Yasemin Boran

Merak ettikleriniz

26 Temmuz 2001
'Karamsar kız' rumuzuyla gelen mektup şu sıralar pek çok kişinin içinde bulunduğu durumu ve düşüncelerini yansıttığı için kısaca söz etmek istiyorum. Mektubun sahibi özellikle yaşadığı aşk acısının kendisini nasıl etkilediğini anlatırken aynı zamanda yaşadığı parasal kayıpları anlatıyor ve diyor ki;

'her şey bu derece üst üste yaşanır mı? Önce uzun zamandır çok sevdiğim kişi beni terk etti. Kendisini çok sıktığımı ve kıskançlıklarımdan bunaldığını söyliyerek ilişkiye son verdi. Tam bu sırada ortak iş yapacağım kişi paralarımı aldı ve gitti. Ben paralarımı kaybettiğimden daha fazla sevdiğim kişiyi kaybettiğim için üzgünüm. Hayat artık anlamsız geliyor. Canım hiçbir şey yapmak istemiyor.'

Ölümü düşünecek kadar karamsarlaşan mektup sahibinin durumunda olan başka tanıdığım insanlar da var. Bu durum köklü değişimler içinde bulunanların tipik bir örneği. Yaşadığınız tecrübeye kendinizi kaptırmayın. Hiçbir şey göründüğü kadar kötü değil. Ve yaşadığınız tecrübenin içindeki anlamı yakalamaya çalışın. Çünkü, değişiminizi böylece gerçekleştireceksiniz. Yani yaşadığınız kötü olaylar aslında kendinizde değiştirmeniz gerekenlerin ne olduğunu işaret ediyor.

Şayet kendinizi bu karamsar halden çıkarıp yaşadığınız olaya başka açılardan bakmayı başarabilirseniz, büyük bir aşama yapabilirsiniz. Tabii bunun sonucunda başka bir kişi olacaksınız. Böylece kendi değişiminizi gerçekleştireceksiniz diyorum, Yasemin’ce...
Yazının Devamını Oku

Duygular yönetiyor

24 Temmuz 2001
Hayatımızı duygular yönetiyor. Duygularımızı ise, Ay ve Venüs sembolize ediyor. Bu durumda yaşayacağımız hayatın nasıl olacağını, doğum haritanızdaki Venüs ve Ay’ın konumunu inceleyerek anlayabilirsiniz. <br>
Güçlü konumda iyi etkiler almış bir Ay ve Venüs’e sahipseniz, hayatınızın kolay akacağını, karşınıza çıkan setleri kolay aşacağınızı söyliyebilirim. Çünkü, iyi etkiler altında güçlü bir Venüs, size iyi bir anlayış verir. Olumlu duygular, kendinize olan güveninizi arttırır ve başladığınız işi tamamlamanıza yardım eder. Tabii bu arada iyi ilişkiler kurabileceğinizi de işaret eder.

Duyguları kuvvetli ve iyi olan kişilerin etraflarına yansıttıkları Venüs’ün pırıltıları hem çekicilik, hem de başarılı ilişkileri beraberinde getirir. İyi ilişkiler ise, hayatınızı kolaylaştıran çok önemli bir etkidir.

Venüs, Boğa, Terazi ve Balık Burcu’nda çok parlaktır. Şayet Venüs’ünüz hem bu burçlarda duruyorsa, hem de iyi etkiler alıyorsa, zaten hayata karşı rahat duruşu olan biri olursunuz. Aynı zamanda doğum haritanızda Ay’ın konumunu da incelemeniz gerekiyor.

Ay, bilinçaltı ve salgıları idare ediyor. Derinlerde biriktirilmiş olanların nasıl açığa çıkacağı, sizin hayatınızı ya kolaylaştıracak veya zorlaştıracak önemli bir işaret. Tabii bu arada bedenimizin salgıları da davranışlarımızı etkileyen çok önemli bir etki. Şayet doğum haritanızda Ay güçlü konumdaysa, bilincinizin derinlerinden gelen dürtüleri açığa çıkarmanız kolay olur. Ve hamle yapmanız için ihtiyacınız olan itici gücü kendinizde hissederseniz. Çünkü bu sırada bedeninizin salgıları da faaliyete geçmiştir. Doğum haritanızda Ay, Yengeç veya Boğa Burcu’nda bulunuyorsa ve uyumlu etkiler alıyorsa, hayatınızı güçlü duygularınızın yardımıyla yönetmeyi başaracaksınız, diyorum, Yasemin’ce...
Yazının Devamını Oku

