SURİYE’deki zeytinyağı fabrikaları atıkları nedeniyle Asi nehri ‘zifft’ gibi akıyor. Yoğun yağışlarda Suriye’nin 3 barajın kapaklarını açması Hatay için her zaman sorun oluyor. Vali Abdülkadir Sarı, Suriye’nin İdlip Valisine ikinci bir başvuru yaparak, insan ve canlı yaşamı tehdit eden kirliliğe karşı çözüm bulunmasını istiyor.
Olan bir şey yok; o kirli sular olduğu gibi Akdeniz’e akıyor.
Amik ovası, 1970’lerde tarıma açıldığından beri sorunlu; sulama yapılamıyor. Yeraltı sularına yönelen üreticiler, 7 bin kuyu açmış. 300-400 metreden su çekilirken, yüklü elektrik faturaları ödemişler. 30 milyar elektrik parası veren çiftçiler varmış.
HACIAĞALIK BİTTİ
Ovada katma değer yaratan pamuk üretimi azalmış, yerine buğday, mısır ekilmeye başlanmış... Tohum, gübre, mazot, elektrik gibi girdi maliyetler karşısında, üretimin bir değer kazanamaması üzerine zenginliği yok etmiş; ‘hacıağalık’ ortadan kaybolmuş.
Hatay’da sanayi olarak bir tek havlu fabrikası var; Cilvegözü ve Yayladağ’dan yapılan sınır ticareti biraz nefes aldırıyor şehre... Sünni-Alevi, Ortodoks-Katolik, Türk Arap, Ermeni, Süryani, Yahudi gibi çeşitli kültürlerin yaşadığı Hatay’da günümüze kadar üç uygarlık geçmiş; her yer tarih dolu; bunların daha yüzde 5’i kazılmış. En önemli yapıtlar; doğal bir mağara iken kiliseye dönüştürülen ve Hristiyanlığın ilk tohumlarının atıldığı Sen Piyer Kilisesi (Kudüs’ten sonra 2. hac yeri); Ortadokos ve Katolik Kiliseleri, Havra ve Müslümanlığın buradan Anadolu’ya yayıldığı ve Anadolu’nun ilk camisi Habib-i Neccar gerçekten görülmeye değer. Dünyanın ikinci büyük Mozaik Müzesi, sakın unutulmasın. Kısa bir ‘kültür turu’nda, bunları tanıtan bir broşür göremedik. AKP’li Belediye Başkanı Mehmet Yeloğlu, kente o kadar çok palmiye ekmiş ki; güzel mi olmuş diye bir gerekçe bulamadık. Başkanın içki konusunda ‘Bana ne, kim ne içerse içsin’ demesi ilginçti; Hatay’a yakışan bir yanıt galiba.
VE AĞAR’IN MİTİNGİ
DYP’nin, Emlak Konutları ile Işık Caddesi’nin kesiştiği kavşaktaki miting alanına doğru yönelirken, belki 100 midibüs ve o kadarda bir otomobil konvoyla Samandağlılar geliyordu. Yaklaşık 3 bin kişiyi getirmek örgütün başarısı olsa gerek... Hele bunların ağırlıklı olarak Alevi yurttaşlar (kadınların sayısı da çok fazlaydı) olması CHP’nin (özellikle de CHP Hatay Milletvekili Çay’ın) dikkatini çekmiş olmalı. Son seçimlerde CHP ve AKP 5’er milletvekili çıkartmış Hatay’da...
DYP miting için büyük bir hazırlık yapmış, partinin 40 kişilik Genel İdare Kurulu üyelerinden bir-ikisi dışında tümü gelmiş. İki gün süreyle ilçe ve köyler taranmış, çiftçi ve esnafın sorunlarını dinlenmiş. Örgütün kullandığı slogan: ‘Milletle beraber ve millet için siyaset yapıyoruz.’
SİYASET ISINIYOR
Meydana gelen kalabalık nedeniyle çeşitli görüşler ortaya atıldı. Yerel gazeteci Mehmet Ezen ‘2002 seçimlerinde Erdoğan ve Baykal’ın mitingleri kadar bir topluluğu bugün Ağar’ın toplaması çarpıcı geldi bize. Bu Antakyalıların da dikkatini çekmedi değil’ dedi bize. DYP’liler 40-50 binli rakamlar rakamları telaffuz etmelerine karşın, gazetecilerin ortak görüşü 15-20 bin arasındaydı. Bu kalabalık bile bir dönemde çarpıcı sayılmalıdır.
