Şehitlerimizi diktirip ailelerine öyle gönderdim

Tümgeneral Osman Pamukoğlu, Tuzla Piyade Okulu Komutanı'yken bir Özbek albay ziyaretine gelip tanışmak ister.

Sorularına öyle cevaplar alır ki, sonunda dayanamayıp ‘‘Siz nasıl general oldunuz?’’ der. İşte geliriyle Hakkari'ye mütevazı bir anıt yaptıracağı ‘‘Unutulanlar Dışında Yeni Bir Şey Yok’’ adlı olay kitabın yazarı böyle bir general. O general ki, Hakkari Dağ ve Komando Tugayı Komutanı olarak 4 bin subay, astsubay ve 55 bin askeriyle 26 ay boyunca gece gündüz demeden PKK'yı 3 bin metrenin üstündeki dağlardaki inlerinde vurmuştur. O general ki Balkaya'dan İkiyaka'ya, Çukurca'dan Yüksekova'ya, Mezi'den Şemdinli'ye, Reşdan'dan Han Yaylası'na, Avaşin'den Alandüz'e, Kato'dan Hakurk'a bölücü terör örgütünün omurgasını kırıp askerleriyle birlikte adını güneşe yükseltmiştir. Ve yine o general ki, anı-belgesel kitabını ‘‘Vatan sağ olsun diyenlere’’ ithaf etmiştir.

Osman Pamukoğlu, 1947 Sinop Gerze doğumlu, 1992'de Rusya'dan kaçıp gelen sevimli beyaz balina Aydın'ın sığındığı ilçede yani. Büyük İskender'e ‘‘Gölge etme başka ihsan istemem’’ diye kafa tutan, gündüz gözüyle elinde fenerle ‘‘insan’’ arayan Diyojen'in de hemşerisi. Türk ordusunda ondan başka 5 tane ''Üstün Birlik Yetiştirme Nişanı''na sahip olan yok. Bu nişanı bir subayın teğmenlikle mareşallik arasında en fazla 3 kez alabileceği düşünülmüş. Ama, Harp Okulu’ndan 1967 mezunu olan Pamukoğlu bu hesapları altüst etmiş. Pamukoğlu Paşa'nın Ankara'da yeni kiraladığı küçük villada saatler, çaylar, kahveler su gibi aktı. Biz konuşurken Emel Hanım, 32 yıllık eşini gururla seyrediyor, meziyetleri göğsündeki yıldızlarla tescilli eşinin genç yaşta neden tümgenerallikten emekli edildiğini hálá anlayamadığını söylüyordu. Bu röportajı okuduktan sonra bakalım siz de Emel Hanım'la Özbek albaya hak verecek misiniz?

ABD, bu kafayla Kandil Dağı’na girerse çıkamaz

- Amerika, Irak'taki bütün kuvvetlerinin yarısını Kandil Dağı'na sevk etse, 5 bin PKK'lının üçte birini bile bulamaz. Hem coğrafi, hem de çatışma sertliği olarak. Amerika'nın Irak'taki en büyük yanılgısı savaşı Batı modeli yapması; hatlar, cepheler, tanklar, toplar, düğmeye basılarak idare edilen silahlar. Yener Bey, bunların hepsi beş para etmez bir yığın zırva. Hangi güç olursa olsun, tek ve bir tek üstün silah vardır, o da insandır. Bu yüzden PKK'nın üstüne gidemiyor. Ben o bölgede 37 gün kaldım, dağını, taşını çok iyi bilirim. Girdiğimizde her taraf, 3 İran tümeni ile 6 Irak tugayının geçmişte yaptıkları savaştan kalan enkazlarla doluydu.

Kandil'in çevresinde o kadar çok mayın tarlası var ki, gönderdiğim tabur mayın tarlaları içinde boğuldu. Askerleri tek tek helikopterle aldırdım, kıpırdamaları mümkün değildi. Amerika düz çölde zorlanıyor, Kuzey Irak'a girse hiçbir şeyin içinde çıkamaz. Bu yüzden onlarla iyi geçiniyor, bize de eve dönüş gibi yasalar çıkarmamızı öneriyor. Böyle yasalar dağ kadrolarını çözmez, boş yere mahcup olursunuz. Bu yapılabildiğine göre demek ki geçen 15 yıldan hiç ders alınmamış. Amerika'ya denecek ki, bugüne kadar seninle her boyutta istişare yaptık ama, sen PKK için niyetli görünmüyorsun, ben girip işi bitireyim. Veya hiç bu işlere bulaşmayıp kendi milli sınırlarımız içinde siyasi ve operatif anlamda A'dan Z'ye her şeye hazır olacaksınız, bence bu daha iyi.

