Yasemin Fatih Amato

Aknelerden kurtulmak için ne yapılmalı?

5 Mart 2018
Hormonlarımızın akne oluşumundaki rolü nedir?

Kadife gibi bir cilde sahip olmamamızın en büyük sebebi genleriniz olabilir! Ya da hormonlarınızın program dışı çalışma şekli… Hastalarımın bir kısmı hep şikayetçidir. Kimisi arkadaşlarından kimisi uzak akrabalarından örnekler vererek yüz ciltlerini eleştirir ve sivilcelere, lekelere çok kızarlar. Aknelerin oluşma nedenlerini sıralarsak en başta kalıtım ve hormonları sayabiliriz. Devamında; çevre kirliliği, stres, ilaçlar, cilt bakım ürünleri, makyaj malzemeleri, ısı ve havanın neminde artış gibi…

Bilinen şey şu ki, erkek vücudunda biraz kadınlık hormonu, kadın vücudunda da bir miktar erkeklik hormonu bulunur. Bedenimizdeki uyumu ve huzuru oluşturan tamamen bu hassas dengedir. İşte bu denge belki de yüz kişinin ancak yarısında doğru şekilde çalışır.

Androjenler yani erkeklik hormonları cildimizdeki sebum yağ salgısının artmasına neden olurlar. Akneleri başlatan en önemli etken yağ salgısının artmasıdır. Bu hormonun yükselmesi cildimizdeki gözeneklerin genişlemesine yol açarak akne oluşumunu artırır. Adet dönemi yaklaşırken kadınların vücudunda bulunan “progesteron” hormonu yükselir. Bu dönemde vücut su toplar, şişer, ter kokusu değişir. Östrojen karşısında ağırlığı artan progesteron, gözeneklerin büyümesine, yağlanmanın ve siyah noktaların artmasına neden olur. Aynı şekilde stres de erkeklik hormonlarından bazılarını yükseltir. Sonuç, gözeneklerin genişlemesi, cildin yağlanması ve sivilcelerimizin artmasıdır.

Hormonlar düzenli hale getirildikten sonra akne tedavisini sürdürmek nispeten daha kolaydır. Bu tedaviler genellikle topical (haricen sürülen) ve ağızdan alınan ilaçlarla sürdürülür. İstisna olmak ile birlikte son çare olarak antibiyotik alımı da gerekebilir. Yine ışın ve ozon tedavileri de sıkça başvurulan tedavi şekillerindendir. İşin özü hangi tedavi şeklini uygularsak uygulayalım takviye olarak, A vitamini ve çinko kullanımını hastalarımıza öneririz.

Akne tedavisine başlamadan ince sınıflandırma yapmak aynı zamanda uygulanacak tedavinin şeklini de belirlemektedir. O yüzden oluşan akneleri ılımlı ve şiddetli olarak ikiye ayırırız.

ILIMLI AKNELERin tedavisinde dışarıdan yapılacak olan uygulamalar çözüm sunmaktadır. Çeşitli ‘’AHA, BHA, PHA’’lar ile yapılan peeling’leri bunların başında sayabiliriz. Peelingler sayesinde, cildin en üst tabakasında birbirine bağlanan hücreler ayırılır, tıkanan gözenekler açılır, iz ve lekelerin oluşmasına engel olunur. Özellikle, BHA adı verilen peelinglerin ana maddesi aspirin ile aynıdır. O yüzden tedavilerin sonu genelde başarılı olmaktadır. Bu ılımlı akneler antibiyotik tedavisine gerek kalmadan kururlar.

Şiddetli akne sorunlarında; benzol peroksit karışımları, sentetik bir A vitamini türevi olan tretinoin tedavisi uygulanır. Bu tedaviye bağlı olarak antibiyotik kullanımı da önerilir. Yine unutmaması gerekir ki hormonların düzenli ve dengeli çalışması sonrası bu tarz bir tedaviye başlanılır. Bu uygulamalar sonrası hasta tedaviye olumlu cevap vermiyorsa, yan etkileri fazla olan diğer ilaç tedavisine geçilir. Bu tedavi özellikle kistik aknelerde çok başarılıdır. İzotreitonin tedavisi uygulanan hastaların yaklaşık %69’u, akneden tamamen kurtulurlar.

Yazının Devamını Oku

Telomerini uzun tut, genç kal!

