Yalçın Bayer

Kaleiçi için Rahmi Koç’a ne kadar teşekkür edilse azdır

19 Ekim 2022
Antalya Kaleiçi’nin yeterince tanıtılmadığını düşünmeye başladık. Çok güzel bir mekân, yalnız hangi gözle baktığınıza bağlı bu ‘güzelliği’ keşfedebilmek. Muratpaşa Belediye Başkanı Av. Ümit Uysal, bize basın müşaviri Emre Baylan’la gezmemizi önerdi. Biz de öyle yaptık. Baylan, Hürriyet-DHA kökenli bir gazeteci, edebiyatı seviyor; bölgesini de çok iyi biliyor. Ümit Uysal’ın moderatörlüğünde geçen şubat ayında Antalya’da yapılan panelde, eski Turizm ve Tanıtma Bakanı Alev Çoşkun, eski DPT Müsteşarı Prof. Dr. Bilsay Kuruç ve eski Antalya Belediye Başkanı Selahattin Tonguç’un Güney Antalya Turizm Gelişim Projesi ile Antalya’nın nasıl turizm başkenti olduğu öyküsünü anlattı. Biz de aktarıyoruz:

Rivayet odur ki Bergama Kralı 2. Attalos, yeni bir kent kurmak istediğinde adamlarına “Bana yeryüzündeki cenneti bulun” diye sesleniyor. Kralın adamları, yeryüzü cenneti olarak Antalya’nın tarihi liman çevresini yani Kaleiçi’ni buluyor. Bugün dünyanın en önemli turizm destinasyonu olan Antalya’nın hikâyesi de böyle başlıyor.

Hikâye böyle ama tabii ki gerçek başka. 2. Attalos, Side Limanı’nı ele geçiremeyince Doğu Akdeniz’in ticaret merkezi yapmak amacıyla Antalya’ya yöneliyor. Ama adamları “Burası cennet gibi” demiş midir? Muhakkak.

Kaleiçi, son yıllarda büyük bir değişim yaşıyor. Kentsel bir çöküntü alanı haline gelmenin eşiğinden dönen tarihi kent merkezi ile ilgili olarak, Muratpaşa Belediyesi’nin bu yıl 7’ncisini düzenlendiği ‘Kaleiçi Old Town Festivali’nde çok şeye gördük, öğrendik.

Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal, kent içi turizmi dert etmiş. Deniz, kum ve güneş üçlüsüne dayanan kitle turizminin kent ve ülke ekonomisindeki önemini teslim etmekle birlikte Antalya’nın sahip olduklarıyla daha fazlasını hak ettiğini söylüyor.

Bu genç Belediye Başkanı da kentin hikâyelerinin peşine düşmüş. Kendisi aynı zamanda da öykü yazarı. İsim babalığını Zülfü Livaneli’nin yaptığı “Lavinya’nın Aşkla İmtihanı” adında yayımlanmış bir kitabı dahi var.

Geçen yıl düzenlenen festival için Antalya’nın kültürel miras alanlarının ve arkeolojinin sınırları içinde kalmış tarihinin hikâyeleştirilerek anlatıldığı “Sardepon’dan Keykubat’a: Bir Zamanlar Antalya” kitabını yanına hazırlanıp basılmasını sağlamış. Bu yıl da tarihi Kaleiçi evlerinin tarihinin anlatıldığı 11 ayrı belgesel hazırlatmış.

ÜÇ KEMERLİ KAPI

Uysal

Yazının Devamını Oku

Antalya sınıf atlıyor

18 Ekim 2022
Antalya, başta Rusya ve Almanya’da olmak üzere dünyanın birçok yerinde Türkiye’den çok tanınıyor bugün. Denizi, kumu ve güneşi ülkeleri aşıyor. Antalya sessiz sedasız ama uluslararası alanda hızla yükselen bir şehir. Kültür ve sanatın geniş yelpazesinden bisiklet yarışlarına, çeşitli spor etkinliklerine de uluslararası ev sahipliği yapıyor.

