Devrim mi, reform mu

İKTİDAR, SSK hastanelerinin Sağlık Bakanlığı’na devredilmesini öngören yasayı önceki gün Meclis’ten geçirdi.

Sendika çevreleri isyan halinde; bunun arkasında sağlığın özelleştirilmesinden sonraki diğer adımların peş peşe uygulamaya sokulacağı endişesi yaşanıyor.

Tasarı, Meclis’e gelmeden önce hükümet, tüm yetkili kurum yöneticilerine hastanelerin devrine hazır olun genelgesi göndererek ne kadar kararlı olduğunu gösterdi.

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, olayı ‘devrim’ olarak nitelerken, CHP Antalya Milletvekili Feridun Fikret Baloğlu şu yanıtı verdi:

‘İşçinin emeğiyle oluşmuş bir değeri, emekçiden koparmak biçiminde bu devrim anlayışınızın ideolojik önderi kimdir?’

Baloğlu
bu arada ‘Sizin bu devrimci eyleminize ayak uyduramayan (Çalışma Bakanı) Sayın Başesgioğlu’na, tarih önünde devrimci selamlarımızı sunuyorum!’ demeyi de ihmal etmedi.

Bakan Akdağ, açmaza düştüğünü anlayınca ‘devrimci’ ifadesini ‘reform’a çevirdi ve ‘Parti programında ismi ‘sağlıkta dönüşüm’dür’ diyerek vaziyeti kurtardı.

CHP’li Mustafa Gazalcı, ‘Doktorların büyük çoğunluğu üç büyük kentte yoğunlaşmışken, yurdun genelinde sağlık hizmetlerini nasıl yaygınlaştıracaksınız?’ diye sordu bakana..

Akdağ’ın yanıtı ilginç:

‘Çok haklısınız.. Yasa, bu hususta doğrudan bir kolaylık getirmiyor. Tabii ki, biz bir tek yasayla sağlıkta dönüşüm programını gerçekleştireceğiz diye bir iddiamız da yok. Bu, daha çok personel politikalarıyla alakalıdır. Yapmış olduğumuz atama ve tayin yönetmeliği, bu husustaki uygulamalarımız, dengesizlikleri önleme yolunda geçtiğimiz iki yıl içerisinde bize önemli hamleler kazandırmıştır; ancak buna kararlılıkla devam edeceğiz. Kararlılıkla devam etmezsek, hakikaten işi başarmamız zor.’

Bu bedelsiz, rızasız ve hukuka aykırı bir el koymadır? Bu konuda Anayasa Mahkemesi’ne gidilirse, bunun sonucu beklenecek midir? Yoksa hükümetin bekleme lüksü yok mudur?

Kültür’ün Turizm’le, Çevre’nin Orman’la birleştirilmesiyle daha iyi ve başarılı hizmet mi veriliyor?

Bu kararlılık ve aceleciliğin arkasında ne yatmaktadır?

'Yuvarlamalar'a karşı mücadele edilmiyor

YTL’
den sonra bal gibi yuvarlama yapılıyor. Ben de Tekel’in (Mey İçki) YTL fiyat listesinden bir yuvarlama anlatacağım.

Eşimle birlikte Anadolu yakasında bir Tekel dükkánı işletiyoruz. Yılbaşından sonra bize verilen yeni listeyi görünce ufak bir şok geçirdik; eski TL ile Küçük Rakı’nın kolisini (içinde 24 şişe var) 205.200.000 TL’den alıyorduk; şişe başına 8.550.000 TL yapıyordu. Yeni fiyatta kolisi 205.44 YTL, şişesi de 8.56 YTL olmuş... Bunun gibi 70’lik Tekirdağ, 35’lik Votka, Cin, 70’lik Kulüp Rakısı, orta sınıf şaraplar ve likörlerin hepsinde (lüksler hariç) 10.000 TL. (1 YKr) artış yapılmış.. Ama aynı artış 70’lik Yeni Rakı ya da 35’lik, 100’lük Tekirdağ Rakı’da yok.

Tekirdağ rakısının 35’liği 8.450.000 TL., 70’liği ise 18.450.000 TL idi... Birinin şişe fiyatı 1 kuruş artarken diğeri neden aynı kalıyor? Mey İçki’nin buna verdiği cevap, şişe bazında yuvarlama yaptıkları oldu. Ama Tekel’den hiçbir içkiyi asla tek tek alamazsınız; her zaman koliyle verilir, yarıya bile bölünmez.Bu durumda yuvarlama yapmanın gerekliliği nedir?

