Yalçın Bayer: Yeter! Söz milletin






Yalçın BAYER
Haberin Devamı

250 milyona sağlam raporu

Depreme karşı önlemde kendi kendimizi aldatıyoruz

İNŞAAT Mühendisi Mehmet Yüceer, ‘‘Ben 1997'lerde DSP İstanbul İl başkanıydım; ama inşaat mühendisi bir vatandaş olarak uyarıyorum’’ diyor:

‘‘İstanbul Valiliği, tiyatro, sinema, kahvehane, lokanta gibi toplu girilen yapıların depreme dayanıklı olup olmadığına dair rapor istiyor. Kaymakamlıklara gönderdiği belgeler, karakollar aracılığıyla dağıtılıyor. İşyeri sahipleri, depremle ilgili güvenirlilik raporları yazma yetkisi olan proje müşavirlik firmalarına gidiyorlar.’’

- Kim bunlar?

- Bayındırlık Bakanlığı'nca yetkili sayılan ve en az 12 yıllık mühendislerin kurabildiği firmalar; bunlardan Türkiye'de 500 kadar var. Başvuru halinde 'bu bina güvenlidir' diye PM raporu verip 250 milyon lira alıyorlar. Büyük bir soygun var burada.

- Binalarda nasıl kontrol yapılıyor?

- Gözle... Ancak bir binaya teşhis koyabilmek doktora gidip; kan, idrar tahlili yaptırmak gibidir. Ancak burada böyle bir şey yok. Mühendislerin bir binanın depreme dayanıklı olup olmadığını anlamak için röntgenlerini çekip mutlaka kolonlardan beton örnekleri alınması, demir aralıklarının kontrol edilmesi gerekir. Binanın rölevesi çıkartılır. Sonuçta muhtemel bir depreme karşı yükler hesaplanır, güvenirliliği anlaşılır. Ama burada iş bir imza ile bitiyor.

- Vurgunla neyi kastediyorsunuz?

- Her rapor için 250 milyon lira alınırsa, örneğin 10 bin belgeye atılacak imzalarla bu firmalar 2.5 trilyon toplar. Korkunç bir rant.

- Peki buna karşı ne yapılabilir?

- Valilik, kardeşim sen bu raporu verdin ama bunu nasıl yaptın diye soracak; bakarak mı teşhis koydun, yoksa tahlil yaptın mı diye... Raporun doğruluğuna bakması gerekiyor. Burada bilimsellik ve mühendislik kriterleri yok. Aslında böyle bir incelemenin gerçek maliyeti 2.5 milyar lirayı bulur. Dolayısıyla vatandaş da kolayına kaçıyor.

Kendi kendimizi aldatıyoruz; bu da depremin bir rantı işte.

Bu tefeciliktir

Tarım kesimi, Ziraat Bankası'nın faizine feryat ediyor

ADANA Çiftçiler Birliği Başkanı Cumali Doğru, Türk tarımının en sakıncalı ve sancılı konularından birinin de, miras yoluyla toprakların bölünerek işletmelerin küçülmesi olduğunu söylüyor.

‘‘Topraklarımızın her 30 yılda bir dörde bölünmektedir. Ülkemizde 4 milyon tarım işletmesi vardır. Ortalama işletme büyüklüğü de 5 hektardır. Bir taraftan toprakların bölünmemesi, işletmelerin büyütülmesi çalışmaları yapılırken, diğer taraftan Ziraat Bankası'nın sübjektif kriterlere göre işletmeleri küçük büyük diye ayırması, ülkemizde tarımsal üretimin gelişmesini engellediği gibi toprakların birleştirilmesi çalışmalarıyla da çelişmektedir.’’

Mevcut uygulama ile Ziraat Bankası, 300 dekar toprağı olan işletmeye % 55; 301 dönüm toprağı olan işletmeye de % 125 faizle kredi kullandırıyormuş.

