Yalçın Bayer: Beni Seul'e gönderin size madalya getireyim

Yalçın BAYER
Haberin Devamı

BAYBORA Özdemir, 7 yaşındayken geçirdiği bir trafik kazası sonucu sağ ayağının dizinden aşağısını kaybetmiş. Büyük ıstırap çekmiş, ama azimle sorunları aşmış... Azimle engellerin aşılacağını göstermiş.

Özürlü bir gencin, Spor Akademisi gibi uygulamalı derslerin çok zor olduğu bir okulda okuyup beden eğitimi öğretmeni olabileceğini kanıtlamak istemiş.

Ve sağ ayağında 3.5 kilo ağırlığında bir protez bulunmasına rağmen Akdeniz Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Futbol Bölümü giriş sınavını kazanmış...

Okulda başarılı olmuş; ama önünde dert ettiği sorunlar var.

Hem çalışıp hem okuyor, 4. sınıfa kadar gelmiş.

Memur çocuğu, maddi olanaksızlıklar içinde.

Şimdi kendi kendine soruyor: ‘‘Benim gibi kendini kendi çabasıyla aşmış bir insan herhangi bir Avrupa veya ABD'de olsaydı kimbilir onun için neler yapardı o ülkeler?’’

Baybora Özdemir gibi gençlere yardımcı olmak isteyen birçok insan ya da kuruluş mutlaka var. Ama onlara ulaşılabiliyor mu?

Gerisini Özdemir'den dinleyelim:

‘‘2000 yılında Avustralya'nın Sydney Kenti'nde yapılacak olan ve bütün dünya sporcularının katılabilmek için mücadele verdiği Olimpiyat Oyunları'nın ardından da Özürlüler Olimpiyatları başlayacak. Benim branşım futbol olmasına rağmen, 2 senedir atletizm dalında 100 metre koşuyorum. Şu andaki derecem 12.7 dir. Şaşırmayın lütfen, 12 saniye 7 salisede 100 metreyi koşabiliyorum. Derecem tescillidir.

BAYRAĞIMIZI GÖNDERE ÇEKELİM

Olimpiyatlara katılabilmek, Türkiye'yi temsil edip madalya ya da madalyalar kazanarak bayrağımızı göndere çektirip İstiklal Marşı'nı okutmayı o kadar çok istiyorum ki... Ama ne yazık ki bu da mümkün olamıyor. Çünkü olimpiyatlara katılmak için başvurduğumda Olimpiyat Komitesi, kullandığım protezle yarışmalara katılamayacağımı bildirdi. Buna rağmen onların yürüme amaçlı dediği protezle, ki bunun ağırlığı 3.5 kilogram, ben Spor Akademisi'nde bütün sporları başarıyla yapıyor, not ortalamamı da 98 olarak getirebiliyorum.

Ancak komiteden, standartlara uygun ve titanyum madeninden yapılan ve ağırlığı 900 gram olan bir protez ile yarışabileceğimi söylediler.

Ailemin gücü olmadığı için Cumhurbaşkanı başta olmak üzere başvurduğum devlet yetkilileri, ne yazık ki böyle bir protezi yaptıramayacaklarını belirttiler.

Eğer standartlara uygun bir protezle bu yarışmalara katılırsam inanıyorum ki hayallerimi süsleyen olimpiyatlarda başarılı olacağım ve o müthiş rekoru Türkiyem'e taşıyacağım.’’

Birilerinin özürlüleri anlaması o kadar zor mu?

Celal Doğan'dan hükümete mektup

‘‘Siyasi iktidar, CHP'li belediyelere zulmü reva görmemelidir. Bu böyle sürerse hiçbir tepki türünden kaçınmayacağımız bilinmelidir. Bugün kendimiz - Ankara'ya- geldik, yarın kentlilerimizi de buraya getirmeye kimse bizi mecbur etmemelidir.’’

(Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Celal Doğan).

Trafik cezaları artırılsın

TÜRK Ceza Kanunları’nda verilen kararlardaki para cezalarına ve tazminatlara bakıyoruz da 150-200 bin lira gibi komik rakamlara rastlıyoruz.

Örneğin, bir belediye başkanına köpeklere işkence ve eziyet ettiği için verilen cezalar ile bir hemşirenin yanlış iğnesi sonucu kolunu kaybeden ve ömür boyu sakat kalan kişiye mahkemece verilen para ve 20 günlük ceza dünyanın hiçbir yerinde görülmemiştir. 170 bin lira gibi para cezalarının örneklerini çoğaltabiliriz. Mahkeme ve Adalet Bakanlığı'na, Yargıtay ve tüm yargı organlarına sesleniyorum: Sizin takdir ettiğiniz bu para cezaları neyi ifade ediyor, 1948-1950 senesinde olduğumuz para değerini mi? Lütfen bu komik para cezalarını içinde olduğumuz para alım gücüne göre yeniden ayarlayınız.