Aslanlar’ın hayatı

23 Temmuz 2001
Gururuna düşkün Aslanlar’ın ilginç bir dönemde olduklarını söylemem gerekiyor. Aslında Güneş Aslan Burcu’nda parlamaya başladı. Yani Güneş’in en parlak zamanı. Bu durumda Güneş’in çocukları Aslanlar’ın özelliklerinden söz etmem gerekiyor. Fakat, şimdi ben her yerde kolaylıkla göreceğiniz Aslan Burcu’nun tipik özelliklerinden söz etmek yerine (Çünkü bunu her yıl bu zamanlarda yapıyorum) bu kez değişiklik yapmak istedim ve şu sıralar Aslanlar’ın özel hayatına girmeye karar verdim.

Gerçekten son derece ilginç bir geçiş döneminde bulunuyorlar. Hem de burcun hangi döneminde doğmuş olurlarsa olsunlar! Mesela ilk on günlük devrede doğanlar şu sıralarda hayallerini harekete geçiren Neptün etkisini almaya devam ediyorlar. Üstelik Güneş’in Aslan’da parlamasıyla birlikte Ay sonuna doğru imajinasyon ve rüyaları harekete geçecek. Tabii bu arada mistik konulara yönelebilir, hayatın farklı gerçeklerini yakalayabilirler. Fakat, bu arada bazı yanılgıların olabileceğini dikkat çekmek istiyorum. Hayaller sizi farklı gerçekliklere götürebilir.

Burcun ikinci on günlük devresinde doğanlar ise, Pluton ve Satürn’ün güçlü etkilerini yapıcı yönde kullanacaklar. Tabii bu durum sizi biraz zorlamakla birlikte aynı zamanda hayatınızda kendinizi yükseltmek, kariyer yapmak ve statü atlamak için uygun bir zemin yaratacak. Bu yüksek potansiyelli enerjileri nasıl kullanacağınız ise, tamamen sizin beklentilerinize ve gayretinize bağlı,

Üçüncü an günlük devrede doğanlar ise, Uranüs’ün sürpriz değişimlerini deneyimleyecekler. Aşk hayatınızdan yaşam biçiminize ve zevklerinize kadar pek çok şeyin değişmesine neden olabilecek olaylarla karşılaşmanız mümkün. Tabii bu değişiklikler sizin önceden hazırladıklarınız olacak, diyorum, Yasemin’ce...


Yazının Devamını Oku

Beklentiler ve ilişkiler

22 Temmuz 2001
17 Ekim 1963 tarihli Hayat Dergisi’nde rastladığım 'Ay insanların hayatlarına tesir ediyor' başlıklı yazı çok ilginç. Başlığın hemen yanında şöyle bir soru yer alıyor;

'İrademiz dışındaki bazı hareketleri idare eden gizli kuvvetlerin iç yüzü nedir?' Hemen altındaki spot ise şöyle;

'Yapılan istatistiklere göre sinir hastaları mehtaplı günlerde daha büyük krizler geçirmekte: Kavga, yangın çıkarma, hatta cinayet gibi hadiseler dolunay sırasında daha çok artmaktadır.' Bunları görünce hemen okumaya başladım. Sonra bilim adamlarının ilginç iddiaları ile karşılaştım.

'Temple Üniversitesi, psikoloji profesörü Dr. Thadeus Bolton, ay krizleri hipotezini tasdik ediyor ve sinir hastalarının mehtaplı günlerde daha büyük krizler geçirdiğini, bütün ruhiyatçıların kabul ettiğini söylüyor. Yapılan istatistikler , ruh taşkınlıklarının doğurduğu kavga, yangın çıkarma hatta cinayet gibi hadiselerin dolunay sırasında çok daha fazlalaştığını göstermektedir. Asabiye kliniklerindeki doktorlar, hastaların durumlarının mehtap olduğu devrelerde göze batacak derecede arttığını bildirmektedir. Bundan başka nefes darlığı krizlerinin de mehtaplı gecelerin günlerinde kuvvetlendiği görülmüştür. Doğum evlerinde yapılan müşahedelere göre yeni doğan bebekler mehtabın parlak olduğu gecelerde el ve ayaklarıyla yaptıkları hareketleri arttırmaktadırlar.

