Paylaş
Belediye ile park ve bahçe temizlik işlerinde çalışan taşerona bağlı 239 işçinin ‘Beşiktaş’ta oturmadıkları’ gerekçesiyle işten çıkartılması istendi. Yerlerine de YDH’lı kişilerin alınması düşünülüyordu. Ancak, DİSK’e bağlı Genel İş üyesi işçilerin direnişi, bu planı püskürttü. ‘Acemi’ belediye yönetimi, işçilerin direnişi karşısında yenik düştü.
Kamuoyunun yarattığı baskıya dayanamayan Murat Hazinedar, sonunda işçilerle anlaşmak zorunda kaldı.
Üç aydır süren sıkıntı sonunda Hazinedar’a “Ders aldınız mı?” diye soran bir belediye meclis üyesi, bakın köşemize şu itirafta bulundu:
“Başından yanlış yaptık; iş bu noktalara gelmemesi gerekiyordu. Acemilik mi, kurnazlık mı? CHP’li bir belediyede bunların olması asla kabul edilemez. Bunda hem Beşiktaş Belediyesi’nde biz meclis üyelerinin, hem de Genel Merkez’in büyük ihmali olduğunu söylemek durumundayız. Bu tip durumlarda CHP Genel Merkezi’nin ve İstanbul örgütünün anında olayı çözmek için müdahale etmesi gerekir. Ama ne yazık ki, işçiler metro duraklarında, CHP Kurultayı’nda seslerini duyurmak için mücadele ettiler.”
Ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun dün akşamki BJK-Asteras Tripolis maçından önce belediye işçileriyle anlaştığı açıklandı.
CHP yüzü işçiye dönük olan bir yönetimin örnek olacağı yerde bazı ‘seçilmiş’ler yüzünden işçilerden yana söylemleri boşlukta kaldı. Ki Hazinedar, Soma’da işçiler için konut yaptırırken, Hakkari’de ‘barış köprüsü’ kurarken, kendi çalışanlarına düşmanca tavırlar içinde oldu. Neyse ki, aklı selim galip geldi.
Belediyenin sendika ile yaptığı sözleşmenin Kılıçdaroğlu’nun ‘İşçilerin bütün haklarını verin’ talimatı ile sonuçlandı. Kılıçdaroğlu’nun, Hazinedar’ı çarşamba günü Ankara’ya çağırdığı da unutulmasın.”
Hazinedar’ın Beşiktaş’ta hiç hata yapma hakkı yoktur.
Ömer Faruk Eminağaoğlu hep uyarıyor ama...
HSYK seçiminde kuşkular artıyor
YSK, 13.9.2014 tarihli HSYK sandık kurulları ile ilgili genelgesinde, adli yargıda illerdeki sandık kurullarının, il birleştirme tutanağı da düzenleyeceği, yani sandıkları açarak çıkan oyların dökümüne ilişkin cetvel düzenleyip, bu cetvelin kendisine iletilmesi gerektiğini belirtmiştir.
YSK’ya, oy vermenin gizliliği gereği, yerel ve genel seçimlerdeki gibi 150 seçmenin altında oy kullanılmamasına veya sandıkların her ilde açılmayıp belirli bölgelerde toplanarak, harmanlanıp açılmasına yönelik yaptığımız başvuru hakkında, henüz tarafımıza bu başvuru sonucu tebliğ edilmeden, anılan genelgenin çıkarılması, yaptığımız başvurunun da reddedileceği, YSK’nın görüşünü peşinen açıkladığı anlamına da gelmektedir!
1982 Anayasası halkoylamasında, zarfların ve evet pusulalarının beyaz renkli, hayır pusulalarının ise mavi renkli olması benimsenmiş, Anayasa’ya hayır oyu kullananlar, oy vermenin gizliliği kuralına rağmen afişe olmuşlardı.
Kimin kime oy verdiğinin belli olmaması da gözetilerek, halen milletvekilleri ve her düzeydeki yerel yönetimler seçimlerinde bir sandıkta en az 150 seçmenin oy kullanması esası benimsenmişken, HSYK seçimlerinde adli yargıda sadece il merkezlerinde sandık kurulacak olması, bir il dahilinde toplam 10, 20, 30 gibi sayılarda bile yargıç ve savcı bulunması gözetildiğinde, her ilde sandık kurulup, bu sandıkların da her ilde açılması durumunda, Anayasa’daki üstün norm olan oy vermenin gizliliği ilkesi de gözetilmemiş, kimin kime oy verdiği açıkça yine ortaya çıkmış, 12 Eylül’deki seçim hukuku anlayışı sürdürülmüş olacaktır. YSK, bu konuda 12 Eylül anlayışına geçit vermemeli, hukukun üstünlüğünü gözetmeli, kuralları göstermelik olarak uygulama anlayışını terk etmelidir.
