İstanbul plansız kaldı

MİMARLAR, İnşaat, Şehir Plancıları, Çevre, Ziraat, Makina, Elektrik ve Harita Mühendisleri Odalarının başvurusu üzerine, 2006 sonunda Büyükşehir’e bağlı BİMTAŞ AŞ bünyesinde oluşturulan İstanbul Metropolitan Planlama ve Kentsel Tasarım Merkezi (IMP) tarafından hazırlanan ’1/100.000 Ölçekli İstanbul İl Çevre Düzeni Planı’, İstanbul 2. İdare Mahkemesi tarafından iptal edildi.

Haberin Devamı

Daha önce plan hakkında yürütmenin durdurulmasını isteyen 8 odanın başvurusu da kabul edilmiş ancak Büyükşehir tarafından bir üst mahkemeye yapılan itiraz üzerine reddedilmişti.

Odalar yürütme için Danıştay’a giderken, Büyükşehir’in de bu karar için aynı yolu izlemesi bekleniyor.

İnşaat Mühendisleri Odası’nın dilekçesi üzerine verilen son iptal kararı üzerine İstanbul plansız kalmış oldu.

Örneğin liman alanlarının iş, turizm ve ticaret merkezi olarak yapılaşmasının (Haydarpaşa, Galataport, Zeyport vs. gibi) önü kapandı...

Aynı şekilde havzalardaki betonlaşma kararları da iptal edilmiş oldu. Tarım alanları da kurtulmuş oldu.

İnşaat Mühendisleri Odası’nın bu konudaki açıklamasında "Planın teknik olarak yeterli olmayan, planlama ciddiyetiyle hiç bağdaşmayan, ciddi sakıncalar içeren, kente insan öncelikli değil, rant ve pazarlama öncelikli bakan bir yaklaşımın ürünüdür.

Uygulandığı takdirde, İstanbul’un sorunlarını çözmek bir yana, gelişimini bugünkünden de daha tehlikeli boyutlara sürükleyecek, kentin tarihi ve doğal değerlerinde geri dönülmez tahribatlar yaratacaktır" denilerek şu noktaların altı çizildi:

- İstanbul 1/100.000 Ölçekli İl Çevre Düzeni Planının yetki unsuru bakımından hukuka uyarlılığının olmaması,

- 1/100.000 Ölçekli İl Çevre Düzeni Planı’nın BİMTAŞ A.Ş.’ye ihale edilmiş olmasının usule uygun olmaması,

Yine, yetki ve şekil unsuru açısından hukuka aykırı bulunan dava konusu plana davacı tarafından yapılan itirazın reddine yönelik davalı idarenin işleminde de hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır."

Hukuksal dayanak

Mimarlar Odası Büyükşehir Şubesi Başkanı Eyüp Muhçu "İptalle yağma niteliğindeki pek çok plan kararı kaldırılmış oldu, yani iptal edilerek hukuksal dayanağı kalmadı.

Eğer Büyükşehir benzer nitelikli bir planı hazırlamaya kalkarsa yine yargıdan dönebilir.

Bu nedenle yeni Nazım İmar Planı’nın ’çağdaş bilimsel ve şehircilik ilkelerine uygun demokratik ve katılımcı’ bir sürece bağlı olarak hızla hazırlanması gerekiyor" dedi.

Bingöl’de ’33 Kurşun’
33 askerimizin şehit edildiği (24.5.1993) Bingöl katliamının 15. yılı bugün...

Gazeteci Saygı Öztürk’ün, o tarihte yaşananları belgeleriyle ortaya koyduğu ’33 Kurşun’ (Doğan Kitap) adlı kitabında, katliamdan yaralı kurtulan askerler, katliamı gerçekleştiren teröristler, dönemin Asayiş Kolordu Komutanı Korgeneral Necati Özgen, Bölge Valisi Ünal Erkan da çarpıcı açıklamalarda bulunuyor.

Yayın yasağı nedeniyle bugüne kadar kimlerin yargılandığı, ne ceza aldığının bilinmediği Bingöl katliamıyla ilgili mahkeme kararları, Bingöl şehitlerinin kimlikleri, fotoğrafları ilk kez ’33 Kurşun’ kitabında belgeleriyle yer alıyor.

Bazı ilaçlara ’helal belgesi’ isteniyor

İÇİNDE bulunduğumuz son 3-4 aydır tıp camiamızda ilginç bir tartışma süregelmektedir.

