Yasemin Boran

Yasemin'ce

26 Nisan 1998
Sayın Taranoğlu biliyor muTürkiye’nin akciğerlerine göz dikenler yine iş başında. Geçen sefer Kazdağları’nın batı tarafları olan Aşağı Çavuş Köyü’ndeki ağaçlar tehdit altındaydı. Neyse ki, tam zamanında durduruldu da o bölgedeki ağaçlar kurtuldu. Tabii Orman Bakanı Ersin Taranoğlu'nun bu konudaki duyarlılığını unutmamak gerek. Hatta bunun üzerine Ekim ayında Antalya'da yapılan ‘‘Dünya Ormancılık Kongresi’’nde şöyle demişti;‘‘Kazdağları’nda tek bir ağaç kesilmeyecek.’’ Evet, bu konuda Sayın Taranoğlu'na yürekten katılıyorum. Bir tane bile ağaç kesilmemeli. Fakat, bu kez Kazdağları'nın doğu tarafında yani Altınoluk beldersinde şu sıralar ağaçlar tek tek katlediliyor. Bölgenin mahalli gazetesi olan ‘‘Star gazetesi’’nden Çetin Murat, şu ana kadar yirmi bin ağacın kesildiğini, araya bayram girmiş olduğu için kesimin durduğunu fakat, yeniden başlayacağını ve tam altmış bin ağacın daha kesileceğini söyledi. Duyduklarım karşısında öylece kalakaldım. Ersin Taranoğlu'nun Kazdağları’yla ilgili kersin bir tavrı olduğunu bildiğim için Orman Bakanlığının haberi olup olmadığını sordum. Aldığım cevap daha da şaşırmama neden oldu. Çünkü, bizzat bakanlığın emri ile bu ağaçların kesilmeye başlamış olduğunu öğrendim. Üstelik bölgedeki halk ormanlarının katledilmersini katiyyen istemiyor ve bunun durması için imzalar toplayıp belediyeye baş vuruyorlar. Kısaca herşeyi yapıyorlar, yapmaya da devam edecekler. Bunun üzerine Altınoluk Belediye Başkanı İsmail Aynur, kolları sıvıyor ve diyor ki;‘‘Tam ikibuçuk ay önce burada kesim yapılacağına dair duyumlar almıştık. Bunun üzerine yetkilileri arayıp görüştüm. Ancak, onlar, kersinlikle böyle bir şey olmadığını söylediler. Fakat, daha sonra gelip ağaçları damgalamaya başladılar. Sorduğumuz zaman ise, ‘‘Ormanı gençleştiriyoruz’’ dediler. Tabii ki gençleştirmek için yapılan çalışmalara bizim sözümüz yok. Ancak, daha önce de gençleştiriyoruz diye Altınoluk'tan görülmeyen, tepenin arka tarafında kalan bölgeyi nasıl kestiklerini biliyoruz. Düz kesim yapıp büyük bir alanı tamamen çıplak bırakmışlardı. Ancak, o bölge arka taraflarda kaldığı için sesimizi çıkartmamıştık. Fakat şimdi, hemen karşımızdaki tepeyi damgalamaya başladıkları için dayanamadık. İtiraz ediyoruz ve buradaki ağaçların kesilmemesi için ne gerekirse yapacağız. Burada yayınlanan gazetede iki gün üst üste birinci sayfadan ağaçların kesilmemesi için haber çıktı. Ben bizzat demeç verdim. Buna karşılık bir iki telefonun dışında bize hiç bir açıkalamada bulunmadılar. Yani, bu ağaçları neden kestiklerini, ya da gençleştirme yapacaklarını veya kesmeyeceklerini bildiren en ufak bir bilgi dahi vermediler. Buna karşılık ağaçları damgalamaya devam ettiler. Şimdi bütün Altınoluk halkı büyük bir endişe içinde. Sadece damgalanmış olan ağaçları değil, tamamını kesecekleri endişesi taşıyoruz. Çünkü, daha önce de benzer bir uygulama yapmışlardı. Bu bölgede iki tane dere var. Biri Şahin deresi diğeri Mıhlı deresi. Şahin derersinin doğu kısmı Milli Park olduğu halde batı tarafı park ilan edilmemiş. Milli Park kapsamı dışında kalan bölgeler ise, fazla ciddiye alınmıyor. Halbuki, Kazdağları’nın hemen altında bulunan Altınoluk'umuz ülkemizin turizmi açısından son derece önemli bir beldedir. Üstelik bir