Sarkozy asıl bu belgeleri okumalı

- Malta’ya sürülen 140 aydının ve siyasetçinin yargılanmasıyla ilgili olarak İstanbul’daki İngiliz Yüksek Komiseri Amiral De Robeck’ten Dışişleri Bakanı Lord Curzon’a:
“Tutukluları mahkeme önünde itham edecek hukuki delillerimiz yoktur. Ancak siyasi şartlar onların geri gönderilmesini de uygun kılmamaktadır”. (Tutukluların tümü Churchill’in talimatıyla 25 Ekim 1921’de serbest bırakıldı.)
- İngiliz Devlet Bakanı Barones Ramsey of Cartvale’in 14 Nisan 1999’da Avam Kamarası’nda yaptığı konuşmadan: “Osmanlı idaresinin Ermenilerin yok edilmesi kararını kanıtlayacak bir belgenin yokluğu nedeniyle İngiliz hükümetleri 1915 ve 1916’daki olayları soykırım olarak tanımamaktadır... Bizce 80 yıl önce cereyan etmiş olayların bugünkü hükümetler tarafından değerlendirilmesi uygun değildir. Zira bu olaylar hukuki ve tarihi tartışmalardır.”
İngiliz Bayındırlık ve Çevre Bakanı Beverly Hughes’ın 24 Ocak 2001 tarihinde basına verdiği beyanat:
“Bir süre önce İngiltere hükümeti, Ermeni konusunda sunulmuş olan delilleri gözden geçirdi. 1915 ve 1916’da meydana gelmiş olan olayların belgelerini inceledi. Bu olayların BM’nin soykırım tanımlamasına uymadığına karar verdi. Bu İngiliz hükümetinin tutumudur ve değişmeyecektir.”
- Atatürk’ün 1 Mart 1920 tarihinde İstanbul’daki İtilaf Devletleri temsilcilerine ve ABD Yüksek Komiseri Amiral Bristol’e gönderdiği mektupta söyledikleri:
“Bu uydurma Ermeni kırımı meselesi ve tüm dünyayı aldatmak için yaratılan bu kin ve hırs ürünü propagandaların niteliği hakkında uygarlık ve insanlık dünyasının bir kere daha aydınlatılması ve bu suretle haksızlığa uğramış Türk ulusunun iğrenç ve alçakça bir suçlamadan arındırılması için İtilaf Devletleriyle ABD hükümetinin adaletseverlik duygularına müracaat ediyoruz.”
Onur Öymen, sonunda diyor ki: “Tarihçi olmayan ve hayatında hiç Cezayir’e gitmemiş olan Sarkozy’nin babasından medet umacağımıza bu belgeleri Fransa Cumhurbaşkanı’na ulaştırmak daha isabetli olmaz mıydı?”

‘Anguslar’ için yönetmelik çıktı koku emisyonu geldi

TRAKYA bölgesinde yurtdışından gemilerle getirilen angus hayvanları ile ilgili olarak bu köşede çok şikâyeti gündeme getirdik. B.k bataklığında barındırılmalarını ve saldığı ağır kokuları... Bugüne kadar Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı hep sessiz kaldı.
Veteriner Fakültesi öğretim üyesi Prof. Tamer Dodurka’dan bir not geldi. Bakanlık ‘Çiftlik Hayvanlarının Refahına İlişkin Yönetmelik’i 23.12.2011 tarihli Resmi Gazete’de yayınlamış.
Dodurka, yetersiz de olsa hayvanları koruma yasamız olduğunu, ancak çiftlik hayvanlarının bu kanun kapsamı içerisinde olmadığını, bu nedenle yeni çıkarılacak yönetmeliklerle birtakım düzenlemeler yapılacağını söylüyordu hep. Çünkü yabancı yayın organları, kendisine Türkiye’ye gelen ithal hayvanların çevresel koşullarının sağlıklı olup olmadığını ve bu hayvanlara işkence edilip edilmediğini soruyorlardı.
Demek ki, bakanlık özensizliğini ve ihmalini geç de olsa yerine getirdi.
Çevreye koku saçan hayvancılık işletmelerinin ‘suç’ işlediklerini belirten Prof. Dodurka şöyle diyor: “Gerek Çevre Kanunu’nun ilgili maddeleri gerekse de yayınlanan son yönetmelik incelendiğinde bu çiftliklerin yasal olmayan bazı faaliyetlerde bulundukları anlaşılmaktadır.”      Prof. Dodurka ilgili maddelerin yorumunu yaparken de şöyle konuşuyor:
“Sonuç olarak Çorlu ve Marmara Ereğli civarında etrafa koku yayan çiftliklerin 2872 sayılı Çevre Kanunu Ek Madde 9’da belirtilen ‘Kokuya sebep olanlar, koku emisyonlarının önlenmesine ilişkin tedbirleri almakla yükümlüdür’ hükmüne ve son yayınlanan 23.12.2011 tarihli ‘Çiftlik Hayvanlarının Refahına İlişkin Yönetmelik’ hükümlerine uymadıkları konusunda yetkililerin harekete geçmesini talep ediyorum.”

