Paylaş
"Tüm kamuoyunun takdirini kazanıp, yabancı yatırımcılar karşısında değerlerimizi koruyan Zorlu Grubu, Karayolları'nın yılan hikayesine dönen ihalesini azımsanmayacak bir rakama 800 milyon dolar karşılığı kazandı.
Buraya kadar kamuoyunun bilgisi dahilinde olan bu olayın ekonomik, sosyal ve kentsel açıdan irdelenmesi bizleri farklı bir bakışa götürecektir.
Zorlu Grubu'nun 800 milyon dolar vererek aldığı alan 83.216 m²; Bu alana ait imar hakkı e=2.80 h=serbest olup... Toplam 83.216x280=233.004,80 m², bodrum katlar emsal harici olup
83.216x2 (çarşı katları)= 166.432 m² dahil edildiğinde, 400.000 m²'lik faydalı alan yaratılabilecektir.
İlk iki bodrum kat haricinde yapılacak 3 ve 4'ncü bodrum katlarında otopark ve gerekli alanlara ayrılacağı düşünülürse, yaklaşık 560.000 m²’lik 'devasa' bir inşaat ortaya çıkacaktır.
Bu alanın yaklaşık 380.000 m²’lik kısmı satılacak alan olarak düşünülmelidir.
Çevre değerleri açısından ortalama 8000 $/m² satışı yapılabilecek bu alanın toplam gelirinin
380.000 m² x 8000 $/m² = 3.040.000.000 $ olması beklenmektedir.
İnşaatın niteliği dikkate alındığında m2 maliyetinin en çok 1000 $ civarında olacağı düşünülürse toplam maliyeti 560.000 m² x 1000$/m² =560.000.000 $ olacaktır.
Bu durumda arsa ve inşaat maliyeti 1.360.000.000 $ hesap edilebilir. Maliyet-gelir hesabı sonucunda 1.680.000.000 $'lık bir kâr olacağı açıktır.
Bu alanda yapılacak inşaatın projelerinin de bir dönem kamuoyunu meşgul edeceği açıktır. Yapılması düşünülen inşaatın ticaret+işmerkezi olması nedeniyle bölgeye getireceği yükün nasıl bir sonuç yaratacağını düşünmek bile İstanbullulara 'zorlu yolların' beklediğinin işaretlerini verecektir. Bu alanda ihtiyacı karşılayacak 30 bin (15 bin aracın giriş çıkışı) aracın daha o bölgeye gelmesiyle neler olacağını sizler düşünün.
Bölgede yapılmakta olan ve gelecekte yapılması düşünülen binaların İstanbulluların nasıl bir yaşama hazır olmaları gerektiğinin açık bir ifadesidir.
Kimsenin kazancında, parasında ya da yerinde gözümüz yok ama bu yaşam da bizim değil mi!"
AKMERKEZ'İN 4 KATI
Sonra mimar beyle telefonla görüştük:
- Buraya ne kadar bir yapı bloğu yerleştirilecek..
- Şöyle örnekleyeyim... Şişli'deki Cevahir İş Merkezi kadar... Akmerkez'in dört misli kadar... Metrocity'nin beş altı misli kadar... Toplam 560 bin m² inşaat yapacak Zorlu...
Akmerkez'i 118 bin m² olarak hatırlıyorum. Kanyon da 130 bin m²... Büyüklüğü böyle göz önüne getirebilirsiniz.
- Bir de Dubai Towers projesi var.
- İETT arazisinde Zorlu'dan daha büyük, 840 bin m² inşaat yapılacaktı, sonra çeşitli nedenlerle projeyi durdurdular; ama şimdilik... Yine gündeme getireceklerini söylüyorlar ama bu kadar yoğunlukta olmaz belki. Büyükdere Caddesi'nde cinayet işleniyor, kimse aldırmıyor.
