Tayyip Bey seviliyor ama halk Çankaya’ya çıkmasını istemiyor
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Ciddi bir araştırmacının en büyük özelliği, kapalı kutu olmasıdır. Çok fazla bilgi sahibidir ama bu bilgileri başkasının adına öğrendiğini hiç unutmaz.
Hani, "ser verir, sır vermez" derler ya. İşte 30 yıllık araştırma ustası Bülent Tanla tıpatıp böyle biridir. Hep güler yüzlüdür, çok konuşmaz, not tutmaz. Yıllarca Turgut Özal’la beraber olmuştur. Demirel’in hem başbakanlık, hem de cumhurbaşkanlığı dönemlerinde danışmanlığını yaptı.
Şimdi ise CHP İstanbul Milletvekili. Sahibi olduğu PİAR-GALLUP, seçim sonuçlarını yüzde 100’e yakın bilmesiyle literatüre geçti. 1983 seçimlerinde herkes MDP derken, o ANAP dedi, aynen çıktı. 1987’de "ANAP yüzde 36.3" dedi, aynen çıktı. 1991’de
"1. DYP, 2. ANAP, 3. SHP" dedi, o da
aynen çıktı. Tanla ile Mahmut Şevket Paşa dolaylarındaki bir sitedeki görkemli villasının salonunda konuşuyoruz.
CHP artık sine-i millete dönmeli
Tayyip Erdoğan’ın dışında herkes, onun cumhurbaşkanlığına aday olup olmayacağını konuşuyor. CHPli bir milletvekili olarak görüşünüz, duruşunuz, eyleminiz nedir?
Tayyip Bey, siyasal ve toplumsal mutabakatı sağlayabilmek amacıyla derhal TBMM’de grupları olan Baykal ve Mumcu’yla görüşmeli. Ocak ayı ortalarına kadar bir mutabakat sağlanamadığı takdirde CHP sine-i millete gitme kararı almalıdır. Yöneticilikle liderlik arasındaki fark da burada zaten. Bir işi iyi yapmak yöneticilik, iyi bir iş yapmak ise liderliktir. Eğer partim bunu yapmazsa, ben ve arkadaşlarım sine-i millete dönmeye kararlıyız. CHP olarak, toplumun tepkisini beklemek yerine, biz toplumu harekete geçirmeliyiz. Toplumdan gelecek baskı sonucunda sine-i millete gitmek başka, sine-i millete giderek toplumsal hareketi sağlamak başka. Elbette bu yetmez, bütün meslek oda ve kuruluşlarının, Anayasal kuruluşların, üniversitelerin, yargının, akademik kurumların, sivil toplum örgütlerinin de bu konuda görüş ve beklentilerini açıklamaları beklenir. Bugünkü şartlar devam ettiği takdirde, 2007 gergin, gerilimli geçer ve demokrasimizin intiharı ile sonuçlanır. Tekrar söylüyorum ki, Türk demokrasisi intiharın eşiğindedir. Şunu da ekleyeyim, Türk Silahlı Kuvvetleri Türkiye’nin en güvenilir kurumudur. Özellikle Silahlı Kuvvetlerimizin yıpratılması Türkiye’yi içte ve dışta güçsüz kılar. İktidarın yönetim hataları, muhalefetteki yetersizlik ve becerisizlik, sivil toplumun kayıtsız ve çekingen davranışları, zaman zaman toplumun Silahlı Kuvvetler’den beklentilerini arttırıyor. Bu durum Türk demokrasisi ve Türkiye’nin geldiği seviye bakımından tehlikeli ve utanç vericidir.
Başbakan’ın popülaritesi partisinin 12 puan önünde
Sayın Tanla, siz, 73 milyonluk Türkiye’de, ayağına kadar gelen cumhurbaşkanlığını reddedecek birini tanıyor musunuz?
2023 yılında Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılını kutlayacağız. Bence, bunu kutlama heyecanımız ve kutlayacağımız cumhuriyetin özellikleri, 2007’deki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yatıyor. Ben 2007 yılını ve cumhurbaşkanlığı seçimini bu anlamda çok önemsiyorum. Cumhurbaşkanlığı seçimleri, ardından yapılacak genel seçimleri de doğrudan etkileyecek. Ayrıca sonuçlarını da doğrudan belirleyecek özellikleri olacak. Hem Merkez Bankası Başkanı’nın, hem de DAVOS Başkanı’nın, hem de birçok etkili yerli ve yabancı kamuoyu önderinin ifadeleriyle, 2007’de Türkiye üzerinde karabulutlar gezecek. Dünyanın her yerinde bu seçimler oluyor, neden oralarda karabulutlar yok? Elimde dört farklı grubun yaptığı son araştırmalar var, AKP’nin yaptırdığı dahil. Erdoğan, hepsinde "popülaritesi ve güvenirliliği en yüksek liderler" arasında, partisinin de 12 puan önünde olarak yüzde 38’ler civarında. Ama, aynı araştırmalardaki, "Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı olmalı mı?" sorusunun cevaplarında ise dördüncülüğe düşüyor. Özal da, Tayyip Bey gibi, popülaritesi partisinin önünde bir liderdi. Çankaya’ya çıktıktan sonra partisinin ne hale geldiğini gördük. Tayyip Bey, partisinin başından ayrılırsa, AKP oylarının 6-8 puan arasında düşeceğini tahmin ediyorum.
Nuri İyem’in en güzel tablosu kızı Müjde
DUVARLAR , Nuri İyem’in hüzünlü, iri gözlerle bakan Anadolu kadını resimleriyle dolu. Müjde Tanla, şömineye birkaç odun daha attıktan sonra kahvelerimizi getirdi. İlk yudumla birlikte bastım teybin start düğmesine. Aaa, bir de ne göreyim, Bülent Tanla dolmuş da, taşmış bile. O ki, bugüne kadar gördüklerini, duyduklarını kimselerle paylaşmamış. Kayınpederi, büyük ressam Nuri İyem’in belki de en güzel tablosu olan sevgili eşi Müjde’yle bile.
Erdoğan bence Köşk’e çıkmayacak
Türkiye’deki genel kanaat ve beklenti, Erdoğan’ın Köşk’e çıkmaya kararlı olduğu noktasında.
Ben aksini düşünüyorum. Başbakan Erdoğan ve kurmayları Türkiye’yi çok sevdiğini söylüyor. Bugün, cumhuriyet değerleri çok yüksek, Atatürkçü, laik bir cumhurbaşkanı var. Buna karşılık, İslami referansı olan bir hükümet var. Gerginliğin nedeni, iktidarı ele geçiren siyasi olarak küçük zümrenin, çoğunluğa karşı dayatmacı bir siyaset yapma anlayışı. Eğer önümüzdeki dönem, Erdoğan cumhurbaşkanı, hükümette de koalisyon olursa bugünün tam tersi yaşanır. Bana göre önümüzdeki dönem parlamentomuz dört partili ve birtakım bağımsızlardan oluşan bir yapıda olacak. Türkiye böyle bir gerginliği yedi yıl kaldıramaz. Başbakanlık otomobilin direksiyonu ve gaz pedalı, cumhurbaşkanlığı ise fren ve vitesi. Erdoğan’ın kişiliği, heyecanı, gelişimi, yaşı ve beklentilerinin başbakanlığa daha uygun olduğu kanaatindeyim.