Geçen hafta bunlardan ikisine tanık olduk. Biri Antalya hatta Türkiye’nin yükselen belediyelerinden Muratpaşa Belediyesi’nin bu yıl 7’ncisini düzenlendiği ‘Kaleiçi Old Town Festival ve Forum’, biri de Akra Otel’in bu yıl 4’üncüsünü düzenlediği Meze Festivali.

Başında Ümit Uysal’ın olduğu Muratpaşa Belediyesi, özgün etkinlikleri ile Türkiye sınırlarını aşıyor.

Kaleiçi Old Town Festivali kapsamında 27 ülkeden 52 şehrin katılımıyla gerçekleşen ‘Yaşayan Tarihi Kentlerde Sürdürülebilir Turizme Yönelik Çevreci Faaliyetler’ başlıklı forumda şehirler, sahip oldukları tarihi kent merkezleri ve arkeolojik miras alanlarında sürdürdükleri çalışmalar ve projeler paylaşıldı.

Antalya’nın yeme içme kültürünün sergilendiği festival ile Kaleiçi Paris’in dünyanın dört bir yanından ziyaret edilmesi, bir ekol haline gelen Latin Mahallesi’ni (Latin Quarter) ön plana çıkarıyor. Kaleiçi’nin Paris Latin Mahallesi’nden fazlası var, eksiği yok. Ümit Uysal gibi geleceği parlak yöneticiler elinde bu değerler uluslararası alana çıkarılıyor.

Antalya’nın en eskilerinden, Side’deki ilk otel Cennet’in kurucusu Barut ailesinin babası Ali Barut’un üç oğlundan her biri, bir başka etkinlik ile gerçek anlamda Antalya’ya sınıf atlatıyor. Barutların büyüğü Haydar Bey, başında olduğu Akra Otel’in bizzat sponsorluğunu üstlendiği etkinlikler ile hiç abartmadan Antalya’ya sınıf atlattı.

Bunlardan birkaçı; Tour of Antalya ve Akra Gran Fondo Bisiklet Yarışı, Akra Caz Festivali ve Meze Festivali. Hepsi uluslararası alanda marka olan bu etkinliklerden Meze Festivali’nin bu yıl dördüncüsü düzenlendi.

EĞLENCE YOK

Festivalden bir gün önce Bartın Amasra’daki maden kazası nedeniyle etkinliğin festival tarafı iptal edildi, her biri bu alanda marka olmuş restoranların şeflerinin hazırladığı mezelerin sunulduğu bir akşam yemeğine dönüştürüldü. Tayland’dan, Yunanistan’dan İspanya’dan gelenler ile Türkiye’nin çeşitli illerindeki meze restoranlarının şeflerinin ürünleri tattırıldı.

Yazının Devamını Oku

Danışman partiyi ‘mıncıklayamaz’

14 Ekim 2022
Kılıçdaroğlu’nun danışmanlarına yönelik Orhan Gökdemir’in iki günlük yazısına dönük bazı ‘eleştiriler’ için bizim de ‘ince’ çıkışlarımız var tabii. Danışmanları biz ayaklar altına almayız elbette. Özetle diyoruz ki, sözü edilen danışmalardan çoğu özellikli ve nitelikli kişilerdir.

Mustafa Aksoy’u çok Fethullahçı yapamam çünkü önce gazetecidir. Aksoy şu anda ‘Politik Yol’un sorumlusudur.

Şükrü Karaca diyorsunuz, bildiğimiz Diyanet’in Elçi Bey’le (Nahçıvan) irtibatını kuran önemli bir Türk’tür, demek gerekiyor.

Şu nokta önemlidir, danışmanlık diyorsunuz ama bunlardan bazılarının ‘parça başı’ olarak çalıştıklarını vurgulamak gerekiyor. Parça başı ‘danışmanlık’ olur mu?

