TÜRKİYE’nin ormanları cayır cayır yanıyor. Antalya’da çıkan ve 5 bin hektar alana yayılan yangın 5-6 günde ancak kontrol altına alınabildi. Demek ki, orman yangınlarıyla mücadelede de ülkemiz sıfırı tüketmiş durumda.
Yunanistan’ın 30’a yakın; bizim ise 2 adet amfibik yangın uçağımız olduğu söyleniyor.
Bu arada Türk Hava Kurumu Başkanlığı ’geleceğimiz elden gitmesin’ diye yangın uçağı alım kampanyası başlatıyor. Parasızlık feryadı ediliyor.
Kurum Başkanı, ellerinde 12 adet yangın söndürme uçağının bulunduğunu, bunların tamamının halkın bağışlarıyla THK’nın öz bütçesinden alındığını vurguluyor.
Yani devlet bütçesinden bir katkı alınmamış.
Ama devletimizi yönetenler ne akla hizmette ise veya ne amaca hizmet ise THK, Kızılay ve Çocuk Esirgeme Kurumları gibi yüzyıllık bağış toplama yetkisine ve geleneğine sahip olan bu kuruluşların yanına tutmuş, bazı özel vakıfları ve dernekleri de iliştirmiş bulunmakta!
Yani çıkarılan bir yasayla trilyonluk bağış pazarından yandaş yeşil düşünce derneklerine de kaynak aktarımının önü açılmış.
THK’ya yapılan yardımlar artık bir uçağın lastiğini bile alacak düzeyde değilmiş. Neden? Çünkü artık bu kurumların gelirinin önü, din, merhamet, sadaka dernekleriyle kesilmiş.
BİR süredir Avea firması için çizdiğim karikatürler çeşitli gazetelerde reklam amaçlı yayımlanıyor. Bugünkü (8.8.2008) karikatürümü Zaman gazetesinin bazı bölümlerini sansürleyerek yayımladığını gördüm. Yıllardır birçok gazete ve TV’de siyasi karikatür ve çizgi filmlerim yayımlandı ama böyle bir sansürle hiç karşılaşmamıştım. Her gün ’düşünce özgürlüğü ve demokrasi’yi içini boşaltıp ağızlarında sakız yapanların gerçek yüzlerini bir kere daha ortaya koyan bu girişimi herkesle paylaşıp, bilgilendirmek istedim. Bu sansürle ilgili yasal yollara başvurma hakkımı saklı tuttuğumu da belirteyim. Emre ULAŞ
Su ve çiftçilik temel haktır
TÜRKİYE Çifçi Sendikaları Konfederasyonu (Çiftçi-Sen), Melen Çayı’nın kuraklık yüzünden çekildiğini, baraj üzerindeki su seviyesinin azaldığını duyuruyor ve ekliyor: "Bir ay sonra İstanbul’a su verilemeyebilir. Tartışmasız olan şey İstanbul’un şimdiden Trakya’yı tükettiği Batı Karadeniz, hatta Orta Anadolu’ya doğru kollarını uzattığıdır. Kaynaklar tükenmekte, tarım çökmekte doğal denge altüst olmaktadır. Biz çiftçi sendikaları olarak böyle bir ’kalkınma’ ve ’kentleşme’ anlayışına karşıyız. Suyun ve çiftçiliğin temel bir hak olduğunu savunuyoruz.
Bu nedenle mevcut şehirleşme, imar ve kalkınma planlarının kamuoyunun önünde demokratik biçimde tartışılmasını, kararların halkın doğrudan oyuna sunulmasını talep ediyoruz."
Sözen bari ’mescit’ deseydi
AKP, "AB yolunda kararlı bir yürüyüş sergiliyoruz" diyor. Ama AKP Genel Başkan Yardımcısı Edibe Sözen’in hazırladığı, ilkokullar da dahil bütün okullarda ibadethane açılmasını içeren ’Gençleri Koruma Yasa Tasarısı’na bakınca, AKP’nin kastettiği AB acaba hangisi?
’Avrupa Birliği’ mi, yoksa ’Arap Birliği’ mi?
Sözen "Özel okullarda ibadethane açıp açmamak okul mütevelli heyetlerine bağlı, bir zorunluluk yok" diye savunmuş. Taslakta her dine eşit mesafeli olduklarını sözde göstermek için ’ibadethane’ yazmışlar. (Mescit dememişler.)
Taslaktan bir paragraf: "Devlet, gençlerin sağlıklı ve dengeli gelişimleri için her seviyedeki okulda, her dine mensup öğrenciler için ibadethane alanı kurmakla yükümlüdür.Bu sorumluluk özel okullar ve vakıf üniversitelerinde ise işletme sahibi/mütevelli heyetlerine aittir."
Cumhuriyetin temel ilkelerine bağlı iktidar partisinin çabalarından bir örnek daha. Laik eğitim kriterine uygun mu?
Nazan MOROĞLUİKKB Koordinatörü
Almanya örneği yalan
AKP’li Sayın Edibe Sözen’in "Almanya’dan esinlendim" dediği yasa teklifindeki 16 ve 18 yaşına kadar olan gençlerin korunması açısından yapılacak düzenlemeye sözüm yok; eksikleri bile çok! Ancak bu değişikler gölgesinde bir yalan var ki kargaların bile güleceği bir yalan!.. 31 yıldır Almanya’dayım. Ne orta dereceli okulda ne de yüksekokullarda ibadethane asla bulamazsınız.
Sayın Sözen gençleri koruyacaksa önce yobaz ailelerin elindeki küçücük çocukların tarikat yurtlarında karanlık emmeller için yetişmesinin önüne geçsin. Ankara dururken iş kılıfıyla İstanbul’da görüşmek ne demek İran Cumhurbaşkanı ile... Bu Atatürk’e değil Türk halkına hakarettir.
TOPKAPI’da eski Tercüman binasının yanındaki Vatan Bilgisayar firmasının üst katına ’tadilat’ projesi ile 1500 metrekarelik kaçak kaç çıkıldığını, Abdi İpekçe Spor Salonu’nun arkasındaki ’Avrupa Koleji’nin bahçesine betonarme kaçak bina yapıldığını, ’seçim rantına’ dönük bu faaliyetleri AKP’li Zeytinburnu Belediye Başkanı Murat Aydın’ın hiç görmediğini...
RESMİ Gazete’de (31.7.2008) yayınlanan Çay Konseyi Başkanlığına Ali Bayramoğlu’nun (AKP Rize milletvekili); kurucular kurulu üyeliklerine de Ekrem Yüce (Çaykur Yönetim Kurulu Başkanı), Ömer Faruk Ofluoğlu (Rize Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı, AKP üyesi), Tahsin Sancak (Rize Ticaret Borsa Başkanı, çay fabrikatörü), Mehmet Erdoğan (MÜSİAD Rize Şube Başkanı, çay fabrikatörü), Nurettin İnce (AKP Rize İl Genel Meclis üyesi), Rahmi Üstün (Trabzon merkezli ÇAYSİAD Başkanı) ve Av. Dilaver Demir’in (Çaykur hukuk müşaviri) getirildiklerini...
SHANGHAY Jiao Tong Üniversitesi tarafından yapılan sıralamada 2005’te (puan 8.05) 496’ncı, 2007’de (9.55) 411’nci olan İstanbul Üniversitesi’nin 2008’de (9.96) 407’nci sıraya yükseldiğini; Asya/Pasifik bölgesindeki ilk 100 üniversitesi arasında 69. sırada geldiğini (geçen yıl 70’inciydi)...