Zamma karşı çıkınca bir daha seçilemedim

1970’lerde milletvekili ve senatör maaşlarına zam gündeme alındığında eleştirmez olsaydım. Eleştirince kül tablası ile kafamı kıran merhum bir milletvekili iki kez milletvekili seçildi. O milletvekilliğine devam etti; ben ise bazı siyasetçiler eliyle dışlandım ve seçilemedim.
Kafa kırığı ile kalakaldım.
Biz ondan sonra HP, SODEP, SHP ve CHP’de enerji tüketmeye devam ediyoruz, hâlâ da bu ülke için çabamızı sürdürüyoruz.
Sonuç, milletvekili maaş artışından ötürü, yüce halkımıza ‘oh olsun’ dersem bana kızar mısınız?
Mehmet FEYYAT
Eski parlamenter
(Eski DSP Edirne Milletvekili Şadan Şimşek görevi sırasında hiç maaş almadığı gibi bu emeklilik zammını da almayacağını kamuoyuna duyurdu. Y.B.)

Bu ihaleyi kim alır
Ankara'nın köprü ve geçitleriyle EGO'nun otobüs reklam panoları ihale ediliyor 

ANKARA Büyükşehir Belediyesi açık hava reklamlarının kiraya verilmesi için duyuru yaptı.
Bu ihaleler belediyelere ‘kaynak’ temini için önemlidir... ‘Getirisi’ büyüktür.
İhaleye öyle herkes giremez, çoğu kez de ihalenin ‘adres’i bellidir.
İlanın şartnamesinde özetle deniliyor ki:
“Bu ilanlar, Büyükşehir sınırları içerisinde inşa edilmiş 128 üstgeçit-58 adet köprü-altgeçit alınlıkları içindir. Yeni inşa edilecek geçitlerin kirası da bu ihaleye dahil edilecektir. Kapalı teklif usulü ile 10 yıl süreyle, bir yıllık 650.000.00 TL muhammen bedel ve 19.500.00 TL geçici teminat üzerinden verilecek.”
Büyükşehir, EGO otobüslerinin reklam panoları da ihale ediliyor.
1.786 adet (1631 solo ve 155 körüklü) otobüsün dış ve iç yüzeyleri reklam alanı olarak kullanılacak.
EGO da aynı yöntemle, 10 yıllığına verilecek, bir yıllık 1.500.000.00 TL, muhammen bedel ve 45.000.00 TL geçici teminat üzerinden...
Geçit ve EGO ihalelerinin ayrı ayrı yapılacağı da duyuruluyor.
İhaleye gireceklerin, kültür, sanat ve reklam işletmeciliği konusunda kamu sektöründe en az 10 yıl kesintisiz kira işletmeciliğinde bulunması, kira ödemelerinde gecikmeye ve temerrüde, kredi borcundan ötürü de takibata uğramamış olması gerekiyor. Bu şartname bu kadar ağır koşullar getirdiğine göre, akla ‘adrese teslim’ ihale iddiası gelmez mi?
Bir reklam firmasının sahibi soruyor:
“Bu ihale için kaç firma başvurdu. Ve ihalenin sonucu ne oldu? Kazananı belli midir?”
Merak bu ya!..