İSTANBUL Büyükşehir Belediye Meclisi İmar Komisyonu 9 üyeden oluşuyor. Hepsi ’teknik’ eleman olarak biliniyor. Büyükşehir’de 347 meclis üyesi var; çoğu da AKP’li... CHP’lilerin sayısı 74 kadar... Yani muhalefetin sayısı 100’ü bile bulmuyor.
İstanbul’un imar planlamasında en önemli karar verici siyasi organı; İmar Komisyonu’dur.
Son dört yılda 4 bini aşan imar dosyasını kabul eden İmar Komisyonu’nun hangi parti ve isimlerden oluştuğunu öğrenmek ister misiniz?
Sefer Kocabaş (Başkan, AKP Zeytinburnu), Metin Karakaş (Başkan Vekili, AKP Silivri), Mustafa Demirkan (Rapörtör, AKP Bayrampaşa), Z.Nurdahan Yüzbaşıoğlu (Üye, AKP Pendik), Veli Sarıkaya (Üye, AKP Bahçelievler), Temel Yaz (Üye, AKP Kartal), Atalay Oğul (Üye, CHP Bahçelievler), Gülabi Kazma (Üye, CHP Eminönü), Hüseyin Avni Sipahi (Üye, ANAVATAN Taşdelen Belediye Başkanı).
(Son üye Sipahi, bugüne kadar yüzlerce dosyadan kaçına muhalefet şerhi koyduğunu açıklayabilir mi?)
Bu komisyonun geniş yetkisi vardır; İstanbul’un göğünü, zeminini istediği kadar ’deldirebilir’; istediği plan değişikliğini yapabilir, yeşil alanları imara açabilir, yoğunlukları artırabilir; öyle deprem olacakmış, su havzaları kuşatılacakmış, pek dinlemez.
Komisyon kamuyu değil dosya sahibinin talebini yerine getirmek için her türlü ’çabayı’ gösterir. İstenilen emsali verebilir.
İstanbul’un planlamasından sorumlu Büyükşehir’e bağlı İstanbul Metropolitan Planlama Merkezi’nin (İMP) çalışmalarını pek dikkate almadığı da zaman zaman eleştiri konusu olur.
(Sahi bu kadar lokal plana imza attığına göre İMP’nin buna hiç tepkisi olmuyor mu?)
İmar Komisyonu üyelerine şunu sormak gerekiyor.
Kamu kurum ve kuruluşlarından gelen ’görüşleri’ neden dikkate almıyorsunuz?
Her şeyi siz biliyorsanız; o zaman Koruma Kurulu, İSKİ, Ulaştırma ve Planlama Müdürlüğü, Park ve Bahçeler Müdürlüğü, Deprem ve Zemin İnceleme Müdürlüğü’nün kamu adına büyük emek sonucu ortaya koydukları raporları sizin için ne ifade ediyor? Yok eğer bu dairelerin uyarı ve görüşlerinin bilimselliğine saygı göstermiyorsanız neden bu kadrolar dağıtılmıyor?
Dünyanın hiçbir yerel yönetiminde "görüş alırım ama bürokrasinin değil biz seçilmişlerin dediği olur" anlayışı var mıdır?
Yoksa sizler ranta kurban etmekte olduğunuz güzelim İstanbul’u hiç sevmiyor musunuz?
Biliyor musunuz.... Sizler 2004 yılından itibaren İstanbul’u plansız bir şekilde yağmalayan/yağmalatan, emsal artışlarıyla İstanbul’u ’rant pazarı’na dönüştüren ’siyasetçiler’ olarak tarihe geçeceksiniz...
Kimbilir çocuklarınız ve torunlarınız sizleri nasıl anacaktır?
Bayramlık
Koyunlar, keçiler ve koçlar için
Ne kadar bayramsa Kurban Bayramı
Bu barış var ya, bu barış
Cephedekiler için o kadar barış
Can YÜCEL
Önce trafik kültürü
ÇE-TUR Çelebi Turizm Genel Müdürü; İstanbul Toplu Taşımacılar Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Suat Sarı’nın trafik çözümüne ilişkin önerilerine devam ediyoruz.
Sarı diyor ki:
- Şehir merkezleri, ana arterler veotoyollara 07.00-23.00 saatlerinde binek araç ve kamyonetler dışında TIR ve benzeri kamyonlar asla girmemelidir. Fabrikalar 06.00’da, devlet daireleri 07.00’de, okullar 08.00’de işbaşı yapmalıdır. Bu yerler 8 saat sonra aynı saat aralıklarıyla iş bitimi yapmalıdır.
- Yıllardır halkımız, trafik kültüründen mahrum bırakıldı. Almanya 1950’den beri 30 yıl boyunca görsel medya ile halkını trafik hakkında aydınlattı. Tüm TV, basın ve billboard’larla trafik ve kuralları halka öğretilmelidir.
Almanya’da kavşak stop çizgisini, aracıyla bir ay içinde üst üste iki kez ihlal eden sürücü akıl hastanesine gönderiliyor.
- Ülkemiz hafif ticari araç satışında dünyada ilk 3’e girmektedir. Tüm üretici firmaların sponsorluğuyla trafik eğitimleri ilköğretim okullarında zorunlu ders olarak Trafik Bakanlığı eğitmenlerinin vereceği teorik ve pratik eğitimlerle desteklenmelidir.
- Ehliyetler, Trafik Bakanlığı’nca verilmelidir. Mevcut tüm sürücüler ve yeni ehliyet alacaklar psikoteknik testler, defansif sürüş eğitiminden geçirilmelidir.
- Şehir merkezlerine ve tarihi Yarımada’ya girişler, araçlara takılacak çiplerle kontörlü bir düzende ücretli olmalıdır. (Örnek; Singapur...)
Bu tedbirlerin dışında çözüm yoktur.
Bu ülke her yıl teröre verdiği şehitler kadar trafik terörüyle binlerce insanını yitirmektedir. Ülkedeki zaman ve para israfının en büyük nedenlerinden biri, trafik problemidir.
Bu konuda ivedi olarak arama konferanslarına başlanması gerektiğine inanıyorum.
GÜNÜN SÖZÜ
"İnsanlar öğrenme dürtüsüyle doğarlar. Öğrenmeye karşı merak ve bundan duyulan zevk, insanın doğasında vardır. Bunlar bebeklikten başlayarak zamanla yok edilir."
(W.E.Deming)
Biliyor musunuz
DÖRT yılda bir yapılan ve sonuncusu geçtiğimiz günlerde Macaristan’da gerçekleştirilen Uluslararası Bilim Tarihi ve Felsefesi Kurumu’nun toplantısında, İslam Konferansı (OIC) Genel Sekreteri Prof. Ekmeleddin İhsanoğlu adına bir altın madalya verilmesinin kararlaştırıldığını...