Bu danışmanların en tepki çekeni, parti işlerine karıştığı, aktif siyaset yaptığı, her şeye müdahale ettiği için eleştirilir. Danışmanın esas görevi, genel başkana bilgi vermek, yön vermek, istikamet göstermektir. Partiyi ‘mıncıklamaz’. Partiye el attığı için eleştirirler. Bazıları nitelikli insanlar olduğu için aktif siyasetten uzak durur. Şu unutulmamalıdır ki, nitelikli olanlar tabii ki aktif siyasete uzak dururlar.

DANIŞMAN SİYASET YAPMAZ

Siyasette ‘ham’ olanlar bu müdahalelerden uzak durur. Örneğin, Amerika’da ‘danışman’ bakan olamaz, onlar akıl satar, strateji belirler. Ne yazık ki sizin gündeme getirdikleriniz için şunu demek gerekiyor.

CHP’de danışmanlık yapanların çoğu CHP’nin verdiği para ile siyaset yapıyor, klik oluşturuyor; bunları konuşmak pek hoş değil... CHP’li siyasetçi ile bu konuda sohbet ederken şöyle bir disiplin noktasına geldik. “Partiler, aday olacak üyeleri için (il ve ilçe örgütleri itibarıyla) niye belli bir takvim belirlemez, kurallar koymaz? CHP geçmişte uyguladığı ön seçimden neden vazgeçti! Bu sorunun yanıtı acilen gündeme getirilmelidir

Her bir makama gelen, haddini bilmeden bir dönem sonra hakkı olmadığı halde

Yazının Devamını Oku

Kılıçdaroğlu’nun danışmanları (2) Kime, neyi danışıyor

13 Ekim 2022
Gazeteci Orhan Gökdemir’in “Başkanın bütün danışmanları hep dinci, sağcı ve tarikatçı” başlıklı yazısının son bölümünü aktarıyoruz:

“Az zaman sonra AKP’li geçmişiyle tanınan Erdoğan’ın eski danışmanı İbrahim Uslu’yu da danışman kadrosuna aldı Kılıçdaroğlu. Uslu, Deniz Baykal’a yönelik kaset komplosundan Kılıçdaroğlu’nu sorumlu tutmuştu.

Haberci Celal Eren Çelik’in başka bir listesi var. Çelik ‘Kılıçdaroğlu kime, neyi danışıyor?’ başlıklı yazısında şöyle diyor: Siyasal partilerde ‘Genel Başkan Danışmanlığı’ son derece önemli konumlardır ve bu konumlarda yer alan kişiler aslında parti genel başkanın ‘görünmez beyni’ fonksiyonu gördükleri ve genel başkanlar ile son derece yakın mesai yaptıkları için aslında parti politikalarına çoğu kişi ve tabii kamuoyu pek fark etmeden son derece önemli etkide bulunurlar. Bu bağlamda bu tip ‘danışman atamaları’ öyle üzerinde durulmadan geçilecek konular değildir. Lakin CHP’de bu danışmanlık konusu ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘Genel Başkan Danışmanı’ noktasındaki tercihleri oldukça enteresan bir tabloyu da beraberinde getirmekte.”

Yazı şöyle devam ediyor:

Celal Eren Çelik’in ‘enteresan’ diyerek kibarca ifade ettiği şey, beyefendinin bütün danışmanlarını dinci, sağcı, tarikatçılar arasından seçmesi.

Çelik’in listelediği danışmanlar arasında gerçekten de ‘enteresan’ tipler var. Bunlardan biri AKP MKYK ‘yedek’ üyesi Ali Arif Özzeybek... Özzeybek, 2010 yılında ANAP’ın genel başkanlığını yaparken, Kılıçdaroğlu tarafından keşfedilmiş. CHP’ye transfer edilerek 2015 seçimlerinde vekil adayı yapılmış, seçilemeyince ‘STK’lardan Sorumlu Genel Başkan Başdanışmanı’ olarak atanmış. ‘Başdanışman’ 2019’de AKP’ye geçmiş, CHP’ye ‘başdüşman’ olmuş. Fark etmişsinizdir, ikisi arasında ses benzerliği de var!”

