Paylaş
İktidardaki partinin siyasetini suçladı. Ama gerçeklere bakılırsa seçmenin kendisi açısından doğruyu yaptığı, dolayısıyla onu suçlamanın anlamsız olduğu görülebilir. AKP’nin de kendisi açısından gerekli olanı yaptığı, iktidarda kalmaya çalıştığı, onun da suçlanmasının yararsız olduğu sonucuna varılabilir. Geriye seçimin üçüncü tarafı muhalefet kalıyor. O ise kendisi açısından yapılması gerekeni yapmadı. Seçmenin 7 Haziran’da önüne koyduğu fırsatı, anlaması kolay olmayan akılsızlık ve beceriksizlik içinde geri çevirdi.
Bu sonuçla siyasi-ekonomik kaos önlendi. AKP’nin Anayasa’yı ve TC’nin düzenini altüst etme tehlikesi -şimdilik- önlendi. 7 Haziran’da tekrar sınıfta kalan muhalefete 4 yıl ek süre verildi.
Sorun ne demokrasimizin geriliği, ne seçmenimizin engelli oluşu, ne de AKP’nin liderinin kurnazlığı ve mutlakiyet siyaseti. Sorun muhalefetin ve liderlerinin zayıflığı, güven vermemeleri. Demokrasi yaralı ama ayakta. Seçmen didiniyor. AKP, iktidarı bırakmamak için ne mümkünse yapmaya devam edecek. Değişmesi gereken ve bunun için mutlaka bir yol bulunması gereken muhalefet.
Bu sorun aceleyle kurultay toplamakla, üstünkörü tedbirlerle, oldubittilerle çözülmez. Yeni, başarılı, güven veren simalara, azimli ve çalışkan kadrolara ihtiyaç var. Mevcut bencil yapıların yıkılması gerek. Koltuğuna yapışan siyasetçi sendromundan kurtulunması gerek. Sık olarak örnek gösterilen ABD’de, liderler 20-30 aday arasından, onlarca münazara, 50 eyalette yüzlerce toplantı ve seçmenle birebir tartışma, en özel kişisel ayrıntıların medya tarafından korkusuzca ortaya konup incelenmesini içeren en az iki yıllık bir süreçten geçmek zorunda. Ve bu süreç 4 yılda bir yenileniyor. Temsilciler Meclisi seçimi iki yılda bir yapılıyor. Örnek alınacaksa, bu ciddi sistem alınmalı.
CHP ve MHP’nin önünde ehliyetli kadrolar, inandırıcı programlar yaratmak için uzunca bir süre var. Tabii bu sırada AKP’nin, seçimde kaybettiği şansını, muhalefetin zaaflarından yararlanarak bir şekilde elde etmeye çalışacağı kuşkusuz. Muhalefetin artık modern Türkiye’nin çıkarlarını öne çıkarması, uzun vadeli düşünmesi, oyuna gelmemesi ve ülkeyi iyi yönetme yeteneğine sahip olduğunu seçmene kanıtlaması gerekiyor. Eski tas eski hamam devri kapandı. “İktidar partisi lideri demokrasi bizim için araçtır” diyor. Amacı belli. Muhalefetin de demokrasiden başka aracı yok. Amaç da 1923 Cumhuriyet’inin 2023’de telef olmasını önlemekten öteye, ikinci yüzyılında yeni bir atılım yapması...
Tuluy OSKAY
‘Halk inanmaya müsaitse yalan ne yapsın’
İSRAF haram deyip yıllarca Halife Ömer’in 12 yamalı hırkasıyla övündüler; milletin alın teri olan vergileriyle toplanan 1 milyar 370 milyon lirayı israf edip kendilerine saray kurdular.
Yeter artık bu hasret bitsin yurduna dön deyip uğrunda gözyaşı döktükleri Hoca efendilerine, çıkarları ters düştü sırt çevirdiler; birlikte işledikleri tüm suçları yol arkadaşlarının sırtına yükleyip paralel yapı icat ettiler!
Cemaat bizi kandırdı deyip geçmişin üstüne sünger çektiler; yaptıkları yanlarına kâr kaldı, halk yine inandı.
Yalan yoruldu, ağız yorulmadı.
Halk inanmaya müsaitse yalan ne yapsın!..Vecdet ÖZ
GÜNÜN SÖZÜ
“Bir kör başka bir köre yol gösterirse birlikte çukura yuvarlanırlar.”
[Matthew Henry]
Büyükşehirler de ÇED’e müdahil olmalıdır
ÇEVRE Etki Değerlendirme konusu her zaman sorunludur.
Yetki Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nda ama...
ÇED raporları için yapılan toplantılara halkın müdahale etmesi lazım!
