Paylaş
Bu satırları Radyo ODTÜ’nün sitesinden okumuştum.
Düşünüyorum, gözümde canlandırmaya çalışarak.
Issız bir adada doğanın sesi dışında duyulacak tek ses, sadece yanınızdaki o üç şarkı.
Diğer sesler belki yaban.
* * *
Belki hayaller dışında, geçmişle tek -sesli- bağlantı o şarkılar.
Aklımdan üç “ıssız adam”ın, üç şarkısı geçiyor:
Tom Waits’den Innocent When You Dream.
Çünkü sadece hayal ettiğinde masumsun…
Leonard Cohen’den I’m Your Man.
Hani o “Her erkek denizci olmalı, deniz onu azad edene dek” diyen adamdan.
Ve Bob Dylan’dan One More Cup of Coffee ve ondaki ıssızlığın kıyısı:
“Şefkat hissetmiyorum, minnet ya da aşk da,
sadakatin bana değil, yukarıdaki yıldızlara...”
* * *
Yirmili yaşlarını sürdüren Radyo ODTÜ’yü ömrü büyük harfle “Hayat”a dönüştüren “an”lar eşliğinde hatırlıyorum.
Ve müzikal tonlamasıyla, “103.1” vurgusuyla...
Hatırladım anlardan birisi de sevgili Ozan Kayahan’ın sabaha eren programlarıydı.
Ozan’ın “Ben Bunları Geceleri Söyledim” kitabına da yol olan, kente geceleri değen kelimeleriydi, sonra.
Usulca.
* * *
Bu kentte fark ve farklıya saygı, hala bir anlamsa...
Hala, her şeye rağmen bu kentin sokaklarında, kuytularında saklı tınılar varsa.
İşte, kentli olmanın sırrı da tam buralarda.
* * *
Issız adadan bir koca kente...
İşte böyleydi, böyledir radyo dalgaları.
Bir cızırtının ardından, ne kadife sesler.
Bari gerisini bir zamanlar koca bir radyo hayal eden Turgut Uyar getirsin:
Bizim ev iki oda, bir sofa.
Evsahibi ayda yetmiş lira alır.
Kapıda atnalından, sarmısaktan bir nazarlık.
Önümüzde kaleler, arkası mezarlık.
Bir büyük radyo da alır, yerleşirim.
Geçerim pencereye akşamüstleri.
Boy boy sardunyalar, fesleğenler.
Ahmet efendi geçer, selam veririm.
Bakkal İbrahim selam verir, alırım.
Fesleğenler kokar, sardunyalar kızarır.
Bir hoş olurum.”
Paylaş