Paylaş
Geçen akşam bu örgütlerin en büyüklerinden Rumeli-Balkan Federasyonu’nun İstanbul Topkapı-1453 sosyal tesislerinde geniş katılımlı bir iftarı vardı. Federasyona bağlı derneklerin başkan ve temsilcileri ile Balkan ve Rumeli kökenli işadamları, sanat ve kültür adamlarıyla siyasetçiler arasında milletvekilleri CHP’den Emre Köprülü (Tekirdağ), M. Siyami Kesimoğlu (Kırklareli), Recep Gürkan (Edirne), Faik Tünay (İstanbul), AKP’den Gülay Vatansever (İstanbul) ve Rifat Sait (İzmir) ve MHP’den Lütfü Türkkan (Kocaeli) da bulunuyordu. Bosna Konsolosu Nermin Hanım da gelmişti. Sonbaharda Bulgaristan’da yapılacak cumhurbaşkanlığı ve yerel seçimler için ‘kulis’ çalışmaları yapmak üzere Ahmet Doğan’ın başkanlığındaki Hak ve Özgürlükler Hareketi’nin milletvekili ve temsilcileri de konuklar arasındaydı. Kendileriyle, eski dernek başkanı Özcan Pehlivanoğlu rehberlik yapıyordu.
İftarı düzenleyen Rumeli Balkan Federasyonu, bugün bünyesinde 41 derneği barındırıyor; Almanya, Bulgaristan, Kosova, Makedonya ve Romanya’da temsilcilikleri bulunuyor. Federasyon, uluslararası sempozyumlar ve konferanslar düzenliyor, Balkanlar’da yapılan seçimlere gözlemci olarak katılıyor, aday olan Türklere destek oluyor, eğer yaşanan başka sorunlar varsa Ankara’ya aktarıyor. Federasyonun Genel Başkanı Süheyl Çobanoğlu, iftara katılanların ‘özlemiştik’ dediği ilginç konuşmasında Türklük üzerine bir ‘Balkan profili’ çizdi.
BALKANLAR’DA IRKÇI SALDIRI
Balkan ülkelerinde yaşayan soydaşlarımızın halen, Türk ve Müslüman düşmanlığı nedeniyle ırkçı saldırılara hedef olmaları, müftü seçimleri, vakıf mallarının mülkiyeti ve idaresi, eğitim sorunları, Türkçenin kullanılması, Türkçe TV yayınlarının kısıtlanması, vize sorunları, sosyal güvenlik sorunları, cami minaresinin boyuna kadar indirgenen baskılar gibi halen çözümlenmemiş sorunları gündeme getiren Çobanoğlu, Balkan ve Rumeli dernekleri arasında dernek-federasyon arasındaki ‘rekabete’ değinirken “Dernekler elbette bağımsız çalışacaklardır ama bütünün bir parçası olduğunu unutmadan faaliyetlerini Federasyon’la koordine etmelidirler. Birlikte çalışamıyorsak birleşmenin bir anlamı kalmamaktadır. Amacımız sizi etkisizleştirmek değil, hep birlikte hoşgörü ve uzlaşma ruhu ile fikir birliğinde sinerji yaratmaktır” dedi.
Çobanoğlu’nun uyarıları özetle şöyleydi: “DOSTLARIMIZA... Bazılarımız Bulgaristanlı, Batı Trakyalı, Kosovalı, Makedonyalı, Bosnalı vs. gibi ayrımların etkisinde kalmışlar, yetmezmiş gibi Kırcaalili-Şumnulu; Üsküplü-Gostivarlı, Prizrenli-Priştineli, Gümülcineli-İskeçeli ve buna benzer ayrışmalar içine girmişlerdir. Bunun son derece yanlış olduğunu bir kez daha hatırlatırım.
AYNI CEVHERİN DAMARLARIYIZ
Hepimiz büyük önderimiz Atatürk’ün ‘Diyarbakırlı, Vanlı, Erzurumlu, Trabzonlu, İstanbullu, Trakyalı ve Makedonyalı, hep aynı cevherin damarlarıdır’ sözünde olduğu gibi birlik ve bütünlük içinde olmalıyız.
- SİYASETÇİLER NEZDİNDE TÜRK MİLLETİNE... Ülkemizde oynanan oyunların ‘Rumeli’nin acı, kan ve gözyaşıyla şekillenmiş son iki yüzyılında yaşananlarla ne kadar benzediğini’ düşünerek ibretle ders alınmasını temenni ediyoruz, Savaş da, barış da düşmanla yapılır. Bu kelimeleri ağzından düşürmeyenlere soruyorum! Bu ülkenin vatandaşlarını düşman mı görüyorsunuz da sürekli böyle konuşuyorsunuz?
