Paylaş
Edirne ve Kırklareli il merkezi ile Tekirdağ’ın 11 ilçesinin tümü CHP’li.
CHP, 7 Haziran seçimlerinde Trakya’da başarılı olacak mı?
Edirne ve Kırklareli’nde 3 milletvekilinin 2’si CHP’li. Tekirdağ’da 6 milletvekilinin 3’ü CHP’li; kalanın 2’si AKP’li, 1’i de MHP’li...
Esasında CHP’nin başarılıyım diyebilmesi için Edirne ve Kırklareli’nde 3-0 yapması, Tekirdağ’da en az 4 milletvekili çıkarması gerekir.
Siyasi dengeler değişmeye başladığından bu sorunun yanıtı zordur... Son yıllardaki göçler nedeniyle Trakya’da Kürt nüfus artarken, sanayileşme işverenler eliyle kadın ve erkek işçilerin daha da muhafazakârlaştıkları dikkat çekiyor.
AKP’nin Kürt meselesini ‘mıncıklaması’, HDP’nin giderek ‘popüler’liği, gündemde daha fazla yer alması ‘Kürt milliyetçiliği’ni öne çıkarırken, buna karşılık yerli halk ve son yıllarda Bulgaristan’dan gelen göçmenler arasında ‘Türk milliyetçiliği’ faktörünü de ortaya çıkarıyor. Bu nedenle MHP’nin oylarında belirgin bir artış bekleniyor.
Açıkçası, seçimlerde MHP, CHP’yi zorlayacak.
Belediye başkanlarına olan tepkiler CHP’ye oy kaybettirebilir.
CHP il örgütleri Edirne, Kırklareli ve Tekirdağ’da seçim sürecine öncülük edemiyor. Örgütler ‘yorgun’, atamalarla yeni gelen yöneticiler ‘atalet’ içinde... Bu nedenle örgütler başarısız damgasını yiyor. Tekirdağ, Kırklareli ve Edirne il başkanlarına tepkiden bunu fark edebiliyorsunuz.
‘Trakya’nın abisi’ olarak kabul edilen Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak’ın yeniden -üçüncü kez- kontenjan adayı olmasına tepkiler devam ediyor... Bir de Faik Öztrak’ın sahada olmayışı, bu tepkileri daha da arttırıyor.
Tarımın ve sanayinin çöktüğü, çarpık kentleşmenin var olduğu Trakya’da CHP’nin daha etkili olması gerekir.
Mevcut milletvekillerini koruma, CHP için başarı sayılmaz.
276 VEKİL İSTEDİ
Dün Genel Başkan Kılıçdaroğlu ile Ankara’dan Çorlu’ya, oradan Çanakkale’ye gittik. Lüleburgaz ve Biga mitingleri hayli coşkuluydu... Lüleburgaz, Kılıçdaroğlu’nu çok sevdiğini yine gösterdi.
Kılıçdaroğlu Lüleburgaz mitinginde ilk kez rakam verip ‘276 milletvekili istiyorum’ diyerek dört yıllık iktidar için yetki istedi.
Adana’da neler oluyor (3)
DAHA önce 2 kez Adana’daki siyasi kulisleri aktarmıştık ki, art arda siyasetin kriminal yüzü kendini göstermeye başladı. Önce HDP binası bombalandı, hükümet kanadından DHKP-C’li bir fail olduğu açıklandı. HDP’liler de DHKP-C de bunu kabul etmedi. ‘Gerçek failin üstü örtülüyor’ iddiası gündeme geldi. Hafta sonu, AKP’li aday Ramazan Demir, bıçaklandı. Valilik, ‘yol verme kavgası’ diye açıklama yaptı. Bizim öğrendiğimize göre, Demir’i bıçaklayanlar MHP bayraklı konvoydan 2 kişi idi. Biri tutuklandı. CHP’nin 1. sıra milletvekili adayı Av. Elif Doğan Türkmen, sabah saat 09.00’da genç işadamları grubu ile kahvaltılı toplantı salonuna girerken, 2 metreye kadar yanına sokulan bir kişi tarafından bacağından vuruldu. Valilik de savcılık da ‘Bir alacak-verecek meselesi’ dedi. Yaralı Türkmen de ‘suyu bulandırmamak için’ ‘eskiden beri para sızdırmaya çalışan bir meczup’ diye açıklama yapmakla birlikte, yakınlarına ‘Kimin azmettirdiğine iyi bakmak, iyi incelemek gerekir’ diyormuş.