Diğer tarafta Efe Rakı koliyi bölerek verebiliyor. Fiyatlarında ise şişe bazında bir yuvarlama yok. Bizim zaten rakıda yüzde 10 gibi çok az bir kár marjımız var. Bu yeni listelemeyle kazancımızdan çalındığını düşünüyorum; çünkü rakıyı 1 kuruş yukarı alıp 1 kuruş yukarıdan satamıyoruz. (Bu arada 50’lik Tekirdağ rakısına ve Brendi’ye de zam yaptıklarını hatırlatayım). Tekel, her şişede 1 kuruş artırdığında, günde 10.000 koli dağıttığını düşünürsek 2.400 YTL (2,4 milyar TL) yapar...

Bence bu tip oyunları sadece esnaf değil, asıl bu işin kurdu olan şirketler yapıyor. Esnaf ve Sanatkárlar Odası ve İTO gibi kurumlar bu gibi durumlara neden müdahale etmiyorlar; etmeleri gerekmez mi? Bizden önce onların bunu sormaları, esnafı kollamaları gerekmez mi?

Yasemin AVDAN-İSTANBUL

CHP Kurultayı

2004’teki kurultayda tüzük oylamasına ret oyu verenlerdenim. CHP’de kavga ideolojik değildir. Dışlananların var olma kavgası boyutundadır ki, bu CHP’ye yakışmayan sen-ben kavgasından öte bir anlam taşımaz. Ne yazık ki bu kökten CHP’liler için bir dramdır. Devşirme, inançsız, bireysel çıkara dayalı, partiyi rant kapısı gören, her türlü ahlaksızlığı içine sindiren her kim olursa olsun CHP’den mutlaka ve mutlaka ayıklanacaktır. CHP’de örgüt dokusundan gelen CHP’liler göreve çağrılmalıdır. Her olumsuzluğa rağmen bu süreç aşılacaktır.

Ö. Fethi GÜRER-İstanbul Kurultay delegesi

CHP geçen kurultayını jandarma bölgesine ait dikenli tellerle çevrili bir otelde yapmıştı; bu 29 Ocak Kurultayı’nı da Etimesgut’taki Zırhlı Birlikler Karargáhı’nın yemek salonunda yapabilir.

Ç.G.-İSTANBUL

CHP’de yaşananlardan içimiz kan alıyor. Bir taraftan işsizlik, istikrarsızlık, yoksulluk... Bunlara karşı muhalefet etmesi gerekirken, içe dönük kavgalarla manşetlerde. Bizler çocuklarımıza, gençlerimize CHP’yi nasıl anlatacağız.

M.K.-BOLU

Hıfzıssıhha’ya zor soru

TÜKETİCİLER Derneği (TÜDER) Genel Başkanı Mehmet Başaran, Ankara’daki Refik Saydam Hıfzıssıhha Kurumu Başkanlığı’na soruyor:

‘Yaşamda hiçbir şey insan sağlığından daha önemli değildir, gerçeğinden hareketle bebek bisküvileriyle ilgili yaptığınız araştırmada elde ettiğiniz bulguları, merakla bekleyen anne-babalara açıklamak yerine İsviçre’ye gönderme nedeninizi anlamamış bulunmaktayız. Bu durum size ait laboratuvarlarınızın sorgulanması sonucunu doğurmuyor mu?

Sizi en büyük baskı gücü olan geniş halk kitlelerinin sesine kulak vermeye ve yaptığınız analiz sonuçlarını kamuoyuyla paylaşmaya çağırıyoruz.’

Mesaj panosu

KURBANLARINIZI Mehmetçik Vakfı
ile kestirerek, Mehmetçiklerimizin yakınları ile gazi/engelli Mehmetçiklerimizin ve onların çocuklarına destek olabilirsiniz. Kurban bedeli: 190.000.000. TL (190 YTL) veya 130 ABD Doları veya 100 Euro. Bağış için son tarih: 19.1.2005, saat 17.00.

www.mehmetcik.org.tr
Yazarın Tüm Yazıları