EŞİT YARIŞMA OLMALI
Eminağaoğlu ayrıca HSYK ve Adalet Bakanlığı’ndan geçici görevlendirmelerle ilgili bilgi isterken YSK’ya da “adliyelerdeki kamera görüntülerinin izlenerek geçici görevlendirmelerle ilgili araştırma yapmasını ve eşit yarışma ve serbest seçim ilkelerinin sağlanması için tedbir alınması” talebiyle başvurdu.
Bir başka tepkisi de şu Eminağaoğlu’nun... Adalet Bakanlığı’nca, platform üyesi hâkim ve savcılarla HSYK adaylarının havaalanlarında VIP olanaklarından yararlandırıldığını ileri sürdü ve “Ayrıca Yargıda Birlik Platformu tarafından desteklendiği ileri sürülen adayların, her gün, her türlü basın yayın organlarında yer aldığı üzere, sağcı, solcu, ülkücü, hakyolcu, Alevi gibi nitelemelerle sunulması, yine bir takım adayların da cemaatçi gibi nitelenmesi, serbest seçim ortamını ihlal edici niteliktedir” dedi.
Dünyada böyle bir seçim görülmez; hele yargıda hiç!
Alevi yurttaşlara esas açılımı AİHM yaptı...
-AİHM baktı ki iktidar Kürt açılımından başını alamıyor, açtıkça açıyor. Alevi yurttaşlar kenarda bekleşirken, bırak açılımı, sadece bir ibadet hakkını bile alamıyor. Müdahale etmek zorunluluğu duymuş!
Türkiye’de zorunlu verilen din kültürü ve ahlak bilgisi ders kitaplarının içeriğinin, Sünni İslam’a ağırlık veren bir muhtevada olduğunu, yapılan son değişikliklerin yeterli olmadığını (bir ara Alevi açılımı vardı, ne oldu!), devletin dini konularla ilgili yaptığı düzenlemelerin yansız ve tarafsız olması gerekirken bu hususların göz ardı edildiği ve yetersiz olduğu, Alevilerin inancı göz önüne alındığında, çocuklar ile okul arasında, kendilerine has değerler bakımından ‘bağlılık çatışması’ yaratma potansiyeli taşıdığı tespitini yapmış... Sonuç olarak da Türk eğitim sisteminin, ebeveynlerin inançlarına saygı konusunda Avrupa standartlarında olmadığına ve sözleşmenin eğitim hakkıyla ilgili maddesinin ihlal edildiğine karar vermiş.
Mahkeme, sorunun yapısal mahiyette olduğunu, din kültürü ve ahlak derslerinin ‘zorunluluk kapsamı dışında’ yeniden düzenlenmesi gereğine de işaret etmiş...
Alevi yurttaşlar, tazminat da istememişler, “Bizim inançlarımıza da saygı gösterin” diyorlar. Terörle bol keseden müzakere yaparken bu konuya da el atılsın, kapı gibi mahkeme kararı da getirdiler!...
PANO
-SAMSUN İlkadım Belediye Başkanı Erdoğan Tok, Tayyip Erdoğan’ın heykelini yaptırdı... İlgi ve talep büyük!..
(Ahmet SARIGÜZEL)
-ABD’li gazetecilere kızıyorsun, Türk gazeteci
@fehimtastekin IŞİD’in Türkiye’ye nasıl petrol sattığını yazdı. (radikal.com.tr/yazarlar/fehim) (Feyzi İŞBAŞARAN)
-SURİYE krizinin yüküne karşılık kaçak döşenen yüzlerce boru hattından mazotun Türkiye’ye pompalanmasına göz yumuldu. Şimdi ortaklık bozuldu...
-WSJ’dan sonra şimdi de NYT topa girdi. NYT: Türkiye IŞİD’in petrol satışına ortak ve baskılara rağmen durduramıyor. (Remzi MEZİROĞLU)
-TÜRK Eğitim-Sen İstanbul Şubeleri olarak bugün 11.00’de Kadıköy Altıyol’da toplanıp Kadıköy İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’ne yürüyecek. Müdürlük önünde, müdür kıyımını protesto amacıyla bir açıklama yapılacak.
Volkan Konak “kendimi feda etti"
TRABZONSPORLU sanatçı Volkan Konak’ın, Akyazı stadına Erdoğan’ın açının verilmesi üzerine kulüp üyeliğinden istifa etmesine ilişkin mektubunu, ‘gazete’ okurlarımız için aynen yayınlıyoruz. Konak, açıklamasında Trabzon Belediye Başkanı Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu’nu suçlarken, “Dolayısıyla Trabzonspor’un emeğinin üzerine basmış, başka bir camiaya ait olan kişinin adının tesislere verilmesini asla kabul etmeyeceğimi belirterek, karanlığa bir ışık yakarcasına kendimi feda ederek, gereğini yapıyorum” dedi.
