektif... Melodram.
*
Kiralık Dudaklar
Belgesel çekmeye para bulabilmek için, porno çekmek zorunda kalan idealist sinemacının başına gelen aksilikler... Komedi.
*
Kirli Dudaklar
Gerilim filmi.
*
İsrail şirketinde çalışmakla suçlanan avukat Kemal, kendisine bu iftirayı atan gizemli işadamının alnını karışlamak için çalışma odasına girer, şöminenin karşısındaki koltuk ağır ağır döner, kamera esas oğlana zoom yapar, “bi zamanlar kapıdan kovduğunuz, hakir gördüğünüz, fakir ama onurlu genç vardı ya, işte o benim” der... Kemal şoke olur. O sırada kapı cart diye açılır, vicdan azabıyla yanıp tutuşan karaktersiz ebe Aliye Rona içeri dalar, “durunnn” diye bağırır. Herkes “siz kardeşsiniz” demesini beklerken, “ben bunun bebekliğini bilirim, bunun mezhebi de farklı” der. Vaziyetin ufak ufak nereye gittiğini anlayan tonton aşçı Necdet Tosun, azgın hizmetçi Mürüvvet Sim’e acilen türban takmasını tavsiye ederken... Şoför Nubar Terziyan’ın etnik kimliğini polise ihbar eden uşak Cevat Kurtuluş, işini kaybetmemek için papyonu çıkarıp, takke takar. Malikâneyi zor günler beklemektedir.
Yazının Devamını Oku 11 Eylül 2011
Dolar’ın simgesi $<br><br>Euro’nun simgesi € Sterlin’in simgesi £
Yen’in simgesi ¥
*
Türk Lirası’nın ne?
TL.
*
E çok banal tabii.
O yüzden...
Merkez Bankamız yarışma açtı.
Paramıza simge arıyor.
*
Paramıza simge arayan Merkez Bankamızın kasasında ne var birader? Başbakanımız söyledi, eskiden 27 milyar “dolar” vardı, şimdi 95 milyar “dolar” var. TL olsaydı, onu da söylerdi.
*
Ulaştırma Bakanımız dün açıkladı,
İzmit Körfez Köprüsü 1.1 milyar “dolar”a mal olacak, kadeve hariç 35 “dolar”a geçilecek.
*
Sağlık Bakanımız 210 milyon “dolar”a aşı ihalesi açarken, Turizm Bakanımız 150 milyon “dolar”a mal olan otelin açılışını yaptı.
*
Türkiye İstatistik Kurumu’nun verilerine göre, 11 milyon yurttaşımız günde 2 “dolar”la geçinirken... İşçi Bulma Kurumumuz, paritenin zıpladığını görünce, İşsizlik Sigortası Fonu’nda istiflediği 165 milyon “dolar”ı satarak, voliyi vurdu.
*
İstanbul’un elektrik dağıtım işi 1.8 milyar “dolar”a alıcı bulurken... Göbek adı Türk olan Telekom 6.5 milyar “dolar”a satıldı. Süperlig’in naklen yayını 321 milyon “dolar”a giderken... TRT, ikinci lig maçlarına 40 milyon “dolar” verdi.
*
Türkiye Ziraatçılar Derneğimiz, çiftçi başına ödenen 40 “dolar”lık desteğin yetersiz olduğunu belirtirken... Tarım Bakanımız, ahalinin refahı arttığı için normalden fazla et yediğini, ahalimiz normalden fazla et yediği için, etin kilosunun 19 “dolar”a çıktığını söyledi.
*
Kültür Bakanımız, tanıtıma ayrılan 140 milyon “dolar”ın kendilerine yetmediğini ifade ederken... Enerji Bakanımız, 42 milyar “dolar”lık kömür rezervi bulduğumuzu müjdeledi.
*
YÖK Başkanımız, kopya çetesinin KPSS sorularını 20 bin “dolar”a sattığını açıklarken... Diyanet İşleri Başkanlığımız, Hac kurban ücretinin 115 “dolar” olduğunu açıkladı.
*
Başbakanımız, 100 milyon “dolar”a Uzay Merkezi kuracağımızı... Çılgın kanal projesine ise daha kafadan 30 milyar “dolar” vermeye hazırım diyen işadamımız olduğunu söyledi.
*
TOKİ’den kira öder gibi Ankara’da ev sahibi olan vatandaşlarımız, iki artı birlerden 74 “dolar”, üç artı birlerden
96 “dolar” yakıt aidatı alındığını anlatırken... CHP soru önergesi verdi: Dışişleri Bakanı’nın oturduğu ev için aylık 20 bin “dolar” kira ödendiği doğru mu?
