‘Veleddalin amin’

Haberin Devamı

İSTANBUL Büyükşehir Belediyesi (İBB) meclisinin 2014 yılı Kasım ayı toplantılarında İBB meclisinin CHP’li üyeleri Av. Taner Kazanoğlu, Av. Erhan Aslaner, Av. Doğan Subaşı, Av. İsa Öztürk ve Av. Alev Dağlayan’ın imzaları ile oybirliği ile başkanlık makamına havale edilen yazılı soru önergesi:
“Soru önergesi ne işe yarar?”
Anayasa 74. maddesi gereğince vatandaşlar, yetkili makamlara ve TBMM’ye yazı ile başvurma hakkına sahip olup, gecikmeksizin dilekçe sahiplerine yazılı olarak bildirilir. Herkese soru sorma özgürlüğü bir anayasal hak olarak verilmiş, fakat cevap verme ile ilgili hiçbir düzenlemeye yer verilmemiş olması, sadece bize özgü kural olan: “Anlat anlat, heyecanlı oluyor” anlamına alınıyor.
5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 26. maddesinde, belediye meclisi, ‘bilgi edinme ve denetim yetkisini’ faaliyet raporunu değerlendirme, denetim komisyonu, soru, genel görüşme ve gensoru yoluyla kullanır.
Meclis üyeleri, meclis başkanlığına önerge vererek belediye işleriyle ilgili konularda sözlü veya yazılı soru sorabilir. Soru, belediye başkanı veya görevlendireceği kişi tarafından sözlü veya yazılı olarak cevaplandırılır.
- Bu yasa ile kanun koyucu diyor ki, meclis üyesi arkadaş sen soru sor ama ben cevaplamayabilirim. Zaten, başkanlık makamı olarak size de fazla ihtiyaç yok, denetleme yetkin de yok, sen sadece el kaldırıp İstanbul’un daha fazla ranta kurban edilmesine destek olacaksın demektir.
İBB meclis üyeliği sadece ‘suya yazı yazıp’ kendimizi tatmin etmek midir? 4982 sayılı Bilgi Edinme Kanunu’nun 1. maddesi gereğince; amaç, demokratik ve şeffaf yönetimin gereği olan eşitlik, tarafsızlık ve açıklık ilkelerine uygun olarak kişilerin bilgi edinme hakkını kullanmalarına ilişkin esas ve usulleri düzenlemektir.
Peki, İBB olarak bu şeffaflığa sahip miyiz, yoksa ‘körler sağırlar birbirini ağırlar’ mantığı ile sadece burada kendimizi mi tatmin ediyoruz? İBB Kanunu’nun 5. maddesi gereğince; “Kurum ve kuruluşlar, bu kanunda yer alan istisnalar dışındaki, her türlü bilgi veya belgeyi başvuranların yararlanmasına sunmak ve bilgi edinme başvurularını etkin, süratli ve doğru sonuçlandırmak üzere, gerekli idari ve teknik tedbirleri almakla yükümlüdürler. Bu kanun, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren diğer kanunların bu kanuna aykırı hükümleri uygulanmaz” diyerek bilgi edinme ile ilgili diğer kanunları bu kanunun alt kategorisine sokmuştur.
(İBB’nin avukat kökenli CHP üyeleri dilekçelerinin bundan sonraki bölümünde, “Grup olarak şimdiye kadar 112 soru önergesi verdiklerini, bunların 15 günde yanıtlanır kuralına karşın 71’nin cevaplanmadığını, bu durumda dolgu malzemesi olmak istemediklerini ve sorulara cevap vermemekle başkanlık makamının suç işlediğini belirten hususlara değiniyorlar.)