Her anne çocuğunu son kez görmek ister

‘‘Bütün ülke uçurumun kenarındaydı, ömrümüz pahasına onu kurtardık. Burada yatıyoruz şimdi.’’

- Morg binasında 2-3 şehidi koyabilecek genişlikte olan mermer masa yetmeyince masa sayısını toplam 10'a çıkardık. Saldırılarda, çatışmalarda ağır silahlar da kullanıldığından şehitlerin vücutları her zaman bir bütün halinde olmuyordu. Baş, bacak veya karın bölgesindeki organlar tamamen boşalmış olabiliyordu. Özellikle anneler çocuklarını son bir kez daha görmek için tabutu açtırdıklarında evladını bir bütün halinde görmek istediğini en azından iki çocuk babası olarak biliyordum. Bunun için cerrahlara ‘‘Vücudun kopan kısımlarını ne yapıp yapıp mutlaka gövdedeki yerlerine dikeceksiniz’’ emrini verdim.

Saddam’ın yakalanması ABD için iyi olmadı

- Saddam aslında nisandan beri her şeyiyle sıfır olmuştu. Canlı olarak yakalanmış olması, başta ABD olmak üzerine koalisyon güçlerinin aleyhine olacak. Bundan sonra mahkemeler, duruşmalar, insan hakları derken bütün Arap dünyası onların karşısına çıkacak.

Mehmetçikle omuz omuza

Osman Pamukoğlu, ‘‘Dağlarda ya da vadilerde süngünüzün parlamadığı, botlarınızın basmadığı hiçbir yer sizin değildir’’ ilkesine bağlı askerlerden. Bu nedenle Güneydoğu'da görev yaptığı süre içinde hep Mehmetçik’le omuz omuza oldu.


Subaylar kaderci olmuştu

‘‘Bu ne bitmez yolmuş deme, bitmedik yol yok, bu ne aşılmaz dağmış deme, aşılmadık dağ yok.’’

- Temmuz 1993'te tugayda bana verilen 10 saatlik ilk brifingde duyduklarım beni hem üzdü, hem şaşırttı. Tugayın bütün tabur ve bölükleri kendilerine tahsis edilen kışla, karakol ve üslerde savunma düzenindeydi. Yakın çevrelerine kendi inisiyatifleriyle küçük çaplı operasyonlara çıkıyorlar, hava kararmadan üslerine geri dönüyorlardı. Jandarma karakollarının hepsi, askeri düşünce dikkate alınmadan sadece kaçakçılık yollarını kapatacak şekilde yapılmıştı. Üstelik hepsi de çukurların, vadilerin dibindeydi, her türlü saldırıya açıktı. Tehlike her günün 24 saatinde ve her metrekaresindeydi Yener Bey. Hiçbir bilgi doğru ve güvenilir değildi, halkın devlete güvenini kaybettiği olaylardan belliydi. Yoksul halk, PKK'ya ideolojisi için değil korktuğu için destek ve yardım sağlıyordu. Mahalli yönetimlerinin çoğu başkanından en alt kademedeki memuruna kadar açıktan pervasızca PKK'yı destekliyordu. Subaylar tevekkül içinde, kaderci ve sadece emirle iş yapar hale gelmişti. ‘‘Siz tugay kışlasının tehdit altında olduğuna inanarak yaşarsanız, 60 ayrı yerdeki küçük birlikler, karakollar ne yapsın?’’ dedim. ‘‘Dağlarda, vadilerde, gözlerinizin taramadığı, süngünüzün parlamadığı, bombalarınızın yoklamadığı, botlarınızın değmediği hiçbir yerin sizin olmadığını bileceksiniz. Savaşta komutanlık rütbeyle değil, herkesin göremeyeceğini görmekle olur. Ölüm her şeyi eşit yapan doğal sonuçtur, ölüm kendine koşanı hiçbir zaman vurmaz. Cengiz Han'ın dediği gibi, arkasında düşmanı hisseden, önündekiyle savaşamaz.

YARIN: ÖLÜ KADIN TERÖRİST DOKTOR ÇIKTI
Yazarın Tüm Yazıları