Bodrum’daki mühür

DÜNYA müzecilik çevreleri bugünlerde önemli bir olayı konuşuyor. Berlin’deki Neues Museum’da ‘100 yıl Nefertiti’ sergisi açıldı.

Haberin Devamı

Nefertiti 3 bin 500 yıl önce Mısır’da hüküm süren firavun Akhenaton’un (IV. Amenhotep) karısı. Nefertiti’nin büstü Alman arkeolog   Ludwig Borchardt tarafından 6 Aralık 1912 tarihinde Mısır’daki kazılarda ortaya çıkarılmıştı. Paha biçilemeyen ve Berlin müzelerinin Mona Lisa’sı denilen bu büstün bulunuşu kutlanıyor. Sergi üç ay sürecek. Mısır’ın tarihiyle ilgili tüm kitaplarda onun dillere destan güzelliği anlatılır. M.Ö. 1353-1336 arasında Mısır’da hüküm süren Nefer-titi’nin adı da ‘güzellik geliyor’ veya ‘güzelden geliyor’ anlamına geliyor. Nefertiti’nin asıl adı Tadukhepa’dır. Dillere destan güzelliği dolayısıyla Nefertiti olarak biliniyor. Alman arkeolog büstü, Berlin’e getirip Berlin’deki Mısır Müzesi’ne hediye etmiş. Nefertiti büstüne, Hitler de hayranmış. Hitler’in “Onun için bir müze yaptıracağım” dediği söylenir. Neue Museum’da bulunan büstü yılda bir milyondan fazla kişi ziyaret ediyor. İşte bu Nefertiti’nin Türkiye ile önemli bir ilişkisi var; daha doğrusu Uluburun Batığı ile... 1982 yılında süngerci kaptan Kemal Çelik, Antalya’nın Kaş ilçesindeki Uluburun’da sedir ağacından yapılmış bir Mısır teknesi batığı bulur. Dünyada denizaltı arkeolojisinin kurucusu Prof. Dr. George Bass, 60 metre derinlikte yatan, sedir ağacından yapılmış bu batığın M.Ö. 14. Yüzyıla ait olduğunu saptar. Teksas A&M Üniversitesi Sualtı Bölüm Başkanı Prof. Dr. George Bass, Bodrum’a ilk kez 1953’te geldi. 1958’de Bodrum’da sualtı kazılarına başladı. 1960’da Bodrum Kalesi’nin müze olması için girişimlerde bulundu ve bunu  başardı. 1972’de Bodrum’da Sualtı Arkeoloji Enstitüsü’nü (INA) kurdu. Enstitüde hem Türk hem de dünyanın sayılı arkeologları staj yaptı. Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi Müdürü Oğuz Alpözen başkanlığında dalışlar başlar. Dünyanın 20 ülkesinden çok sayıda arkeolog gelir. Tam 25 bin dalış yapılır. Çıkarılan en eski batık olan 3 bin 400 yıllık Uluburun Batığı’nda Mısır Kraliçesi Nefertiti’nin firavunluğunu kanıtlayan dünyadaki tek altın mühür de kumlar arasında bulunur. 1984-1994 yılları arasında Kraliçe Nefertiti’nin mührü ve mücevherleri de dahil olmak üzere 20 bin parça eser çıkarılır. Batığın bulunuşu National Geographic tarafından ‘20. Yüzyılın ilk 10 buluşu’ olarak nitelenir.

Batıktan çıkarılan eserler Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi’nde sergileniyor bugün. İşte Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi ve dolayısıyla Türkiye için önemli bir fırsat... Dünya, Berlin’deki sergiyi konuşuyor. Alman televizyonları özel programlar yapıyor. Sanat dergileri sayfa sayfa sergiye yer vermeye başlamış. Ama
Kraliçe Nefertiti’nin varlığını gösteren mühür bizde!...

Bodrum Müzesi’nin dünyada tanınmışlığını artırmak için hemen kollar sıvanmalı...

Haberin Devamı

Bass kimdir?

Haberin Devamı

AMERİKALI olan Bass (82), ilk kez 1953’te Bodrum’a geldi; minik bir denizaltı ile 1958’de sualtı kazılarına başladı. Yaklaşık 50 yıldır Türkiye’de batık araştırmaları yapıyor. ‘Sualtı Arkeolojisinin Babası’ olarak tanınıyor; eşi de sualtı arkeoloğu... Teksas A&M ve Colombia üniversitelerinde çalışıyor. Yazları Bodrum’da kalıyor ve Kaş, Kalkan, Çeşme ve Datça Knidos açıklarında 500 metre derinlikte bulunan bir batık için çalışmalar yapıyor. Baas, Türk vatandaşlığına geçmek için başvuruda bulunmuştu.