2 Mart 2018
Aşırı kilolu olmaktan kaçının, ne olursa olsun negatif dünya görüşünü elinizin tersiyle itin.

Telomer; her bir DNA sarmalımızın ucunda bulunan ve kromozomları koruyan kılıflardır. Aklımızda daha rahat canlanması için şu benzetmeyi yapmak doğru olabilir. Ayakkabı bağcıklarımızın ucundaki plastik parçalara benzetebiliriz. İşte bu kılıflar, vücudumuzdaki tüm hücrelerdeki DNA sarmallarının ucunda bulunurlar. Her bir hücremiz 23 kromozom çiftinden oluştuğu için bu durumda her birinin 92 telomeri vardır düşüncesi doğrudur. Gençliğimizi hücrelerimizin sürekli devinim içinde bölünmesine borçluyuz. Ama bu süreç aynı zamanda telomerlerimizin de kısalmasına neden olduğu için bir risk taşır. Farkında olmadan ya da bilerek; stres, sigara, obezite, egzersiz eksikliği, kötü beslenme alışkanlıkları vb. nedenler ile telomerlerimiz iyice kısalırlar. Bu kısalma süreci kritik noktaya ulaştığında artık hücrelerimiz bölünmemeye başlar. Yapılan araştırmalarda ortaya çıktığına göre bu hücrelerimiz 50-60 kez ancak bölünebilirler. Bu yaşanılan sürece ‘’Hayflick Limiti’’ denilir. 1960’larda Dr. Hayflick tarafından tanımlanan bu duruma göre insan en iyi koşul ve ortamda yaşasa bile ancak 125 yaşına kadar yaşayabilir.

2 tür telomer kısalmasından bahsedebiliriz.

İlki, bazal düzeyde olan kısalmadır. Hayflick’in tanımladığı, telomerlerin kendini kısaltmasıdır ki, teorik olarak ömrümüzün 125 yıl ile sınırlı olduğunu söyler. Henüz 125 yaşına ulaşan bir insan olmasa da en çok yaklaşan kişi 122 yaşına kadar yaşayan Jeanner Calment’tir.
ikincisiyse, hızlandırılmış telomer kısalmasıdır. Yaşamdaki tercihlerimiz ile belirlenir ve aldığımız iyi ya da kötü her yaşamsal kararlar telomerler üzerinde etkili olur. Sigara içmek, stresli bir yaşam, beslenme alışkanlıkları vb.

- C ve E vitaminlerini almalısınız, bunlar antioksidan etki gösterir.
- Omega 3 yağ asitlerini almalısınız.

Yazının Devamını Oku

Kolajen içerek gençleşmek mümkün mü?

27 Şubat 2018
Kolajen, tüm bu vücut parçalarını bir arada tutmaya yarayan güçlü bir yapıştırıcı gibidir.

Vücudumuzun ⅓ ‘ü kolajenlerden oluşur. O yüzden bu protein vücudumuzun en ücra noktalarında bile bolca bulunur. Deri, kemikler, kaslar, tendon, bağ dokuları gibi bir çok noktada farklı ve önemli görevleri yerine getirirler. Aklınızda canlanması için kolajeni tüm bu vücut parçalarını bir arada tutmaya yarayan güçlü bir yapıştırıcı olarak düşünebilirsiniz. Kelimenin anlamı da zaten bu benzetmemizi doğrular.

Çok sayıda kolajen türü bulunmaktadır ama 4 tipi ana unsur olarak kabul edilmektedir.

- Birinci tip: Vücutta bulunan kolajenin %90’nı kapsar. Deri, kemikler, tendonlar, bağ dokuları ve dişlere şekil verirler.
- İkinci tip: Eklem ve kıkırdaklarda bulunanlardır.
- Üçüncü tip: Kas, organlar ve damarlarda bulunurlar.
- Dördüncü tip: Derinin alt katmanlarında bulunurlar ve filtreleme görevinde bulunurlar.

Oral yolla alınan kolajen tam olarak ne yapar?

- Tüm vücutta kolajen artışı,

Yazının Devamını Oku

Cevizin ve ceviz yağının faydaları nelerdir?

23 Şubat 2018
Cevizin faydaları nelerdir? Ceviz suyu ve ceviz yağı neye iyi gelir?

Dermatoloji alanında kullanılan tıbbi ilaçlar kadar aslında beslenme ve doğada var olan şifalı bitkileri kullanmak da önemlidir. Bir süre alternatif tıp ismi kullanıldı ama ben tamamlayıcı tıp tabirinin daha doğru olduğuna inanlardanım. İşte doğada yer alan ve kuruyemiş kategorisinde bildiğimiz cevizi biraz anlatmak istiyorum size bu hafta...

Cevizin başlı başına kullanımını 3 kısıma ayırabiliriz. İlki doğrudan yiyerek, ikincisi ceviz suyu şeklinde ve en son da ceviz yağı şeklinde tüketilebilir.