Trafik cezaları da artırılmalıdır.

‘AB şansınız bitmiştir’

20 yaşındaki Sebastiyan ‘‘Küçük kardeşim ve zavallı boğa...’’ başlıklı mektubunda, ‘‘İsveçli bir anneden olup, babamın Türkiye'de bulunması nedeniyle bir süredir İstanbul'dayım’’ diyor.

Kendisini bir parçası olarak gördüğü Türkiye'de hayal kırıklığına uğradığını ve şaşkınlığının her geçen gün arttığını söylüyor. Hele Kurban Bayramı'ndA yaşadıklarından söz ederken şu noktayı vurguluyor:

‘‘Trafik kazalarında 200 ölü ve vahşice katledilen bir boğa... İrkildim. Tesadüfen aynı günlerde sinemalarda hayvan sevgisini veya tek kelimeyle sevgiyi işleyen çok dokunaklı filmler vardı.

Stuart Little (Küçük Kardeşim) ve Green Mile (Yeşil Yol) bunlardan en etkili olanlarıdır. Türk halkı 'Kahpe Bizans' gibi komedi mi, porno mu, şarlatanlık mı, ne olduğu belli olmayan sanatsal değeri sıfır filmlere gidecekleri yerde bu tip filmlere gitselerdi, Batı'nın nasıl sevgiyi tekrar insanlığa geri vermeye uğraştığını ve hayvanların artık toplumun bir parçası, hatta aile üyesi sayıldıklarını görürlerdi.

Bayramda yaşananlar, emin olunuz ki, bazı seyahat bürolarının kapılarına asılacaktır. Bu durumda AB'ye girme şansınız bitmiştir. Daha açık söyleyeyim: AB, Türkiye'yi 10-30 sene oyalayacak, ancak hiçbir zaman üyelik vermeyecektir. En başta ben ve benim gibi düşünen milyonlarca insan, yakın gelecekteki referandumda İsveç üzerinden AB'ye şu mesajı göndereceğiz:

‘Ya AB'den çıkarız ya da Türkiye'ye AB kapıları kapanır.'

Tabii ki AB, İsveç gibi bir ülkesinin hatırını Türkiye için kırmayacaktır. Zaten kapıları açsalar birkaç ay içinde milyonlarca kişinin, Avrupa ülkelerine dolup orada da geçtiğimiz Kurban Bayramı'ndaki uygulamaları yapacağını biliyorlar.

Karısını döven, hayvanını kesen, trafikte sarhoşken ölüm saçıp sonra 2 milyon lira ağır para cezası ile kurtulan kamyon şoförlerini; on binlerce depremzede açlık ve soğukla mücadele ederken, TV'lerde ve barlarda göbek atıp masa örtüsü yakan yozlaşmış, insani değerlerini unutmuş topluluğu ülkesine kim ister?

Batı'ya geçiş 'Cimbom'un golleri' ile olmaz... Ben kendimi bildim bileli İskandinavya'nın amatör takımları, Avrupa'da finaller oynar, hatta şampiyon olurlar. Ama biz ne antrenörün heykelini diker, ne de misafir takımlara küfür ederiz. Sizi uygarlığa davet ediyorum. Dost acı söyler.’’

ADANA'dan bir ANAP'lı üye soruyor: ‘‘Sayın Ersin Taranoğlu, kamu yönetim kurullarında parti yöneticilerinin görev alamayacağını bildiriyor... Güzel de, Sümer Holding'de ANAP'ın borusu hálá neden ötüyor? Burada, ANAP Adana Milletvekili M.Ali Bilici'nin siyasi yakınlarının görevde bulunduklarını herkes biliyor. Bunlardan Sümer Holding'e bağlı Aksantaş İşletmesi'nde yönetim kurulu başkanvekili olan Mehmet Çökmez, ANAP Adana İl Başkan Yardımcısı değil mi? Yine yönetim kurulu üyelerinden Necati Erde ve Namık Akay'ın partide görevleri var mı?

NEVŞEHİR ANAP İl Başkanı Necmi Cantekin'den açıklama: Selçuk İnşaat'la hiçbir ilgim yoktur. 1983 yılından beri siyasette bulunduğumdan devletle hiç iş yapmadım. İhale karnem bile bulunmamaktadır. Firmam, Sedat Mühendislik Ltd. Şti'dir ve sadece proje işi yapar.

Yazarın Tüm Yazıları