Bir İtalyan firması ’yenidoğan’da solunum güçlüğüyle doğan prematüre bebeklerde kurtarma tedavisinde kullanılmak üzere dünyada 1992 yılından bu yana 55 ülkede kullanılmakta olan ve dünya literatüründe en etkili olarak gösterilen yeni bir surfaktan preparatını Türk tıbbının hizmetine sundu.

Buraya kadar her şey güzel fakat gelin görün ki ilaç, hekimlerimiz tarafından kullanılmamaktadır.

Firmadan aldığımız bilgi gereği şu gerekçe ile yenidoğan hekimlerinin bir kısmı tarafından kullanılması caiz görülmemiştir.

Bu ürün domuz akciğerinden elde edilmektedir.

1.5 ml olan bu ürünün içerisinde yüksek derecede fosfolipidler ve proteinler bulunmaktadır.

Ürün 10 aşamalı sterilizasyon prosedüründen geçirilmekte olup dünyanın en güvenilir surfaktan preparatıdır.

Hekim olarak firmadan öğrendiğimiz kadarıyla ürün İran, Malezya, Fas ve Tunus’ta bile kullanılmaktadır.

Ülkemizin geldiği son noktayı görmeniz açısından çok önemli bir gelişmedir.

Eğer bebeklerimizin hayatlarını emanet ettiğimiz en aydın diyebileceğimiz bir hekim kitlesi böyle düşünmeye başlamışsa o ülkede ne bilimden ne de sanattan konuşmak abesle iştigal etme noktasına gelmiştir.

Firmadan aldığım son bilgi ise son derece şaşırtıcıdır:

Yenidoğan hekimlerimizin bir kısmı, Diyanet İşleri veya müftülükten bu ilaçla ilgili helal belgesi istemektedir.

Yüce Atatürk’ün kurduğu bu Cumhuriyet yazıktır ki artık kadılarla, müftülerle şekillenecek...

Hayatta en hakiki mürşit ilim midir acaba?!

Hekimlerimize bir sormak lazım.
OÄŸuz TANRIKULUÂ
tanrikulu.o@gmail.com

Biliyor musunuz

SİVAS katliamı kurbanlarından biri olan şair Metin Altıok anısına bu yıl ilk kez verilecek şiir ödülünü 'Üzgün Kediler Gazeli’ kitabıyla Haydar Ergülen’in kazandığını, bugün İTÜ Maçka Yerleşkesi Mustafa Kemal Amfisi’nde 19.00’da yapılacak törende Fazıl Say ile Sezen Aksu’nun ilk kez bir araya geleceklerini...

İSTANBUL Büyükşehir Belediyesi’nin Gülhane Parkı’nda yaptırdığı ’İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi’nin bugün 11.00’de açılacağını...

Haberin Devamı

OKUYUNUZ

Neden ev sahipleri ve kiracılar birliği yok
ECEVİT Hükümeti, 18.2.2000'de kira artışlarını 2000 yılı için %25, 2001 yılı için ise %10 ile sınırlayan kanunu yayımlandı.

Anayasa Mahkemesi ise artışa sınırlama getiren 4531 sayılı yasayı, Adana 2. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin başvurusu üzerine 19.7.2001'de iptal etti. Adana 2. Sulh Hukuk Mahkemesi, duzenlemenin Anayasa'nın 'sözleşme özgürlüğü' ilkesine aykırılık iddiasını uygun görerek, yüksek mahkemeye başvurmuştu.

Mahkeme, iptal gerekçesinde:
"Yasanın yürürlüğe girdiği tarihte öngürülen artışa koşut kiralarda 2001 için kabul edilen %10 artış, 2001'deki kriz nedeniyle oluşan fiyat artışlarının altında kalmıştır...

Bu durumda, itiraz konusu ibareyle mülkiyet hakkıhıh özüne dokunacak biçimde yapılan ölçüsüz sınırlamının demokratik toplum düzeninin gerekleriyle bağdaştırdığı ileri sürülemez" olduğunu belirtmişti.

Haberin Devamı

Bugün yine hükümet yoksul ve ev sahibi olamayan vatandaşına şirin gözüken yasayı raftan indirdi.

Öncelikle bir ev sahipleri birliği ile kiracılar birliği yok.

Her iki taraf da ortak karar almıyor.

Fiyatlar "serbest piyasada" belirleniyor.