Taze cevizin suya karışımı daha hızlıyken kuru olanı daha fazla bekletmeniz gerekecektir. En az 1 gün sonra suyun içerisindeki ceviz içlerini yiyebilirsiniz. Suyunu içebileceğiniz gibi, cildinize sürebilirsiniz. Yüzünüzü bu su ile yıkayabilirsiniz ya da saç köklerini beslemek için isterseniz saçlarınızı yıkayabilirsiniz. Cilt kuruluğunun giderilmesinde ve kırışıklıklardaki azaltıcı etkisi nedeniyle sıkça kullanılmaktadır.

Yazının Devamını Oku

Boynumuz da yaşlanır mı?

19 Şubat 2018
Cerrahi dahil hiçbir yöntemle boyun tamamen pürüzsüz bir gerginlik kazanmaz.

Boyun derisi yüz derisinden çok daha ince ve hassastır. Onu örten deri tabakası da kan damarları ve yağ bezleri açısından daha dezavantajlıdır. İşte bu negatif duruma rağmen gün içinde üzerine aldığı yük daha fazladır. Gün boyunca kıvrılıp bükülür, her fırsatta terler ya da kış boyunca havasız kalır.

Unutulmamalıdır ki cerrahi dahil hiçbir yöntemle boyun tamamen pürüzsüz bir gerginlik kazanmaz. Ama çok daha iyi görünmesi sağlanabilir. Boyun estetiği için yapılan cerrahi müdahalelerde, cilt altındaki kas dokusu gerginleştirilir, fazlası çıkarılır ve yeniden şekillendirilir. Gerekirse gerdan bölgesine de müdahale edilir.

Radyo frekansı, Foto IPL ve Led Terapi gibi özel dalga boyundaki ışık tedavileri, kolajen dokunun yeniden düzenlenmesi sağlanarak, yüz ile çene şekli yenilerek boyun derisi sıkılaştırılır.

Mezolifting, cildi canlandırmak, hücre metabolizmasını artırıp, yaşlanmayı geciktirmek için yapılan işlemin adıdır. Bu tedavi sırasında, cilt altına; A, D, E gibi antioksidan vitaminler, selenyum, ginko biluba, Asitil-L Carnitin, meyve asitleri, dolgularda kullanılan ve harika bir nem tutucu olan hyaluranic asit gibi çeşitli maddeler ve somon balığı DNA'sı verilir. Alın, göz çevresi, yanaklar, dudak kenarları, dudak üzeri, boyun ve ellere uygulanan bu yöntem, boyun bölgesine uygulandığında gıdı yağları azalır ve sarkmalar düzelir. Mezoterapi çok ince iğnelerle yapılır ve canınızı acıtmaz. Buna rağmen, hastayı rahatlatmak için, uygulamadan önce bir krem veya sprey yardımıyla iğne yapılacak yerler hafifçe uyuşturulur. Bu tedavi çok ince iğnelerle uygulandığı için ağrılı değildir.

[fotogaleri=446]
 

Yazının Devamını Oku

Karbondioksit ile cildinizi gençleştirmek mümkün!

13 Şubat 2018
Soğutma tedavisi, yüz gerdirme gibi cerrahi bir işleme başvurmadan cildi gençleştirir ve parlaklık kazandırır.

Kozmetik bir serumun manuel olarak uygulandığında cilt altına etkisi 1 saat süreye ihtiyaç duyarken, karbondioksit (CooLifting) ile bu sürenin 1 dakikaya kadar indiğini biliyor musunuz?

1997 yılında Almanya'da yapılan bilimsel çalışmalarla kanıtlanan bu sistem, bugün sıkça kullanılmaya başlanmıştır. İşlemle yorgun, cansız, mat görünüm giderilirken cildin ışıldaması sağlanır. Özel serumlar basınçlı karbondioksit ile cilde nüfuz ettirilerek soğuk etkiyle de cildin sıkılaşması ve yüz ovalinin belirginleşmesi sağlanmaya çalışılır.

Soğutma tedavisi, yüz gerdirme gibi cerrahi bir işleme başvurmaksızın cildi gençleştirir ve parlaklık kazandırır.

CooLifting tedavinizi gerçekleştirmek için son teknoloji ürünü güzellik tabancası kullanır. Soğutma işlemi, tabancadan cildinizin yüzeyine yüksek basınçlı karbondioksit akışıyla yüksek konsantrasyonlu, atomize olmuş aktif maddelerin birlikte gönderilmesini içerir.

Karbondioksit, yüksek basıncı ve düşük sıcaklığı nedeniyle cildin yüzeyini açar, böylece ilk tedavinizden sonra görülebilecek olan ani sonuçlar için aktif bileşenlerin daha hızlı derinize nüfuz etmesini sağlar.

İki şekilde cilde uygulama yapılabilir.

İlki:

Hyalüronik asit ve cilt sıkılaştırıcıları içeren, tüm ciltlere uygun olan uygulamadır. Bu uygulama yaşlanmayı önleyici ve cilde parlaklık sağlayan özelliklere sahiptir.

