Nereden nereye...

Said Nursi’nin baş tacı olması ne kazandıracak.

Haberin Devamı

SAİD Nursi’nin çalışması olan Risale-i Nur’a ilişkin kullanım hakları Diyanet İşleri Başkanlığı’na devredildi. Birkaçı dışında, yazılı ve görsel basında haber bile olmayan bu gelişme, Yeni Akit gazetesinde 23 Kasım’da ayrıntılarıyla ele alındı. Manşetinde, “‘Risale-i Nur’ların basılması ve dağıtılmasındaki tartışmalara Bakanlar Kurulu son noktayı koydu” diyor Yeni Akit... Söz konusu kitapların, “bundan böyle basımı, dağıtımı ve okutturulması Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından gerçekleştirilecek” diyor.
Bakanlar Kurulu’nun: “Eser sahibi Sait Okur olan ekli listedeki eserler üzerindeki 5.12.1951 tarihli ve 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’ndan kaynaklanan tüm hak ve yetkiler Diyanet İşleri Başkanlığı’na aittir” diye aldığı karar hakkında Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Konya’da düzenlenen bir programda, Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılan söz konusu kararnameye ilk imzayı atan kişinin kendisi olduğunu söylemiş.
Pek çok uzmanın “Hurafe” olarak nitelediği ‘Risale-i Nur’lar için, Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu’nun 1964 yılında yayınladığı bir kitapçığın sayfaları, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın, “Çok şükür, yıllar sonra Bediüzzaman Hazretleri’nin vasiyeti yerine geldi” diye övünmesiyle çelişiyor. Din İşleri Yüksek Kurulu’nun ‘Risale-i Nur’lar için, “Nurcuların inanış ve değerlendirmeleri, İslam dininin; Kuran-ı Kerim ve Sünnet-i Senniye’deki kaide ve formüllerine uymayan bir inanış biçimi olmuştur. Nurculuk, dini meselelerde işi çığırından çıkaran bir kötüye kullanma olduğu gibi, milli ve sosyal konularda da birlik fikrini baltalayan bir zihniyeti temsil etmiştir... Bu risaleleri okuyanlar, kendilerini bütün Müslümanlardan üstün görmüşler, yalnız ve yalnız Nurcu olanların cennete gideceğini, Nur Risaleleri’nin günahları giderebileceğini kabul etmişler, netice olarak Nur Risaleleri’ni bir ibadet haline getirmişlerdir” tespiti ile yukarıda belirtilen Bakanlar Kurulu kararını yan yana getirdiğimizde ve bugünkü Diyanet İşleri Başkanlığı’nın geldiği konumu değerlendirdiğimizde “Nereden nereye” vurgusunun rastgele olmadığını anlayabiliriz. Dini çarpıtmayla yetinmeyen, İngiliz Muhipler Cemiyeti’nin kurucuları arasında bulunan, saltanat ve hilafetin kaldırılmaması yönünde uğraş veren ve tüm isyanların destekçisi olan, Atatürk’ün, Molla Sait diye ünlediği kişi, artık Türkiye Cumhuriyeti’ni yönetenlerin baş tacı...
Ferruh SİDAR

Haberin Devamı


AKP Alevilerden niçin oy almak için çalışıyor

Haberin Devamı

SON aylarda AKP, kendi yaşam tarzlarına aykırı olan Alevilerden ısrarla oy almaya çalışıyor. Hemen hemen tüm seçimlerde 1954 seçimleri hariç Alevi oyları CHP’ye verilmiştir. Aleviler, laik, Atatürkçü moderniteye açık toplumlardır. AKP yaşam tarzlarına uygundur. Bir Alevi Kürt kökenli olan Kemal Kılıçdaroğlu’nun ve CHP üst yönetiminin ve taşra örgütünün Alevi Kürt kökenli olması boşuna değildir. Bu durum CHP içinde Emine Ülker olayında olduğu gibi ayrışmaya sebep olmaktadır. Ben ortaokuldayken, Kahramanmaraş’ta oturdum. 1946 ve 1950 seçimlerinde Alevi Kürt köylerinden CHP % 100, DP ise sıfır oy alırdı? 1938 Dersim olayları taptaze iken! Sosyal yaşam, siyasi olayların üstüne çıkmıştır. Kaldı ki Atatürk ve İnönü hükümetleri, Alevi köylerini cezalandırıp, bu köylere ilkokul yaptırmamışlardır! İlköğretim davası, Cumhuriyet hükümetlerinin ana davası iken, Kürt köylerine okul yaptırılmamıştır. Babam bu okulları yaptıran gezici başöğretmen olduğu için yakından biliyorum. O zamanki Maraş nüfusunun % 10’u Kürt-Alevi idi. Özellikle Elbistan, Pazarcık, Göksun ilçelerinde bu oran % 40’a ulaşmakta idi. 1954 seçimleri öncesi Adnan Menderes, Alevi Kürt köylerine okul, su, yol getirmeye başlayınca, tüm bu CHP’li köyler DP’ye dönmüş, aydınlanma başlamış. Aslan ÖZMEN

