Yasemin Boran

İşte yaşamak (2)

10 Temmuz 2001
İyi düşünün. Bugün içinde bulunduğunuz koşullar, bugünün sonucu değildir. Bugüne kadar yaptıklarınızı düşünün. İyi, kötü, düşünmeden veya belli bir hedefe ulaşmak için neler yaptınız? O sıradaki düşünce ve duygularınızı hatırlayın. Neler bekliyordunuz? Nelerle karşılaştınız? Yoksa, bir şey beklemiyor muydunuz?

Şimdi düşünmenin sırası mı, demeyin. Yapacak çok işleriniz olabilir ve düşünmeye zamanınız olmayabilir. Ama zaten bugünün yaratıcısı, düşünmemek. Yani düşünmeyi bilmemek. Şayet düşünmeyi öğrenmiş olsaydınız bugün içinde bulunduğunuz koşulları daha farklı yorumlardınız. Tabii bunun sonucunda daha başka bir hayatınız olurdu. Çünkü bildiğiniz, düşündüğünüz, algıladığınız hayatı yaşıyorsunuz. Yani herkesin dünyası, bildiği kadar. Fakat ne yazık! Ne düşünmeyi biliyoruz? Ne de yaşamayı? Yaşamak; şu an, şimdi, hissettiğiniz her şey. Tabii burada şifre kelime, hissetmek. Şu anda çalışıyor olabilirsiniz. Tatil yapıyor olabilirsiniz. Veya herhangi bir sorunla boğuşuyor olabilirsiniz. Hangi hal içinde ve ne yapıyor olursanız olun, bulunduğunuz yerde hissederek yaşamayı başarın. Yaşamak, bulunduğunuz yeri ve kendinizi o anda tüm düşünceleriniz ve duygularınızla birlikte hissetmek, demektir. Renkler, biçimler, sıcak, soğuk, gergin, yumuşak, uyumlu, uyumsuz ne varsa, etrafınızda bulunan ve size dokunan her şeyi olduğu gibi algılamak ve tüm bunlarla bütünleşmeyi başarmaktır.

Rahatsızlık, huzursuzluk ve tüm kötülükler, insanın düşüncesinden doğar. Ve insanın yaşamasına izin vermez. Dikkatinizi, bulunduğunuz yerden uzaklaştıran her şey, sizin düşüncelerinizin ürünüdür. Ve düşüncelerin bulunduğu yerde yaşamak yoktur. Yaşayıp bitirdikten sonra düşünce ortaya çıkar. Yaşadıklarınızı düşünmeye başlarsınız. Doğru düşünmeyi başardığınız zaman yaşadığınız olaylar üzerinde yükselirsiniz. Gelişirsiniz, büyürsünüz ve keyif alırsınız. İşte, yaşamak budur diyorum, Yasemin'ce...
Yazının Devamını Oku

İşte yaşamak

9 Temmuz 2001
Sorumluluklarınız ve işleriniz çok fazla olabilir. Kendinize ve yakınlarınıza ayıracak zamanınız olmayabilir. Ve madde dünyasının mecburiyetleri sizi ele geçirmiş olabilir. Aklınızı ve duygularınızı yöneten maddi sorunların içinde kaybolmuş olabilirsiniz.

Ama bilincinizin derinliklerinden yükselip arada bir dikkatinizi çeken farklı bir arzunun zihinlerinizde belirmesiyle birlikte duygularınız değişir. Başka bir yerde olmak istersiniz.

İşte bu, yaşamak için duyulan arzudur.

Hayaller kurarsınız. Bir deniz kıyısında güneşlendiğinizi, ormanda yürüdüğünüzü, dağlarda dolaştığınızı veya size uygun olan zevk aldığınız ortamları düşünürsünüz. Ve şimdi orda olmak istersiniz.

Ama ne yazık! Hayallerinizi gerçekleştirme şansınız yoktur. Daha doğrusu, gerçekten size yaşadığınızı hissettirecek koşullardan ne kadar uzak olduğunuzu ve bunları yakalamanızın mümkün olmadığını düşünürsünüz. Mutsuz olursunuz.

Peki sizi yaşamaktan alıkoyan nedir?

İçinde bulunduğunuz maddi koşulların sizi engellemesi mi? Yoksa düşünceleriniz mi, size engel olan?

İçinde bulunduğunuz koşullar her ne ise, bunların üzerinde hiç düşündünüz mü? Gerçekten bulunmak istemediğiniz bir yerde mi, yaşıyorsunuz?

O halde kendinizi ve yaşadıklarınızı bir kez daha düşünün ve anlamaya çalışın. Bulunduğunuz yere gelinceye kadar hangi aşamalardan geçtiniz? O sıradaki duygu ve düşünceleriniz nelerdi? Bekledikleriniz neydi?