ÇİLLER, AĞAR VE MUMCU İLE ÇALIŞTI

“Bir diğer vaka, vaktiyle Tansu Çiller’in danışmanı olan Şükrü Karaca’dan da söz etmek gerekir. Karaca, ‘kankası’ Mümtazer Türköne ile birlikte Çiller’in döneminin ‘derin devletini’ aklamak için kullandığı ‘Bu devlet için kurşun atan da kurşun yiyen de şereflidir’ sözlerinin metin yazarıymış. İbrahim Şahin’e yol arkadaşlığı, Mehmet Ağar’a ve Erkan Mumcu’ya da danışmanlık yapmış. 2014 yılında geçirdiği kalp krizi sonucu CHP genel başkanı başdanışmanı olarak hayata veda etmiş.

Kürt Bölgesinde AKP’ye yakın Kırvar aşireti reisi ve 21. dönem AKP Milletvekili olan

Yazının Devamını Oku

Kılıçdaroğlu’nun danışmanları hep dinci, sağcı ve tarikatçı

12 Ekim 2022
Gazeteci Orhan Gökdemir, ‘Başkanın bütün danışmanları’ başlıklı bir yazı yazmış. Enver Aysever’le Kılıçdaroğlu’nu ziyarete gitmişler, Kılıçdaroğlu CHP Genel Başkanlık koltuğuna yeni oturmuş.

Deniz Baykal’dan daha solda olduğuna inandırmıştı herkesi. Daha sonra Kılıçdaroğlu’nun danışmanlarına getiriyor konuyu: “2016’da kendine üç danışman atadı. İlki Veli Özdemir, gazeteciydi. ANKA’nın sahibiydi. Ama diğer ikisinin CHP için biraz tuhaf özgeçmişleri vardı. Rasim Bölücek tıp doktoruydu ama dediğine göre aslında siyaset reklamcısıydı. Reklam ajanslarında ‘yaratıcı yönetmenlik’ yapıyordu. MHP’nin 1999 seçim kampanyasını yürütmüş, ardından Devlet Bahçeli’ye danışman olmuştu. Şükrü Karaca ise Diyanet’ten geliyordu. Diyanet Vakfı Dış İlişkiler uzmanı olarak görev yapmıştı. Diyanet’in “na’t” yarışmasında ikinci, “münacaat” yarışmasında birinci olmuştu. Baktım bunlar hangi uzmanlık alanlarına denk düşüyor diye; birincisi peygambere sevgiyi, ikincisi Allah aşkını anlatan şiir dalıymış. Şükrü Karaca dini tekerleme yarıştırma uzmanıydı anlayacağınız. Herhalde bu bulunmaz uzmanlığından olacak, daha önce Çiller’le, Mehmet Ağar’la, Erkan Mumcu ile çalışmış, son durağı CHP’nin 14. katındaki danışmanlar odası olmuştu.”

“Birkaç yıl önce eski MİT mensubu Enver Altaylı ve damadının da arasında bulunduğu 4 kişi hakkında “FETÖ” mensubu oldukları suçlamasıyla dava açıldı. Altaylı ile ilişkide olduğu iddia edilen sanıklardan biri Kılıçdaroğlu’nun başdanışmanı, ‘yaratıcı yönetmen’ Rasim Bölücek’ti. İddianamede, Enver Altaylı’nın Rasim Bölücek’le iki ayrı telefon hattından tam 1159 görüşme yaptığı iddia ediliyordu. Bölücek mahkeme safahatında görüşmeleri doğruladı, “Enver Altaylı hiperaktiftir, günde 10 kez arar” diye gerekçelendirdi durumu.”