*
Bu arada, evlatlarını özel eğitim kurumlarımıza gönderen veliler, ücretlerin “dolar”a endeksli olmasından yakındı.
*
Çorum konulu kompozisyon yarışmasını kazanan öğrencimize 500 “dolar” ödül verilirken... Antalya’da 5 bin “dolar” ödüllü, en temiz tuvalet yarışması düzenlendi.
*
Vaziyet böyleyken...
Merkez Bankamız itibarı artan paramıza simge arıyor ki, dünya baktığında şıp diye tanısın.
Yazının Devamını Oku 10 Eylül 2011
Her 10...
Pazarcıdan biri üniversite mezunu.
Her 10...
Öğretmenin yedisi ek işle geçiniyor.
Her 10...
Emeklinin dördü çalışıyor.
Her 10...
Kişiden yedisi borçlu.
Yazının Devamını Oku 9 Eylül 2011
İzmir Fuarı açıldı.
Bu seneki onur konuğu şehrimiz, Denizli.
Asmam çardaktan
Suyu bardaktan
Bi yol öpüvee
gocuman gız
iliman yanaktan
Denizli onur konuğumuz ama Özay Gönlüm
Yazının Devamını Oku 8 Eylül 2011
Israrla soruyorsunuz... Tunceli’de halı sahada futbol oynarken baskına uğrayan polislerimizi niye yazmadın? *
Yazmadım.
Elim varmadı.
*
Çünkü...
3 sene önce
8 Nisan, Salı
Chelsea-Fenerbahçe maçı..
*
Dokuzkaya ile Kutuderesi’nde
yuvalanan teröristlerin telsiz kodlarına giren askeri istihbarat, enteresan diyaloglara şahit oluyor, kulaklarına inanamıyordu. Küçük gruplar halinde dolaşan ve dinlendiklerinden haberi olmayan futbolsever teröristler, 21.45’te başlayacak olan Şampiyonlar Ligi maçını birlikte seyretmek için randevulaşıyordu! Buluşma yeri olarak da o güne kadar varlığı tespit edilmemiş, Zağge mevkiindeki bi mağarayı adres gösteriyorlardı.
*
Londra’da Stamford Bridge’de
düdük çaldı, maç başladı, bismillah,
henüz dakika 4, Ballack taktı, 1-0.
*
Ekran karşısındaki teröristler, erken gelen gole sevinçle çak yaparken... Subay astsubaylardan oluşan seçkin tim, mağaraya yarım saat mesafeye helikopterle iniyordu. İlk yarı böyle bitti.
*
İkinci yarıya baskılı başladık. 56’ncı dakikada soldan serbest vuruş kullanacağız, Alex topun başında, ceza sahası karışık, Lugano kafayla mı atacak filan derken...
Özel tim içeri daldı!
*
Bitiş düdüğü çaldığında, Lampard ikinciyi atmış, Fenerbahçe elenmiş,
bir futbol takımı kadar, 11 terörist öldürülmüş, yedek kulübesi kadar
terörist de yaralı ele geçirilmişti.
*
(PKK’nın tribüne çevirdiği mağarada, jeneratör, çanak anten, televizyon ve
ciddi miktarda patlayıcı madde bulundu.)
*
Nerde oldu bu?
Tunceli’de!
*
3 sene sonra...
N’ooldu Tunceli’de?
*
Elbette elimde bilgi-belge yok ama... Dinlendiğinden haberi olmadan maça gidip baskın yiyenlerin, dinlendiğinden haberi olmadan maça gidenleri
bastığından adım gibi eminim.
*
Top’arlarsak...
*
İşte o nedenle yazmadım.
Yazsaydım...
Maalesef “rövanş” derdim.
Yazının Devamını Oku 7 Eylül 2011
Savaş tamtamları filan çalmıyordu, harbi harbi savaş başlamıştı.
Kıbrıs’a çıkmıştık.
*
Hemen ertesi gün... Mersin’den demir alan Kocatepe, Adatepe ve Mareşal Çakmak isimli muhriplerimiz, Girne açıklarındaydı. Keşif uçağımız, 12 gemilik Yunan konvoyunun Rodos’tan Baf’a doğru yol aldığını
rapor edince... Genelkurmay’dan
emir geldi: Durdurun, vurun!
*
Muhriplerimiz derhal bölgeye gitti.
Yazının Devamını Oku