Bugün %14,60 UFE oranı varken ben bir kiracıma %7.5, bir kiracıma %10 zam yaptım.

Çünkü rayiç bu sene böyle oluştu.

Öyle bir hava oluşturuluyor ki sanki ev sahibi kira zammı gelince kendi kişisel hırslarıyla kiracıya yükleniyor.

Ben rayiçin üzerinde para istesem kiracımdan, karşı boş kiralık daire daha ucuz ise oraya kacmaz mi?

Ev sahibinin rayiçin uzerinde para istemesi mümkün olabilir mi?

Ayrıca eski kiracı sürekli civardaki yeni kiralık boş daireden ucuza oturmaktadır.

Demir fiyatları 4 ayda %150 artarken hükümet onlara sınırlama getirsin.

Fakirin karnını doyurduğu ekmek, pirinç, makarna zamlarına sınırlama getirsin.

Kiracı ile evsahibini karşı karşıya getirip kaos yaratacak yasaları ortaya koymasınlar.

Bu ülkede kiracılık zor ise devlet TOKİ'sini daha çok çalıştırsın, çalışanına daha çok ücret versin de vatandaşını evsahibi yapsın.

Vergisini veren yaptığı tasarruflarla bir iki ev almış vatandaşıyla uğraşmasın.

Serbest piyasa ekonomisinde fiyatlar piyasada oluşur. Tıpkı mısırda, pirinçte, demirde olduğu gibi!
Başar ERGÜN-KADIKÖY

Haberin Devamı

Murad Bayar niye ses vermiyor?

"SAVUNMA Sanayi Müsteşarlığı'nda (SSM) neler oluyor?

SSM'de anlaşılmaz uygulamalar var.

ATAK helikopter ihalesinde takvim yine uzadı" başlıklı yazıya birçok yorum geldi.

TBMM Milli Savunma Komisyonu üyeliği de yapmış eski bir milletvekili, 11 yıldır PKK ile mücadelede 6 ay içinde alınması gerekli denilen ancak ihale sonuçlandığı halde helikopterlerin 18 aydan beri prosedürün tamamlanmamasından ötürü teslim edilememesini bir türlü anlamadığını belirterek şunları söylüyor:

"Dikkat ettim.

İki yazınıza da Savunma Sanayi Müsteşarı Murad Bayar’dan cevap yok.

İktidardan da tık yok.

İç dünyalarına bu ihalelerin ‘vatana ne kadar faydalı olduğu’ savunmasını yapıp, belki de sizi 'iş bilmezlik' ile suçluyorlardır.

Yazınızdan anladığım kadarıyla ‘ürün’ ile ilgili teknik bir yorumunuz yok.

Zaten bu tür ürünler üç aşağı beş yukarı aynı kalitededir.

Sorun ‘teknik şartname’ adı verilen ve ürünün sadece alım yönteminin belirlenmesindeki çelişki...

Yani çifte standart... Daha doğrusu alım yöntemlerinde bir standardın olmaması..."

Doğru söze ne denir?

Haberin Devamı

Belli ki Murad Bayrak, Putin’e mektup yazdırdığı Tayyip Erdoğan’ın siyasi desteğine güveniyor.

Kararlarına da...

Yoksa 400 milyon dolarlık ihtilaflı anti-tank ihalesindeki aksaklıkların arkasına sığınarak mı Rus Rosoboronexport firmasının aldığı orta menzilli tanksavar ihale sürecini yaz-boz tahtasına çevirdi.

Savunma Sanayi Müsteşarı Bayar, ATAK projesinin 10 yıl bekletilmesini de mazeret olarak görmemesi lazım.

Soru ÅŸudur:
ATAK’ta ihale tamam da uygulamaya 18 aydır niye geçilmedi?

Zaman kaybediyorsunuz.

Ä°lan ettiÄŸiniz teknik ÅŸartnamelere niye kendiniz uymuyorsunuz?

Türkiye yol geçen hanı mı?

Yoksa babanızın çiftliği mi?

Hep Savunma Sanayii İcra Komitesi kararlarının arkasına sığınamazsınız ki?

Neticede idari ve teknik sorumluluk Müsteşar Murad Bayar Bey’e ait.

Bu da yanlışlıkları örtmez.

Ağır görev ihmali ihtimali hatta yüce divan ihtimalini de...

Haberin Devamı

Bizden söylemesi...

