İşte Beyoğlu’nun hali!

Haberin Devamı

İSTİKLAL Caddesi komple şantiye oldu, adamın kafasına inşaattan moloz düştü, kamyonlar dolu, her gün onlarca kişi oynayan taşlardan ayağını burkup hastaneye gidiyor (Taksim İlk Yardım’ın Acil’i bile kapatıldı, millet nereye gidiyor?) Sinemalar kapanıyor (Sine-Pop, Alkazar, Avrupa, Rüya ve Emek). Cadde tümden AVM’ye çevriliyor, tarih satılıyor (Anadolu hanı ve geçidi kapatıldı, ayakkabıcı oldu, Rumeli Han otel olacak, Serkildoryan AVM, Afrika Han kapalı bekliyor ve onlarcası inşaat halinde.) Kaliteden söz ediyorlar kendi yerli ‘kaliteli’ markalarımız bile (Mudo, Vakko, Beymen) yoklar, iyi işletmeleri batırıyorlar (La Brisse gitti, Nature&Peace kapattı, Kaktüs İstiklal kapattı, Cadde-i Kebir kapattı, Jazz Stop’u mühürlediler, Hayal Kahvesi’ni tahliye ettiler, Kum Saati’nin ruhsatını yenilemediler), baskı sürüyor.
Ve Talimhane ve karşı meydan civarı 80 dönemi gibi karanlık eğlence anlayışlarına terk ediliyor. Arap tavernaları peyda oldu ama kaliteden yana belediye restoran-bar ruhsatı alamadığınız yerlere otel yapmaya kalktığınızda ‘imar sorunları’ çözülüveriyor. Masa-sandalyeye düzenleme gelmedi (yeni bir kaosa zemin hazırlanıyor şimdi), trafik sorunu olmayan Taksim Meydan’a bir alt yolla trafik sorunu yaratıldı. AKM’yi hiç sormayın, Demirören AVM inşaatı esnasında çatlatılan tarihi Ağa Camisi’nin restorasyonu taahhüt edilen sürede bitirilmedi ve halk bir bayram daha sokakta (ayakkabıyla gezilen sokağa seccade atarak) bayram namazı kıldı.
Ve daha neler... Merkezde durum bu mahallelerde popülizmle idare edilip Galataport, Haliçport, Okmeydanıport..lara hazırlanılıyor... Ama Beyoğlu tarihine, mahallesine, kültürüne, ekmeğine sahip çıkacak, çıkıyor... Ben bu nedenle CHP’den Beyoğlu aday adayıyım. Benim adım Tarkan Konar, biz Beyoğluluyuz... Burada otururuz, bizi sorun tanıyın, bizden hizmet bekleyin.

Günün sözü

Haberin Devamı

İstihbaratçılık

AMERİKA ve İsrail’in Suriye’ye gönderdiği iki füze düşürülünce, Amerika tüm politikalarını değiştirmek zorunda kaldı. Amerika manevra yaptı. Zayiat vermeden işi durdurdu. Amerika’nın Suriye konusunda siyasetini değiştirmesi, sadece Erdoğan ve Davutoğlu’nu açığa düşürmüyor. Aynı zamanda, CIA ile birlikte çalışan MİT’i de zor duruma düşürüyor. İstihbaratçılık oynamanın da bedeli vardır! (Bülent ESİNOĞLU)