Projelerin iptali için yargıya gidilmesi konusunda meslek odaları desteklenilmelidir.
Halk da, belediye de tribün değil, kimsenin olup biteni seyretme şansı yok!
Büyükşehir Belediyesi bu belaya müdahil olmalıdır!
Sadece Tekirdağ’da değil, her yerde...
Murat SEVGİ
Yanlış doğruyu götürmez
TAM da yıldönümünde... 17 Aralık günü başlayıp uzantılarıyla hâlâ devam eden malum olaylara ‘Siyonist Komplosu’ diyenlerin tam da yıldönümünde Siyonistlerle dostluk anlaşması imzalamasını manidar bulabilir, tesadüf olarak görebilirsiniz, tevafuk olarak değerlendirebilirsiniz. “Allah’ın sopası demek böyle bir şeymiş” diyerek acı acı gülümseyebilirsiniz.
Rahat uyumak istiyorsanız, “Bizimkilerin her yaptığında bir keramet vardır” diyerek evlenme programı ya da dizilerin koynuna sığınabilirsiniz.
Bu düzende yanlış doğruyu götürmez.
Seçim sizin.
Salih ALTUN
Kadrolu ve nöbetçi adayların yarışı
CHP İstanbul il kongresine bir hafta kaldı. Herkes birbirini kolluyar ama gözler Ankara’da... “İl başkanı olmak istiyorum” diyerek ortalıkta dolaşanlardan geçilmiyor. Bazıları kadrolu adaylar. Bunlar her daim adaylar. Neresi olduğu önemli değil. Yeter ki aday olsunlar, yeter ki isimleri ortalıkta dolaşsın...
Sanki CHP’de başka kimse yok. Sanki adaylık bunlara tapulu. CHP’de yeni bir dönem başlaması gerekiyor. CHP’de büyük bir ‘temizlik’ ve ‘yenilenme’ ihtiyacı var.
Bunları istanbulgercegi.com’dan İmam Bakır Üküş anlatıyor.
Ünlü üç işadamı ticaretin sırlarını anlattılar
MERSİN Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO), 130. yılında köklü şirket olmanın ipuçlarını verdi
Türkiye’nin en eski 10 Ticaret ve Sanayi Odası arasında yer alan Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO), 130’ncu yıl kutlamalarını düzenlediği ‘130 Yıllık Mirasa Sahip Çıkmak ve Geleceğe Taşımak’ isimli konferans ile sürdürdü. Konferansta Türkiye’deki köklü kurum ve köklü şirket sayısının artırılması adına bir projeksiyon tutuldu. MTSO, konferansta ikisi Mersin’de doğup ünü Türkiye sınırları dışına taşan biri de Mersin için büyük emek veren, yatırımları ve vizyonu ile örnek olan 3 isme evsahipliği yaptı. Türkiye’nin köklü şirketlerden Arkas Holding Yönetim Kurulu Başkanı Lucien Arkas, Damnus Enerji ve Yatırım A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Nusret Cömert ile CarrefourSA Genel Müdürü Mehmet Nane, tecrübelerini paylaşarak katılımcılara yeni bir vizyon oluşturdu.
MTSO Konferans Salonu’nda düzenlenen ve moderatörlüğünü Kaan Yakuphan’ın gerçekleştirdiği konferansın açış konuşmasını yapan MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, Türkiye’nin ilk kurulan birkaç Odası arasında yer alan Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nın 130 yılı arkasında bıraktığını söyledi. Geride kalan 130 yılda edinilen tecrübe, bilgi birikimi kültür ve kurumsal hafızanın gelecek 130 yılın gücünü ve payandasını oluşturduğunu kaydeden Aşut şöyle konuştu. Aşut, kurduğu ya da çalıştığı şirketten sürekli bir şeyler almaya çalışanların, sadece kendi menfaati adına kurumda bulunanların başarı sağlayamadığını söyledi. Çıraklıktan itibaren iş dünyasında olan bir işadamı olarak söz aldığını kaydeden Aşut, “Çıraklıktan gelen bir STK başkanı olarak şunu gördüm. Siz ne kadar samimi, işinize ne kadar saygılı olursanız, çalıştığınız veya patronu olduğunuz iş yerinden almak yerine, ona ne verebilirim, bu işyerine nasıl yeni bir katkı sunarım mantığı ile yaklaşırsanız; o oranda başarılı oluyorsunuz. Yani siz ne kadar verirsenriz hayat da o kadar verir” diye konuştu.