çok astım, bronşit gibi solunum ve ciğerlerinden hasta olan insanlar akın akın buraya gelmekte ve dertlerine çare bulmaktadırlar. Solunum yolları hastalıklarına şifa olan bu havanın, bu oksijenin oluşumunda ise, Kazdağları'nda bulunan ormanların payı çok büyük. Şimdi bu ağaçlar kesilirse, ne bu hava kalacak ne de buranın özelliği...’’Sayın İsmail Aynur'a aynen katılıyorum ve daha da ileri gidip burada kesilen ağaçların sadece Altınoluk için değil bütün Türkiye için hatta dünya için bir felaket olduğunu söylüyorum. Üstelik bölgenin sadece havası değil, doğal dengersinin bozulacağını da ilave etmek istiyorum. Bu bölgede iki sene önce Küçük Kuzen ve Mıhlı bölgersinde sel felaketi yaşanmıştı. Sebep ise, bu bölgede çıkan orman yangını ve kesilen ağaçlar... Bu yıl ise, Altınova Burhaniye’deki Gömeç, sel baskınan uğradı. Tabii neden yine aynı. Yangınlar ve kesimler sonucu ortadan kalkan ağaçlar...Sayın Aynur, yetkililerin sessiz kaldığını söylüyor. Ben de şimdi soruyorum, ‘‘Neden?’’ Neden açıklama yapılmıyor. Neden, ‘‘Burada ormanı kesmiyoruz’’ demiyorlar? Balıkesir Orman Bölge Müdürlüğü, Edremit Orman İşletme Müdürlüğü, neden ağızlarını açıp bir şey söylemiyorlar? ‘‘Kazdağı’nda tek bir ağaç kesilmeyecek’’ diyen Sayın Ersin Taranoğlu'nun Altınova'daki bu kesimden haberi var mı, biliyor mu? Bana kalırsa, bilmiyor. Fakat, bir an önce öğrenmeli ve bu katliamı durdurmalı, diyorum, Yasemin'ce...
Yazının Devamını Oku

Yasemin'ce

25 Nisan 1998
Keops piramidi hakkındaPiramitler hakkında bilinenler öylesine azdır ki, günümüz teknolojisiyle bile hala esrarını korumaktadır. Bu gizemli yapılar arasında en fazla dikkat çekeni ise Keops'tur. Bu piramidin yapımında her biri 2,5 ton ağırlığında olan diktörtgen prizması biçiminde yaklaşık iki milyon üçyüz bin adet kireçtaşı bloğu kullanılmıştır. M.Ö. 5. yüzyılda Mısır'ı gezen Eflatun'a göre yapımı 22 yıl süren Keops piramidinin inşaatında çalışan işçilerden yılda yüz bin işçi çalışmayacak hale gelmiştir. Eski Mısır dinine kısaca göz attığımız zaman dünya hayatından çok öte alemle ilgilendikleri, ruhun ölümden sonra yapacağı yolculuk ve ölümden sonraki yaşamında rahat etmesi için mezarların çeşitli yerlerine elbiseler, içecekler, yiyecekler, silahlar, altın ve kıymetli mücevherler konulmaktaydı. Tabii böyle bir adetin sonrasında mezar soygunculuğu kaçınılmaz olmuş ve bütün tehlikelerine rağmen hayli karlı bir meslek haline gelmiştir. M.S. 850 yılında Abdullah ül Mümin adında biri hazine aramak maksadıyla Keops piramidinin kuzey duvarını delerek içeri girmeyi başarmıştır. Hatta kral ve kraliçe odalarına kadar ulaşmış, fakat hiçbir şey bulamamıştır. Açık halde duran lahitler boştur ve hiç bir kıymetli eşya da yoktur. Bunun üzerine çeşitli uzmanlar Keops'un mezar olarak kullanılmadığını iddia etmektedirler. Keops, mezar olarak inşaa edilmediyse, ne çeşit bir maksada hizmet için yapılmıştır, bilinmez. Fakat, tesadüfen keşfedilen oldukça ilginç özelliklere sahiptir. Örneğin, piramidin merkezine konulan maddeler uzun süre özelliklerini koruyabilmektedirler. Bu ilginç keşif ise, bir turist kafilesiyle birlikte piramidi gezmekte olan bir araştırmacının dikkatli bakışları sayesinde ortaya çıkar. Turistlerle birlikte piramidi gezerken, etrafa atılmış meyve ve sandviç artıklarının