Haberin Devamı

Anketçiler halkı nasıl yönlendiriyor

-ANKETÇİLER, bazı adaylar için şakşakçılık yaparken, işi başından aşkın, canından bezmiş vatandaşın anket sorularına -anketçiyi başından savmak için- alelacele ve gelişigüzel verdiği yanıtlara çok fazla anlam yüklememek gerekir.
-Yerel seçim anketleri genel seçim anketlerine benzemez, doğru soruları sormak ve seçim sonucunu doğru tahmin etmek çok daha güçtür. Çünkü, genel seçimin aksine alternatifler çok fazladır.
-Ayrıca, anket sorularıyla yönlendirme yapmak çok kolaydır. Örneğin bir firma, dünya anketçilik tarihine geçecek bir yola başvurmuş ve rakip adayları çiftler halinde gruplayarak vatandaştan seçmesini istemiş. Fakat, anketi yönelttiği 1000 (hiçbir zaman bu kadar düşük sayıda bir örneklem grubuyla anket yapılmaz) vatandaşın verdiği yanıtları, sorudaki gibi çifter çifter gruplayarak değil, adaylara göre ayrıştırarak sunuyor. Yani soruyu koşullayarak sorarken, yanıtları sanki koşullamadan sorulmuş soruya yanıt imiş gibi sunuyor. Güçlü aday karşısında zayıf bir adayın bulunmasını isteyen iktidar yanlıları da, o zayıf adayı seçebiliyor. Yani zayıf adaya oy vermeyecek kişiye “Güçlü adayın karşısında kim olsun” sorusu soruluyor. Böyle bir yöntem yoktur. Bush’un Florida hırsızlığı bile bunun yanına cücük kalır. Bir dostumuzun notlarından yararlanarak bunu yazdık. Bu ülke şakşakçılık, şamata ve yıkama-yağlamadan hiç kurtulamayacak mıdır?
Yönlendiren, saptıran anketçileri denetleyecek bir kurum yok mudur?
Onlar tüketici mahkemelerine verilebilir mi?

Haberin Devamı

Adımız Andımızdır marşı

OKULLARDA okunan ‘Andımız’ı iktidar kaldırdı.
Prof. Dr. Doğan Kantarcı soruyor:
“Peki şimdi ‘Adımız Andımızdır’ marşını nerede okuyacağız? Biz dağlarda ormanlarda okuyoruz.”
Ekliyor: “Türklerin beslediği Türk marşı budur... Sakın Türk marşı denildiğinde Mozart’ın bestesi akla gelmesin.”
Bize okudu, bildik bir marşımızdır.
Söz: Behçet Kemal Çağlar.
Beste: Ahmet Muhtar Ataman.
“Adımız andımızdır, yoluna can koyarız
Türk olmayı en büyük şeref
En büyük şeref ve şan sayarız. Türk’üz,
Türk’üz dedikçe kalbimiz almakta hız
Türk olmayı en büyük şeref
En büyük şeref ve şan sayarız.”

Dr. Sekban ‘Kürt Meselesi’kitabını neden yazmış

Haberin Devamı

YARDIMCI Doç. Ramazan Tokdemir’in dünkü ‘Atatürk’ün Kürt politikasını Erdoğan ve Öcalan esas alıyor’ yazısında geçen Mehmet Şükrü Sekban’ın (d. 1881 Ergani-ö. 1960) kim olduğunu sordu bazı okurlarımız. Musa Anter/Hatıralar 1. Cilt’e göre: Kürt doktor ve siyasetçi. Ortaöğrenimini Diyarbakır’da tamamladıktan sonra İstanbul’a gitti, Çengelköy Lisesi’nden sonra Askeri Tıbbiye’ye kaydoldu, 1903’te yüzbaşı rütbesiyle Askeri Tıbbiye’den mezun oldu. 1923’te Lozan Antlaşması imzalanınca Bağdat’a geçti... 1939’da Bağdat’tan Türkiye’ye döndü ve 1946’da Türkiye İşçi ve Çiftçi Partisi’nin kurucu üyelerinden oldu. Paris’te yazıp Sorbonne’da bastırdığı ‘La Question Kurde’ (Kürt Meselesi) bugüne kadar tartışma yarattı hep: Dr. Sekban, kitabında “Kürtlerin aslında Türk olduğunu” söylüyor.Daha sonra Musa Anter’e, kendi deyimiyle ‘sahte ve uyduruk’ kitabını yazma nedeni olarak “1925’te Kürdistan sahipsiz kalmış, her türlü zulüm ve soykırıma tabi tutulmuş... Bu üzüntüler içinde şöyle düşündüm: Ankara’nın cahil ricali bütün dünya Türk diyor, bari ben de ‘Kürtler Türk’tür’ diyeyim de belki Kürtlerin üzerindeki bu zulümler hafifler” diyor ve şunları da ekliyor:
“Güya ben İstanbullu Çerkez karımın etkisinde kalmışım. Karımın İstanbul hasreti yüzünden kitabı yazmışım ve gayem Atatürk’ün affına uğramakmış... Halbuki yemin ediyorum böyle bir şey yoktu.”

Yazarın Tüm Yazıları