Yaşar Nuri Öztürk: Dárulharp meselesi

Yaşar NURİ ÖZTÜRK
Haberin Devamı

Muazzez dinimizi kullanarak ülkemizin anasını ağlatmak isteyen dıştan güdümlü din istismarının başvurduğu oyunlardan biri de Türkiye'yi ‘‘dárulharp’’ (harp yurdu, harp alanı) ilan etmek olmuştur.

Ne garip! İslam'a bin yılı aşkın bir süre ıvızsız-garazsız hizmet etmiş bir kitlenin yurdu, dárulharp ilan ediliyor.

Hz. Peygamber, Araplar'ın tapasıya sevdikleri ‘‘harp’’ kelimesinden nefret ederdi. Adı ‘‘harp’’ konmuş tüm çocukların adlarını değiştirmiştir. Yaşadığımız günlerde o yüce Peygamber'in adını ve mesajını sömüren zihniyetlerse bütün adların harp, bütün toprakların harp alanı olmasını gaye haline getirdiler. Bunların ‘‘kan’’ aşkına harcadıkları para ve enerji ile birkaç ülke abad olabilirdi. Ama olmuyor. Çünkü İslam'ı sahneden kovmak isteyen güçler, bu insanları mutluluk ve refahı değil, kan ve kavgayı dinleştiren bir anlayışa teslim edebilmişlerdir.

Şimdi kenara çekilip çubuklarını yakmış ve şeytani bir gülümseyişle Müslüman kitlelerin perişanlığını seyrediyorlar.

Bu milletlerarası haçlı oyununun Türkiye'deki ‘‘gaza getirilmiş’’ icracıları, İslam fıkhına, siyasetin soktuğu bir kavramı kendi hesaplarına göre dinleştirerek ülkemizi dárulharp gösteriyorlar. Kimi açıkça, kimi sinsice, kimi takıyye kullanarak.

Dárulharp, dárulislam'ın (İslam yurdu, İslam alanı) karşıtıdır. İslam'ın hayata girmediği, ezilip horlandığı toprak parçası demektir.

Önce şunu bilelim: Bu deyimlerin ne Kuran'da yeri vardır, ne de hadislerde... Yönetimlerin, siyasetlerin ortaya çıkardığı kavramlardır. Tarih içinde, siyaseten haklı ve yerinde kullanıldığı zamanlar elbette olmuştur ve yine olacaktır. Ama unutmayalım ki, bu kavram tarih boyunca, safdışı edilmek istenen siyasal hasımları, yönetimleri yıpratmak için de kullanılmıştır. Siyasal çıkarlara ters düşen bir yönetimin yürüdüğü ülke hemencecik dárulharp ilan edilmekte ve arkasından frensiz bir din sömürüsü, hatta zulmü başlatılmaktadır.

Bu tür kullanımların en insafsızlarından birine de ülkemiz maruz bırakılmaktadır. Sanki dünya cennetül firdevs, her yerde Allah'ın iradesine uygun mükemmel yönetimler mutluluk ve adalet dağıtıyor da sadece Türkiye'de yamukluk ve yanlışlıklar var. Kedinin kuyruğu birazcık eğilince hemen yapıştırıyor: ‘‘Burası dárulharp, kan isterük.’’

Neden dárulharp? Bozukluklar ve yamukluklar çağdaş-demokratik mücadele yöntemleriyle giderilemez mi? İlla da yıkmak mı gerekiyor?

Cevaplayalım: Dárulharp damgası vurulmuş bir ülkede, bu damgayı vuranlara her şey mubah hale gelmektedir. Öyle ya, ülke dárulharp. Dárulislam'ın temsilcileri ise onlar. Onlara yan gözle bakanlar dárulharbin yandaşı cehennemliklerdir. Bu cehennemliklere her şey haram, karşılarındakilere helál. Zina, faiz, vergi kaçırmak, rüşvet, ihaleye fesat karıştırmak... Herkese haram, ülkeyi dárulharp ilan edenlere helál... Kısacası, hırsızlıktan iftiracılığa, yalancılıktan dolandırıcılığa kadar her şey, hem de ‘‘İslam'a hizmet’’ adına mubahlaştırılır. Bu mubahlıktan yararlanmak için ‘‘dárulislam isterük’’ diye bağıran koroya katılmanız yeterlidir.

Biz, Kuran'ın verdiği ilham ve irfanı, gözlemlerimizle birleştirince şu sonuca varıyoruz: Eğer: ‘‘Yeryüzünde Allah'ın iradesine tam uygun hiçbir dárulislam yoktur’’ deniyorsa buna itirazımız olmaz. Ama birkaç tane dárulislam vardır deniyorsa, bunların ilki Türkiye'dir.

Yalnız bir tane dárulislam vardır deniyorsa, bence o da Türkiye'dir. Gerisi inat ve iftira...

‘‘İtaat etmeme özgürlüğü olmadığı sürece, iyi ve kötüden söz etmek mümkün değildir.’’

Erich Fromm

Yazarın Tüm Yazıları