ABD, birbirinden çok farklı ırklardan insanlarla 150-200 senede tesis ettiği birliktelik sonucu dünyaya hükmederken, en az 1000 yıllık kardeşliğimizi yıkmaya çalışmanın anlamı var mı?
Son günlerde İstanbul’un bazı ilçelerinde yaşanan toplu çatışmaların hiç de zannedildiği gibi masum olaylar olmadığını, etnik ayrılıkçılık temelli eylemler olduğunu, insanları zorbalıkla korkutup sindirerek haraç alma, mal ve mülküne el koyma suretiyle bölgeyi terk etmeye zorladıkları bilinen bir gerçektir. Mülki amirler ne derlerse desinler gerçek şudur; güneş balçıkla sıvanmaz. Geçmişte umursamazlık edilmeyip seyredilmeseydi, şimdi bazı konular bu noktaya gelmeyebilirdi.”
BAYRAMOĞLU Darıca’daki hayvanat bahçesini görünce herkes üzülüyor. Bu sıcakta hayvancıklar, yaşamlarını zor sürdürüyorlar. Hani ekonomik zorluklar, öğrencilerin ziyaretleriyle aşılacaktı. AVM’lerdeki akvaryumlar kadar ilgi gösterilse....
Resmi dil Türkçedir
“Tek bayrak, tek millet, tek vatan, tek devlet” anlayışını ve önde gelen ortak paydalarımızdan birini teşkil eden Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi dilinin Türkçe olduğu gerçeğini değiştirmeye yönelik girişimlerin hedefi bellidir. Dün Sevr Antlaşması’yla başaramadıkları Türkleri Anadolu’dan tasfiye etme planını bugün gerçekleştirmek... Özellikle günümüzde ‘Türk kimliği’ üzerinde yaratılmak istenen tartışmalara şiddetle karşıyız. Teröriste terörist demeyip onlar bizim için kahramandır diyen zihniyeti kınıyoruz. Bir yanda toplumsal barış dinamitleniyor; ama mağdur edebiyatı yapacaksın; verilen hiçbir şeyle yetinmeyecek hep daha fazlasını isteyeceksin. Böyle saçma özgürlük istemiyoruz.
Ankara’dan aldığı 5 liraya karşılık 1 lira vergi gönderirken ‘Vergi vermeyiz’ diyebilen ve milletvekili sıfatını taşıyan şahsa sadece Bursa’nın Doğu ve Güneydoğu’daki 19 ilin toplamından fazla vergi verdiğini, kaçak kullandıkları elektriğin faturasını da bizlerin zaten ödediğini ama helal etmediğimizi bir kez daha hatırlatırız. Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere ‘Vatan toprağında, vatanı beklerken, vatana can, bayrağa kan olan aziz şehitlerimizi’ rahmet ve minnetle anıyoruz.”
Çobanoğlu’nun konuşması büyük coşku ile ayakta alkışlandı.
Daha sonra iftara katılanlara Kuran-ı Kerim armağan edildi.
Rumeli Türkleri Derneği’nin iftarı da yarın Polat Otel’de yapılacak.
Biz değişim için geldik
ANKARA CHP il örgütünde geçen çarşamba günü meydana gelen istifalardan sonra Ankara Eki’ndeki köşemizde çeşitli görüş ve iddialara yer vermiştik. Kendi dışında gelişen olaylar ve iddialar nedeniyle kırgın olan İl Başkanı Tarık Şengül ile görüştük. Yeniden il örgütünü oluşturmakla görevlendirilen Şengül, “hakkındaki iddiaların iftira olduğunu” belirtti ve sıkıntının esas nedeninin şu olduğunu söyledi: “CHP değişim yaşıyor. Biz de bu değişim için getirilen insanlarız. Biz değişiyoruz; değişmeyen insanlar da birtakım hezeyanlarla karşımıza çıkıyor. Kişisel kaygılarını başka mecralara taşıyorlar. Projeler üzerinde çalışırken bu tartışmanın içine düşürülmek istendik. Daha doğrusu bu arkadaşlarımız ürktüler.”
ÖDP kökenli olan Şengül, “Ben bu göreve üniversiteyi bırakarak geldim. Durumu idare etmek için değil... İl örgütünü yeniden oluştururken, dışardan 10-11 kadar yeni arkadaş getireceğim. Ben yılbaşında gelirken, görevimizin 13 Haziran’da biteceğini söylemiştim. Şimdi bu süreci yaşıyoruz. Ben iddialıyım, iddiamı ortaya koyuyorum” diyor.
Paylaş