Yalçın Bayer: Tanıtıma evet ticarete hayır

Yalçın BAYER
Haberin Devamı

Kültür Bakanlığı'nın Viyana'daki ‘‘Mehterden Ala Turca Konseri’’ ile ilgili üç yazımız üzerine ‘‘Mozart, Beethoven ve Haydn gibi dünya bestecilerine ilham kaynağı olmuş mehter müziğine '200 bin dolarlık mehter gürültüsü' dememizi 'ayıplıyor', Sabah'tan dostumuz Hıncal Uluç...

Bu tamamen saptırmadır... Konuyu sadece 'mehter gürültüsü' çerçevesinde değerlendirmek, futbol deyimiyle 'karambol' yaratmaktır.

Amacımız, okurlarımıza, bazı elçilik mensupları ve Viyana'daki gazetecilerden gelen, gösterinin güzelliği, müzik ve tanıtım dışındaki 'yanlışları' sergilemekti. Sayın Hınçal Uluç'un dediği gibi ‘‘Mehterin Avrupa'ya ilham kaynağı olduğu’’ gerçeğine karşı bir anlayış sergilemedik. Özetle şunları sormuştuk...

Üzerinde 'Benefizkonzert Zugunsten Der Erdbebenopfer İn Der Turkei' yani 'Türkiye'deki deprem için yardım konseri' yazan biletlerden kaçı parayla satıldı? Kaç Avusturyalı parayla bilet aldı? Kaç izleyici, üzerinde '0.000' yani parasız biletle salona girdi? 1500 kişilik salon için 400 bedava biletin dağıtım talimatını kim verdi? 'Milli tanıtım'a katılan sanatçılara neden dolarla harcırah verildi? Konser, Avusturya basınında tek sütun haber oldu mu? Konser duyurusu aylık 'Vienna Scene' kitapçığında yer aldı mı? Ve hangi bakan veya devlet büyüğü konseri izledi?

‘‘Mehter takımı ve orkestranın iki konseri için orkestra şefi Hikmet Şimşek'e 1.5 milyon Avusturya Şilingi ödendiğini ve bakanlığın depremzedelere vaat ettiği yardımı toplayamadığını’’ yazan Ali H. Yurtseven (Milliyet): ‘‘Yardım Komedisi’’ başlıklı haberinde ‘Etkinlik ücretsiz... Gelir, masrafları karşılamadı... Bakan ile üst bürokratlar ve sanatçıların harcırahları için bir bilgi verilmedi' diyen Radikal. Bakan Talay, konserin depremzedeler için düzenlendiğini açıkladığına göre, bu sorular neden dikkatten kaçırılmak isteniyor?

Bize yöneltilen eleştirileri tarihimize, kültürümüze, folklörümüze 'sövmek'le ilişkilendirmek ne kadar doğru?

‘‘Bu benim 32 yıllık rüyamdı’’ diyen Hikmet Şimşek'e, biz de dönüp ‘‘Hınçal Uluç'un hayali de New York Times'da yazmak’’ diyebilir miyiz? Pekiner kardeşler, Gülsün Omay, Hüseyin Sermet ve Fazıl Say gibi sanatçılar 'rüyalarını' devlet hazinesinden bir şey alarak değil yetenekleriyle gerçekleştiriyorlar.

Tanıtma Fonu'ndan 100 bin dolar alınmış, THY, Ziraat ve Vakıfbank sponsor olmuş. Devlet kaynaklarının dışında 'dev proje'ye yerli ve yabancı kurumlardan bir katkı var mı; yok...

Depremzedelere CD ve plak satışlarından gelecek gelir kalıyor.

Kimse, komediye dönüşen konuyu 'gürültüye' getirmesin; 'tanıtım' sözcüğünün arkasına sığınmasın, depremzedelerin merhametini kullanmasın. Bu Çetin Altan'ın deyimiyle ‘‘Türk'ün, Türk'e propagandası’’ndan başka bir şey değildir. Aynı TIME'ın kapağı gibi...

Rüşvet istenir mi verilir mi?

ULAŞTIRMA Bakanlığı Sivil Havacılık Genel Müdürü Sermet Üner'in rüşvet alırken yakalanması üzerine ‘‘Yönetmelik nasıl değişti’’ (21.7.1999) ve ‘‘Uyum bahane’’ (23.7.1999) başlıklı yazılarımızı anımsadık.

Sivil Havacılık'ın 'Ticaret Hava Taşıma İşletmeleri Yönetmeliği'ne göre, bir havayolu şirketi kurabilmek için üç uçak koşulu bulunuyor.

