Paylaş
Tarihten gelen muhteşem hikâyelerin yaşandığı uçaklar.
Vietnam’dan, Afrika’dan...
1940’lardan...
İkinci Dünya Savaşı’nda Nazilerle savaşmış uçakların hikâyeleri...
Sizlerden müthiş bir ilgi gördü.
Havacılık meraklılarının ötesinde Türkiye’nin her yerinden müzeyi gezme istekleri...
Yazının sonunu şöyle bitirmiştim:
2) ‘DELİ BAKİ’NİN UÇAĞI
“Müzede o kadar çok uçak ve hikâye var ki. İşte çılgın bir örnek. Dahası Vecihi Hürkuş’u anımsatan bir acılı hikâye daha.
Makine Mühendisi Mustafa Baki Altınalev, 1959’da Hava Harp Okulu’nda eğitim alarak subay olmuş. Havacılık konusunda çeşitli kurslara katılarak dereceler almış. “Deli Baki” diye anılan kahraman, almış olduğu eğitimleri hayaliyle birleştirerek 1965 yılında kendi tasarımı ve yine kendi yapımı olan uçak ile uçuyor. Ancak bu girişimi DGM (Devlet Güvenlik Mahkemeleri) tarafından uygunsuz bulunuyor ve yargılanıyor. Zor kurtuluyor.
Böylece Vecihi Bey gibi onun da hayali hüküm giyiyor...
Bugün kendi uçağımızı yapmak için verdiğimiz mücadeleyi düşünürsek geçmişte bu tür girişimlere karşı ne tür ihanetler gördüğümüzü daha net anlıyoruz.”
İşte bugün bu son cümle...
“Bugün kendi uçağımızı yapmak için verdiğimiz mücadeleyi düşünürsek geçmişte bu tür girişimlere karşı ne tür ihanetler gördüğümüzü daha net anlıyoruz.”
Eğer bugün insansız hava uçaklarımızla gururlanıyorsak,
KAAN’ı yaratmak için çırpınıyorsak,
Geç kaldığımız içindir.
İşte bugün Sivrihisar’daki “uçan müze”de nasıl geç kaldığımızı bütün çıplaklığıyla görüyoruz.
1944 yılında savaşan Mustang uçağının motoru o günlerde yapılmış.
Yani 100 yıllık bir gecikme...
3) BİR ANI OLSUN DİYE HÜRKUŞ’UN UÇAĞINI UÇURALIM
Biliyorsunuz, Vecihi Hürkuş ilk pilotlarımızdan. Kendi uçağını yaptı. Uçurdu. Fabrikasını kuracaktı.
Ama sonu yargılanmayla bitti.
Nuri Demirağ yine öyle.
Deli Baki’miz son örnek...
Her birinin hikâyesini yazmaya kalksam buraya sığmayacak.
“Uçan Müze”nin kurucusu Ali İsmet Öztürk’le sohbet ederken bir ara duruyoruz.
Ali Bey, masadaki fotoğrafı gösteriyor.
Vecihi Hürkuş ve uçağı...
Şöyle diyor:
“Bu uçağı Türk havacılığının bir bağımsızlık sembolü olduğunu anıtlaştırmak için orijinalini yapıp uçurmak istedik.”
Soruyorum:
“Peki ne oldu?”
Cevap:
“4 yıl önce bütün projelerini hazırladık. Uçağın motoru ve kendi renkleri dahil her şeyini yapacaktık. Uçuracaktık. Ama nedendir bilmem, 4 yıl önceki Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü izin vermedi. Biz de projeye ara verdik.”
Bu sözler beni öylesine etkiledi ki...
Vecihi Hürkuş yaptığı uçağı uçuruyor ama bir türlü geliştiremiyor.
İzin verilmediği gibi “hapislerle boğuşuyor...”
Vecihi-XIV ismini verdiği uçağı “İstikbal Göklerdedir” sözünün ufuklarına doğru yükselemiyor.
İşte arkadaşlar, böylece F-100’lere, F-16’lara kalıyoruz.
Şimdi genç nesillerin bir ders olarak bu hikâyeyi bilmesini çok önemsiyorum.
Ali İsmet Bey’in başlattığı ve 4 yıl önce ara verilen bu projenin gerçekleşmesini yürekten istiyorum.
O nedenle diyorum ki;
Sayın Ulaştırma ve Altyapı Bakanımız Abdulkadir Uraloğlu,
Sizin milli duruşunuzu biliyorum.
Lütfen 4 yıl önce izin verilmediği için ara verilen şu projeye izin verin.
Bu yolda hüküm giyen bütün ruhların anısına,
Vecihi Hürkuş’un uçağını yeniden birlikte uçuralım...
Paylaş