Paylaş
2.5 nottan taviz yok
Milli Eğitim Bakanlığı'nın, öğretim yılı başında genelgeyle duyurduğu yönetmelik hükmü uyarınca, lise 1'lerde sınıf geçme notu 2.5'e yükseltildi. Ders yılı boyunca öğrencilerin üzerinde önemle durup alacakları notları buna göre ayarlamaları gerekiyordu.
Ama sınıfta kalanlar oldu. Bakanlık yönetmelik çerçevesinde yıl sonunda başarı ortalamasından memnun olmayan ya da ortalamayı tutturamadığı için sınıfta kalan öğrencilere, istedikleri üç dersten not yükseltme sınav hakkı da verdi.
Başarılı öğrenciler sınıflarını geçtiler; not ortalamalarını yükselttiler. Eğitim hayatında çok önemli aşama sayılabilen Lise 1'de 2.5 not ortalamasını tutturamayan öğrenciler ve veliler ise bir yaygara koparttılar. Kriz karşısında çocuk okutmak o kadar kolay değil.
Bir eğitimciyle konuştuk bu konuyu... Bize ‘‘Bu haksız bir talep. Başka öğrencinin hakkını çalmak demek. Bir de bu haksız taleplere baktığımızda, MEB'e gelen dilekçe sayısı 300'ü bile bulmuyor’’ dedi.
Peki nerede bu 2.5'in üzerine çıkmak için bir yıl boyunca çalışan öğrencilerin hakları? Nerede bunların velilerinin emekleri, paraları?.. Yaygara koparanlara verilecek yeni bir sınav ya da not düşürme tavizi, üniversiteye girişte diğer çocuklar için haksızlık olmayacak mı?
Nitekim Milli Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu da, bakanlığın genel politikasından ve yönetmeliğindan taviz vermeyeceğini belirterek ‘‘Başarılı çocuğun hakkını yedirmeyiz’’ diyor.
Bostancıoğlu'nun bu konuda son derece kararlı olduğu anlaşılıyor. Yani not ortalaması 2.5'ten 2'ye düşürülmeyecek ve ek bir sınav hakkı verilmeyecek. Bostancıoğlu, geçmişteki popülist yaklaşımlara yönelinirse, başarılı öğrencilerin cezalandırılmış olacağını iyi biliyor.
Demirel haklı
Erken seçim lafını etmek memlekete zarar verir diyenlere... Hálá yaşanan olaylardan ders almadığınız anlaşılıyor. Türk halkı size tahammül etmeye mecbur değildir. Çünkü sizlere kimse güvenmiyor artık. O nedenle Sayın Demirel'in derhal erken seçim önerisine aynen katılıyorum. Güven duyulmayan bir yönetim asla ekonomiyi düzeltemez.
Av. Muharrem KEÇELİ-MECİDİYEKÖY
Dargeçit'ten selam
Mardin'in Dargeçit Belediye Başkanı ANAP'lı Mahmut Kılıç, telefonda dertli mi dertli... ‘‘N'olur şu sorunlarımızı köşenize yazın’’ diyor:
‘‘1987'de ilçe olduk; 21 bin nüfusumuz var, köylerle 50 bin oluyoruz. Hiçbir banka şubemiz yok. Belediye olarak yer gösterdik, Ziraat Bankası'nın bir tabelasını getirdiler, sonra da götürdüler. Bu ilçenin bir banka şubesi nasıl olamaz? Bu nedenle 40 km. uzaklıktaki Midyat'a gidiyoruz. Yolumuz bozuk, 22 köyümüz susuz; Dicle'den su getirmek gerekiyor ama hiçbir isteğimiz yerine getirilmiyor. Bütün işler, Ilısu barajının yapımına endekslenmiş. Bizim sorunlarımız neden görmemezlikten geliniyor? Lütfen yazın; Ankara'dakilerin haberi olsun.’’
Olumlu gelişmeler göz ardı edilmesin
Kemerli (Antalya) sosyal demokrat turizm işçileri Alişan D. Kadırgalı, Ekrem Topal, Salih Kınay, Ferhat Halıcı ve A. Demir Daloğlu, CHP ile ilgili yazılarımızı yanıtlıyorlar:
‘‘Olaylara sürekli karamsar ve Baykal karşıtı bir üslupla yaklaşıyorsunuz. Doğal olarak Baykal'ı eleştirme hakkınız var ama olumlu gelişmeleri görmemek doğru bir tavır olmuyor.
Bakınız; bazı isimler olmayınca 'CHP yok oluyor' diyorsunuz. CHP yok olmuyor, yok olan bu 'yapay' ‘‘yeni oluşum’’ palavrasına umut bağlayanlar. Siz unuttunuz; bakın kim bunlar:
Erdal İnönü: 1999 seçimlerinde bir kere olsun partisine omuz vermedi.
Altan Öymen: Baykal'ın desteğiyle genel başkan seçildi; ama o dönemde Baykal'a sırtını çevirdi.
Tarhan Erdem: 1999 seçimlerinde CHP'ye oy vermediğini açıkladı ama CHP'ye genel sekreter oldu. Şimdi 'oluşum' yapacakmış.
Cezmi Kartay: Adı sadece istifası ile duyulan ve CHP'de hiç görev yapmamış bir değerli emekli vali.
A. Güven Gürkan: CHP'den 5 yıl önce ayrıldı.
Seyfi Oktay: CHP'den seçim öncesi istifa edip Ecevit'ten teklif bekledi.
Ercan Karakaş: 'Altı ok fazladır' diyen siyasetçi.
Mehmet Moğultay: CHP'yi yıllarca İstanbul'da tıkayan bir uslanmaz hizipçi.