GÜNÜN SÖZÜ
"İSKİ skandalı bir tarikat, ticaret, siyaset üçgenidir. Ortada maddi ve manevi çıkar ilişkisi var. Bir mekanizma kurmuşlar, tıkır tıkır işliyor. Bu mekanizmada Başbakan var, bakanlar var, Belediye Başkanı var. Hiç kimseden de ses çıkmıyor."
(İstanbul Büyükşehir eski Belediye Başkanı ve CHP Sivas Milletvekili Prof. Nurettin Sözen)
Rant ve vurgun yeri; Kavacık
'BUYURUN İstanbul'a' başlıklı dünkü yazınıza ben de birkaç satırla katkıda bulunmak istiyorum. Her iki köprüde de otoyollardan köprüye yakın bağlantılar nedeniyle köprü trafiği çok sıkışmaktadır.
Özellikle 3. köprü gündemdeyken bu hususu hatırlatmak isterim. Kavacık, adı sanı duyulmamış bir yerken nasıl bir rant ve vurgun yeri oldu; 15 senedir yapılan inşaatlarla görülüyor. Ayrıca kalabalıklaşınca köprüye giriş de tıkanmakta. Bu nedenle 3. köprü nereye yapılırsa yapılsın köprüye Boğazlar tarafından giriş olmamalıdır. Çıkış olabilir. O da doğrudan sahile yönlendirilmelidir. Girişler Gaziosmanpaşa ve Sarıgazi gibi yerlerden yakın olmamalıdır. Böylece hem sıkışıklık yayılır, hem de rant olmaz. Köprüye giriş çıkış yakın diye her tarafı mahvediyorlar ve de korkunç paralar kazanıyorlar. Tabii bunun için politikacı ve ona oy veren rüşvetçi ikilisinin devreden çıkması lazım. Bu iş çok zor, hayırlısı diyelim.
Ali Sinan VARLIK
Nifakçılara....
35 yıl TSK'da hizmet yaparak albay rütbesi ile emekli oldum. Bu hizmet süresi boyunca ben ve diğer rütbeli arkadaşlarım, asla ve asla bu Türk, bu Kürt diye ayrım yapmadık, aklımıza böyle bir düşünce gelmedi. Bize teslim edilen evlatlarımıza, okuma-yazma bilmeyene okuma-yazma öğrettik. Hasta ve ameliyat olması gerekenleri, sivil hayatta imkanları olmayabilir diye tedavi edilmesini sağladık. Onları, teslim aldığımız durumdan daha iyi olarak anne ve babalarına teslim etmeye uğraştık.
Türkiye’nin tarihini bu vatan üzerinde yaşayanlarla hep beraber yazdık. Ne yazık ki, bizi kenetlenmiş olarak yıkamayacaklarını anlayan dış ve iç mihraklar, nifak tohumlarını aramıza serperek, içten parçalayarak, yani böl ve yut politikası ile bölmeye uğraşmaktadırlar.
I. Dünya Harbi'nde bunu uyguladılar ve başardılar. Asırlarca beraber yaşadığımız, Osmanlı devletinde vezirlik, elçilik, vs yapmış ve gayrimüslim olarak, Türklere nazaran imtiyazlı (askerlik, vergi vs) olan Ermeni topluluğunu bölerek ve kandırarak, bazılarını ihanete sürüklemişlerdir. Bugün başarmalarına fırsat vermeyelim. Türkiye'nin bölünmesi mümkün değildir. Bunu koskoca cihan devletleri, geçmişte ve en olumsuz zamanımızda bile başaramadılar. Şimdi de başaramayacaklardır. Bu güzel vatan üzerinde hep beraber kardeşçe yaşayalım ve bu dış, iç nifak tohumlarının oyununa gelmeyelim.
Tamer ÇAPIN
İSKİ'de neler oluyor
İSKİ'de dönen oyunlarla ilgili olarak son günlerde ayyuka çıkan haberler artık herkesin malumu. Fakat birazdan bahsedeceklerim henüz hiçbir yayın organında yer almadı.
