Paylaş
İsterseniz biraz açalım. Rahmetli meslektaşımız Turan Yavuz’un ’Çuvallayan İttifak’ isimli kitabında ayrıntıları ile anlatılan bir ’at pazarlığı’ hikáyesi vardır.
Birinci Körfez Savaşı’nda Turgut Özal’ın ’Bir koyup üç alma!’ politikasında uğradığı zararı unutmayan AKP, tezkereyi geçirmek için Amerika’dan para istiyordu. o dönemin Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış ve Devlet Bakanı Ali Babacan, Bush’a gittiler, 92 milyar dolar yardım istediler. Oysa Amerika toplam 6 milyar dolar yardım veriyordu. Bush, bir ara iki Türk bakana, "Benimle at pazarlığı yapmaya mı geldiniz?" diye sordu; sonra da at pazarlığının nasıl yapıldığını anlattı:
"Teksas’ta at pazarlığı nasıl yapılır bilir misiniz? Cebinizde para vardır, at pazarına gelirsiniz, bir atı gözünüze kestirip pazarlık yaparsınız, etraftan gelenler olur, sonra bir bakmışsınız cebinizdeki para da gitmiş, at da..."
HANGİ RUH
Erdoğan’ın dünkü konuşmasında ise Gazi Mustafa Kemal’i sadece Çanakkale Savaşı’nda referans göstermesi eksik kaldı. Çünkü Çanakkale, Osmanlı’nın mağlubu olduğu büyük bir savaşın içindeki en önemli zaferdir. Bağımsızlık ve emperyalizme karşı bir referans kullanılacaksa o da Kurtuluş Savaşı olmalıydı.
Tüm emperyalist ülkelerin başkent İstanbul dahil Anadolu topraklarını işgal ettiği bir ortamda silah arkadaşlarıyla birlikte Samsun’dan mücadeleye başlayan Mustafa Kemal, İzmir’de düşmanı denize dökmüştü. Ve Atatürk, en yetkisiz anında düşman gemilerine bakıp "Geldikleri gibi giderler" diyebilmiş, hayatını buna adamıştır. Dolayısıyla Tayyip Erdoğan’ın bunu anlaması kolay değil.
(Eğer anlamış olsaydı, 17.12.2004 Brüksel’deki AB Zirvesi’nde Kopenhag kriterlerinin hepsi yerine getirilmiş olmasına rağmen, Güney Kıbrıs Rum yönetimi ile ilgili Türkiye’nin önüne konulan engeli kabul etmez ve AB üyeliğini de engellemiş olamaz mıydı? KKTC üyeliği için de bastırılabilirdi.)
Erdoğan’ın kafası halen Çanakkale’de, çünkü Türk kurtuluş tarihine bile kafasındaki ideolojiyle bakıyor.
Ama yine de umutlanmak lazım. Neden mi? Bir zamanlar Atatürk adını bile ağzına almak bir yana onu düşman gören bir fikriyattan gelen birisinin bugün bunları söylemesi gelişme sayılır. Kim bilir belki de, Çanakkale’de Mustafa Kemal’in rolünü takdir ettiğine göre, Kurtuluş Savaşı’nı da tam okuduğunda "tüm zorluklara ve imkánsızlıklara karşı dünyaya nasıl kafa tutulacağını ve nasıl devlet adamı olunacağını da öğrenir" demek gerekiyor.
Çuval!
DÜNYADA artık yeni bir liderlik tavrı gelişiyor. Bunun örneklerini İtalya ve Fransa liderlerinde görüyoruz. Ahmedinejad ise daha farklı bir liderlik sergiliyor; hem Batı hem ABD ile çatışıyor. Bizim Başbakanımız daha farklı; hem içerde hem dışarda olmasına rağmen önce sert bir tavır koyuyor; daha sonra bunu yumuşatıyor; bu tablo sonuçta lehine dönüyor. Başbakanımın, diplomatik usulün dışında tutarak yaptığı çıkışı haklı buluyor ve keşke diyerek şunu ekliyorum:
"Kuzey Irak’ta Türk askerinin başına çuval geçiren Amerika’ya ve Bush’a benzer bir çıkış yapma cesaretini gösterseydiniz..." Haşim KARAKAŞ
GÜNÜN SÖZÜ
"BAŞBAKAN o tepkiyi göstermeseydi havaalanından içeri sokmazdık."