(Sürecek)
Yazının Devamını Oku

Merkür ve Mars'ın şakaları

8 Temmuz 2001
Uzun zamandır devam eden Mars transitinin beni ciddi olarak etkilediğini söylemeliyim. Neredeyse Şubat ortalarında Yay Burcu'na girdi ve hálá Yay burcunda. Bunun nedeni Mayıs ayında geri gitmeye başlamış olması. Bir gezegen normal yolunda ilerlerken geri dönüp sonra düzelip tekrar ilerlediği zaman bulunduğu burçta çok uzun kalmış oluyor. Mesela bir burçtan geçip diğer burca geçmesi yaklaşık birbuçuk ay sürecekken, geri gittiği dönemlerde bu süre altı ayı bulabiliyor. Yani hareketi iyice ağırlaşmış oluyor. Tabii o gezegenin sembolize ettiği özellikler de ağırlaşıyor, iyice belirgin hale geliyor.

Bir de bu arada Yay'ın zıt burcu olan İkizler'de Merkür gerilemeye başladı ve olanlar oldu. Bu nedenle Haziran ayı oldukça karmaşık ve yoğun geçti. Tabii bu arada Merkür'ün yönettiği burç olan İkizler’de dolaşması Merkür etkilerinin iyice açığa çıkmasına neden oldu. Bu arada Mars'ın yüksek potansiyelli enerjisinin güçlü biçimde aktığını da düşünürseniz, Merkür'ün sembolize ettiği özelliklerin nasıl açığa çıkacağını tahmin edebilirsiniz.

Tabii bu arada her ikisinin de geri gittiğini unutmayın. Yani etkilerinin ağırlaşıp olayları değiştirecek kadar güçlü olduklarını.

İletişim araçları, haberleşmeler, organizasyonlar, alınmış kararların değişmesi, yeni kararların hemen uygulanmaya başlaması ve bunun sonucunda ortaya çıkan durum değişiklikleri...

Gökyüzünün bu konumu beni de güçlü biçimde etkiliyordu. Aynı zamanda birden fazla konuyla ilgilenmem gerekiyordu. Mevcut performansımın üzerine çıkmam gerekiyordu. Çünkü bir taraftan Mars, öte yandan Merkür beni zorluyordu.

Sonuç; yoğun bir ders dönemine girmek durumunda kaldım. Sonra çocuklarla her zaman olduğundan daha fazla ilgilenmem gerekti. Bu arada anneme de fazladan ilgi göstermem gereken durumlar ortaya çıktı. Tam bu sırada bizim rahmetli Orhan Olcay'ın ricası üzerine www.semacelebi.com sitesine sayfa hazırladım. Üstelik tam bu sırada onu kaybetmiş olmak duygu ve düşüncelerimi derinden sarsmıştı. Dikkatim ve yapmam gereken işler ne kadar çok ve dağılmış olursa olsun bu sözümü yerine getirmeli ve Orhan'ın anısına bitirmeliydim. Ve yaptım.

Bütün bunlar Mars geri gitmeye başladıktan sonra oluştu ve Merkür beni tetiklediği sırada tam da Merkür'ün sembolize ettiği ne varsa hepsi üstüme üstüme gelmeye başladı. Fakat, şunu söylemeliyim ki, şayet üzerinize bir etki gelmeye başlamışsa, bunun sert veya uyumlu olduğuna fazla aldırış etmeden size akmakta olan enerjiyi kullanmalısınız. Şayet, etkinin tabiatına uygun davranmayı başarırsanız, sizi başarıya götürecektir.

Mesela Sema Çelebi için hazırladığım sayfanın görünümü çok güzel oldu. Tabii bunda Bülent Baran'ın katkılarını unutmamak gerek. Sitenin tasarımcısı Bülent bir Koç olduğu için Merkür ve Mars, ona uyumlu etkiler gönderiyordu. Ama uyumlu bile olsa geri giden Merkür'ün şakalarından o da nasibini aldı.

Şimdi Mars hálá geri gidiyor. Ve benim arabamla ilgili problemlerim devam ediyor. Neyse ki, Mars enerjisini kullanmayı başarıyorum da, ciddi kazalara maruz kalmıyorum. Arabamı park ettiğim zaman ya da öylece otoparkta dururken çarpıyorlar. Yani içinde ben yokken. Anlayacağınız ufak tefek öncü depremlerle enerji boşalıyor. Bir kısmını da zihinsel ve fiziksel çalışmalarımı arttırarak ben boşaltıyorum. Mesela Dalyan'dan başlayıp Bostancı'ya kadar yürüyerek gidip geliyorum. Böylece şiddetli depremden uzak kalmış oluyorum.

Yeri gelmişken herkese tavsiye ederim. Özellikle sahilde yürüyüş yapmak hem fazla enerjinizi boşaltmanıza ve kendinizi dengelemenize neden oluyor. Hem de kozmik enerjiyle bütünleşip yükseliyorsunuz, Yasemin'ce...
Yazının Devamını Oku