Bu hafta başında Türkiye'deki ihaleler ile ilgili bilgilendirme yapan dergi ve internet sitelerinde İSKİ'nin şu andaki en büyük 2 ihalesi ile ilgili son gelişmeler yer aldı.
Bu haberlere göre:
- AMBARLI Atıksu Arıtma Tesisi Yapımı ve 5 yıl işletilmesi ihalesi için Pwt-Alke-MVM Konsorsiyumu sözleşmeye davet edilecekmiş. Sözleşme bedeli ise 122.500.000 EURO (122 milyon 500 bin Euro)
- ATAKÖY Atıksu Arıtma Tesisi ve 5 yıl işletilmesi için ise kesinleşen ihale kararı bildirilmiş. Kazanan firma ise Wte-KALYON-LİDYA Konsorsiyumu... Sözleşme bedeli ise 108.425.000 Euro (108 milyon Euro). KALYON firmasının Birlik Vakfı ile ilişkisi zaten artık aşikar.
İstanbul Tavukçu Deresi faciası yüklenici müteahhidi MVM ve aynı yerin diğer etabının yüklenicisi KALYON.... Ve bilumum diğer İSKİ ihalelerinde aynı isimler. Tabii bunların hepsi tesadüf olamaz.
Yine bu çevrelerde herkesin bildiği fakat henüz açığa çıkmayan diğer bir gerçek: AMBARLI Atıksu Arıtma Tesisi ihalesinde MVM firması esasında 2. konumda, 1. sırada ise 119.000.000 Euro fiyatı ile AKFEN firması var. Yani 3,5 milyon Euro daha ucuz. Ispatı Kamu İhale Kurumu İnternet sayfasından da yapılabileceği üzere AKFEN firması İSKİ'nin ihale kararına resmi itiraz başvurusunda bulunuyor. Sonra her ne oluyorsa oluyor! ve AKFEN bu itirazından feragat ediyor. Herhalde birilerinin hatırı kırılamıyor.
ATAKÖY Atıksu Arıtma Tesisi ihalesinde de KALYON-LİDYA grubunun en ucuz yapım ve tesisin işletilmesi fiyatını vermemesine rağmen sözleşme imzalamaya davet edileceği biliniyor.
Burada çok büyük rakamlardan bahsediliyor. Acaba birileri bu durumu sorgulayacak mı, yoksa Kadir Topbaş'ın MVM'nin ihalelerden 2 yıl men edilmesi açıklamasına rağmen ve KALYON'un ayyuka çıkan ihale ilişkilerine rağmen bu işler arada sessizce bağlanacak mı? Bunların hesabını kim soracak, kim verecek?
Ekte ihale basınında bu hafta çıkan haberlerden örnek gönderiyorum.
İsmi saklı bir okur
Zaman kazanmak için bilgi vermiyorlar
ESENYURT Belediyesi yalan söylüyor. Esenkent semtinde (Bahçeşehir bitişiği) yeşil alan olan yere her nasılsa Carrafoursa Express Marketi inşasına onay verdiler. Büyük bir alana (ki bu alan ilerde market yapılmak üzere bırakılmıştı..) Regnum Evleri adıyla kendi yandaşlarına 15-20 katlı yaklaşık 15 adet blok evlere onay verdiler ve o evler bitmek üzere, komşu evlerde bu yüzden kayma ve çatlaklar oluştu, çoğu boşaltıldı. Hiç bir önlem alınmadı.
