ONYEDİ düşman kardeş. Genleri aynı ama, bir araya geldiklerinde, birbirlerini yemekte hepsi çok mahir.
Solun her renginde onyedi siyasal parti. Troçkist, sosyalist, komünist, Maoist, goşist ve bunlara ilaveten sosyal demokratlar partiler.
İtalya’da onyedi sol parti bir araya geliyor ve Prodi başkanlığında sol ittifak kuruyor. Adına Zeytin Ağacı denilen ittifak, muhafazakarları devirerek, iktidara geliyor.
Kurdukları ittifaka bir slogan buluyor: "L’ulivo L’İtalia Riparte". Zeytin ağacı ile İtalya yeniden harekete geçiyor, anlamında. Zeytin Ağacı harekete geçiyor ve iktidar oluyor.
AB’YE ÖVGÜ
Zeytin Ağacı ittifakı nasıl bir sol program öneriyor? Solu nasıl anlıyor?
Bizde sol ile millliyetçilik, CHP sayesinde, iyice birbirine girdiğinden, bu program, sol dünyadan habersizlere, ilaç gibi.
İtalyan Solu programının daha başlagıcında, AB’yi öne çıkartıyor:
"Bizim en büyük gücümüz, dünyada demokrasiyi, adaleti ve dayanışmayı yaygınlaştırma yeteneğine sahip olan Avrupa’dır. İtalya uluslararası arenada yalnızca daha iyi kaynaşmış, daha kararlı ve etkili bir Avrupa ile baş rolde olabilir. Bu nedenle, bizim hükümetimizin en önemli önceliklerinden biri, bütünleşme sürecini yeniden hızlandırmak ve güçlendirmek olacaktır".
İtalya zaten AB’nin ilk üyelerinden biri. Kırk yıldır orada. Buna rağmen, İtalyan Solu’nda hedef hala AB ile bütünleşmek.
Birkaç istisna dışında, başta Ecevit ve CHP olmak üzere, bizdeki sol çizgiye ters bir sol program. Bizde Solun önemli bölümü AB’ye karşı. Bizde Sol neden geri? Neden iktidar olamıyor? İşte, nedenlerden biri bu.
İLLE KÜRESELLEŞME
Yine bizde sol anlayışın tersine, Zeytin Ağacı, sol bir program olarak, küreselleşmeyi öne çıkartıyor.
"Ekonominin yeniden büyümesini sağlamak için, vergi politikaları ile işletmelerin boyutlarının büyümesini, uluslararası kimlik kazanmalarnı ve teknolojik açıdan ilerlemelerini destekleyeceğiz".
Tam bir küreselleşme tarifi. Bizde solun adını ağzına bile almak istemediği bir kavram.
278 sayfalık program, İtalya’nın kendi iç sorunlarına ayrıntıyla iniyor ve her birinde somut çözüm önerileri getiriyor. Havada nutuklar, tavada laflar, hırçın tavırlar, boş hamaset değil, somut öneriler.
DERS Mİ, SANMAM
Zeytin Ağacı’na ilişkin programın özetini okurken, aklımda elbette hep bizim Sol var. Her sayfada "onlar nerede, bizimkiler hangi telde" diye düşünmekten kendimi alamıyorum.
Her şeyden önce, onlar bir araya gelmeyi beceriyorlar. Sonra da, çağdaş kavram ve kurumları sağın elinden alıyorlar. Ve iktidar oluyorlar.
Bizimkiler bundan ders alır mı? Hiç sanmıyorum.
Geçmiş yıllarda Alman SPD, İngiliz İşçi Partisi, İspanyol Sosyalist Partisi’nden ders alıyorlar mı? Hayır. Şimdi neden alsınlar?
Hariciye’de münhal koltuk
PEK çok iktidarın yıpratma denemesine rağmen, ayakta kalan bürokratik yapılardan biri, hiç tartışmasız Dışişleri Bakanlığı’nda.
Diplomatlar farklı. Bu farkı, diğer bakanlıklara göre, korumasını biliyorlar.
Ne yazık ki, son aylarda Dışişleri Bakanlığı’nda, nam-ı diğer Hariciye’de irtifa düşüyor. Çünkü, orada boş, nam-ı diğer münhal bir koltuk var. Müsteşarlık koltuğu.
Koltukta yakından tanıdığım bir arkadaşım oturuyor. Büyükelçi Ali Tuygan. Kendisini çeşitli görevlerde yıllardır tanıyorum. Kişisel ilişkilerinde nazik ve sempatik. Ancak, müsteşar olduğundan bu yana, Ali Tuygan var mı, yok mu, belli değil. Bakanlıkta müsteşar var mı, yok mu, belli değil. Etkisiz ve tepkisiz ve sessiz ve ilgisiz. Her şeyden kaçan, teslimiyetçi bir müsteşar. Gölgesinden bile korkuyor.
Bu durumda dış politika, Dışişleri’nden başka kurumlara kayıyor. Boşluğu başkaları dolduruyor.
Arkadaşım Ali Tuygan için üzülüyorum. Oturduğu müsteşarlık koltuğunu münhal bıraktığı için.