Böyle bir uygulama dünyanın hiçbir yerinde yokmuş. ‘‘Bu büyük işletmelerin cezalandırılmasıdır’’ diyen Doğru şöyle konuşuyor:

‘‘Bugün Hazine'nin % 72 faiz oranıyla borçlanabildiği, ticari bankaların % 90 faizle kredi kullandırdığı bir piyasada Ziraat Bankası'nın halktan % 64-65 ile topladığı mevduatları çiftçiye % 125'le satması, bankacılık değil çirkin bir tefeciliktir. Herkesin, % 125 faizi tarımın kaldırmasının mümkün olmadığını, daha fazla vakit geçmeden anlamasını bekliyoruz.’’

Önerisi; bankanın kredilerde küçük, orta ve büyük işletme ayrımının kaldırılması, 2001/2380 sayılı faiz indirimine esas Bakanlar Kurulu kararının alanının genişletilerek, küçük ve orta işletmeler için uygulanan faiz indirimine büyük işletmelerin dahil edilmesi.

Uygulama halinde çitfçilerin aldıkları kredileri geri ödeme imkánının kalmayacağını bildiren Doğru, Kemal Derviş'ten olumlu bir yanıt beklediklerini söylüyor.

Tütünde mücadele bitmemiştir

TEK Gıda İş Sendikası Genel Başkanı Hüseyin Karakoç, Yeni Tütün Yasası sonun başlangıcıdır'' diyor: ‘‘Tekel'in özelleştirilmesinin de yolunu hazırlayan yeni Tütün Yasa Tasarısı, 20.6.2001'de TBMM'de kabul edilmiş bulunmaktadır. Bu yasa metni, TBMM'nin 81 yıllık tarihine bir ibret vesikası olarak geçecektir. Sendika olarak cumhuriyetimizin en kutsal mekánını Philip Morris firmasına restore ettirmekte beis görmemelerine rağmen, hükümete salt görev duygusuyla her kademede her türlü uyarıyı yapmaktan geri kalmadık. Ama tüm uyarılar, TBMM çatısı altında siyasi geleceklerinden başka bir şey düşünmeyen 'evet'çilerin parmakları arasında kaybolmuştur. Tüm bunların vebali, evet oyu kullanan veya oturuma gelmeyerek ret oyunu kullanmaktan kaçan tüm milletvekillerine aittir. Hiç kuşkuları olmasın ki, bu yasanın hesabı seçmenlerce sorulacaktır. Tek Gıda İş olarak ilan ediyoruz ki; bu mücadele burada bitmemiştir. Tam tersi, yeni başlamaktadır. Ülkenin ulusal kaynaklarını üç tane yabancı tekele terk eden zihniyetle mücadelemiz devam edecektir. Hem de ne pahasına olursa olsun.

ÇAĞDAŞ REJİ

İZMİR'deki Tütün Eksperleri Derneği Yönetim Kurulu'ndan açıklama: Tütünde destekleme alımlarının kaldırılması, yerli sigara markalarının korunmasına yönelik tedbirlerin alınmaması, ürettiğimiz tütünlerin ithalatına izin verilmesi neticesinde oluşacak rekabetten uzak tütün piyasalarında 600 bin üreticimiz, 4 milyon insanımız ve ülkemiz büyük gelir kayıplarına uğrayacaktır. Uluslararası tekeller çağdaş reji şeklinde, tam anlamı ile tütün piyasasına hákim olacaktır. Bu konudaki kaygılarımızı ifadeye gayret ettik; ekicilerimizi geleceğine sahip çıkmaya çağırdık. Ancak başarılı olamadığımız ortada. Sayın Cumhurbaşkanımızın kaygılarımızı paylaşarak kanunu veto edeceğini ümit ediyoruz. Bundan sonrasını göreceğiz. Bu konudaki en doğru yargıyı tarih verecektir.