AKP bunların arkalarında. Zaten Esenyurt Belediye Başkanı Sn. Tayyip Erdoğan'ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı sırasında 'Akbil yolsuzlukları'nda şaibeli bir kişi. Önce o yolsuzlukları temizlemesi lazım. Bunlar Sn. Erdoğan'ın kader arkadaşları, bunlara dokunulması mümkün mü?! En son benim oturduğum sitenin hemen yanındaki yol olan arsaya 13 katlı inşaat başlatacakları duyumunu aldık ve savcılık vs yerlere yazı yazdık. Ayrıca savcının isteği doğrultusunda Esenyurt Belediyesi'ne bir dilekçe vererek "Bu arsanın (yolun) imar durumu ve ruhsatının olup olmadığına dair"... Aradan 20 gün geçmesine rağmen cevap vermediler. İnternetten 'bilgi edinme hakkından' yazı yazdık keza cevap alamadık. Ancak nedense o arsada bulunan kaçak restoranın sökülmesini durdurdular. Zannedersem nasıl bir karar vereceklerini, nasıl bir kılıf uyduracaklarını, düşünmek için zaman kazanıyorlardır. Bu konuda daha fazla yazmak istemiyorum, ancak şunu da söyleyebilirim ki; yaklaşık 10.000 kişiyi temsil eden Esenkent yönetimiyle de, Esenyurt Belediyesi yukarda belirttiğim aynı konularla ilgili, mahkemeliktir.
İddiamızda ısrarlıyız. İstenirse; buraya bir müfettiş gönderilmeli ve iddialar araştırılmalıdır.
Ayhan BAYERBAŞI
Biliyor musunuz
- CHP Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı'nın, Bakan Hüseyin Çelik'e "Milli Eğitim Bakanlığı bakanlık merkezinde, birimlerinde, il, ilçe milli eğitim müdürlüklerinde kaç kadın yönetici vardır, bu sayının erkeklere oranı nedir? Sınav kazanıp da okul müdürlüğüne, müdür yardımcılığına atanmayan kaç kadın öğretmen vardır?" diye sorduğunu...
- CHP İstanbul Milletvekili Bihlun Tamaylıgil'in, Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'e "3.7.2003 tarihinde el konulan İmar Bankası'ndan hazine bonosu almış olan vatandaşların alacakları konusunda yapılan yasal bir düzenleme çalışması söz konusu mudur? Eğer böyle bir çalışma var ise sonuçlanma tarihi ne zamandır?" dediğini...
- TEKNİKER ve Yüksek Teknikerler, 'Türk Tekniker Odaları Birliği'nin kurulmasıyla ilgili olarak TBMM'de bulunan yasa tasarısının bir an önce yasalaşmasını istediklerini (www.tekniker.org.tr)...
-
TÜRKİYE-ABD Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanı Egemen Bağış'ın, ABD Temsilciler Meclisi'ne sunulan sözde Ermeni Soykırımı Tasarısı'nda dile getirilen asılsız iddialara karşı ortak hareket etmek üzere Türkiye'de faaliyet gösteren Türk-Amerikan kültür, oda ve derneklerini bugün İstanbul Mövenpick Oteli'nde bir yuvarlak masa toplantısına çağırdığını...Düpedüz sansür
BU düpedüz sansürdür. Atatürk bahane edilmiştir. Youtube'da benim videolarım vardı. Hepsi Türkiye lehine videolardı. Oradan sayfama ekliyordum. Sayfam yaklaşık 7 bin kişi tarafından izlenmiştir. Yaptığım videoların bazıları şunlardır: Türkiye Avrupalıdır, Atatürk ve Sanat, Müzeyyen Senar, İsmail Cem, halk oyunları ve modern dans....
Sayfama eklediğim videolar ise Mevlana, PKK'nın katliamları, Türk Silahlı Kuvvetleri...
İşte bizde demokrasi diyerek iktidara gelenlerin gerçek yüzü. Ne diyeyim daha.
Olcay KAR-http://360.yahoo.com/olcay_kar
Mesaj Panosu
- İSTANBUL Metropolitan Planlama Merkezi'nin (IMP), TRAKAB örgütü üzerinde Trakya'da yapacağı planlama çalışmalarının tartışılacağı 'Trakya'nın Planlı Geleceği' paneli yarın Edirne DSİ binasında yapılacak. Trakya Üniversitesi Rektörü Prof. Enver Durank'ın yöneteceği panelin konuşmacıları; Doç. Taylan Dericioğlu (IMP), şehir plancısı Sinan Özden (IMP), Prof. Emre Aysu (Yıldız T.Ü.), Prof. Cemil Cangir (Namık Kemal Ü.), Prof. Ömer Zaim (Trakya Ü.), avukat Coşkun Molla (Edirne Barosu), Dinçer Mete (Makina Müh. Odası).