SÜRDÜRÜLEBİLİR TİCARETİN SIRLARI
- Konferansın ‘Mersin’in Yetiştirdiği Değerler Türkiye’yi Geleceğe Taşıyor’ konulu ilk bölümünde söz alan CarrefourSA Gene Müdürü Mehmet Nane, sürdürülebilir ticaretin sırlarını verdi. Konuşmasında Glokal kavramı üzerinde duran Nane, “Bu kavramı daha önce duymamışsınızdır. Başarı için şirketlerin globalleşirken lokal, yerel çalışmayı da ihmal etmemesi gerektiğini anlatan bir kavram olarak kullanıyorum” dedi. Şirketlerin başarıya ulaşması adına atması gereken adımları da anlatan Nane şunları söyledi:
“Ticarette kazık atmak ahmaklık, hilekarlık eşekliktir. Müşteriye bir kez kazık atarsınız, ikinci kez buna kimse fırsat vermez. Şirketler alırken kazanır. Alırken kazanıp bunu müşteriye değer vermeyle, müşteri memnuniyetiyle birleştirebilirseniz, kurumunuzun sürekliliğini artırabilirsiniz.”
Paylaşmanın da çok önemli bir kriter olduğunu kaydeden Nane, kazancın tüm paydaşlarla bölüşülmesi gerektiğini, “Bu topraktan kazandığınızı bu topraklara verirseniz başarılı olursunuz” sözleriyle açıkladı.
Satış kavramı üzerinde de duran Mehmet Nane, kazanmak için giderlerin azaltılması, satışların artırılması gerektiğine değindi. Giderlerin satış içinde oranını düşürmenin iki yöntemi bulunduğunu ifade eden Nane, bunlardan birisinin gider tasarrufu, ikincisinin ise yüzdesel olarak satışı artırmak olduğunu söyledi. Nane, “Satışlarınız artarsa otomatik olarak gideriniz düşer. Gider kesecek yeriniz yoksa kampanyalarla satışınızı artırabilirsiniz” tavsiyesinde bulundu.
“MARKA, ALGILAR TOPLULUĞUDUR”
Aynı oturumun ikinci konuğu Damnus Enerji ve Yatırım A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı ve Harvard Üniversitesi İleri Liderlik Kıdemli Akademi Üyesi Nusret Cömert oldu. Ağırlıklı olarak enerji konusundaki yatırımlarını ve enerji sektöründe yaşananları anlatan Cömert, şirketlere yönelik olarak da şu mesajları verdi:
“Marka algılar topluluğudur. Siz ne verirseniz karşıda o algı yaratılır. Bu nedenle markanız sizin yansımanızdır. Sizin yaşamınızı değerler zinciri şekillendiriyor. Bu da ailede başlıyor. Her şeyden önce adil olmalısınız. Azimli olmalısınız. Ancak azimle hırs karıştırılmamalı. Sonuç odaklı çalışmak önemli. Bir şeyler öğretmek, etki yaratmak başarıyı getiriyor.”
“BAŞARININ SIRRI İNSAN İLİŞKİLERİNDE”
Arkas Holding Yönetim Kurulu Başkanı Lucien Arkas ise tecrübelerini paylaştı. Başarının sırrının insan ilişkilerinde yattığını kaydeden Lucien Arkas, insan ilişkilerini iyi tutanların kazanacağını söyledi. Disiplinli çalışmanın önemine de değinen Arkas, üniversite eğitiminin kişilere yalnızca formasyon verdiğini ancak kişinin kendisini sürekli güncellemesi gerektiğini anlattı. Yabancı dilin önemine değinen Arkas, “Ticarette de önemli konular var. Örneğin yanlış bir ürün satmak, müşteriyi aldatmak kesinlikle yasak. İnsanlarla ortak işler yaptığınızda karı paylaşmak tek başına zararı karşılamaktan iyidir” dedi.
Aile şirketlerine de değinen Lucien Arkas, aile şirketlerinin kurumsallaşabilmesinin önemli olduğunu söyledi. Ancak bunun sancılı bir süreç olduğunu kaydeden Arkas, “Profesyonellere güvenip işi teslim etmek önemli ama aile hiçbir zaman işi bırakmamalı. Eğer işi bırakıp giderseniz yılsonunda temettü dağıtan bir şirkete dönersiniz” ifadelerini kullandı.
Kararsızlığın en büyük düşman olduğunu da anlatan Arkas, beklemenin dahi bir karar olduğunu ancak kararsızlığın zarar vereceğini söyledi. Ardından güçlü ve zayıf yanlarını da özetleyen Arkas, çok atılımcı olmalarını güçlü yanlarını, motivasyonun çabuk bozulmasını ise zaafları olarak gösterdi. Konferans sonunda Başkan Şerafettin Aşut ile Başkan Yardımcısı Kasım Tanrıöver konuşmacılara plaket verdi ve organizasyon toplu fotoğraf çekimi ile sona erdi.
Paylaş