Güneş balçıkla sıvanmaz!

Bakırköy Çevre Platformu'nun açıklamasına karşı iki

BUGÜN (dün) köşenizde yayınladığınız bir platforma ait olduğu anlaşılan basın bildirisinde babamın ve benim adım geçmektedir.

Bu mesajı size hem cevap hakkımı kullanmak hemde sizi aydınlatmak için gönderiyorum.

Öncelikle bilinmesi gereken:
Şahsımın bahse konu olan yerde herhangi bir ticari faaliyetinin bulunmadığıdır.

İkinci olarak da yakın arkadaşım olarak adı geçen Ali İhsan Koç'un benden yaklaşık 20 yaş büyük Bakırköy'ün cemiyet hayatından tanıdığım bir kişi olduğudur.

Nedenini anlmakta zorlandığım bu bildiriyi hazırlayan ve dağıtan kişiler hakkında her türlü yasal hakkımı kullanacağımı bildirmek isterim.
Celal MAHMUTYAZICIOÄžLU

Ä°ÅžYERÄ°MÄ°N YARISINI ALDILAR

BUGÜN (dün) köşenizde yer alan ismimin geçtiği bölüm ile ilgili olarak bilmenizi istediğim bazı şeyleri sizinle paylaşmak isterim.

Bundan 8 yıl önce Çevre Dostları Derneği'nde birlikte çalıştığım Ülker Salman Durukan ile birçok faaliyet gerçekleştirdim.

Bu faaliyetler çevre duyarlılığımızı Bakırköylülerle paylaşmaya dönük faaliyetlerdir.

Ataköy'de bulunan yine daha önceki belediye (Ahmet Bahadırlı) tarafından derneğin kullanımına tahsis edilen yerde kaçak olarak yapıldığını sonradan öğrendiğim restoranın yapımında mesleğim olduğu için çeşitli katkılarda bulundum (Çatı yapımı vs...).

İlerleyen günlerde ağırlaşan ekonomik sıkıntılardan ötürü işlerime ağırlık vermek zorunda kaldığım için dernek faaliyetlerine katılamadım.

Eski Baksu İstasyonu'nun olduğu binanın yanında bulunan yaklaşık 20 yıl önce yapılmış bina daha önceki belediye tarafından bana kiralanmıştır, Belediye seçimlerinin sonrasında yeni seçilen belediyeye kullandığım yerin yarısını iade ederek 75 m2 kullanmaya devam ederken rayiç bedelin üzerinde bir kira ödemeye devam etmekteyim.

Üç yılın üzerine 3 ya da 4 hafta önce tekrar görüştüğüm Ülker Salman Durukan kendisine maddi destek sağlamamı istemiştir.

Fakat ben kendisine istediği ölçüde maddi yardım sağlayamadığım için böyle bir bildiriyi kaleme aldığına inanmaktayım.

Diğer bir konu ise Celal Mahmutyazıcıoğlu ile olan yakın arkadaşlığım konusudur ki bu bilgide tamamen kasıtlı ve yanlıştır.

Bakırköy Spor Kulübü yönetici olduğundan tanıdığım Celal Yazıcıoğlu benden yaşça çok küçük olan bir kişidir ve kendisiyle anlatıldığı gibi bir samimiyetim de yoktur."
Ali İhsan KOÇ-Karadeniz'in Sesi Radyosu (93.3)

Deprem Vahit: Çin'deki nükleer patlama olabilir

1999 depreminden sonra kendi yöntemleriyle geliştirdiği çalışmalarını deneysel boyutlarda izlemeyi sürdüren Vahit Okumuş, (Deprem Vahit), kendi verilerine göre Çin'deki olayın deprem olmadığını savunuyor.

"Bu bir yeraltı nükleer denemesi olabilir" diyor.

Kuzey yarımküresinde bu büyüklükte bir deprem olamayacağını savunan Okumuş, "Önce dağlardan kayaların fırlaması bu kuşkuyu doğuruyor. Çünkü depremlerde şimdiye kadar böyle bir şey görülmez" diyor.

İnşaat mühendisi olan ancak fizik dalında özel deneyleriyle yıllardır depreme kafa yoran Okumuş'a göre, "Çin verileri tam olarak açıklamadı.

Acaba bu bir nükleer patlama mıdır? Bilimsel sonucunu bizler öğrenmek zorundayız" diye konuşuyor.

Yazarın Tüm Yazıları