Paylaş
AKP, kendi döneminde ortaya çıkmış bu sorunların çözümlenmesi/hafifletilmesi bağlamında son iki yıllık bir süreç içerisinde, bazı yasal ve idari düzenlemeler gerçekleştirmiştir. Konuya ilişkin üç temel kanunda (İş/İhale/Kamu Sözleşme) ek değişiklik yapılmış, üç adet yönetmelik kabul edilerek Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
Hükümetin 2016 eylem planına göre 21.03.2016 tarihine kadar çıkarılması gereken asıl iş/yardımcı iş ayrımı yapılması, asıl işlerde çalışan taşeron işçilerin sürekli işçi kadrosuna alınmasına ilişkin düzenleme ise yayımlanmamıştır.
Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun 22.03.2016 günü yaptığı bir açıklama ile tüm bu çalışmalar bir tarafa bırakılmış, yeni bir yaklaşımla taşeron işçilerin tamamının ‘özel sözleşmeli’ olarak kadroya alınacağı ifade edilmiştir.
Başbakan tarafından açıklanmış bu yöntemin içeriğinin ilgili bakanlar tarafından doldurulmasına gayret edildiği ve konunun henüz netleşmediği görülmektedir.
Getirilmek istenen bu düzenlemeden konunun muhataplarının da memnun olmadıkları, beklentilerinin karşılanmadığı anlaşılmaktadır. Bu düzenlemenin, belediyelerde çalışan taşeron işçiler başta olmak üzere, yeni sorunlara/tartışmalara yol açacağı tahmin edilmektedir.
AKP’nin kendi çıkardığı taşeron sorununu çözümü için iki yıl uğraştıktan sonra aniden yöntem değişikliğine gidişinin nedeni, 2-3 ay öncesini dahi görememekten mi? Bir süre de bunlarla vakit geçirilme isteğinden mi, yoksa olası bir erken seçimden mi kaynakladığı konularının ayrıca araştırılması gerekmektedir. / Mahmut ESEN - E. Mülkiye Başmüfettişi
PARKİNSONDAN KORKMA
TOPLUMDA ‘titreme’ hastalığı olarak bilinen parkinson, sanıldığının aksine çaresiz bir hastalık değil. Türkiye’de kurulan Beyin Pili Hastaları Derneği (BEYPİLDER), parkinson ve diğer hareket bozukluğu hastalıkları konusunda toplumu bilinçlendirmek için çalışmalar yapıyor. Kendisi de 23 yıllık parkinson hastası olan BEYPİLDER Başkanı Ahmet Metin, dünyada 11 Nisan’ın (Pazartesi) Parkinson Günü ilan edildiğine dikkat çekerek, şunları söylüyor: “Hastalık nedeniyle ben de avukatlık mesleğimi yapmakta zorlanıyordum. Ama beyin pili ameliyatıyla yeniden hayata bağlandım. Derneğimiz aracılığıyla tüm hastalara parkinsonun korkulacak bir hastalık olmadığını, hayattan kopmanın doğru olmadığını anlatmaya çalışıyoruz. Hastalara ve hasta yakınlarına destek olmak istiyoruz. Doğru tedaviyle su bile içemeyen, gömleğini ilikleyemeyen hastaların eski sağlıklı günlerine kavuşabileceğini bilmelerini istiyoruz. Bu amaçla Türkiye’nin dört bir yanında ücretsiz eğitim toplantıları ve sosyal etkinlikler düzenliyoruz.” www.beyinpili.org.tr
ÂŞIK VEYSEL'İN DP DÖNEMİNDE NELER YAŞADIĞINI BİLİNİZ
‘YAPTIKLARI işin adını halkçılık koyarak tam bir kara mizah sergiliyorlar. Dün ayağındaki çarığı, başındaki kasketi yüzünden Âşık Veysel’i Ankara’ya sokmayan kafayla milleti aşağılamak için benim muhtarla resmimi kapağa basan kafa aynı kafadır. Bunların demokrasisi, milletsiz bir demokrasi...’