Ortada başka bir soru var; seçim suyunu bulandırmak üzere bunca gelişme yaşanırken, bu ilin güvenlik birimlerinin önlemleri yeteri kadar sorgulanıp bir özeleştiri yapılıyor mu acaba?
27 Mayıs’ın ardından
- DARBE ya da darbe ortamlarının yaşanmaması, hukuk devleti ve demokrasinin hiçbir biçimde kesintiye uğramaması için, ülkeyi yöneten sivil iktidarların hukuk devleti ilkelerine bağlı kalarak, gerçek demokrasiyi etkin hale getirmeleri gerekir. Hukuk devleti ve demokrasiyi ortadan kaldıran askeri darbelerin ve günümüzde yaşadığımız sivil darbe sürecinin, haklı ve meşru gösterilebilecek bir yanı yoktur. Gerçek demokrasiyi yok eden darbelerin her türlüsüne, etkin olarak her zaman ve her koşulda karşı konulmalıdır. Bu yüzden ülkemizde gerçek demokrasi etkin ve egemen kılınmalı, hukukun üstünlüğü gerçek anlamda sağlanmalıdır. Sivil yönetimler demokrasiyi benimsedikleri ve hukuk ilkelerine bağlı kaldıkları zaman, darbe ortamlarının yaşanmadığı herkes tarafından görülecektir.
Suay KARAMAN
- 27 Mayıs gerçekten devrim miydi, yoksa saptırıldı mı? Evet, bugün 27 Mayıs 1960 darbesi olarak adlandırılan olgu bir devrim midir? Ülkemiz için bu yeni bir aydınlanma döneminin açılması demekti. 1961 Anayasası başta olmak üzere getirdiği yeni ve çağdaş kurumlarla, 17 ay gibi kısa sürede özgür seçimlere gidilmesiyle, 27 Mayıs tartışmasız bir devrimdir.
Şevket ÇORBACIOĞLU
‘Cumhuriyet değerlerine, ilke ve inkılaplarına aykırı’
Osmanlı Ocakları nedir?
“TÜRKİYE’de yakın zamanda kurulan ve açılışını Binali Yıldırım’ın yaptığı Osmanlı Ocakları Derneği’nin resmi web sitesinde ‘Erdoğan namusumuzdur’ gibi güzellemeler yapılması, bunun yanı sıra en büyük özlemlerinin Osmanlı’nın dirilişi olduğunu açıkça belirten ve kendilerini ‘AK Osmanlı’ olarak niteleyen şahıslar, Rusya’da Putin’in iktidarının korunması için kurulan Nashi örgütünü anımsatmaktadır” diyen CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, Osmanlı Ocakları Derneği üzerine İçişleri Bakanı’na şu soruları yöneltti:
“‘Osmanlı Ocakları Derneği’nin ve benzer isimle kurulmuş derneklerin kuruluş amaçları nelerdir? Bu derneklerin tüzüğü var mıdır? Kuruluş aşaması tamamlanmış mıdır? Osmanlı Ocakları Derneği ve benzer isimli diğer derneklerin ambleminde Osmanlı dönemine ait amblem, bayrak, flama ve işaretlerin bulunması 5253 sayılı Dernekler Kanunu’nun 29’uncu maddesine aykırılık teşkil etmemekte midir? Osmanlı Ocakları Derneği’nin resmi internet sitesinde Cumhuriyet değerlerine, ilke ve inkılaplarına açıkça aykırı beyanlara yer verildiği halde bu derneğin kuruluşu hem Anayasamıza hem de Dernekler Kanunu’na aykırılık teşkil etmemekte midir?”
Paylaş