Paylaş
CHP’nin yeni tüzüğü ise, 90 yıllık CHP’yi ilk kez Batı anlamında sosyal demokrat kimliğe büründürüyor. Batılı bir sosyal demokrat partide ne varsa, CHP’de artık onlar var.
Kişilerden uzak, parti içi muhalefetin laf salatası ötesinde, kulis notlarını aşarak, CHP’nin yeni tüzüğüne odaklanmak gerek. O tüzük CHP tarihinde ikinci kez dönüşüme sahne oluyor. İlki, Ecevit’in “Ortanın Solu” hareketinin getirdiği dönüşüm ve iktidar. Bu sefer ise CHP artık tam anlamıyla çağdaş sosyal demokrat kimlik kazanıyor. O kimlikteki imza Kemal Kılıçdaroğlu’na ait.
KADİM DEVLETE VEDA
CHP’nin tarihsel Altı Ok ilkesi ilk kez insan hakları, özgürlükler, kadın-erkek eşitliği, hukukun üstünlüğü, kuvvetler ayrılığı, yargı bağımsızlığı, çoğulcu ve katılımcı demokrasi, insanca gelir bölüşümü, çevre bilinci gibi çağdaş değerlerle zenginleşiyor. Devleti kişilerin özgürlük ve refahını sağlamaya yönelik hizmet aracı olarak kabul ediyor.
CHP’nin ruhuna sinmiş, uygulamalarının özünde yer alan “kadim devlet” artık “hizmet aracı”.
Tüzüğün amaç maddesinde yer alan bu değerler Altı Ok’u tarihe gömüyor. Kadın kotasının yükselmesi, gençlere kota tanınması, örgütlere bütçenin yüzde kırkının gönderilmesi örgütlenmenin yeni rüzgarı. CHP’nin yapılacak il ve ilçe kongrelerinin bu rüzgardan etkilenerek, parti içi muhalefet kapanına hapsolmalarını düşünmek artık çok uzakta.
CHP VE AKP
Tüzük değişikliği ile birlikte gelen kurultay, “Baykal ve Sav gitti, Kılıçdaroğlu geldi, değil”. Bu dar bir yorum. İşin özünde tarihsel dönüm noktası yatıyor.
Yeni CHP Altı Ok’u zenginleştiren, Altı Ok cenderesinden kendini kurtaran kimliğe dönüşüyor.
Teslim etmek gerek, bu tarihsel dönüşümde sosyal demokrat inanca sahip vakıfların, sivil toplum örgütlerinin, bu işe kafa yoran aydınların katkısını unutmak yanlış.
Tablo artık çok net. Bir yanda muhafazakar değerlerle, her geçen gün biraz daha devletçi olan AKP, öte yanda kendini devletten arındıran, kişi hak ve özgürlükleri ile insan haklarına, hakça gelir bölüşümüne adayan CHP. Batıdaki gibi siyasal bir yapı.
AKP’nin CHP’ye göre üstünlüğü, kendi ideolojisini uygulayan kadrolara sahip olması. CHP ise, yeni kimliği ile yeni kadrolar oluşturmak durumunda.
Rumların kirpi planı
BAKANLIKLARIN önünde çöp dağ gibi yığılmış. Lefkoşa Belediyesi çalışanları grevde. KKTC’de elektrikler zaman zaman uzun süre kesiliyor. Elektrik çalışanları grevde. KKTC’de öğrenciler zaman zaman okula gidemiyor. Öğretmenler grevde.
Bölgemizdeki bütün ülkelere bakınca, Türkiye dahil, çalışanların grevli ve toplu sözleşmeli hakları açısından en demokratik ülke KKTC olsa gerek. Bu kadar hak karşısında, daha fazla çalışmak gerek. Ben öyle sanmıyorum.
Başkent Lefkoşa’nın hava alanından kente doğru yol alırken, müthiş pis bir koku sarıyor etrafı. Arıtma yeterli değil. Bu olmaz. Toplu taşıma yok. Bu olmaz. Kaynaklar iyi kullanılmıyor, israf var. Bu olmaz. Yönetim zafiyeti var. Çok basit bir şey, örneğin, Cumhurbaşkanlığı bir uçak biletinin gününü değiştiremiyor, Kıbrıs’taki THY temsilcisine söz geçiremiyor. Bu olmaz.
Magosa’da tarihi kalıntıların, Venedikliler’den kalan sarayın, kilisenin, Osmanlı’dan kalan caminin, külliyenin ortasına çarpık çurpuk binalar yapılmış, tarihsel
miras rezil vaziyette. Bu olmaz.
Kıbrıs’a belki on kez gittim, bu sefer gözüme batan pek çok şey var.
TAM DAYATMA
Günlük hayatın ötesinde, takvim yaprakları birer birer düşerken, Türkiye ve KKTC siyasal bir maceraya yol alıyor. 1 Temmuz’a, Kıbrıs Rum Kesimi’nin AB Dönem Başkanlığına doğru.
1 Temmuz ile 31 Aralık 2012 arasında Kıbrıs Rum Kesimi liderliğinden her şeyi beklemek mümkün. Altı ay süreyle Rum Lider Hristofyas bir şey biliyor, ama onu çok iyi biliyor. Kirpi de bir şey biliyor ama, onu çok iyi biliyor. Kirpi Planı denilmesinin nedeni bu. O planın tahmin edilen bir kaç ayağı var:
1- Kıbrıs işgal altındadır, Türk askeri Kıbrıs’tan çekilsin.
2- Türkiye AB’ye girinceye kadar, Türkçe AB’de resmi dil olmasın. (Oysa, Türkçe Kıbrıs Cumhuriyeti’nin iki resmi dilinden biri).
3- KKTC Rumlara toprak versin.
4- AB üzerinden Türkiye’ye değişik baskılar.
Kim bilir başka neler. Kirpi Planı özünde bir dayatma. O dayatma için Rumlar yanlarına şimdiden Almanya, Fransa ve Rusya’yı almış bulunuyor.
ŞU AN UZAK
Türkiye şu anda kendi iç sorunları ile meşgul. Her gün bir olaydan ötekine savrulan bir ülke. Başını kaldıracak hali yok.
Hele Kıbrıs Türk Halkının gündemine teğet bile geçmiyor. Bir buçuk saatlik uçuş süresi günlerce süren yolculuk gibi, Kıbrıs o kadar uzak. En az okunan ve üzerinde en az durulan haberler Kıbrıs’la ilgili.
Ama, 1 Temmuz’dan sonra hepimizin başına taş düşecek. Rumlar ensemizde boza pişirmeye hazırlanıyor.
Fransa’nın Ermeni soykırım yasası, Amerika’nın bir tarihteki ambargosu gibi, hepimizi günlerce meşgul edecek Kirpi Planına karşı Ankara’nın ve KKTC’nin mutlaka karşı senaryo hazırlıkları vardır, diye düşünüyorum.
Paylaş