Veysel, Atatürk devrimlerine sıkı sıkıya bağlı bir âşıktır. Atatürk’ün gösterdiği hedeflere ulaşmanın ve bu uğurda çalışmanın en büyük erdem olduğunu düşünmektedir. 1940’lı yılların tek partili CHP iktidarı süresince, yaşamının en hareketli dönemini yaşamıştır. Âşıklık mesleği bakımından da en parlak dönemi bu dönemdir. Yaşamı boyunca Köy Enstitüleri’nin yanında yer almıştır. Bu enstitülerde bağlama ve halk müziği dersleri vermiştir. 1950 yılından sonra, DP iktidarı döneminde gelişen olaylar Veysel’i enstitülerden kopardığı gibi devlet ve hükümet erkânıyla ilişkilerinde de kopmalara sebep olmuştur.
Ona göre Demokrat Parti, Atatürk devrimlerinin yolundan ayrılmış bir partidir. Onun DP ile DP’nin de onunla ilişkileri hiçbir zaman sıcak olamamıştır. Dolayısıyla 1950’li yılları daha çok köyünde geçirmiştir.
Buna karşın DP iktidarı Veysel’i rahat bırakmaz. Köyünden, ovasından dışarı çıkması yasaklanan Veysel’in çalıp söylemesi de yasaklanmıştır. Sivas valisi tarafından DP’ye kaydolması için kendisine baskı yapılır, fakat Veysel bunu kabul etmez. Bu olay üzerine, sazının jandarmalar tarafından yakıldığı bile söylenir.
Veysel’in baskı gördüğü, köyünden çıkmasına izin verilmediği yani Ankara’ya sokulmadığı dönem tek parti dönemi değil, o çok öykündükleri, özendikleri, örnek aldıkları DP dönemidir. K.P.
YAŞAM SAVUNUCULARI KAZANDI
KIRKLARELİ’nin Kocadere mevkisinde yapılması planlanan Kalker Ocağı, Kırma-Eleme Tesisi Kapasite Artışı ve Hazır Beton Tesisi projesine valiliğin ‘Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir’ raporu vermesi üzerine; Trakya Platformu dava açmıştı. Açılan dava sonucunda Danıştay ‘Mahkeme kararı ve dayandığı gerekçe, hukuk ve usule uygun olup, bozulmasını gerektirecek bir sebep de bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile anılan kararın onanmasına’ karar verdi.
Gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmak için mücadele eden yaşam savunucuları yine kazandı. Yaşam alanlarını korumak için yurttaşlar, muhtarlar, kent konseyleri ve sivil toplum örgütleri olarak, bilim ve hukuk ile işbirliği içerisinde yaşamı savunmaya devam edeceğiz. / Göksal ÇİDEM -
Doğal Yaşamı Koruma Vakfı, Kırklareli İl Temsilcisi
MESAJ PANOSU
CHP İzmir Milletvekili Özcan Purçu “8 Nisan Dünya Romanlar Günü, ülkemizde de Dünya Romanlar Günü olarak kabul edilsin. 8 Nisan, Romanlara yönelik önyargıların yıkıldığı, farkındalığın arttığı, dayanışma günü olsun” diyerek kanun teklifi verdi.
BİLİYOR MUSUNUZ?
KADIKÖY ve Ataşehir Belediyeleri, Rusya Federasyonu İstanbul Başkonsolosluğu, CSKA Moskova, Rusya Eğitim Kültür İşbirliği Derneği, Bilingual Çocuk Eğitim Kültür ve Geliştirme Derneği, Boğaziçi Sportif Etkinlikler’in düzenlediği “Güle Güle Kış! Hoş Geldin Bahar! Rus-Türk Bahar Şenliği”nin 10 Nisan Pazar 13.00’te Ataşehir Çimento Lisesi’nde yapılacağını...
Paylaş