Paylaş
O buğulu sesiyle söylediği “13.5” şarkısında, “rengim kara olsun varsın /yeter ki kalbim kara olmasın” da dedi.
Sitemi dizesinde kaldı, usulca:
“Bacının hakkı yok rahat yaşamaya...”
* * *
Kanser, 13 yıl önce 25 Mart’ta Esmeray’ı bu dünyadan aldığında 52 yaşındaydı henüz.
Bu dünyada sadece yarım asır yaşamanın ne denli kısa bir ömür olduğunu, o yaşlara gelenler, yaklaşanlar bilir.
On yılını, her sene daha bir flulaşan çocuklukla çıkar zaten...
En az bir 10 yılını da okul, iş-güç telaşıyla.
Kaldı mı 30... Hepi-topu, aklın başında ama koşaradım yaşadığın 30 bahar.
* * *
Sitemkardı Esmeray. Ve haklıydı.
TRT’nin düzenlediği 1. Toplu İğne Beste Yarışması’nda eşi Şemi Diriker’in bestesi “Unutma Beni” ile birinciliği aldı.
Aldı da, bir yıl sonra 1975’de, tüm 45’lik plakları, longplayi aynı TRT’nin denetimine takıldı.
TRT’Yi halka şikayet etti ama... Elbet nafile.
Sonra 12 Eylül darbesi geldi...
Bu kez de “İnsanız biz” şarkısı yasaklandı.
Yasaklama gerekçesinin en özlüsüyle; “Eleştiri var”.
İki kelime o kadar. “Eleştiri var” bahanesiyle, yasaklandı.
Doğru ya... Sonuçta insandık biz ama darbe döneminde cuntaya insan olduğumuzu hatırlatmaktan büyük suç olur muydu?
Onlar bizi kul-köle sanıyor, öyle tanıyordu.
* * *
Bir de siyahiydi üstelik.
Ataları Yukarı Nil’den, Libya’nın güneyinden, Batı Sudan’dan gelmişti belki... Kimbilir.
Tıpkı rengi, adına da kazınan, 48 yaşında hayata veda eden heykeltraş Kuzgun Acar, tiyatro/sinema ve ses sanatçısı Yasemin Esmergül gibi... Onların da rengi isimlerine yansımıştı.
Ay da olsa, esmerdi...
Yüzü ışıl ışıl, gözleri boncuk boncuk da olsa...
Ayın arka, kimine göre karanlık yüzüydü belki, Beyaz Türkleri pek bi seven bu toplumda.
* * *
Yıllar önce gazeteci, yazar Güldal Kızıldemir anlatmıştı.
Darülaceze’de çocuk yuvasını dolaşırken bir görevliyle konuşmuş.
Görevli, “Burada yetişen çocuklardan sarışın, beyaz, güzel yüzlü olanları, yaşamlarında daha başarılı ve mutlu oluyorlar” demiş.
Ardından da eklemiş:
“Çünkü yuvayı ziyaret eden yabancılar, hep onları kucaklarına alıyor”...
Ya işte böyle, rengarenk okurlar.
Hiç kucağa alınmayan bir çocuk olmayı, siz nereden bileceksiniz, biz nereden bileceğiz?
Ben Esmeray’ın iki şarkısını tek geçerim.
Biri, ne zaman dinlesem boğazıma düğümlenen, gözümden damlayamayan gözyaşı olan, Unutma Beni...
Diğeri de “Issız çölde kuyum /Son nefeste suyum /Hem sevip hem korktuğum”....
“Büyümsün sen büyüm” şarkısı.
İki şarkının da sesi, nefesi kulağımdadır.
* * *
Esmeray öldükten sonra, Levent Yüksel “Kadın Şarkıları” albümüne “Unutma Beni”yi almak istemiş.
Ve Esmeray’ın en güzel şarkılarını besteleyen, sözlerini yazan eşi Şemi Diriker’i aramış.
Diriker, mutlulukla izin vermiş:
“Esmeray sizi çok severdi, hayatta olsa onun şarkısını söylemek istemeniz onu çok mutlu ederdi. Çıkınca bana da yollarsınız kasedi...”
Fakat Şemi Diriker, albümün çıktığı gün veda etmiş hayata.
Tüm ömrüne fon olan o şarkıyı dinleyememiş. (¹)
* * *
Ömür dersen, hep olduğundan/sanıldığından kısa...
Hayat dersen, acı tesadüflerle dolu.
Ama herkesin saklı, kuytu bir yerinde o iki kelime, o hazin şefaat:
“Unutma beni...”
(¹) Ayşe Arman - “Biz erkekler kadınlara mahkumuz” Levent Yüksel röportajı (5 Mayıs 2006): http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=4329086&tarih=2006-05-05
Paylaş