Bazı kabuklu hayvanların hayat düzenlerinin ayın hareketlerine göre düzenlenişi dikkati çekmiştir. Havelock Ellis isimli seksoloji konusunda şöhret yapmış bir İngiliz bilgini kadınların belirli zamanlarının da ayın hareketleriyle ilgili olduğunu, her iki hadisenin de takriben 28 günlük fasılalarla tekkerrür ettiğini gösteren müşahedelerde bulunmuştur. Aynı bilgin ayrıca ilksel canlıların seks hayatlarının da ayın dolun zamanıyla ilgili olduğuna işaret etmektedir.

Ayın etrafında hale görüldüğü zaman mutlaka yağmur yağar. Ayın yüzü bulanık olunca ertesi gün ekseriya rüzgarlı hatta fırtınalı geçer. Ayın üzeri hafif kızıllaştığı zaman bitkilerin daha çabuk geliştiği de bir gerçektir. Gene aynı devrede saç ve sakalların da çabuk büyüdüğü dikkate değer bir noktadır... Birçok memleketlerde köylüler ekim zamanını ayın safhalarına uydururlar.

Şimdi daha ilgi çekici bir müşahedeye dönelim. Ayın neşrettiği ışınlar güneşinkine nisbetle 600 000 defa daha zayıf olmasına rağmen, Amerikadaki Yale Üniversitesi profesörü Burr ve Northrop, bununla ilgili bir elektrodinamik teorisi kurdu. Buna göre bütün canlılarda bulunan elektrik zerreleri, canlıların yaşadıkları elektriki sahhalara tesir eder veya ondan müteessir olur. Bu teori üzerinde çalışan doktor J. Ravitz, canlılardaki elektrik yükünü ölçmüş, bu yükün ayın hareketlerine bağlı olarak periodik ritm farkları gösterdiğini tespit etmiştir. Bu ritm yaşa, cinsiyete, mevsime, canlının özel durumuna bağlı olarak değişmekle beraber ayın hareketlerine sıkı sıkıya bağlıdır.'

Gök cisimlerinin yeryüzü üzerindeki etkilerine günümüz insanlarının hala kuşkuyla baktıklarını düşündüğümüz zaman bu yazı daha da ilginç diyorum, Yasemin'ce...
Yazının Devamını Oku

İyi ve kötü

21 Temmuz 2001
Bugün sizi iyi ve kötünün ne olduğunu sorgulamaya davet ediyorum. Özellikle de şimdi yapıyorum. Çünkü kiminle konuşsam, çok kötü olduğunu söylüyor. Yani kendisini kötü hissediyor. Yaşadıklarının çok kötü olduğunu ve bunca kötülüğün ortasında iyi olabilmesinin mümkün olmadığını anlatıyor.

Bunca kötülük, kötü durum varken ben de sadece iyilik üzerine yazıp 'iyi olun' diyemem. Ama iyilik ve kötülüğün ne olduğunu tartışabilirim.

Aslında günümüz insanının en büyük sorunu kendisi dahil her şeyi, ama her şeyi iki kutba ayırıp değerlendirmesi. Doğrusu değerlendirme yapmaya karşı değilim. Ama kendi yaptığımız değerlendirmeler doğrultusunda duygularımızı harekete geçirip sonra da bu duygulara kapılmaya karşıyım. Bilmem anlatabildim mi?

En iyisi konuyu biraz daha açmak. O zaman anlayacağınızdan eminim.

Efendim, çevremizi, kendimizi, etrafımızda bulunan insanları ve olayları bize öğretilen bilgilerle değerlendiriyoruz ve algılıyoruz. Öğrenmediğimiz bir şeyi ise görmüyoruz. Görsek bile anlamıyoruz.

Bize öğretilenler iyi ve kötü olarak ikiye ayrılıyor. Hem de daha konuşamazken, yürüyemezken, minnacık bir çocukken, sağa sola uzanıp elimize geçenleri devirirken iyi ve kötü olanlar bize işaret edilmeye başlanıyor. Büyüdükçe iyi ve kötü çeşitlemelerimiz artıyor. Kültürlere göre değişiklik gösteren iyi ve kötülere kendi deneyimlerimiz eşlik ediyor.