MANSUR YAVAŞ’I KİM TANIŞTIRDI

“Rasim Bölücek, İYİ Partili Hasan Bölücek’in kardeşi. Hasan Bölücek, daha önce BBP ve MHP’de de görevler aldı. Babaları Cemal Bölücek MHP içinde ülkücü militan Muhsin Yazıcıoğlu’na yakındı. 12 Eylül faşizmi kapıyı çalmadan önce sokaklarda solcu avlamaya birlikte çıkıyorlardı. MHP ile olan kan bağını CHP’ye taşıdı. Mansur Yavaş’ı, Kılıçdaroğlu ile Rasim Bölücek tanıştırdı söylenenlere göre. 2015 ağustosundaki AKP-CHP koalisyon görüşmelerine de Kılıçdaroğlu’nu temsilen dört üye ile birlikte katıldı. Sıkı durun, Ekmeleddin İhsanoğlu’nu aday yaptıran ve ‘Ekmek için Ekmeleddin’ sloganını icat eden de oydu. Kılıçdaroğlu, CHP’den aday yapmak istediği İhsanoğlu, MHP’nin kapısını çaldı ama vekil olamadı.” 

FETÖ BAĞLANTILARI

Yalnızca Rasim Bölücek değil, Kılıçdaroğlu’nun pek çok danışmanı ‘FETÖ bağlantısı’ iddiasıyla yargılandı, sorgulandı. Eski başdanışmanlarından Fatih Gürsul, ‘FETÖ’nün İstanbul Üniversitesi’ndeki akademik yapılanması’na ilişkin davada ‘silahlı terör örgütüne üye olmak’ suçundan 10 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı. Yine eski danışmanlarından gazeteci Murat Aksoy, ‘FETÖ’nün medya yapılanması’na ilişkin davada yargılandı; yattı, çıktı. Murat Aksoy’u tanırım, Fethullah’la ilişkisi olduğunu sanmıyorum ama doğrusu neden başdanışman yapıldığını ve ne danışıldığını müthiş merak ediyorum. Bir gün anlatırsa öğreniriz. Eski danışmanlarından Koray Çalışkan, ‘Fethullahçıların akademik yapılanması’na yönelik soruşturma kapsamında 10 Temmuz 2017 tarihinde gözaltına alındı, adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Eski danışmanlarından Alper Keten’in, örgütün haberleşme programı olduğu söylenen ByLock’tan ‘FETÖ’ yöneticileriyle irtibat kurduğu iddia edildi. Hakkında yakalama kararı çıkarılan Keten yurtdışına kaçtı.”

“Kılıçdaroğlu, 2017’de Nuray Çepni’yi başdanışman atadı. Nuray Çepni’nin en önemli özelliği partinin az sayıdaki türbanlı kadın üyelerinden biri olmasıydı. 2012 yılında CHP İstanbul İl Kadın Kolları Başkanlığı’na adaylığını açıklamış, sonra baskı gördüğü gerekçesiyle adaylıktan çekilmişti. Çepni’ye göre, o dönemin CHP İstanbul İl Başkanlığı baskıcı ve taraflı tutum takınmıştı kendisine karşı. Arada yumuşama sağlanmış olmalı.”  Bu ilginç yazıya devam edeceğiz.

GÜNÜN SÖZÜ

Yazının Devamını Oku

GAP için ciddi bir uyarı

11 Ekim 2022
Su Politikaları Derneği ve Hidropolitik Akademi Başkanı Dursun Yıldız, Türkiye’nin büyük heyecanla başlattığı ama son dönemde gölgede kalmış bir projesinden söz etti. Yıldız, “Güneydoğu Anadolu Projesi’ni hatırlayalım” diyor.

Yıldız; “İklim değişikliği, savaş kapıda, dünya gıda krizini konuşuyor. İnsanlığın ilk tarımsal üretimi yaptığı verimli topraklarda 40 yıl önce GAP diye bir projeyi başlattık. Enerji bölümü hemen hemen tamamlandı ama projenin sulama ve tarımsal üretim hedeflerinde hâlâ yolun yarısındayız” dedi. Artık herkes kabul etti, tarım stratejik bir sektör oldu. Su zaten stratejik bir doğal kaynak. GAP’ta toprak çok verimli, su da var. Şimdi bu projenin yeniden eski heyecanıyla ele alınması zamanıdır diyen Dursun Yıldız, hidroelektrik enerjimizin dörtte birinin oradaki barajlardan geldiğini, GAP’ın en stratejik avantajının bölge kalkınmasına ve gıda arz güvenliğimize sağlayacağı büyük katkı olduğunu belirtti.