dışında bir kaç kedi ölüsüyle karşılaşır. Dikkatini çeken taraf ise, bunların bozulmamış olmalarıdır. Bu ilginç durum karşısında çeşitli deneyler yapılır. Keops piramidinin küçültülmüş modelleri karton, cam ve çeşitli maddelerden yapılıp bunların tam merkezleri yüksekliğine ekmek, balık gibi bazı nesneler konulur. Bu nesnelerin oldukça uzun süre tazeliğini koruduğu görülür. Bunların dışında bitmiş pillerin şarj etmesi, kullanılmış tıraş bıçaklarının kendiliğinden bilenmesi gibi ilginç tecrübeler yapılır. Keops piramidinin küçük modelinin hangi malzemeden yapıldığı önemli değildir. Önemli olan, orijinal boyutlarının birebir küçültülmesi ve kuzey-güney, doğu-batı yönleri doğrultusunda piramidin yerleştirilmesi önemlidir. (Manyetik etki) Tabii bu arada test edeceğiniz nesnenin de uzunlamasına kuzey-güney istikametinde piramidin tam merkezine yerleştirilmesi gerekmektedir. Böylece her nerede olursanız olun, yaptığınız piramit kesin sonuç verecek ve benzer tecrübeleri siz de başarıyla tekrarlayabileceksiniz. Bir başka ilginç tecrübe ise, yakın geçmişin ünlü büyücüsü Aleister Crowley tarafından yapılmıştır. Crowley, balayı gecesini piramidin kral odasında geçirmiş ve izlenimlerini şöyle anlatır; ‘‘Doğaüstü bazı varlıklarla irtibat kurarak onlardan bilinmeyen bilgiler aldım. Hatta bu varlıkların dikte ettirdiği bir kitap yazdım.’’Crowley'in iddiası ne kadar doğrudur bilinmez, fakat piramidin içinde sabahlayan kişiler olmuş ve bunların ifadesine göre, kimileri çılgın ve korkutucu hayaller görmüş, kimileri Mısır tanrılarına ait vizyonlar görmüş, kimileri ise, baygınlık geçirip sabaha kadar kendilerine gelememişler. Keops piramidinin küçültülmüş modelleriyle meditasyon yapanlara da rastlanmaktadır. Bunların ifadeleri ise, son derece rahatlatıcı olduğu yolundadır. Tabii zaman zaman çeşitli vizyonlar gördüklerini de ifade etmektedirler.
Yazının Devamını Oku

Yasemince

19 Nisan 1998
Tembelliğe övgü‘‘Ey tembellik sen nelere kaadirsin! rahatlığımızı sağlayan ne varsa, sayende var. Ve, bundan sonra da olmaya devam edecek.’’Tembelliği nasıl övebildiğimi, böylesine göklere çıkardığımı merak ettiğinizden ve anlamadığınızdan eminim. Fakat, acele etmeyin. Birazdan siz de bana hak vereceksiniz. Önce bu düşünceye nereden vardığımı anlatmakla başlamalıyım.Geçenlerde Hacı bektaş Veli ile ilgili bir kitap okurken çocukluk dönemine ait anlatılan şöyle bir hikaye ile karşılaştım;‘‘Hacı Bektaş Veli, lokman Perende'nin yanında eğitim alırken aynı zamanda dergahın işlerine de yardımcı olmaktadır. Bir gün dışarıda bulunan çeşmeden su taşımaya üşenir ve der ki; 'Hocam, bir nazar etseniz de şuracıktan su çıksa, ben de dua etsem ve dışarıdan su taşımak zorunda kalmasak.' Lokman Perende dönüp şöyle der; 'Siz nazar edin de biz dua edelim.' Bunun üzerine Hacı Bektaş Veli niyaz eder ve hemen oradan su fışkırır.’’