Şayet canımız yanmışsa, bizi acıtan şey kötüdür, diyoruz. Hoşumuza gittiyse, iyi diyoruz. Ve hayatımız iyi ve kötülerin bir arada bulunduğu ürkütücü, tedirgin edici bir dünyada geçiyor. Bütün zekamızı kötü olandan sakınmak için kullanıyoruz. Kötülüklerden uzak kalabilmek için elimizden geleni yapıyoruz. Ve biz ne kadar çok korkarsak, ne kadar çok çekinirsek, kötülükler o kadar çok karşımıza çıkıyor.

Üstelik biz elimizden geldiğince iyi olmaya çalışıyoruz. Bildiğimiz ne kadar iyilik varsa yapıyoruz ve karşılığında kötülük görüyoruz. Sonra da acımasız bir dünyada yaşadığımıza hükmediyoruz.

Peki, kötü olarak değerlendirdiğimiz her şey kötü mü? Canımızı acıtan her şeye kötü diyebilir miyiz?

Elbette ki, diyemeyiz. Mesela aşk acısı yaşayan kötü bir şey mi yaşıyor? Ya da doğum sancısına katlanan anne bebeğini eline aldığında bunun kötü olduğunu mu söylüyor?

Peki bu sırada çekilen acı, kötü dediğimiz diğer yaşadıklarımızdan daha mı, az?

Tabii ki, değil.

Değişen nedir?

Yorumlarımız. Yorumlarımıza bağlı duygularımız değişiyor ve bizi ele geçiriyor.

Halbuki iyi ve kötü şeklinde yaptığımız yorum, öğrendiğimiz bilgilerin değerlendirilmesinden başka bir şey değil.

Peki, şimdiye kadar öğrendiklerimiz, kendi gerçeğimizin ne kadarını yansıtıyor?

Yaşamakta olduğumuz, canımızı çok acıtan bir olay, annenin doğum sancısı gibi bir şey olamaz mı?

Tabii ki olabilir. Çok kötü olarak yorumladığımız yıkıcı bir durum, kendi doğuşumuzun, yenilenmemizin yaratıcısı olabilir. Ve daima insanlığın evrimi, doğum-ölüm-doğum zincirinin yani maddenin değişim ve dönüşüm sürecinin, zihinsel ve ruhsal yansımalarıyla gerçekleşiyor.

İyi ve kötü olarak yorumladığımız ne varsa her şey, bu sürecin bir parçasından başka bir şey değil. Bilmem anlatabildim mi, Yasemin'ce...
Yazının Devamını Oku

Görünmeyen Ay

20 Temmuz 2001
Güneşin bulunduğu burca girmiş olan Ay bugün görünmüyor. Çünkü parlak güneş Ay'ın kendini göstermesine izin vermiyor. Astrolojik açıdan bilinçaltını sembolize eden Ay'ın görünmediği dönemler, şahsiyetin öne çıktığı görülür. Daha çok görünür bedeninizle ilgilenir ve "ben"in önem kazandığı izlenir.

Ay, insan vücudunda salgıları yönettiği için, görünmediği dönemlerde duygusallık da zayıflar. Yani kişiyi duyguları değil, şahsiyeti yönetir. Bilinçaltının itilimiyle hareket etmek yerine görünür olan değerler önem kazanır.

Ancak bugün hem Güneş, hem de Ay Yengeç Burcunda bulunuyor. Bu nedenle Ay görünmüyor fakat Ay, Yengeç Burcunun idarecisi olduğu için güçlü konumda. Yani duygularınız zayıf olsa bile Ay'ın etkisi beklenildiği kadar zayıf olmayacak. Buna karşılık içsel ve dışsal etkilerin dengesini bulmak daha kolay olacak.

Ay, bütün kültürlerde çok önemli bir işaret niteliğinde bulunuyor. Ay'ın hareketlerini izleyerek pratik hayatın düzenlendiğini görüyorsunuz. Yapılacak işlerin niteliği Ay'ın konumuna göre planlanıyor. Çünkü Ay, duyguları yönetiyor. Duygular ise, insanın yapabilme gücünü, harekete geçmek için ihtiyacı olan arzuları harekete geçiriyor.