Lozan'dan notlar
PAZARTESİ gününden beri biraz kırgın ve üzgünüm. Biraz dediğime bakmayın esasında epey kızgınım. Gerçek dostlar acı da söyler! Lozan'da Türkiye'nin, geçmişi ve geleceği ile ilgili hayati bir duruşma var, yarın (bugün) karar verilecek. Her gün ciddi tartışmaların/çatışmaların yapıldığı bu duruşma ilgili ne mümtaz(!) medyamızda ne de İnternet dünyasında ciddi bir takip ve bilgilendirmeye rastlamıyorum.
Hadi malum kesimden vazgeçelim ama ya konuşmaya gelince mangalda kül bırakmayan milliyetçilerimiz/ulusalcılarımız neredeler?
Şimdi sizlere oradan bilgiler aktaracağım.
Medeni(!) batının medeni mahkemelerinden kısa bir görünüm:
- Mahkeme salonuna davalı Doğu Perinçek'in avukatları alınmıyor,
- Mahkeme sabahtan akşama kadar 11 saat sürüyor. Kısa bir yemek molası dışında içeri giriş çıkışlar yasaklanıyor,
- Yanlarına su şişesi almaları bile yasaklananların su veya tuvalet ihtiyacı için dışarı çıktıklarında bir daha içeri alınmıyor,
- İçeri alınmayanlar dışarıda soğukta bekletiliyor ve bir oturma salonu bile açılmıyor,
- Davaya isteyen İsviçre Ermenileri müdahil olarak katılabiliyor ama davalı tarafın katılımına ciddi kısıtlama getiriliyor,
- Müdahil tarafın avukatları ve şahitleri Fransızca konuşunca davalılara tercümesi yapılıp cevap vermeli engelleniyor,
- Müdahil tarafın avukatları ve şahitleri uzun uzun konuşabiliyor ancak davacı tarafının sözleri sık sık kesilip konuşturulmuyor,
- Mahkemede hakim öyle bir hava estiriyor ki Ermeniler gülüyor ama Türk tarafı ciddiyetini ve vakur duruşunu kaybetmeye çalışıyor,
Şimdi de makeme sonrası bazı katılımcılarla yapılan röportajlardan
kısa pasajlar;
1) Davada şahit olarak dinlenen McCharty'den notlar;
- Hakimin soruları ve soru sorma şekli ilginçti. İşçi Partisine ve Talat Paşa Komitesine üye misiniz veya onlardan para alıyor musunuz diye sordu. Hayır hem hiç birine üye değilim hem de para almadım dedim,
- Bu konuları nerden biliyorsunuz dedi. Ben tarihçiyim ve bilim adamıyım dolayısıyla bu konuyu her yönüyle bu nedenle inceledim dedim,
- Fakat ingiliz tarihçi A.J.Toynbee dediklerinizin tersini yazmış dedi.
Evet o da bir tarihçidir ancak o kitabı İngiliz propaganda bakanlığı için
hazırlamıştır dedim,
- Kısaca şunu söyleyebilirim ki oradakiler "Ermeni Soykırımı olmamıştır"
şeklinde bir karar çıkmasından çok korkuyorlar. Bence aksi çıkarsa bu
davayı insan hakları mahkemesine götürmek lazım.
