Paylaş
Sayın Gökçek için bu ayrıntı yeterince önemli olmamış olsa gerek, yerine bir yenisi ya da benzeri konulmamıştı. Eskiden meşhur Gar Lokantası’nın olduğu kapının hemen girişinde ışıklarla süslenmiş bir Atatürk silüeti ve bu silüetin altında da Atamızın ‘Ne mutlu Türküm diyene’ sözü yeralıyordu. Eski parkı çevreleyen tellerdeki bu yazı ve Atatürk silüeti ne yazık ki, yerine konmamıştı.
Atatürk’ün sözlerinin dağlardan silinmesini tartışıldığı son günlerde, böyle bir olaya tanıklık etmek biz gençleri derinden üzdü. Parktan içeri girdikten sonra daha dikkatli gözlerle, Atamızı anımsatacak bir yazı ya da küçücük bir iz aramaya koyulduk. Kapıdan girdikten sonra güvenlik görevlilerinin bulunduğu kulübenin hemen arkasında yerde bir taşın üzerine kazılı sayın Gökçek’in imzası bile vardı ama Atatürk’ün o muhteşem sözü parkta artık yer almıyordu. Rozet Atatürkçüsü ya da her yerde Atatürk heykeli olmalı takıntısı sahibi değiliz ama ister istemez gözlerimiz de Başkentin sembollerinden olan tarihi parkta Atamıza yakışacak bir şeyler arayıverdi.
Parkın girişinde öyle bir heykel vardı ki hiçbir anlam yükleyemedim. Altından bir küre yanında da iki tane dikili kazık gibi bir şekil.
Sayın Gökçek’e parkı yeniden Ankaralıların hizmetine açtığı için teşekkür ediyor ve kendisinden iki ricada bulunmak istiyorum:
Birincisi Atamızın sözünün parkın görünen bir yerine acilen konulmasıdır. İkinci talebim ise parktaki göletin etrafındaki beton yürüyüş parkının bir kısmının spor severlerin yürüyüş ve koşu yapabilecekleri şekilde yeniden tasarlanmasıdır.
Engin BALIM
Diyanet’e bir öneri
MÜBAREK Ramazan ayının güzelliklerinden biri de teravih namazı’dır. Bu günlerde gelenek olarak, bazı kimseler namazlarını değişik camilerde kılmak isterler.
İslam dini bir birlik ve beraberlik dini olmasına rağmen her camide bu namaz değişik şekilde kılınmaktadır.
Yani bazı imamlar 2 rekatta, bazıları 4 rekatta, bazıları 6, bazıları 10 rekatta selam vermekteler.
Tamam belki teravih namazı için hepsi geçerli olabilir. Buna hiç kimsenin itirazı yok.
İşte bu cami cami dolaşıp daha çok sevap peşinde koşanlar için bir şaşırma vesilesi olabiliyor...
Acaba Diyanet işleri Başkanlığı Ramazan öncesi bir yazı ile bu birliği sağlayamaz mı diye düşünüyorum.
? Mehmet ÖZDEMİR
Paylaş