Paylaş
CHP, iç çekişmelerden bir türlü kurtulamıyor. Bir kesimin parti içi muhalefet yapmayı amaç haline getirmesi CHP’nin klasik ‘hastalıklarından’ biri... Bir el hep mıncıklayacak.
15-16 ay içinde dört il başkanı ve yönetim kurulu değişikliği muhakkak ‘tarihe geçecektir’. Böyle bir durumu bırakın örgütü, seçmen kaldırabilir mi?
Erdal Keskin adlı bir partili, geçen 19 Eylül’deki devir teslim töreninde “23 Nisan koltuğu gibi birini oturtup birini kaldırmayız” diyerek, bunun son olmasını dilemişti. Yönetim hataları durmalıydı.
Peki şimdiki operasyon nedir?
Benim ilçem olsun, örgüt beni desteklesin, benim adamım olsun.
Amaç nedir biliyor musunuz? Gelecek pazarlığı! Buna CHP’nin İstanbul’daki 29 milletvekilini de dahil edebilirsiniz. “Belediye seçimleri yaklaşıyor; belediye başkanlığına kimi aday gösterelim, meclis üyelerini ne yapacağız? Benim adamımı şimdiden pazara sürmeliyim ki, o da beni önümüzdeki seçimlerde desteklesin!”
Her şey bu kadar ucuzdur!
Kılıçdaroğlu ne yapmalı
“CHP önümüzdeki günlerde de çok şeylere gebe... Bunun işaretleri ortaya çıkıyor. Bu bağlamda görev Genel Başkan Kılıçdaroğlu’na düşüyor. Kılıçdaroğlu, AKP’nin karşısındaki tek direnç noktası olan CHP’yi derleyip toparlamak zorunda. Buna, TESEV’den istifa ederek başlamalı... Bu partinin temel harcı, antiemperyalizmdir ve bağımsızlığı savunmaktır. Dünyayı parasıyla dönüştüren ve emperyalizmle uyumlu bir hale getiren Soros uzantılı TESEV gibi kuruluşlarda kalmakta ısrar etmek, Kılıçdaroğlu’nun inandırıcılığını sarsacak, yaptığı her girişimin kuşkuyla karşılanmasına sebep olacaktır. Bu, ilçe başkanını görevden alırken de, anayasa sürecinde de sık sık karşısına çıkacaktır. Kılıçdaroğlu, TESEV’le bağını koparıp tabanına yeniden güven vermek zorundadır. Aksi takdirde; CHP’ye, dolayısıyla umutlarımıza, gelecek güzel günlere olan inancımıza, faşizme karşı sığınabileceğimiz tek limana yazık olacaktır.”
CHP ile ilgili olarak gercekgundem’de ‘tez’ gibi yazılar yazan Barış Yarkadaş’tan aldım. Bu yazıyı okuyunuz. Yarkadaş sonunda diyor ki:
“CHP’ye kıymayın efendiler! Buna hakkınız yok efendiler!”
Çiçek sevgisini de unuttuk
HER türlü olumsuzluğu yaşadığımız günlük hayatımızda ben de size evimin balkonunda yetiştirdiğim bitkilerin en güzel kokularını ve binlerce çiçeğini gönderiyorum. Beylikdüzü’nden Sirkeci’ye kadar E5 yolunda yaptığım yolculuklarda yol boyunca sadece birkaç evin balkonunda az sayıda çiçeğin olması beni üzüyor. ‘Çirkin’ yapılara çiçek yakışmaz mı? “Bu sevginin kokusu bitmez ve göğe yükselen çiçekler” okurlarınıza selam olsun.
Burhan GÜNTEKİN burhanguntekin_@hotmail.com
Dersim’i sağcı kafalar yaptı
DERSİM katliamının, devleti temsil eden tek parti CHP’lilerin değil, tüm yöneticilerinin, özellikle sonradan Demokrat Parti’ye geçecek sağcıların marifeti olduğunu iddia ediyorum. Başbakan Celal Bayar, Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak, İçişleri Bakanı, bilahere Menderes’e ‘akıl hocalığı’ yapacak olan Şükrü Kaya, tetikçi Abdullah Paşa ile Sabiha Gökçen ve Kürt Nakşi şeyhlerle, seyyitlere yalakalık yapan Sünni bürokratlar iktidarda ve görevde...
Ayrıca Dersim katliamının sorumlusu CHP’li Atatürk ise yıllardır oyları neden hep onun partisine gidiyor. Atatürk Alevi mi? Değil. O halde neden? Söyleyeyim, biz Kürtler ile Atatürk de kafa aydınlık ve çağdaş. Bu gerçeği kimse unutmamalı.
Mehmet FEYYAT
Emekli Savcı ve eski Senatör
Eminağaoğlu uyardı
YARGI-Sen Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, BM Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkındaki Sözleşme’ye dayanılarak hazırlanan yeni yasa tasarısıyla oluşturulacak bir Özel Görevli Komisyon’un (ÖGK), iktidarın yanında yer almayan, biat etmeyen tüm kişi ve kuruluşların malvarlıklarını haklarında hiçbir soruşturma olmadan dondurabileceğini öne sürdü.
Eminağaoğlu’nun bu iddiası Cumhuriyet’te dünkü ‘İleri Demokrasi için Atılan Adım: ÖGK!..’ başlıklı yazısında yer aldı. Eminağaoğlu, 12 Eylül yönetiminin iktidarını meşru kılmak için “anarşiyi yok etme” söylemini kullandığını anımsattı. Eminağaoğlu, “Şimdi de iktidarda kalmanın meşruiyeti için terörle etkin mücadele söylemi kullanılmaktadır. İktidar partisi dışındaki siyasi partilerin bu yasa tasarısının farkında olmaması ise ayrıca manidardır” dedi ve komisyon için şöyle konuştu:
“ÖGM’ler konusunda AB mevzuatını dolanan siyasi irade, şimdi de BM mevzuatını dolanarak, bir Özel Görevli Komisyon (ÖGK) kurmak istemektedir.
Mevzuata göre böyle bir el koyma hali, ‘örgüte yardım ve yataklık’ suçlaması için soruşturma açılmasını gerektirmektedir. Ancak böyle bir soruşturma açılması koşulları bile oluşmadan, bu yetkinin tanınması da ayrı bir iç çelişkidir.”
Bakalım hükümet ne diyecek?
BUGÜN ‘20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’... Çocuk Vakfı diyor ki:
“Çocuğu ve çocukluğu konuşmaya hazır mısınız? Türkiye’de çocuk algısının neden olduğu toplumsal sarmallar nasıl çözülebilir?”
Paylaş