Haberin Devamı


Sayek annesinden hiç ders almamış

Çiller’e benzemek marifet midir?

? CHP kafa karışıklığı nedeniyle iyi bir ekonomi yönetimi oluşturamadı. Aslında koşullar çok uygun, AKP’nin ranta dayalı, yolsuzluk ekonomisinden büyük kitleler çok rahatsız. Son yayın yasağı olayı da bunun somut göstergesi. CHP, aslında halkın sorunlarına somut ve özlü çözümler üreten halkçı ve kamucu bir ekonomi politikasıyla topluma umut ve güven verip iktidar olabilir ancak, bunlar sanki iktidar olmak için değil de AKP’yi iktidarda tutmak için çalışıyorlar. Böyle bir acemilik olabilir mi? CHP’de ekonominin başına getirilen Selin Sayek Böke çok liberal biri (rahmetli annesi Füsun Sayek solcu ve sosyalist bir insandı). Geçen çarşamba günkü Ahmet Hakan söyleşisinde, hem AKP’yi eleştirir gibi yapıyor, hem de AKP’nin ekonomi kurmayları olan Ali Babacan ve Mehmet Şimşek’i başarılı bulduğunu söylüyor. Bu yanlıştır. CHP Genel Başkan Yardımcısı bunu söylerse, toplum o sözleri “AKP ekonomide başarılıdır” diye algılar. Çünkü sözünü ettiği kişiler AKP’nin ekonomi yönetimini oluşturuyor. O söyleşide yadırgadığım bir başka husus da Tansu Çiller’e benzerliğiyle ilgili soruya verdiği yanıttır. Tansu Çiller’le kulvarının ve görüşlerinin farklı olduğunu söyledikten sonra “Eğer fiziki görünüm olarak benzetiyorlarsa bundan onur duyarım” diyor. Bana göre bu da sorunlu ve yanlış bir cümledir. Tansu Çiller toplumun hafızasında iyi iz bırakmamış bir siyasetçidir. CHP Genel Başkan Yardımcısı sıfatını taşıyan birinin “Tansu Çiller’le fiziki benzerlikten onur ya da gurur duyması” da halkta iyi bir izlenim bırakmayacaktır.
Mehmet LOĞ

Haberin Devamı


CHP’li belediye, kuş pisliği için üç dev çınarı kesti

YALOVA’daki ağaç katliamının nispeten küçük boyutlu bir benzeri Hayrabolu’da (Tekirdağ) yaşandı (tabii yine CHP’li belediye tarafından). İlçenin merkezindeki Şadırvan Parkı’nın önünde bulunan en az 50 yıllık üç adet dev çınar ağacı çok çirkin şekilde budandı; sadece üç adet hiç dalı olmayan kütük kaldı. Parkın sürekli üzerinde olan binlerce kuş da bu semti terk etti artık. Sanırım artık belediye çok mutludur, çünkü kaldırımlarda kuş pisliği olmayacak. Bir CHP’li olarak artık kesinlikle CHP’ye oy vermeyeceğim.
Selçuk AKBULUT


Biliyor musunuz

CHP Balıkesir Milletvekili Nedret Akova’nın, ÇED Yönetmeliği’nde yapılan değişikliklerin neden olacağı sorunlar ve Gönen Çayı’nın kirliliğinin neden olduğu risklerle ilgili konuyu Meclis’e taşırken, Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce’ye, “Balıkesir’de hangi şirketlere, ne tür işler için ‘ÇED gerekli değildir’ raporları verilmiştir? Herhangi bir maden şirketi yatırımı için ‘ÇED gerekli değildir’ kararı hangi işletme için verilmiştir” diye sorduğunu...


Yazarın Tüm Yazıları