İklimler ve bal ormanı

BİLİM adamlarını dinleyince insanlar çok şeyler öğreniyor. Hafta sonu Lüleburgaz’da da öyle oldu. Atatürk Düşünce Derneği Lüleburgaz şubesince düzenlenen ‘Burgaz’da 3 sorun; termik santral, bal ormanları ve sel sorunları’ konferansı da böyle bir etkinlikti. Ünlü ormancı Prof. Dr. Doğan Kantarcı kişisel çabalarıyla elde ettiği meteoroloji verileriyle Trakya’da, iklim tehlikesi üzerine önemli bilgiler verdi. “Trakya’da ilk kez Lüleburgaz çölleşecek” dedi.

1980’lerde yapılan Hamitabat Köyü’ndeki doğalgaz santralından çıkan karbondioksit gazlarının, çukur bir coğrafyada kurulan Lüleburgaz’ın üzerini kapladığını belirtirken, “Hamitabat Santralı bizim için çok önemli, durdurulması imkânsız. Bu nedenle Lüleburgaz’ı daha yüksek tepelere taşımak gerek” dedi. Bir süre önce Lüleburgaz’ın Büyükkarıştıran beldesinde yaşanan sel felaketine değinirken, bunun nedenini şöyle açıkladı:

“Trakya’da yaşanan sel felaketi Akdeniz havzasının ısınmasından kaynaklanıyor. Akdeniz havzasında sıcak hava ile soğuk havanın karşılaşması sonucu böyle felaketler yaşanıyor. Akdeniz havzasının şu anda 1 dereceden fazla ısınmış olduğu söyleniyor. 2050’de ise 4 derece artacağı belirtildi. Ancak bizim hesaplamalarımıza göre sıcaklık 5-6 derece artacak.”

Lüleburgaz’ın 1929-70 yılları arasında ortalama sıcaklığının 13.1 derece, 1970-81 yılları arasında 12.7, 1982-93 yılları arasında 12.4, 1994–2006 yılları arasında 14.4 olduğunu dile getiren Kantarcı, rakamların gitgide arttığını bunun da büyük bir felaketin habercisi olduğunu söyledi.

Lüleburgaz belediyesinin kuzeyde Taşlıköy’de kurulması düşünülen 334 dönümlük çöp alanının yerine ‘bal ormanı’ kurulması gerektiğini anlatırken de, bunun için bölgeye 37 bin akasya ağacı (salkım ağacı) dikilmesini önerdi... Ölçüsüz şekilde taşocakları izni verilmesinin de ‘cinayet’ olduğunu belirterek, “Bir süre sonra içecek su bulamayacaksınız. Çünkü su kaynaklarının doğal yapısı bozuluyor, kalkerli yapı yağmalanıyor.” 15. yy’da yaşamış olan Necati Bey, Divanı’ndan bir beyit ile bugünü anlatıyor sanki:

“Ağaçların her yaprağı bir kitap gibi ise/ anlayışı olmayan dünya bir yaprak gibidir.”

Haberin Devamı

Yerli malı ve tutum haftası

“YERLİ Malı ve Tutum Haftası bir nostalji değil, zorunluluktur. 1929’da kanun haline getirilen ve yurttaşlarımıza yerli malı kullanmanın, tutumlu olmanın ve yatırım yapmanın önemini Atatürk hatırlatmıştır. Her yıl 12-18 Aralık tarihleri arasında kutlanan hafta için biz yeniden ‘Ulusal Ekonomi’ yeniden ‘Yerli Üretim’ diyoruz.
Dünyada ilk kez bizim uyguladığımız ‘Yerli Malı ve Tutum Haftası’ günümüz şartlarına yeniden uyarlanmalıdır. İlk iş olarak ‘869’ ile başlayan barkod numaralı
ürünleri almaya özen gösterelim. Biz üretelim ki bizim sanayicimiz, üreticimiz kazansın, bizim işçimiz kazansın.
(USİAD Genel Başkanı Fevzi Durgun)

Haberin Devamı

Günün Sözü

“İki insanın iyi geçinmesi, hiç kusursuz olmaları ile değil, birbirlerinin kusurlarını hoş görmeleri ile sağlanır.”
(A. Toqueville)

Yazarın Tüm Yazıları