Paylaş
AP Gençlik Kolları'ndan gelip DYP İstanbul İl Başkanlığı'nı yapan, daha sonra da DTP'nin kurucuları arasında yer alan ‘siyaset kurdu’ Orhan Keçeli, cumartesi günü yapılacak DYP Büyük Kongresi için ne diyor?
- Uzaktan seyrediyorum. Şu anda tarafsızım. 18 Nisan'dan beri DTP'de de yokum. DYP, eski arzuladığım DYP olursa varım.
- DYP'yi nasıl görüyorsunuz.
- İyi görmüyorum. Aslında benim görüp görmemem hiç önemli değil, kamuoyu önemli. Parti içindekiler de iyi görmüyorlar. 'Paket'leri bile ciddiye alınmıyor. Neden alınsın ki... Baksanıza, büyük illerde bile HADEP'in altında, altıncı durumda. Meclis'te sondan birinci. Koalisyon kurulurken bile DYP'ye teklif dahi yapılmadı. İstanbul'da 74 belediye başkanlığından sadece 2 beldede belediye başkanı var, Büyükşehir ve İl Genel Meclisi'nde hiç üyesi yok. Ülke sorunlarında görüşü bile sorulmuyor.
- Clinton, Çiller'le görüşmedi...
- Çiller, 1993'te ABD'ye gittiği zaman giydiği ceketi giymiş Clinton Meclis'e geldiği zaman, o bile fark ettirememiş kendisini... 1991'de Bush Türkiye'ye geldiğinde dönemin Başbakanı ve ANAP lideri olarak Özal'la 33, Meclis'te 2. parti olan SHP'nin lideri İnönü ile 30 ve 3. partinin lideri Demirel'le de 40 dakika görüşmüştü. Şimdi görüşmüyor, çünkü DYP Başkanı'nın bir karizması, itibarı yok.
- Neden böyle oldu?
- DYP milliyetçi-muhafazakár bir partiydi; kalkınmacı, hamleci... Şimdi bunlar konuşulmuyor. Bir örnek vereyim; Pakistan'ın Müslümanlığı da, demokratlığı da sonradan... Onun başbakanlığını yapan kadın -bayan Butto-, yolsuzluktan hakkında hapis kararı çıkınca, ülkesi dışına kaçtı. Kocası Pakistan'da cezaevinde... Şimdi DYP'lilerin, genel başkanlarının onlardan bir farkı var mı? 'Yüce' denilen Meclis de, onu aklamış... Sigara içen, benzin alan fakir fukara halk, onların bıraktıkları ülke borçlarını ödemiş. Antalya'da Hazine arazisinin üzerine bina yapmış, devlet zorla elinden alabilmiş. Şimdi hatırladım; karı-koca Clintonlar, 15 yıl önceki bir arsa satışından aldıkları komisyondan gelir vergisini eksik verdikleri iddiasıyla beş saat ifade verdi... Bizde ne oldu? Bu nedenle onların DYP'ye verecekleri hiçbir şey yok Türkiye'ye de...
ÇİLLER'LE DAHA KÖTÜ OLUR
- ....
- DYP'lilere sesleniyorum; insan evine hizmetçi, şoför alırken, daha önce nerelerde çalıştın, iyi hal káğıdın var mı diye soruyor. Bence bu karı-kocanın ehliyet bile almaması lazım. Çünkü netice ortadadır. Ona hálá oy verip başınızda tutacaksanız, neticesi daha kötü olacaktır. Ben bunları 1994'ten beri söylüyorum.
- Ama Tansu Çiller'i sizin partiye getirdiğiniz söylenir.
- Ben getirmedim. O dönem il başkanıydım, o dönem Genel İdare Kurulu'nda bulunan bazı kişilerin girişimi ile otomatikman partiye alındı. Milletvekilliği adaylığında bile benim yerimi verdiler. Ama milletvekilliği için hiç el etek öpmedim. Başvurum bile yoktu... Şunu ekleyeyim; ona hiç oy vermedim. Şimdi DYP delegelerinin önünde bir fırsat var iyi değerlendirmeleri lazım.