2) Doğu Perinçek'in avukatı İstanbul Barosundan Ali Osman Özdilek;
- Genel izlenim odur ki bu mahkeme tarafsız ve adil bir mahkeme değildir. Birçok usul hatası yapmıştır. Konuyu bu açıdan da araştırıyoruz. Elde edeceğimiz bulgulara göre bir üst mahkemeye
gidebiliriz,
- Hakim Doğu Perinçek'e yeterince söz hakkı vermemiş, konuyu kişiselliğe dönüştürmek istemiş ancak Doğu bey buna izin vermeyerek adeta onlara bir tarih dersi vermiştir. Doğu Bey, Talat Paşa'ya atfedilen telgrafın nasıl uydurulduğunu ve Rus arşivlerinden örnekler verdikçe bazı dinleyicilerin ifadeleri değişmeye başlamıştır.
3) Avukat Ceyhan Mumcu;
- Burada eski Lozan görüşmelerinin yapıldığı günlerde olduğu gibi
çok hararetli günler yaşıyoruz,
- Mahkemede önümüze getirilen aleyhimize iddiaların bir kısmının
altında Sabancı Üniversitesi öğretim üyelerinin ve Türk Eğitim
Sendikalarının imzalarının bulunması ne kadar vahim bir durumdur,
- Bence tüm engellemelere ve kısıtlamalara rağmen çok başarılı
bir konumdayız,
- Neler olduğunu siz zaten anlatıyorsunuz ancak ben buradan
beni çok üzen tespitlerimi duyurmak istiyorum; Burada bu günlerde
ağırlıklı olarak Cumhuriyet Okurları, ADD Türkiye üyeleri, tüm ulusal
duruşa sahip partilerin yöneticileri ve tabii Türk medyası olmalıydı.
- Buradan ADD Merkezine de bir çağrıda bulunmak istiyorum.
Nerdesiniz ? Onlara ADD Avrupa derneklerinin bir örnek olmasını
diliyorum.
Evet, ben de aynı soruyu dünyadaki tüm duyarlı Türklere soruyorum, nerdesiniz!
Türkiye tarihini yeniden yazmaya başladı!
Daha fazla uzatmamın bir anlamı yok. Her şey apaçık ortada...
Atakan MERT
CHP uyuyor
BEN bir Cumhuriyet ve Hürriyet okuruyum. Siz ve sizin gibi birkaç yazarı her gün köşelerinizden takip ediyorum. Yazdıklarınızı okumak bana zevk veriyor.CHP ile ilgili yazılarınızı ise hiç kaçırmam. Kaçırsam bile arkadaşlarım hemen uyarıyor.
Ben bir parti üyesiyim. Şu anki il başkanı yaklaşık beş yıl, yönetimi ise üç yıldır görevdedir .Bu süre içinde parti ve ülke sorunlarına yönelik neler yaptıklarını gözden geçirirsek, yapılan bir şeyin olmadığını görürüz. Bunlardan vazgeçtik; özel günlerde Cumhuriyet ve onun kazanımlarına yönelik bir yazı ve ya pankartına bile rastlayamazsınız. Bayramlar ve önemli günleri bile hatırlamazlar. Örneğin,bugün 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar günü.Bu günle ilgili partinin hiçbir faaliyeti yok.Örgüt toplantısı,panel,söyleşi gibi etkinlikler unutuldu.Türkiye siyasetinin kalbinin attığı İstanbul gibi bir ilde yöneticilerin daha aktif, daha üretken olmaları gerektiğine
inanıyorum. Sadece il yönetimi değil, 32 ilçe yönetimi var; peki bunlar ne yapıyor? Yapamazlar da... İş yapma, iş üretme, faaliyet yürütme, hedef koyma ve öngörülü olma, siyasetin ve siyasetçinin temel görevi olmalı.Bu bir kadro ve donanım olayıdır.
Bizler birilerinin birbirine olan sadakatının bedelini ödüyoruz. Ne yazık ki bu bedeli Türk halkı da galiba bizimle birlikte ödeyecek.
Bu yönetimden büyük şehrin çalışmalarına yönelik bir şeyler duymak ve yapmak
gibi bir beklentimiz olamaz. Çünkü; bu bir saflık sayılır.
Adil AKTAN
Paylaş