Yıldız, “GAP projesinin tamamen devreye alınması ile ülke ekonomisine 6.7 milyar dolarlık katkı sağlayacağı hesaplanmış. Bence enerji ve gıda krizine doğru ilerleyen dünyada bu katkı bundan çok çok daha fazla olacak. Çünkü bizi ve insanlığı gelecekte temiz su ve toprak kurtaracak” dedi.

GAP projesinin, ilerlemesi boyunca sosyal, ekonomik, politik birçok problemle karşılaştığına vurgu yapan Yıldız, “Proje durmadı, ilerledi ama kendisine bağlanan büyük umutları beklendiği gibi gerçekleştiremedi” dedi. Projenin kamu yatırımlarından aldığı payın son dönemde azaldığını ifade eden Yıldız, son dönemde projenin biraz gölgede kaldığına dikkat çekti.

Yıldız, “GAP’ı tümüyle tamamlayabilmiş olsa idik gerek bugün gerekse gelecek için büyük bir gıda arz güvenliği avantajımız olacaktı. Şimdi GAP’ı tekrar hatırlama zamanı. GAP, Türkiye’nin ve bölgenin gıda güvencesinin anahtarı” dedi ve “Rahmetli Cumhurbaşkanımız Demirel’i saygıyla analım. Aman GAP’ı kimselere ‘GAP’tırmayalım’ vurgusu yaptı.

GÜNÜN SÖZÜ

ÖLÜM hariç her derde deva denen, birçok kültürde ‘kutsal tohum’ denilen çörekotu sahiden mucizevi. Yakından tanıyalım: Magnezyum, kalsiyum, demir, çinko, selenyum, B1, B2, B6, fosfor, folik asit, Omega 6, Omega 9 içerir.”

Uzm. Esra Güneş KAYA

ORTAK AKIL VE DAYANIŞMA ŞART

Yazının Devamını Oku

Osmanlı döneminde Trakya şarapçılıkta altın çağını yaşadı

7 Ekim 2022
MEY İçki Genel Müdürü Levent Kömür’ün sosyal medyada bir yazısını gördüm dün.

“Şarap ihracatından Fransa 13 milyar dolar, İtalya 8 milyar dolar, İspanya 3 milyar dolar kazanırken, Türkiye 8 milyon dolar kazanıyor. Yunanistan’ın bağ alanı bizim sadece yüzde 14’ümüz ama şarap ihracatı bizim 10 katımız.

Türkiye’nin petrolü şaraptır.”

Trakya’da bir ay önceki bir şarap etkinliğini hatırladım; 14. Yayla Bolluk, Bereket, Hasat ve Bağbozumu Şenliği’ni... Geçen 10 Eylül’de Kırklarelide Papazın Evi Bistro ve Kafe’de, ‘Geçmişten Geleceğe Kırklareli Bağcılığı’ söyleşisinde, Chamlija Şarapçılık sahibi Mustafa Çamlıca ve Tekirdağ Bağcılık Araştırma Enstitüsü Müdürü Mehmet Ali Kiracı konuşmacı olarak yer almışlar.

İnovatif yatırımlarla Kırklareli’nin şaraplarının ününü yeniden dünyaya duyurmayı başaran Mustafa Çamlıca, tarihi belgeler ışığında Kırklareli’nin özellikle 1880 ile 1910 yılları arasında muazzam bir şarap üretimi ve satışı ile ekonomik olarak ‘altın çağını’ yaşadığını vurguladı. Altın çağı oluştu. Bölgeye muazzam bir para girişi oldu.

