Paylaş
Meneş Aslan, anne-baba adı Faime-Seyit Ali, doğum yeri Hozat, Geyiksuyu Köyü, arayan İsmail Aslan.
Kumru Koçoğlu, anne-baba adı Hure-Yusuf, doğum yeri Ovacık, Ağdat Köyü, arayan Altun Koçoğlu.
Hacer İlter, anne-baba adı Zeynep-Yusuf, doğum yeri Ovacık, arayan kişi Hıdır İlter.
Tege Borucan, anne-baba adı Sabriye-Avzet, doğum yeri Ovacık, arayan Mesut Borucan.
Sekine Kankotan, anne-baba adı Cemile-Mehmet Ali, doğum yeri Ovacık, arayan Hayri Koç.
Mercan Gündoğdu, anne-baba adı Elif-Hüseyin Aga, doğum yeri Ovacık, Mercan Köyü, arayan Hasan Gündoğdu.
1937-38 Dersim. Oradaki trajik olaylar sadece askeri harekatla sınırlı değil. Devamı daha elim. Çoğunluğu kız çocuğu, ailelerinden alınıyor, evlatlık olarak başkalarına veriliyor. Asimilasyonun bir türü olarak.
Yukarda isimleri geçenler o tarihte ailelerinden kopartılıp evlatlık olarak verilenlerin küçük bir listesi.
DEVLETE DİLEKÇE
Dersimliler Sosyal Kültürel Yardım ve Dayanışma Derneği yetkilileri dün düzenledikleri basın toplantısıyla bu isimleri açıklıyor.
Açıklamada “derneğimize yapılan başvurulan sonucu, konunun araştırılması zorunluluğu doğmuştur” denilerek, gerçekte evlatlık verilenlerin çok daha fazla olduğu vurgulanıyor.
Dernek şimdi Bilgi Edinme Yasası gereğince hükümetten şu taleplerde bulunuyor:
1-Evlatlık verilen tüm çocukların listesi.
2-Evlatlık verilen çocukların nüfus bilgileri.
3-Evlatlık verilen çocukların evlatlık verildikleri kişilerin listesi, bunların ulaşmaya elverişli her türlü iletişim adresleri.
4-Evlatlık verilen çocukların nüfus kayıtlarındaki değişiklik.
5-Evlatlık verilen çocukların, geçen uzun zaman nedeniyle Hakka yürümüşler ise, çocuk ve torunlarının tam listesi ve iletişim bilgileri.
VERİN O LİSTELERİ
Evlatlık verilen kız ve erkek çocuklar o tarihte en çok sekiz, on yaşında ve belki daha küçük. Yaşıyorlarsa, bugün 70’lerinde, 80’lerinde.
Tarihe geçen deyimle, Dersim Tenkili sırasında Kürt çocuklarının ailelerinden kopartılıp evlatlık verildikleri resmi kayıtlarda yer alıyor. Onların hayatta kalan yakınları şimdi o kayıpları arıyor. Müthiş bir trajedi. Güney Amerika ya da totaliter ülkelerdeki gibi, ortaya çıkmışız, kayıpları arıyoruz. Aslında çoktan peşine düşülmesi gereken kayıplar.
Hangi iktidar olursa olsun, Dersim Derneği’nin istediği bilgileri vermek o iktidarın yurttaşına karşı görevi.
Başka ülkelerde benzer trajediyi anlatan kitaplar ve filmler var. Bu tür olaylar kuşaktan kuşağa aktarılıyor ta ki, kayıplar bulununcaya, devlet o insanlardan özür dileyinceye kadar.
Dersim arşivinin bütün yönleriyle açılma ve hepimizin Dersim’le artık yüzleşme zamanı.
Milas Kaymakamı’ndan mektup var
TAKOZSUZ tüfekle üstelik karayolu üzerinde avlanıyor. Durum Kara Avcılığı Yasası’na aykırı. Böyle avlanan M.S. yakalanıyor. Doğayı Koruma ve Milli Parklar (DKMP) görevlileri tarafından yarı otomatik tüfeğine el konuyor.
M.S. o görevlileri savcılığa şikayet ediyor, tüfeğine usulsüz el konulduğu gerekçesiyle. Savcılık DKMP görevlileri hakkında soruşturma açacak, ama onlar devlet memuru oldukları için, soruşturma izni almak gerek.
Milas Kaymakamı’nın soruşturma izni için ön inceleme yaptırması gerek. Kaymakam Bey ön inceleme görevini müftülüğe veriyor.
Bu olayı geçen hafta yazıyorum. Savcının görevi müftüye, bu nasıl oluyor, diye soruyor ve eğer gönderirse, Milas Kaymakamının yanıtını yayınlayacağımı belirtiyorum.
Kaymakam Bahattin Atçı gönderdiği nazik yanıtta olayı doğruluyor. Ön incelemeyi neden müftüye verdiğini şöyle açıklıyor:
“Ön inceleme yapmak üzere kendilerine görev verilecek olan İlçe Milli Eğitim Müdürü, Mal Müdürü gibi görevlilerin iş yükünün fazla olması nedeniyle 4483 sayılı Kanunun 5. maddesi gereğince, diğer birim amirleri gibi kamu görevlisi olan Milas Müftüsü ön incelemeci olarak görevlendirilmiştir.
(...) Milas Kaymakamı olarak benim Cumhuriyet Savcısının işini İlçe Müftüsüne yaptırmam söz konusu ve mümkün olmadığı gibi, bu husus benim yetkim dahilinde de değildir. Ben de zat-ı aliniz gibi, Anayasamızda ifadesini bulan Yargı Bağımsızlığı ilkesine inanan bir kişiyim.”
Kaymakam Bey’e teşekkür ediyorum, yine de beni meşgul eden iki soru var.
1-M.S.’nin Kara Avcılığı Yasasına aykırı biçimde avlandığı öne sürülüyor. DKMP görevlilerinin raporu var. M.S.’ye ceza veriliyor mu, merak ediyorum.
2-Avlanma gibi teknik bir konuda ön incelemeyi örneğin Emniyet Müdürü ya da Jandarma Komutanı daha bilerek yapabilir. Onlara bu göreve vermek yerine müftünün seçilmesi, Sayın Atçı’nın açıklamasına rağmen, bana garip geliyor.
Taşrada insan ilişkileri, hayat çok başka. Kaymakam Bey’e iyi günler diliyorum.
Paylaş