Tarsus,Gaziantep ve Maraş’tan da gelenler vardı; genellikle bunlar elleri nasırlı ve yüzleri yanık insanlardı; yani çiftçiler...
DYP siyaseti ‘ısıtıyor’;kadrolar canlı ve hareketli; ciddi şekilde örgüt taraması yaptıkları anlaşılıyor. Nitekim DYP’nin son Adana, Kayseri, Muğla, Antalya ve Hatay’daki mitinglerinden sonra önümüzdeki hafta Bursa’ya, ondan sonra da kentin sorunları için İstanbul’da çıkartma yapılacağının açıklanması dikkatleri haklı olarak DYP’ye yöneltiyor.
DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar’ın gezdiği il sayısı 60’ı geçmiş. Kalabalığı görünce anketlerde DYP’nin oy oranının düşük gösterilmesine tepki gösterirken ‘Onlarla hesaplaşacağını’ da söylemekten geri kalmadı.
AKP’ye oy verdim ama AKP’liyim diyemem
MİTİNG alanında ‘Kesildi esnafın sesi, duyulmuyor alışverişin sesi...Terör yakıyor ülkeyi, her yer enkaz... Ürünümüz AKP’ye yem oldu ‘ gibi afişler asılıydı; altında da ‘Mehmet Ağar bir tarih daha yaz’ diye yazıyordu.
AKP’ye dönük çok yakınma dinliyoruz.
İsmini vermek istemeyen Hatay’lı bir esnaf ‘Ben o gün kızgınlığımdan AKP’ye oy verdim.Ama ‘Asla AKP’liyim, diyemem.Ağar’ı şimdilik izliyorum’ dedi.
Çevremize gelenlerden A.Y. adlı emekli, torunlarının iş bulamadığını söylüyor ve AKP Grup Başkanvekili Sadullah Ergin’e kızıyor; ‘Bütün akrabalarını işe soktu. Ayrımcılık yapıyor’ diyor.
Osmaniye’den Tüğsüz köyünden gelen bir çiftçi söze karışarak ‘Biz AKP’ye oy verdik, şimdi milletvekillerini köye sokmayız. Zaten halkın arasına giremiyorlar’ diye tepki gösteriyor.
Tarsus’un Reşadiye köyünden Mehmet Saraç’ı dinliyoruz:
‘Geçen yıl buğdayı 360 liradan sattık, bu yıl 220-230’a gitti. Pamuk 600 idi, 460’a zor sattım. Mısırımız beleşe gitti. Sütü, toptancılar 400 liradan alıyor. Anlayacağın çiftçiliğin tadı yok artık.’ Bağkur emeklisi olarak 380 milyon maaş alıyormuş; ‘O da olmasa yanmıştık’ diye ekliyor.
Reylanlı’nın Hüseyin Cemil Yurtseven ‘Halka verilen sözler yerine getirilmiyor. Ben DYP’ye oy verdim ama soruyorum: ‘Ağar gelecek ama ne olacak?’ 1976 model bir kamyonu varmış, pamuk, çiğit taşırmış. Ulaştırma Bakanlığı’nın yeni getirdiği ‘yol vergisi’nden yakınıyor. Yıllık 1 milyar 250 milyonu ödemekte zorlanıyormuş. ‘Bir tek kamyonu olan da, 50 kamyonu olan bunu verecek, haksızlık’ diyor.
‘Dış siyaset’ üzerine de konuşuyor:
‘Başbakan uçakla gezerken, ABD’nin arkasına takılsak, AB’ye girsek ne olacak yani?’ Kasket çıkartacak bir soru.
Olumsuz sesler devam ediyor: ‘Amik Ovası’nın bereketi kalmadı’, ‘Hatay’ı bir gez, kaç kuyumcu dükkanı kapanmış sor, sonra köylünün halini anla!’ gibi...
DYP anlayışına, kentler uzak duruyor. İddialı şekilde meydanlara çıkarken ilk önce bunu çözmesi gerek. Bir başka etken daha var; Baykal’ın kurultayda söylediği gibi CHP meydanlara çıkma sözünü yerine getirmezse, DYP’nin muhalefeti hoş bir seda olarak kalabilir.