‘Yıldırım' ihaleler
Adana'dan kendisini ‘‘namuslu bir MHP'li’’ olarak tanıtan okurumuz, ihaleler konusunda kamuoyunun bilgisine bazı sorular yöneltiyor:
MHP Adana Milletvekili Recai Yıldırım, MHP İl Başkanı Fatih Zorlu, il yöneticisi Nazmi Burnikel ve muhasip Bilal Şahin, 'Altay Temizlik, Madencilik' adlı bir şirket kurmuşlardır. Şirket ortaklarından Nazmi Burnikel soyadını 'Güven' olarak neden değiştirmiştir? Silah ruhsatı almak için mi?
Bu isimler, MHP'ye bağlı Telekom, PTT, DHMİ ve Çukobirlik'teki ihalelerde (temizlik, hizmet ve yemek gibi) etkin olduğ, özellikle Yıldırım'ın, resmi kuruluş yöneticilerine baskı yaptığı ileri sürülmektedir.
Altay firması, Çukobirlik'e her ay 90 milyarlık yemek faturası kesmektedir. Resmi dairelerde bir kap yemek 850-900 bin lirayaken, Çukobirlik, işçilerinin sağlıklı beslenmesi için mi 1 milyon 800 bin lira ödemektedir?
Milletvekili Yıldırım'ın oğlu Hakan Yıldırım, Adana Havalimanı temizlik ihalesini alan Tuğçe firmasının tahsildarı mıdır? Neyin karşılığı olarak para almaktadır?
2.7.2001'de Adana PTT Bölge Müdürlüğü'nün temizlik ve yemek ihalesine katılmak isteyen 16 firmadan Altay, Ceren, Enşanlı ve Kancul firmalarına yeterlilik verilmiştir. Yozgat Çocuk Yuvası ve Yetiştirme Müdürlüğü'nün temizlik ihalesini alan ve işçilere ait yol ve yemek ücretlerini ödemeyerek ihale şartnamesine aykırı davrandığı için 6 ay süreyle ihalelere katılmama cezası verilen Enşanlı Temizlik İnşaat Ltd. Şti'ye nasıl yeterlik verilmiştir? PTT Müdürlüğü yetkilileri, Resmi Gazete'nin 26.6.2001 tarihli sayısını okumamışlar mıdır?
İhalelere katılan Tuğçe ile Altay firmalarının adresi 'Yıldırım Apt. Kat 1, D.2-ADANA' olarak gösterilirken, neden mahalle adları Reşatbey ve Çınarlı olarak ayrılmıştır? Yoksa tesadüf müdür?
Adana Devlet Hastanesi ihaleleri ise ayrı bir konu.
Yetti artık çığlığı
15. Füze Üssü Komutanlığı'na bağlı Florya'da havacıların astsubay lojmanlarının bahçesinde zaman zaman eğlenceler yapılır. Sabah-akşam, özellikle hafta sonları inanılmaz ses tonu ile 'minibüs müziği' dinliyoruz. Yetti artık... Hepimizin bir özel yaşamı var. Biz onların zevkine göre mi yaşamak zorundayız? Kulakları patlatan ses cihazlarıyla huzur muzur bırakmadılar. Alın yazımızı-kaderimizi, Hava Harp Okulu Komutanlığımızın değiştirmesini, lojman sahasında her gün 'düğün' yapan komşularımızı uyarmasını yürekten rica ediyoruz. SEMT sakinleri
Baz sorumsuzluğu
Üsküdar Kaymakamlığı'na... Altunizade Konutları'nın çevresine ortalama 75 metre uzaklıkta çok büyük bir yansıtıcısı baz istasyonu kurulmuştur. Sitemizde 500 kişilik bir topluluk yaşamaktadır. Ayrıca yakın çevrede 4-5 adet çocuk yuvası ve kreşi bulunmaktadır. Dev baz istasyonunun Marmara Üniversitesi Hastanesi'ne de 50 metre uzaklıkta olması da bir başka skandaldır. Bu istasyonun kuruluşundan haberiniz var mıdır? Ertuğrul DİKMEN-ÜSKÜDAR
Mahallemizi görün
Büyükşehir başta olmak üzere Gaziosmanpaşa Belediyesi'ni kınıyoruz. Onların gözünde bizler, kırsal kesimde oturan hiçbir şeyi akıl edemeyen, aza kanaat getiren, suskun ya da konuşmasını bilmeyen toplumuz. Biz üreten kesim olarak sabahları çektiğimiz ulaşım eziyetini bilmezler. Sade bir vatandaş olarak o araçlara binmeye çalışsınlar. Adil olsunlar. Avrupa'dan 2 trilyona çiçek getiriliyor; okullar araç gereçsiz, bilgisayarsız. Atatürk'ün annesinin adının verildiği bu güzel mahallemize sizi ve hizmetlerinizi bekliyoruz. Mahalle sakinleri
Mesaj
SEVGİLİ Eylem'e... Seninle tanıştığım gün hayatımın dönüm noktası oldu. Bu süreçte bana çok şey öğrettin; mücadeleyi, pes etmemeyi, ufak şeylerden mutlu olmayı ve en önemlisi sevgiyi. En zor anlarımda bir kurtarıcı melek gibi hep yanımda oldun. Ben de bugün senin yanında olmayı çok isterdim, ama olmadı. Seni çok seviyorum.
Murat DEMİRTAŞ ERZURUM
DÜZELTME DENETDER Genel Sekreteri Kudret Ulusoy'un dünkü 'Çete devleti oluruz' başlıklı yazısının 6. paragrafında... 'özel kamu bankalarının paranın kaynağını sormalarının da bu trafiğin artışında....' cümlesindeki 'sormalarının' kelimesi 'sormamalarının' şeklinde olacaktır.
Paylaş