Tayyip rüzgarı kesildi

KALBİ ve dini ve ticari ve tariki ve dolayısıyla siyasi bağlarla AKP kimliği taşıyan vatandaşlarımız. AKP yöneticisi olan vatandaşlarımız.

Geçen hafta Türkiye’nin bir ucundan öteki ucuna gidiyorum. Geliyorum, tam ters yöne gidiyorum. Kars-Edirne ekseni.

Gidiş amacım başka olsa da, bazı kentlerde, sözünü ettiğim AKP’li vatandaşlarımızla, AKP yöneticileriyle görüşüyorum. Siyasal sohbet takıntıları.

Her rakı masasındaki gibi, "ne olacak bu Türkiye’nin hali" muhabbetini, bu sohbetlerde ben değil, AKP’liler, "ne olacak bu AKP’nin hali" sorusuna dönüştürüyor. Düşünceli bir ruh halinde.

Birleştikleri nokta aynı. Onların sözüyle, "Tayyip rüzgarı kesildi."

O nedenle, bu yazının başlığı bana değil, AKP’lilere ait.

ÇİZGİ VE GÖBEK

Sohbet biraz koyulaştığında, öne çıkan ilk rahatsızlık, yolsuzluk iddiaları.

Anadolu’da AKP yönetimlerini en çok tedirgin eden konuların başında Kemal Unakıtan gensoruları ve onun AKP oylarıyla affı geliyor.

Önemli görevde bulunan bir AKP’li, yolsuzlukları geniş bir çerçeveye oturtuyor:

"CHP’nin tek parti dönemindeki gibi. CHP’lilerin yüzlerinde derin çizgiler vardı, sonra iktidarda göbeklendiler. Bizim de yüzümüzde önce derin çizgiler vardı, ama şimdi biz de göbekleniyoruz."

Ve göbeklenmeye karşı, AKP’nin duyarsız kaldığı görüşü. Arkasından net yargı:

"Tayyip rüzgarı kesildi."

İŞSİZLİK VE ÜSLUP

Rüzgarı kesen iki konu daha var.

Biri işsizlik. Diğeri, Erdoğan’ın üslubu.

İlkine, yani işsizliğe çare bulmak mümkün. Daha iyi bir ekonomi yönetimiyle. Ama, şu ana kadar AKP bunda başarılı değil.

İkincisine, Erdoğan’ın üslubuna ise çare bulmak zor. Çünkü, bu bir yaşam kültürü, hayata bakış tarzı. 50’sini çoktan devirmiş bir Başbakan, sokakta misket yuvarlayan çocuklar gibi "git lan, ananı da götür" diyorsa, "üç nokta koyarım" diyorsa, yapacak bir şey yok.

Anadolu’da AKP yöneticileri çok rahatsız. Bu nedenlerle, rüzgarın kesildiği inancında.

KIZILCAHAMAM

Bugün ve yarın AKP’liler Kızılcahamam’da bir araya geliyor.

Her zaman olduğu gibi, Tayyip Erdoğan’ın mutlaka nurlu ufuklar nutkunu dinleyecekler. Konuşmasını sık sık, alkışlarla kesecekler. Partilerine ve Erdoğan’a olan inançlarını tazeleyecekler.

Alkışlarken, seçilip geldikleri yerlerden gelen seslere kulak verdiklerinde, irkilecekler.

O alkışlar, geldiklerde yerlerde artık yankı bulmuyor. Rüzgarın gücü, o alkışları Anadolu’ya taşımaya artık yetmiyor.

Çünkü, rüzgar diniyor.

5 YTL, alay eder gibi

TRT haber bültenlerinde yaklaşık iki haftadır aynı haber her fırsatta dönüp duruyor. Çünkü, haber büyük.

Öğretmenlere ek ders ücret 5 YTL. Memurlara ek ödeme 40 YTL. Bazı teknik personele özel tazminat 100 YTL.

Üstelik, öğretmenlere ek ders ücreti olarak 5 YTL ödeneceğini ilk kez Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik müjdeliyor.

5 YTL, alay eder gibi. Ek ders ücretiyle, öğretmen gider iki kutu ciklet ya da üç balon ya da birkaç şişe soğuk su alır.

Ek ödeme, 40 YTL’lik hazineyi ise, nasıl harcayacağını memurun kendisi bile zor kestirir.

İçtüzükle oyalamak

VAN Savcısı’nın Orgeneral Büyükanıt’la ilgili iddialarına temel oluşturan bir ifade var. Geçmişi ne olduğu belli bir işadamı. Onun TBMM Şemdinli Komisyonu’nda verdiği ifade, komisyonun AKP’li başkanı tarafından savcıya gönderiliyor. Savcı da, o ifadeye dayanarak, anlı, şanlı iddianamesini yazıyor.

Şimdi boş bir tartışma başlıyor. Komisyon başkanı içtüzüğe göre gönderir, hayır gönderemez.

Oysa, temel soru şu: Savcı, hangi bilgiye dayanarak, o ifadeyi istiyor?.. Savcıya haber veren kim?..

İçtüzük tartışmalarıyla, işin özü saptırılıyor.
Yazarın Tüm Yazıları