İşte bu hikaye üzerine düşünmeye başladım. Şimdi, Hacı Bektaş Veli'nin üşengeçliği tutmasa idi, böyle bir keramet göstermesine gerek kalmayacaktı. Ve böylesine kayda değer ilginç bir olay da yaşanmayacaktı. Bu sözlerin üzerine ‘‘Hadi canım sende’’ diyenleri duyar gibiyim. ‘‘Şimdi tembellikle bunun ne ilgisi var’’ da diyebilirsiniz. Etrafınıza bakıp teknoloji harikalarını göstererek ‘‘bütün bunlar çalışmanın eseri’’ de diyebilirsiniz ve çok da haklısınız. Ancak, unuttuğunuz bir şey var. Gözden kaçan ve aklınıza hiçbir zaman getirmediğiniz bir şey. Bunca inanılmaz buluşların ardında yatan nedeni hiç düşündünüz mü? Tekerleğin icadıyla başlayan teknolojinin bugünlere gelmesindeki esas unsur nedir, sizce? Bunca çalışmanın, yorulmanın bir bedeli var, elbette ki... Ve siz ister yüksek sesle söyleyin, isterseniz gizli gizli iç geçirin, sadece ve sadece daha rahat olabilmeyi hayal etmiyor musunuz? Peki bu rahatlığın diğer adı tembelleşmek değil mi? Bütün bir yıl çalışıp sonra da şöyle bir tatile çıkmayı, güneşin altında kolunuzu bacağınızı sere serpe uzatıp hiç düşünmeden tembelleşmeyi kurmuyor musunuz? Ya da ağaçların arasında dolaşmayı, kırlara, dağlara çıkıp yürüyüşler yapmayı özlemiyor musunuz? Hatta bir taraftan çalışıp öte yandan çalışmalarınızı nasıl daha hafifletebileceğinizi, düşünmüyor musunuz? Tabii ki, düşünüyorsunuz. Birazcık aklı olan bunların hepsini birden düşünür. Yoksa siz, düşünmeden yaşayanlardan mısınız? Çalışarak mutlu olunmaz mı? Diyebilirsiniz. Elbette ki, çalışmaktan mutlu olanları tanıyorum ve ben de bunlardan biriyim. Şu an yazı yazmaktan büyük keyif alıyorum ve başka bir şey düşünmüyorum. Ve hiç durmadan günlerce çalışabilirim. Hatta pek çok zaman öyle de yapıyorum. Fakat, bu benim tembel olmadığımı göstermez. Aynı zamanda düşünebileceğiniz en tembel kişi olduğumu itiraf etmeliyim. Ve sırf tembelliğimden bütün işlerimi en pratik biçimde nasıl yaparım, üzerine özel çalışmalar yaptığımı bile söyleyebilirim. Böylece tembelleşebileceğim zamanı yaratırım. Bunu sadece benim yapmadığımı da biliyorum. Hatta daha ileri gidip herkesin böyle yaptığından da eminim. Tabii düşünmeden yaşayanlar hariç! Bütün bunlara itiraz edenler çıkabilir. O zaman hemen soruyorum; Yürüme mesafesine bile arabayla gidilen bir şehirde böylesine korkunç bir trafik hengamesini neden yaşıyoruz? Sadece yollar yeterli olmadığı için mi? Tabii ki, hayır. Elektrik süpürgesinden çamaşır makinesine, asansörden bilgisayara herşey rahatlığımızı sağlayabilmek için geliştirdiğimiz aletler olduğu unutulmasın. Şimdi kim kalkıp saatlerce bulaşık yıkayacak. Atarsın makineye, sen de bacaklarını uzatıp televizyon seyredersin, ya da hülyalara dalarsın, ne bileyim arkadaşlarınla sohbet edersin. Sevdiğin, hoşlandığın, üşenmediğin şeyleri yaparsın. Tabii bütün bunları yapabilmek için zor gelen işleri hızlı yapabilmenin yollarını ararsın. Ve ararken de bulursun. Tembelliğin açığa çıkardığı yaratıcılıkla neler neler bulunmaz ve neler neler yapılmaz ki?..Aramak ve bulmak için çalışırsın. Hem de çılgıncasına çalışabilirsin ve gören herkes senin ne kadar çalışkan olduğunu söyler. Bence en çalışkan görünen kişiler, tembelleşmeyi en fazla arzu edenlerdir. Çelişkili bir durum varmış gibi görülüyorsa da, asılında çelişki falan yok. Araba almak, ev almak, daha çok ve daha çok kazanmak için çalışmak ve çılgınlar gibi çalışmak... Hem de bir çok fedakarlıkta bulunarak çalışmak. Peki bütün bunlar niye? Bütün bunlar, birgün çalışmadan harcayabilmek, yaşayabilmek için yapılan şeyler elbette ki. Ve yaşlılık günlerinin yatırımı gibilerinden bir çok ad ve kılıf uydurmakla birlikte bunun tek bir adı var ‘‘tembellik’’ tembelleşebilmek için yaratmak ve çalışmak, diyorum, Yasemin'ce...