Bunun sebebi Fransa ve Avrupa’da ortaya çıkan filoksera denilen hastalıktan dolayı bağların telef olması, üzüm üretimi ile şarap üretiminin çok düşük rakamlara inmesi, dünyada büyük şarap arzı ve kalitesini verebilecek yöre sayısının az olması ve bunun başında Kırklareli’nin gelmesi olunca bu sefer Kırklareli’deki şaraba olan talep zirve yapmış. Bununla birlikte fiyatlar ve satışlar da zirve yapmış.

REKOR İHRACAT

Verilere göre, 1892 yılında Osmanlı’nın Fransa’ya ihraç ettiği şarap toplam 22.5 milyon litre imiş! 1900 yılında Osmanlı İmparatorluğu’nun 1 numaralı şarap üretim bölgesi “Kırklareli”. Bugün 1 milyon litrenin altında...

(Aynı durumun Tekirdağ için (Mürefte, Şarköy) söz konusu olduğunu ve Fransa’ya tonlarca dökme şarap satıldığını 1960-70’lerde Fahir Taner’in çıkardığı Yeni İnan gazetesinin geçmiş sayılarında okuduğumuzu gayet iyi hatırlıyoruz.)

Yazının Devamını Oku

Siyasete değil iklime bakalım - ‘Havadan, doğadan’ ciddi haber geliyor kuraklık sinsice ilerliyor

6 Ekim 2022
Önümüzdeki 10 gün önemli bir yağış beklenmiyor ve bu durum çok canımı sıkıyor.

Kuraklığa neden ‘sinsi felaket’ denir, biliyor musunuz?

Çünkü sinsidir ve kendini belli etmez. Tam hakkında kötü düşünürsünüz ya birinin, sonra bir bakarsınız yüzünüze güler, size iyi görünür. Kuraklık da böyledir işte. Bir anda yağan yağmurlar sizi kandırır, hani nerede kuraklık dedirtir. Oysa aslında iki geri bir ileri gidiyordur durum ve insan hafızası, bolluk dönemlerini unutunca ara ara yağan yağmurlarla mutlu olur. Bu dönemde de böyle bir durum var aslında. Kuraklık sinsice ilerliyor ve maalesef durum oldukça kötü. Ganoslardaki ve Istrancalardaki dereler tamamen kurudu. Meriç Nehri’nin debisi de aşırı düşmüş durumda. Çiftçi de yağmur bekliyor çünkü ekim zamanı geliyor ama toprak kuru ve sert. Böyle giderse ekimler gecikecek. Ozan DENİZ-ÇORLU

GÜNÜN SÖZÜ

TÜRBAN, takke, sarık, cüppe sorunu üzerinde tartışmak istemiyoruz. Atatürk’ün devrim yasalarını budayıcı girişimler, insana kan ağlatıyor. Uygarlık ve çağdaşlığı gerilerde aramak akıl kârı olamaz.”   Dursun ATILGAN

Kemal Anadol, CHP’li vekilleri uyardı‘BU KARŞI DEVRİMDİR’

“ÖNCELİKLE türbana başörtüsü demek, gerçekleri örtmektir. Bugün Türkiye’de türban sorunu (yasal olmasa da) yoktur” diye düşünen, eski milletvekili Kemal Anadol, CHP grubuna gönderdiği mesajda CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun başörtüsü teklifi için “Böylece CHP’nin yaptığı devrime, yeni CHP karşı devrim yapacaktır. Cumhuriyet’i kuran partiden, 100. yılında Cumhuriyet’i yıkması isteniyor. Bu açıkça ihanettir” dedi. Anadol şunları ekledi:

“Bugün karşı devrim yasası için imza verenler, yok hükmündedir. Bugün saflar olacaktır; bugün karşı devrim karşıtlarını göreceğiz. Ve bugün Kılıçdaroğlu ile hiçbir yere varılamayacağı bir kez daha görülecektir. Şu riyakârlığa bakın.”

LAİKLİK ÜZERİNE

Yazının Devamını Oku