(BBP Genel Başkanı M.Yazıcıoğlu)
Biliyor musunuz
MUSTAFA Sarıgül’ün Şişli Belediye Meclisi aday üyeliği listesinin ilk sıralarına Ömer İnönü’nün oğlu Hayri İnönü, Ankara’nın eski Belediye Başkanı Vedat Dalokay’ın oğlu mühendis Hakan Dalokay, Fatma Girik’in kardeşi Günay Girik, ünlü emlakçı Mevhibe Demir, eski ANAP’lı Uluslararası Gençlik Demokratlar Birliği Genel Başkan Yardımcısı 4 dil bilen Faik Tunay ile Florence Nightingale İdare Direktörü Doğan Kılıç’ı aldığını...
Batı’nın ’kenar mahalle çocuğu’ değiliz artık
TV’lerdeki tüm yorumlarda muhalif kanallar dahil herkes Başbakan Erdoğan’ın tavrı konusunda haklılık payını teslim ediyor.
Batılı değerlerle büyümüş, Batı’nın bilim ve bireye yaklaşımındaki ufkuna hayranlık duyan biri olarak Davos’taki ’Gazze’ oturumunda; içimdeki adalet terazisinin kefesi maalesef Batı’nın öz evladı İsrail’e "haksızsın, zalimsin" diyor. Antisemitizme karşı olmak, İsrail’in adaletsizliğine yüz çevirmemizi gerektirmiyor. Batı mahallesinin ’varoştaki çocuğu’ olmayı çaresizce içimize sindirmiş olmaya gönlüm razı olmuyor.
Küresel olmak, düşündüklerimizi de dünyanın ortak platformlarında özgürce söylememizi gerektirmez mi?
Erdoğan’ın tavrıyla dünyanın dili tutuldu sanki; sadece seyredildi. Bu ikiyüzlülüğü dile getirmek cesareti Türkiye Cumhuriyeti’ne düştüyse eğer tüm kalbimle destekliyorum.
Siyasetçilerimizin ve kurumlarımızın dürüst ve samimi duruşu, ülkemiz için çok önemlidir. Gerektiğinde AKP iktidarını eleştirmeli, gerektiğinde de desteklemeliyiz.
Davos’taki Gazze toplantısında ülkem ve onun Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan haklıydı...Betül BIYIK
Bu işte bir iş var
CHP’lilerin dün hakkında çarpıcı iddialarda bulundukları, İDO Yönetim Kurulu üyesi Fethi Turgut’ın adı ilk kez 8.4.2006’da köşemizde yeraldı. ’Boğaz yağmalanıyor’ başlıklı yazıda, Boğaziçi İmar Müdürlüğü tarafından durdurulan yapıların sahip ve ilgilileri ile İDO binasında nasıl görüştüğünü anlatıyorduk. Çünkü bu konuda şikayetler almıştık. Fethi Turgut, Beyoğlu Belediye Başkanlığından beri Kadir Topbaş’ın ’danışmanı’ olarak biliniyor. İmar ile ilgili sorunlu işlerin görüşmeleri iki kişi arasında İDO’da nasıl bir çözüme bağlanıyordu? Maltepe’deki evinde kasanın bir şebeke tarafından planlı bir şekilde çalınmasından sonra yeni bir durum ortaya çıkmış oluyor: O kadar para neden evde saklanır.
Tam Kemal Kılıçdaroğlu’luk bir olay!...
Mesaj Panosu
ESKİ Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve eski Başbakan Başdanışmanı olarak VIP’ten geçme hakkım var. Konuşma yapmak üzere gittiğim Adana’dan İstanbul’a dönerken bir vali yardımcısı bana, ’İsminiz VIP’ten silindi’ dedi. Demek ki gözaltına alındığım için adım kaldırıldı diye düşündüm. Ancak İstanbul üzerinden Ankara’ya geldiğimde iki alanda VIP’te bir sorun olmadı. Adana’daki vali yardımcısı işgüzarlık mı yaptı acaba?
Erhan GÖKSEL
Paylaş