Yazının Devamını Oku

Yasemin'ce

18 Nisan 1998
Mars ve diğer burçlarBoğalar'ın güç gösterisi başlıklı dünkü yazıda sadece Boğalar vardı. Bugün, Mars'ın büyük enerjisinden etki alacak diğer burçları belirtecek ve Mars'ın boğa burcundaki rengini tanımlamaya çalışacağım.Boğa burcundaki Mars, zenginlik demektir. Kazanmak, kazançlı yatırımlar yapmak ve kazancın nasıl elde edileceğini ön görebilmek, demektir. Elbette ki, bu kazancı çalışmadan, oturduğunuz yerden elde etmeyeceksiniz. Fakat, bu devre amaçlara ulaşmak için gerekli hamleleri yapmak açısından son derece verimli bir dönem. Özellikle istikrarlı, kararlı ve tutarlı çalışmalar yapabilmeye yardımcı olan boğa burcundaki Mars, bu devre içinde son derece hesaplı hareket edebileceğinizi ve bunun sonucunda istediğiniz kazancı elde edebileceğinizi gösteriyor. Bu devre içinde ayrıca başarılı organizasyonların yapılabileceği, toplantıların olumlu sonuçlar vereceğini de ilave etmekte yarar var. Yapılan her türlü plan başarıyla uygulanabilir, hatta sihirli bir el değmişcesine işler yolunda gidebilir. Mars'ın boğa burcunda verdiği etkiler tabii ki sadece paraya yönelik bir verimlilikle sınırlı değil. Aynı zamanda aşk açısından da son derece güzel bir gökyüzü konumu olduğunu söylemek mümkün. Mars Boğa burcunda böylesine istenilen hoş bir etki yaratmakla birlikte şu sıralarda kova burcunda dolaşmakta olan Neptün ile sert bir etkileşim içinde bulunduğunu gözönünde bulundurmak gerekiyor. Üstelik bir süre sonra da Uranüs'le sert açı oluşturacaklar. Tabii bütün bunlar kazanç yerine bazı kayıplara neden olabilir. Özellikle Uranüs, öfke patlamalarına ve bunun sonucunda ortaya çıkabilecek ani parasal kayıplara veya işlerin ters gitmesine sebep olabilir. Tabii aşk hayatınızda da bazı sürprizlerin meydana gelebileceğini söylemek mümkün.Bu devre içinde sinirli ve sonunu düşünmeden hareket etmekten kaçınmalı, olumsuz ve kararsız davranmamaya özen gösterilmelidir. Gökyüzünün bu konumundan en fazla etkilenecek olanların Boğalar olduğunu bir kez daha tekrarladıktan sonra etki altında bulunan diğer burçları inceleyelim.Mars'ın olumlu etkilediği Başak ve Oğlaklar'ın şanslı döneme girdiklerini söylemek mümkün. Çünkü onlar, Neptün ve Uranüs'ün sert etkilerini almadıkları için (Tabii doğum haritasında Ay veya yükselen bunlardan etki alıyorsa durum değişir) Mars'ın boğa burcundaki olumlu özelliklerini güçlü bir biçimde hissedecekler. Enerjik, istekli ve kazançlı bir döneme girdiğinizi söyleyebilirim. Yatırımlara yönelik başarılı girişimlerde bulunabilir ve son derece kazançlı sayılacak işler yapabilirsiniz. Tabii bu arada aşk hayatınızda da olumlu gelişmelerin olacağını söylemeye gerek yok. Bu arada Pluton etkisi alan Başak'lar ise, içlerinden yükselen köklü değişiklikleri gerçekleştirebilecekleri enerjiyi kullanabilirler.İkinci derecede olumlu etkilenen Yengeç ve Balıklar ise, bu devre içinde hem parasal hem de aşk açısından son derece verimli ve keyifli bir dönem geçirecekler. Pluton etkisi alan Balıklar, tıpkı Başaklar gibi hayatlarında büyük değişiklikler yapabilirler.Gökyüzünün bu konumundan sert etkiler alan Aslan ve Kovalar ise, biraz zorlayıcı ve oldukça ilginç bir döneme giriyorlar. Son derece yüksek potansiyelli enerjiler gönderen Mars, Neptün, Uranüs ve Pluton etkilerini nasıl kullanacağınız, tamamen sizin bilinç düzeyiniz ve isteklerinize bağlı olarak açığa çıkacak. Çok büyük servetler elde edebileceğiniz gibi büyük kayıplar yaşamanız da mümkün. Tabii bu arada skandallara karşı tedbirli davranmakta yarar var. Ancak, bu tip olumsuz etkiler, sizin olumsuz ve karamsar tavırlarınızdan ve isteklerinizin azalmasından kaynaklanacaktır.Kritik konumda bulunan Akrepler ise, Mars'ın yüksek potansiyelli gerilimini aşk ve iş açısından hissedecekler. Çeşitli ayrılıklar (İş, aşk, ev, ülke) yaşayabilecekleri gibi son derece ilginç maceralara da atılabilirler. Olabileceklerin üzerinde büyük beklentiler içinde bulunabilir ve bunun gerilimini çevrelerine yansıtabilirler.
Yazının Devamını Oku