Tıbbiye'den en çok hayal çıkar

İki gündür “baba mesleği”, ebeveynlerin çocukların geleceklerini “tayin hakkı” gibilerinden bir şeyler yazıyorum. Bu da insanı kendi çocukluğundan karelerle yüzleştiriyor, bir güzel.

Haberin Devamı

Tıbbiyeden en çok hayal çıkar

Sokağa doymuş çocukluğumun en keyifli kesitlerinden birisi, Esenboğa Havalanı’nda geçti.

Meydan Müdürü’ydü babam.

Her tatilde, onunla birlikte havaalanına gitmek ve arabadan iner inmez -öğle yemeği buluşması dışında- ortadan kaybolmanın uçaklara nazire özgürlüğünü unutamam.

Pistleri çepeçevre saran, envai çeşit çiçeklerle bezeli sonsuz arazide kendine özgü homurtular, ıslıklarla durma inip-kalkan uçakların altında kollarımız tayyare, koşar dururduk.

* * *

Orada havuza girmenin, dümdüz, başka taşıta rastlanmayan yollarda Willys jeep, çöp traktörü kullanmanın, özellikle de hangarda hurdaya çıkmış uçakların içine girip “pilotçuluk” oynamanın harikulade anlarını hala hatırlarım.

Haberin Devamı

Bu kaçamakların tümü, imtiyazsız, çıkarsız çalışma ahlakını kendi anayasasının ilk sırasına yerleştiren, sonra da Devlet Hava Meydanları İşletmesi’nde ilk memur sendikası Devhamiş’in kurulmasına öncülük eden babamdan gizli, genç çalışanların yataklığıyla, ağabeyliğiyle gerçekleşirdi.

Yanımda da başka çocukların yanısıra, hem havalanında, sonradan sendikada da babamla birlikte çalışan sevgili Şakir Kortel ağabeyin yeğeni, Fatih olurdu hep.

* * *

Yaşıtımdı Fatih, büyüyünce “jet pilotu” olacağını söylerdi herkese, her fırsatta...

Alanda yeni bir yolcu uçağının tanıtım turuna ikimizi almadıklarında, onun dinmeyen gözyaşlarını unutamam.

Yıllar geçti, o rengarenk günlerden sonra birbirimizi göremedik.

Ama onun küçümen hayallerinin peşinden yılmadan gittiğini ve gerçekten askeri jet pilotu olduğunu öğrendim.

Ben ne olmak istiyordum, doğrusu hatırlamıyorum.

Ama kızılderileri severdim.

* * *

Hayallerin kanatlanmasına daha yakın bir örnek de, çarşamba günü 1. sayfamızdaydı.

Volkan Karaca’nın çocukluğu Esenboğa Havaalanı’nın kıyısında, 5 yaşındayken ağaçlara tırmanıp uçakları seyretmekle geçmiş. (Dalların çizikleri yüzünde hala duruyor)

Sonra uzun uzun tıp okumuş, 15 yıl doktorluk yapmış.

Haberin Devamı

Bir gün aniden, hayalleriyle yeniden kucaklaşmaya karar vermiş.

İki yılda uçuş okulunu bitirerek, THY elemelerini, sınavları geçmiş. Airbus eğitimi almış.

Bugün 41 yaşında, 4 yıldır pilot olarak uçuyor. Seneye kaptan pilot olacak.

THY bünyesinde, doktorluktan, o uzun tıp tahsilinden sonra pilotluğa geçen 5 arkadaşı daha var.

Ne demişler; “Tıbbiye’den herşey çıkar, arada bir doktor da çıkar”...

* * *

Ben meslek seçimi kendisine, ya da kadere, o makus talihe bırakılmış çocuklardanım.

Annem de, babam da tümü asker, bir kısmı sonradan asker kökenli politikacı, parlamenter olan bir soyağacından geliyordu.

Dedeler, amcalar, dayılar, enişteler hepsi mektepten üniformalı...

Haberin Devamı

Ama bana bir gün, “Git paşa paşa subay ol, yahut evladım çık şu masanın üstüne nutuk at, vekil/başvekil ol” filan demediler.

Belki de 1960, 1971, üstüne 1980 darbelerinde başrolde “asker”in olması, politikacıların da darbelerle vicdanen yahut fiilen mahkum olmalarından etkilenmişlerdir.

Doğrusu, “Büyüyünce şunu ol, bunu ol” da demediler.

Liseyi 5 yılda anca bitiren evlatlarına, şafkatle bakarken “Bir baltaya sap olsa bari” demişlerdir, muhtemelen.

Yarın, devam...

Yazarın Tüm Yazıları