Ay'ın görünmediği zamanlarda yeni bir girişimde bulunmak, başlatılan çalışmanın geleceği üzerinde beklenilen verimin olmayacağını işaret ediyor. Yani bugün yeni başlangıçlar yapmak iç in pek uygun bir zaman değil. Birkaç gün bekleyip sonra girişimde bulunmanızı tavsiye ederim. Hatta mümkünse bir hafta sonra başarı şansınız çok daha yüksek olacaktır diyorum, Yasemin'ce...
Yazının Devamını Oku

Mars düzeliyor

19 Temmuz 2001
Bugünden itibaren Mars’ın geri giden hareketi bitiyor. Bugün Yay Burcu’ndaki yolculuğunun en yavaş olduğu gün. Fakat, sonraki günler giderek hızlanacak ve 8 Eylül’de Yay Burcu’ndan çıkacak. Böylece Mars-Pluton kavuşumundan kaynaklanan sert ve zorlayıcı etki de yavaş yavaş çözülmeye başlayacak.

Bugün Mars-Pluton kavuşumu Venüs ile zıt etkileşim içinde bulunuyorlar. Biliyorsunuz Savaş Tanrısı Mars, büyük enerjiyi sembolize ediyor. Yeraltı Tanrısı Pluton ise, köklü değişimler, Aşk Tanrıçası Venüs, güzellik, sanat, duygu, finans ve ilişkileri sembolize ediyor.

Şimdi bütün bu sembolleri birleştirdiğiniz zaman son derece zorlayıcı duyguların yarattığı karamsar bir tablo ortaya çıkıyor. Parasal ihtiyaçların artması, ilişkilerin sert ve karmaşık olması, anlayışın zayıflaması ve yüksek potansiyelli enerjinin dayanılmaz itilimiyle kurulan ilişkiler ortaya çıkabilir.

Gökyüzünün bu konumu Türkiye’nin yıldız haritasında hükümeti sembolize eden gökyüzü tepe noktasını ve hemen yanında bulunan Uranüs’ü sert biçimde etkiliyorlar. Yani değişime zorluyorlar.

Gökyüzünün bu konumundan başta İkizler ve Yay olmak üzere Başak ve Balıklar sert etkiler alıyorlar. Özellikle burcun ikinci 10 günlük devresinde doğanlar etkileniyorlar. Yaşantınızda yapmanız gereken değişiklikleri direnç göstermeden gerçekleştirirseniz, bu güçlü etkileri kendinizi yükseltmek için kullanabilirsiniz. Yoksa koşullar ve şartlar yüzünden değiştirmek durumunda kalabilirsiniz.

Uyumlu etkiler alan Koç, Aslan, Terazi ve Kovalar ise, yapıcı ve yaratıcı bir biçimde bu enerjileri kullanmayı başarabilirler diyorum, Yasemin’ce...
Yazının Devamını Oku

Dış dünya

18 Temmuz 2001
Dış dünya ne demek, diye soracaksınız. Acaba dünya dışı uzaylılar, başka dünyalar mı, bugünün konusu, şeklinde düşüneceksiniz.<br> Bunların hiçbiri değil. Konumuz sadece insan. İnsanın iç dünyası ile etrafını saran dış dünyası var. Ve şimdi insanı çevreleyen şeylerden söz edeceğim.

Evet, insanın iç dünyası dışarıdan etkileniyor. Bedenin etrafında gelişen olaylar, ısı değişiklikleri, kısaca algısına yansıyan her şeyden etkileniyor.

Bizim dışımızda meydana gelen her şey, bedenimizin aracılığı ile iç dünyamızı sarsıyor, biçimliyor ve değiştiriyor.

Ancak, elbette ki, bu etkileşim tek yanlı değil. Dışımızdaki her şey bizi etkilerken, içimizde meydana gelen değişim de dışımıza yansıyor ve dış dünyayı etkiliyor. Belki bizim anladığımız ve gözlerimizle tesbit edebileceğimiz türden bir etki meydana gelmiyor. Ama bu etkileşim bazen doğrudan ve anlayabileceğimiz kadar belirgin olabiliyor.

Tabii bu noktada ilk önce hangisinin etkilediği gelebilir aklınıza. Yani dış dünya mı, içimizi etkiliyor yoksa iç dünyamız mı çevremizi etkiliyor, şeklinde düşünebilirsiniz.

Bu durumda insanlığın evrimini incelemek gerekiyor. Çünkü burada esas olan insan ve dünyaya gözlerimizi açtığımız andan itibaren dış dünyanın etkileriyle karşılaşıyoruz. Bunları içimizde nasıl dönüştürüp dışımıza yansıtacağımız ise, bilincimizin yükselmesine bağlı diyorum, Yasemin’ce...
Yazının Devamını Oku