Paylaş
Adapazarı'ndan eczacı Hüsnü Akıncı, ‘‘Dünkü ‘Bu adayın dolarlarını kim götürdü' başlıklı yazınızla çok önemli bir konuyu gündeme getirmişsiniz’’ diyerek şöyle konuşuyor:
‘‘Hiç şüpheniz olmasın; bu ülkenin DYP'ye ihtiyacı vardır. Ama, bu DYP, Tansu ve Özer Çiller tarafından bir aile şirketi haline getirilen DYP değildir. Aranan DYP; memleketçi, hürriyetçi, adaletçi ve topyekûn kalkınmayı hedef alan ve de AP'nin gerçek misyonuna sahip bir DYP'dir.
Memleketin çimentosu konumunda olan bu partiye sahip çıkmak, aslında ülke sorunlarını ve hedeflerini kabullenmek demektir.
Ülke sorunlarına eğilmenin tek şartı şudur:
Ana kaidelere ve ana belgelere göre işleyen bir devlet ve işleyen bir rejim aramak; rejime ve devlete sahiplik bilgi ve şuuru taşımak.
Bu çerçevenin dışına çıkıldığında hiçbir zaman millet, söz sahibi olamaz.’’
Aynı zamanda ‘‘Hüsnü Akıncı'dan Çiller'e Mektuplar’’ başlıklı kitabın yazarı olan Akıncı, ‘‘Bu kitabımı her hafta okuyorum. Geçmişteki tespitlerim her zaman beni doğruluyor’’ diyor.
Dünkü yazımız üzerine arayan bazı kişilerle konuştuk; 2.5 milyon dolar karşılığında aday gösterilen ilin Adana olduğu biliniyor. Olay, Ankara’da kulislerde ve parti çevrelerinde açık biçimde konuşulurken, Akıncı'ya kazanamayan bu adayı Özer Çiller'e kimin getirdiğini soruyoruz:
- Adanalı olduğu göre Ömer Bilgin olamaz mı? diyor.
ANAYASA MAHKEMESİ İNCELEMELİ
Akıncı, konu üzerine duyumlarını anlatıyor:
‘‘(...) adlı kişi aldığı paranın yarısını Özer Çiller'e vermiş ve yarısını da ‘Aileyi savunduğum için başım derde girdi, hakkımda sayısız tazminat davaları açıldı. Muhtemelen aleyhime neticelenecek tazminatlar için bu parayı, tazminat olarak zimmetimde tutuyorum' diyerek kendisi almış. Bu olay bu kişiyle, ailenin arasını açmış.’’
Evet, bu kişi kimdir diye düşünürken, Çillerler’in yanından uzaklaşanların kim olduğunu da anımsayınız.
DYP'de geçen seçimlerde aday belirleme sırasında ne tür skandalların yaşandığını, listelere alınmayanların ne tür suçlamalarda bulunduğu unutulmamalıdır.
Asıl görev, cumhuriyet savcılarına ve partileri denetleyen Anayasa Mahkemesi'ne düşüyor.
Meclis'te ve DYP çevrelerinde bu olay dillerden düşmediğine göre, ihbara hiç gerek yok. Bu tür olayların aydınlatılması bize düşmez. Partinin para hareketi ile hesapları araştırılsın, Genel Merkez Muhasibi İsmail Karakuyu'ya sorulsun, yeter.
Çünkü DYP'de bu para için çok kavga oldu.
Parsadan olayı unutulmasın.
Emekliden feryat
ÇALIŞMA Bakanı Yaşar Okuyan'ın ‘‘Yetimlere 2. maaş yok’’ açıklamasına dul ve yetimlerden o kadar tepki geldi ki... İşte bazıları: ‘‘Bakan sahteci ve istismarcıları bulup, onların maaşlarını kesmeli.’’, ‘‘Çevremde böyle devleti tokatlayan insanlar yok; evsiz, ileri yaşta çalışacak durumları olmayan, aldığı maaşla zar-zor geçinen insanlar var. Sayın Bakan, devleti istismar eden bu insanları bulup, onların maaşlarını kesmeli.’’, ‘‘Ben 97 milyon, binbaşı babamdan da 100 milyon alıyorum. Bu açıklama, gelirimizin yüzde 50'sinin gitmesi demek. Biz nasıl geçiniriz, üzülüyoruz.’’, ‘‘Bakanın sözlerine hüngür hüngür ağlamak geldi içimden. Zira devleti soyup talan edenlerin dul ve yetimler olduğunu ortaya çıkarmış, eksik olmasın. Onların görevi sahtekárlara engel olmadıkları için bir şeyi gerçekten hak edenlerin de hakkına engel olmak değil, bu olayı istismar edenleri ortaya çıkarmaktır. Söyleyecek çok şey var ama anlayacak yok ne yazık ki...’’ Ve İstanbul'dan Şendoğan Akhan: ‘‘SSK'dan emekli olan kişinin vefatından sonra emekli maaşını eşinin alması gayet doğal hakkıdır, fakat eşinin vefatından sonra kızlarının ihtiyacı olmadığı halde eşlerinden boşanarak bu parayı alması haksızlıktır. Bu gibi durumların düzeltilmesi için önce muhtarlardan işe başlamak lazımdır. Çünkü bu durumu en iyi bilenler muhtarlardır ve muhtarların çoğu bu konuda devlete yalan söylemektedirler.’’
ŞIRNAK'tan ‘Kabul Market’in sahibi Kamuran Kabul: Özel Harekat'ta görevli Kemal Şahin, Tokat'a tayin oldu; giderken bazı esnaf arkadaşlarımız da dahil olmak bize de 207 milyon borç bıraktı. Amirlerinden kendisini uyarmasını bekliyoruz.
Paylaş