Haberin Devamı


Herkesin devleti olmaz yoksa ‘melez’ yapı doğar

Haberin Devamı


-SOSYOLOG H.Ç. yazıyor:
“Silahlı örgüt, müzakere sürecinde başköşede muhatap alınınca, sözcüleri, “TC devletini diz çöktürdük” demeye başladılar. AKP’yi destekleyen entelijansiya da 2002’den sonraki süreçte, “devleti dize getirdiklerini, eski rejimi tasfiye ettiklerini, yeni Türkiye’yi kurduklarını” söyleyip duruyorlar..
TC devletini diz çöktürme kervanına yeni Başbakan da katılmış görünüyor. Grup toplantısında bakın ne dedi: ‘Artık kimse devletin önünde diz çökmeyecek, diz çökecek olan devlettir. Bundan böyle amir olan, memur olan devlettir.’
Erdoğan azarlardı, Davutoğlu ahkâm kesiyor.
Bu açıdan bakılınca, TC devleti, silahlı eşkıyanın büktüğü, 12 yıldır devlet iktidarının tepesinde oturup, bütün nimetlerinden imanına kadar yararlananlar ve ‘yancılarına’ göre de, diz çökmüş, neredeyse her vesileyle (eşkıyadan, isyancıdan) aman dileyen, özür dileyen, bir ‘melez yapı’ ortaya çıkmış değil mi?
Milletin kabaca % 50’si devleti böyle gören zihniyeti destekliyor; geri kalan % 50’nin de devlet ile böyle bir sorunu yok.
Bu tabloda devlet, hangi milletin devleti, hangi millet, hangi devletin milleti, iyice karışmış vaziyette. Hangi % 50 millet amir, hangi devlet memur, o da belli değil...
Herkes, kendi politik meşrebine göre devleti bir yere koyuyor. Toplumsal barışın önündeki temel sorun, ‘çözüm, açılım’ adı altında uluorta kurcalanan, iyice melezleşmiş, konulardan ziyade, ‘devlet’in ne olduğu konusunda ortaya çıkmış, bu ihtilafın varlığı gibi görünüyor.”

Haberin Devamı

‘Evren ve Evrim’den sonra Foça’ya giriyor


-EGE Üniversitesi Fen Fakültesi Astronomi ve Uzay Bilimleri öğretim üyesi Prof. Dr. Rennan Pekünlü, ‘Evren ve Evrim’ konulu son dersini, yarın 10.00’da Bornova Nikâh Salonu, Büyük Park içinde veriyor. Düzenleyen kuruluşlar (Bornova Belediyesi’nin katkılarıyla) EGÖDER, TÜMÖD, DEÜNİDER, Eğitim İş, İzmir Tabip Odası... Pekünlü son dersini verdikten sonra 4 ay 10 günlük infazını çekmek üzere Foça Açık Cezaevi’ne girecek. 4.5 ay sonra buluşmak üzere... O diyor ki:
“Ben yanmasam/sen yanmasan/biz yanmasak/nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa?”
Peki hoca ne diyor: “Yanmak gökbilimcilerin yazgısıdır.”
Prof. Dr. Kayhan KANTARLI

Haberin Devamı


Valiye sinagog dersleri


-MUSEVİ bir dostumuz Edirne Valisi’nin o sinagogun ne olduğunu iyi öğrenmesi gerektiğini söylüyor ve diyor ki: “Sinagogun olduğu Kaleiçi’nde 1903 yılında yaklaşık 10 sinagog yanıyor... Ancak, Osmanlı bir tek sinagog yapılmasına karar veriyor. 1905’te Viyana’daki sinagog model alınarak Balkanlar’ın en büyük sinagogunun inşaatı başlıyor.
İzmirli Yahudiler de maddi destekte bulunuyor. 1910’larda bitiyor...
1980’lerde cemaat kalmayınca mülk, Vakıflar’a geçiyor. Vakıfların restorasyonu 4 yıl sürüyor. Bir önceki Vali Hasan Duruer sinagogun yıl sonunda törenle açılmasını planlıyordu.
Şimdiki ‘antisemist’ Edirne Valisi Dursun Ali Şahin, bu sinagogun geçmişini iyi bilmesi gerekiyor; ucuz laf etmesini bırakmalı.

Haberin Devamı

MESAJ PANOSU


-HİKMET
Altınkaynak’ın hazırladığı ‘Oktay Akbal’a Mektuplar’ kitabı ile ilgili aynı başlıklı toplantı yarın; 15.00, TGC Basın Müzesi’nde. Konuşmacılar Turgay Olcayto, Orhan Erinç, Ali Sirmen, Hikmet Altınkaynak ve Ruket Kızıler.
-ESKİ TES-İş Sendikası genel başkanlarından, eski Türk-İş Teşkilatlandırma Sekreteri Orhan Erçelik dün vefat etti; cenazesi bugün Bahçelievler Çinili Camisi’nde kılınacak ikindi namazından sonra Büyükçekmece Mezarlığı’nda toprağa verilecek.

Yazarın Tüm Yazıları