Neden dolar

BİR öneri sunuyorum: Organize sanayi bölgelerindeki arsalar, TL ile satılmalıdır. Biz, Biga TSO olarak bu konuda aldığımız prensip kararını bölgemizdeki OSB Müteşebbis Heyet Başkanlığı'na ilettik. Bilindiği gibi ülkemizde genelde tüm OSB'lerde bulunan arsalar -her ne hikmetse- dolarla satılmaktadır. Oysa tüm girdi faaliyetleri TL ile yapılmaktadır. Arsaların dolarla satılması hem gün geçtikçe kaybolan sanayicimizi ürkütmekte, hem TL'ye saygısızlığı ifade etmekte, hem de 1567 sayılı Türk Lirası Kanunu'muza göre suç oluşturmaktadır. Krizle yatıp kalktığımız bir ekonomide bu soruyu da kendimize sormamız gerekmez mi? Neden dolar?

Davut DOĞAN-Biga Ticaret ve Sanayi Odası Bşk

FP Hazine'den 3 trilyon aldı

RP, laiklik karşıtı eylem ve söylemlerin odak noktası oluşturmaktan kapatıldı. Erbakan ise, İstanbul'da gövde gösterisi yaptı; yandaşlarına Milli Görüş andını içtirip 'saadetler' diledi. Ve ‘‘Korkmayın’’ dedi.

Sürekli insan hak ve özgürlükleri, hukukun üstünlüğü, demokrasiden söz edenler, Anayasa Mahkemesi'nin kararını beklemeden yurt çapında partinin içini boşalttılar. Partililerin üzerine kayıtlı eşyalar, paralar, sırra kadem bastı. Bilgisayar gibi bazı eşyalar ise leasing yöntemiyle alınmıştı.

Refah da kapatılırken aynı şey olmuştu. Sahte faturalarla kaçırılan Hazine yardımının ancak 1 trilyonu kurtarılabilmişti. Halen Refah hakkında 'sahtecilik'ten Hazine'nin açtığı iki dava Ankara'da sürüyor. Hazine, yaklaşık 2 trilyonu geri istiyor. FP'nin, Hazine'den aldığı yaklaşık 3 trilyonun akıbeti merak ediliyor.

Kaçırılan mallara karşı güvenlik güçleri nedense bir etkinlik göstermedi. Datça'dan Av. Nurettin Kaptan, İçişleri Bakanlığı'nın harekete geçerek polis ve jandarma aracılığıyla bu talana izin vermeden, bulunabilen eşya ve paraların Hazine'ye devrinin sağlanması gerektiğini söylerken şöyle diyor: ‘‘Parti mallarını kaçıranlar hakkında da inceleme başlatılmasını, soruşturma açılmasını, rejimin sivil bekçileri cumhuriyetin savcılarından, sıradan vatandaş kimliğiyle istiyorum.’’

MESAJ

BODRUM, Turgutreis Belediye Başkanlığı'na... Muhtarlığımızın hudutları içindeki çöplük, insan sağlığını tehdit eder boyutlara ulaştı. Bırakın köpeklerin çöpleri dağıtmasını, ölü hayvanlar da buraya atılıyor. Veteriner hekimleri tarafından şarbon hastalığının tespit edildiğini ve iki kişinin tedavi gördüğünü biliyor musunuz? Bu çöplüğün üç metre boyunda tel örgüyle çevrilerek önlem alınmasını diliyoruz.

Fatih GENÇ-Peksimet Köyü Muhtarı

EYLEME ÇAĞRI Sizleri, Boğazlardan başlayacak petrol ve nükleer atık taşımacılığına karşı bir araya gelerek Ulusal Güç Birliği oluşturmaya ve daha da güçlü etkinlikler yapmaya çağırıyoruz. Bugün 11.30'da Boğaz'da yüzlerce tekne ile bir kez daha, halk katılımı ile protesto gösterisi yapacağız. Tekneler Kadıköy, Eminönü ve Beşiktaş'tan 11.00'de hareket edecektir.

Türkiye Çevre Kozası; 0216-414 90 25

Yazarın Tüm Yazıları