Yazının Devamını Oku

Doğru beslenerek genç kalmak mümkün mü?

5 Şubat 2018
Tek tip gıdanın tüketildiği diyetler ya da yanlış beslenme alışkanlıkları vücutta vitamin ve mineral eksikliğine neden olur. Yaşamın kaynağı olan beslenme, vücudumuzdaki tüm organlar, dokular ve hücreler için vazgeçilmezdir.

Cildimiz besin öğelerinden doğrudan etkilenir. Öyle ki, cilt ile ilgili kremlerin, gençleştirici veya iyileştirici uygulamaların içeriğine bakıldığında, en önemli bileşenin bir besin öğeleri olduğunu görürsünüz. Cildinizdeki kırışıklıkları önlemek ve nem kazanmasını sağlamak için A, E, C vitaminleri, zeytinyağı, omega 3 içeriği yüksek antioksidan içeren keten tohumu, taze meyve - sebzeler, selenyum ve çinko gibi mineralleri içeren yiyecekleri ön planda tutmanız gerekir.

Kırışıklıkların engellenmesi ve cildin elastikiyetini koruması için bazı besinlerden kaçınırken bazılarındansa aksine kaçınmamak gerekir. Öncelikle şekerden, glikoz ve fruktozdan uzak durmak gerekir. Çünkü vücuda ani şeker yüklenmesi vücudun yağ yakımını bloke ederek kilo alınmasına ve hücrelerde yaşlanmaya yol açar. Özellikle çok çabuk kana karışan ve insülinin ani yükselmesine neden olan karbonhidratlar sakıncalıdır. Makarna, patates ve ekmekten alınan fazla karbonhidrat ciltte tahrişe bile yol açabilir. Aksine protein alımı ise ihmal edilmemelidir. Çünkü yaşlanma karşıtı beslenmede protein vazgeçilmezdir. Proteinler vücuda alındıktan sonra aminoasitlere dönüşür ve kolajen liflerin, elastin liflerin ve hormonların oluşumunu sağlar. Bunlar da vücudu zarar verici serbest radikallere karşı korur.

Balık

Özellikle; somon, sardalya, hamsi ve uskumru gibi balıklar, omega-3 bakımından zengin olup yüksek antioksidan içerdikleri için cilt hücrelerinin tamirinde yararlanılır. Ayrıca bu ürünler cildin daha parlak görünmesine, akne, egzama ve diğer cilt hastalıklarından korunmaya ve cildin nemli kalmasına yardımcı olurlar.

Badem

Badem; ciltteki buruşukluklardan, sivilcelere, güneş ışınları sebebiyle yüzde meydana gelen renk değişimlerinden, kaşıntı hastalıklarına kadar birçok soruna çaredir.

Yazının Devamını Oku

Vitaminlerle yaşlanmayı durdurmak mümkün müdür?

25 Ocak 2018
Doğru beslenerek ve vitamin alarak, yaşlanmayı önce durdurmak sonra da geriletmek mümkündür.

Doğru beslenerek ve vitamin alarak, yaşlanmayı önce durdurmak sonra da geriletmek mümkündür. Cildin yaşlanmasında etkili olan faktörlere baktığımızda güneş ışınlarını, beslenme alışkanlıklarını, derinin dış fiziksel ve kimyasal uyarılara fazla maruz kalmasını, sigara kullanımını, alkol tüketimini bir çırpıda sayabiliriz. Ayrıca cildimizi doğrudan etkileyen vitaminler vardır ki bunların başında da A, E, C ve B vitaminlerini söyleyebiliriz.

- E vitamini

Kuvvetli bir antioksidan olan E vitamini, vücudu ultraviyole ışınlarından korurken ayrıca nemlendirir. Ciltte oluşabilecek lekelere ve kızarıklığa karşı bir savunma kalkanı görevi görür. Dıştan alındığında kırışıklıkları önlemede başarılıdır. Ve kolajen sentezini artırır.

- A vitamini

Tretinoin, betakaroten, retinol en sık kullanılan çeşitlerindendir. Hem ağız hem de dış yoldan alınan bu vitamin güneşe ve diğer etmenlere bağlı deri yaşlanmasını tersine döndürme kabiliyetine sahiptir. 1,5 - 2 ay kullanıldıktan sonra etkileri ortaya çıkan bu vitamin de dikkat edilmesi gereken kısmı, tahriş etmesini engellemek ve gündüz yerine gece kullanmaya çalışmaktır.

- B vitamini

B vitaminleri, derideki su kayıplarını önlerken ciltteki nemi artırır ve antioksidan özelliğini aktivite eder.

Yazının Devamını Oku