Volkan Konak’ın istifa açıklaması şöyle:
“Trabzon Kamuoyuna; Mevcut Trabzon Belediye Başkanı’nın kendi siyasi geleceği adına Trabzonspor’umuzu siyasete malzeme yapışını büyük bir düş kırıklığı içinde öğrenmiş bulunmaktayım.
Bizim için Trabzonspor bayrağı ülkemizin asil ve öpülesi Türk bayrağından sonra gelen 2.sırada gelen kutsal bir bayraktır. Bir Trabzonlu ve Trabzonsporlu taraftar, kongre üyesi bir delege olarak gürül gürül, kutsal ana sütümüz gibi olan Trabzonspor’umuzun adeta canlı canlı etlerinin parçalanmasına artık dayanamıyorum.
Bize su, bize cesaret, bize umut, bize kuvvet, bize kimlik, bize yaşama sevinci olan Trabzonspor’umuzun bir başka camiaya ait kişiye, hem de UEFA’da Trabzonspor’a karşı bir nefer gibi çalışmış şaibeli bir siyasetçiye malzeme olmasını asla kabul etmiyor ve kendi adıma ‘Artık yeter’ diyorum. Trabzonspor bütün siyasi partilerin üstünde bir camia ve tarihinde çok değerli spor ve futbol insanlarını barındırmış büyük bir kulüptür.
Dolayısıyla Trabzonspor’un emeğinin üzerine basmış, başka bir camiaya ait olan kişinin adının tesislere verilmesini asla kabul etmeyeceğimi belirterek, karanlığa bir ışık yakarcasına kendimi feda ederek, gereğini yapıyorum. Bu tarihten itibaren yıllardır bir parçası olmaktan gurur duyduğum, tribünlerinde ağladığım, sevindiğim, dünyaya kafa tutmayı öğrendiğim Trabzonspor’umun hem Onur hem de kulüp üyeliğinden istifa ettiğimi üzülerek bildiriyorum. Ayrıca camiamızın saygın bireylerine güneşli günler dileyerek, saygılarımı sunarken, geri kalan bencil ve menfaatçi insanlara da ‘Yiyin efendiler yiyin, aksırana kadar, tıksırana kadar yiyin’ diyorum.”
Bankalardan sonra batık hastaneler geliyor
BATMAN’da halen kapalı olan özel bir hastanenin Sağlık Bakanlığı tarafından devralınacağı basında yer aldı. Bakanlık Türkiye Diyanet Vakfı’na ait 29 Mayıs Hastanesi’ni yasa ile bedelini ödeyerek devraldı. Ayrıca Bakanlığın Ankara’da kendi hastanesini kapattığı yerde, iflas eden kapatılmış bir özel hastaneyi kiralayarak hizmet verdiği de biliniyor.
Bu noktada CHP Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı anlatıyor:
“Hükümet halkın sağlığını istismar etmekte sınır tanımıyor. Önce teşvik ettiği özel hastaneleri, zor duruma düştüklerinde, “ihtiyaç var” diyerek kamulaştırıyor. Bu yolun sonu halkın sırtına yüklenen “batık hastaneler” olacaktır. Bakan’a soruyorum: “Batık hastanelerin de devlet tarafından milletin parasıyla satın alınması (kamulaştırması) gibi bir proje var mıdır?”
Bir işi saptırmak
AHMET Hakan’ın, Yeni Şafak Ankara Temsilcisi Abdulkadir Selvi ile yaptığı röportajda Selvi’nin “Erdoğan’ın Ankara’nın gecekondu bölgesi sayılabilecek bir bölgede oturduğu”nu söylediği yazıyordu. Oysa o bölge 1950’li yılların sonunda tamamlanmış TSK’nın üst düzey subaylarının oturduğu ‘Subay Evleri’ diye bilinen Ankara’nın saygın semtlerinden biridir. Bir tepe üzerine kurulu Subay Evleri’nin hemen yanında Aydınlıkevler vardır. Subay Evleri’nin bulunduğu tepenin yanındaki bir başka tepede Meteoroloji Genel Müdürlüğü yer alır ve o bölgede ‘Demokrat Parti Mebusları’ için yaptırılmış villalar bulunmaktaydı. O bölge Ankara’nın villalar bölgesi olarak bilinirdi. Çünkü aynı bölgede Merkez Bankası çalışanları için yaptırılmış villalar da yer alıyor.
Yani gazetecinin övgüyü abartmaması gerekiyor. Bu semt gecekondu değil, saygın semtidir.
Paylaş