Demirel ailesinin kurduğu Rose Air tek uçağı olmasına karşın bakanlığa baskı yaparak geçici uçuş izni alıyor. Yönetmeliğin tek uçağa indirilmesi havacılık çevrelerinde eleştiri konusu oluyor. Bunun üzerine Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz üç uçak şartını koyduruyor. Bu arada Rose Air'ın uçuşları durduruluyor. Araya 'güçlü' siyasiler ve bürokratlar girince şirketin uçmasına müsamaha ediliyor. Sivil Havacılık Genel Müdürü Sermet Ünel, Rose Air'ın uçamayacağı konusunda önce israr ediyor. Sıkıntıya düşen Rose Air, Sermet Ünal'la yakın temas sağlıyor, Genel Müdür önceki gün kendisini ziyaret ediyor; daha önceden yaptığı gibi... Dün de Ankara Sheraton Oteli'nde bir araya geliyorlar. Ve Ünel 50 bin dolar rüşveti 'görüntülü' alırken yakalanıyor.

Rose Air'ın ortakları kim?

Kayınbirader Ali Şener'in kardeşi Mesut Şener, Şevket Demirel'in oğlu Murat Demirel ve dayı Alaettin Demirel... 'Ispartalı işadamı' olarak bilinen Alaettin Demirel aynı zamanda Air Rose'ın Genel Müdürü...

Bankasına el konulan Murat Demirel'in ayrıca Güven Air adlı bir hava taksi şirketi bulunuyor.

Rüşvet rüşvettir, affı yoktur... Ama uzun süre yönetmeliğin uygulanması için direndiği söylenen, daha önce de rüşvet alan Genel Müdür, rüşveti 'isteyerek' mi, yoksa 'baskı altında' bırakılarak mı aldı?

Biz bu rüşvet olayına biraz şaşırdık.

Gözünüz aydın, SD'lar okul açtı

SODEV (Ercan Karakaş) ve TÜSES (Prof. Taner Berksoy) vakıfları, sosyal demokrasinin tüm değer ve boyutlarının daha iyi anlaşılmasına katkı sağlamak amacıyla oluşturduğu 'Sosyal Demokrasi Okulu' açıyor. Eski milletvekili Ercan Karakaş, okulun Sıraselviler'de Bilgi Üniversitesi Taksim Kampusu'nda salı günü başlayacağını, haftada iki saatten 12 ders sonucunda sertifika verileceğini bildiriyor. 300 başvuru olmuş, ilk olarak 30 kişi eğitecek, şubatta da Kadıköy'de ikinci bir sınıf açılacak.

Başvuranların çoğunun gençler olduğunu söyleyen Karakaş, ‘‘Umut verici bir şey, partili olmayanlar da var. Sosyal demokrasinin evrensel tarihi, ekonomi politikaları, küreselleşme karşısında tutumu, insan hakları, barış, örgütlenme kültür ve kadın politikaları anlatılacak. Amaç, sosyal demokrat bir bilinçlenmeye katkıda bulunmak, genç kadrolar yetiştirmek ’’diyor. ‘‘CHP'de ne var ne yok’’un yanıtı şöyle Karakaş'tan: ‘‘CHP'den hokus-fokus hiç eksik olmaz. Başkanı, yönetimleri değişir, bu geleneği hiç değişmez. 10 yıl önce uğradığımız tüzük ihlalleriyle yine uğraşmak zorunda kalıyoruz.’’ (SODEV 0212-292 52 52/53, Faks: 292 32 33; TÜSES 0212-232 84 39, Faks: 234 11 92)

BEYOĞLU, Ömer Avni Mahallesi Muhtarı Şükrü Ildır, Hizbullah örgütünün ortaya çıkarılmasından sonra önemli bir konuya değiniyor:

‘‘Vatandaş, Batı'da olduğu gibi yaşadığı yerin muhtarlığına en az bir hafta içinde kimlik bildirmekle yükümlüdür. Ancak, kanun ve nizama saygılı, polisten, maliyeden, askerlikten, yargıdan kaçmak gereği duymayan dürüst vatandaşlar, gelip kayıt yaptırıyorlar.’’ Hizbullah operasyonundan sonra Üsküdar'daki mahalle muhtarının 'Altı aydan beri oturuyorlar ama bana kayıt yaptırmadılar' sözleri her şeyi açıklıyor.

Ildır'ın dediği gibi, ‘‘Türkiye bir kaçaklar cennetidir.’’

Mumcu'yu unutmayalım

‘‘Sır saklayan, haber ve bilgi kaynağını gizlemesini bilen, gerektiğinde hükümetlere ve güç odaklarına karşı savaşmayı göze alan insan, gazetecidir.

(Uğur Mumcu)

(Rahmetli Uğur Mumcu'yu katledilişinin 7. yılında yarın törenlerle anıyoruz. Türkiye'nin gündemine bakınca Mumcu'yu unutmak mümkün mü?)

TÜRKİYE Gazetecileri Cemiyeti Genel Sekreteri Turgay Olcayto:’’Eminönü Sepetçiler Kasrı hiçbir zaman TGC'ye verilmemiştir. Sayın Ali Talip Özdemir, bakanlığı döneminde kasrı cemiyetimize verme düşüncesini ortaya atmış, fakat bu düşünce gerçekleşmemiştir.’’ (Bu yerin Eminönü Hizmet Vakfı’na nasıl verildiğini ve ANAP'lı Cavit Kavak'ın açıklamalarını bekleyiniz.)

Yazarın Tüm Yazıları