- Eski parti yöneticileriniz Çiller'in arkasında ama...
- Bunların karılarına, kızlarına sorun Çillerler hakkında ne düşündüklerini, size söylerler. 5 vakit namaz kılan, namusuna, şerefine güvendiğim Mehmet Gölhan, böyle birisine nasıl oy verir, anlaşılmaz. Ama gözlerini menfaat hırsı bürümüş bazılarının...
- Cumhurbaşkanı Demirel dostunuzdur...
- Yüreğime dokunan şeyler oluyor, bazı şeyleri konuşmak istemiyorum. ABD tarihinde Reagan'dan sonra ekonomisinin en geliştiği dönemi yaşatan Clinton, ikinci döneminin son senesinde; Sayın Demirel de... Ama Clinton'a kimse kal, tekrar devlet başkanı ol demiyor.
- Köksal Toptan'ın adaylığına ne diyorsunuz?
- Başka aday yok ki... Toptan'ın başka bir tarafı var; tabandan geliyor, namusuna şerefine bir şey söylenemez. Gözlerimi kapatıp kongreyi kazandığını düşünüyorum; Karadenizlileri tümden ayağa kaldırır. Çünkü Mesut Bey'den, Karadenizliler bıktılar.
- İmam-hatip okullarının açılmasının durdurulduğu sırada Toptan'ın büyük çabası olmamış mıydı; 'şube' adı altında birçok okul açmadı mı?
- Sen bunları açma. Toptan aslında muhafazakárdır.
- DYP delegelerinin kime oy vermesini önerirseniz...
- DYP'yi ayağa kaldırmak istiyorlarsa, Tansu Hanım dışında kime oy verirlerse versinler. Yoksa, DYP ayağa kalkamaz. 1964'te Demirel, 1992'de Ecevit örneğini unutmasınlar, her ikisi de partilerini yüzde 50'e yakın oylarla iktidara getirdiler.
Kime inanalım
İTÜ Maden Fakültesi Dekanı, TÜBİTAK görevlisi Naci Görür, Boğaziçi Üniversitesi'nden Prof. A. Mete Işıkara'nın dünkü açıklaması üzerine şöyle diyor:
‘‘Işıkara'nın açıkladığı TPAO'nun Marmara haritasına bakarak, tabanın belirlenmesinde daha değişik bakışa ihtiyaç vardır. 'Bu iş artık bitmiştir' demesinin bu aşamada doğru olmadığını, bunun nihayette petrol arama amacıyla yapıldığını söylemek gerekiyor. Marmara'da deprem riskinin azaldığını açıklamak için erkendir. Halkı yanıltmayalım, araştırmaları sürdürelim, daha net ve doğru sonuçlar verelim. Ben bu haritaları daha önce başka yerlerde görmüştüm. Haritadaki fayların hangisinin aktif, hangisinin pasif olduğunu saptamak, bu haritalar üzerinde daha çalışmayı gerektirdiğini söylemek istiyorum.’’
Okurlarımız soruyor; hükümet hangi üniversitenin görüşüne inanıyor?
ERZURUM Valisi O. Derya Kadıoğlu, Fehmi Kaplan adlı vatandaşın Narman Emniyet Müdürlüğü'nde ölümü nedeniyle 16.11.1999'deki yazımız üzerine şu açıklamayı yaptı: ‘‘Maktul Fehmi Kaplan vefatına müteakip İlçe Sağlık Ocağına götürülmüş, oradan Erzurum Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Süleyman Demirel Aziziye Araştırma Hastanesi'ne getirilip otopsi yapılmış ve ileri tetkik için de maktulden alınan parçalar İstanbul Adli Tıp Merkezi'ne gönderilmiştir. Ayrıca konu ile ilgili olarak Bakanlığımızın görevlendirdiği iki müfettiş tarafından idari soruşturmaya başlanmış olup, Cumhuriyet Başsavcılığı'nca da adli soruşturma ayrıca yürütülmektedir. Soruşturma sonucunda ortaya çıkacak durum ile ilgili gerekli yasal işlemlerin yapılacağından hiç kimsenin kuşkusu olmamalıdır.’’
Paylaş