Yalçın Bayer

Hükümetten isteyen isteyene… Memur, işçi, emekli, dul, yetim ve taşeron zam peşinde

23 Şubat 2024
MEMUR, işçi, emekli, dul, yetim, çırak ve stajyerler, EYT yasasından yararlanamayanlar, kadroya alınmayan taşeron emekçiler, 3600 ek gösterge hakkı verilmeyen memurlar ekonomik durumlarının iyileştirilmesine yönelik istemlerini miting ve açıklamalarla her gün hükümete duyurmaya çalışıyor.

Yerel seçime bağlı olarak siyasi irade üzerinde ‘oy’ tercihi dikkat çekiyor.

- 16 milyon emekli, dul ve yetim 10 bin TL tutarındaki en düşük aylığın revize edilerek daha yükseltilmesini, 8 bin TL seyyanen zam verilmesini, bayram ikramiyesinin en az 5 bin TL olmasını, sağlık kesintilerinin sonlandırılmasını istiyor. (Hükümet bayram ikramiyesini 3 bin lira olarak ilan etti.)

- 700 bini aşkın kamu işçisi için geçen yıl bağıtlanan sözleşme farklı dönemlerdeki ücret artışının yürürlük tarihi, imzalanan ek protokol ile öne çekildi. Bu sayede 230 bin kamu işçisine yüzde 32.57 oranında artış sağlandı. Türk-İş, enflasyona karşı hükümetten yeni ek zam talep etti. Hak-İş de bu yöndeki görüşünü hükümete iletti.

- Çoğunluğu belediyeler, karayolları ve enerji sektöründe çalışanlar olmak üzere 100 bine yakın KİT taşeronu işçi kadroya geçirilmeyi bekliyor. Önceki yıllarda 1 milyona yakın taşeron işçiye kadro verilmişti. Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, 90 bin emekçinin yerel seçim öncesi kadro hakkı edinebilmesi için Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmelerini sürdürüyor.

- Türkiye Kamu-Sen, yüzde 15 ile bağıtlanan sözleşmenin ardından yüzde 58.46 zam yapılması çağrısında bulundu.

- Birinci dereceye yükselen tüm memurlar, maaş ve ikramiyelerinde göreceli artış sağlayacak 3600 ek gösterge düzenlemesinin çıkmasını
umutla bekliyor.

- EYT yasasından yararlanamayarak emeklilik hakkı edinemeyen yüz binlerce kişi, kademeli emeklilik sistemi ile eşitsizliğin ve hak kaybının giderilmesine yönelik mitinglerle sesini duyurmaya çalışıyor. EMADER (Emeklilikte Adalet Derneği) öncülüğünde ikinci mitinglerini de yaptılar.

Yazının Devamını Oku

Hatay’ı terk etmeyin

22 Şubat 2024
CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan geçen hafta Hatay’ı ziyaretinde, “Şehrinize sahip çıkın, ata yurdunuzu asla kalıcı olarak terk etmeyin. Yıkılan her konutunu daha iyisini, güzelini güvenlisini, yenisini yapıp vereceğiz” demiş, bu söz deprem bölgesindeki insanları çok etkilemiş...

Hatay’ı çok terk eden olmadığını gördük ama evlerin harabe halini görmek büyük üzüntü kaynağı oldu bizim için. 6 Şubat 2023 depreminde en büyük hasarın Malatya ve Adıyaman’da olduğu söylenmişti. Ancak esas hasarın Hatay’da olduğunu söylemek isterim. Birçok cadde, mahalle veya site tümden gitmiş, bu çok önemli; Vali Mustafa Masatlı’nın hazırladığı 36 sayfalık faaliyet raporu ‘kara tabloyu’ çok açık şekilde açıklıyor. Konteyner, konut, sağlık-hastane, eğitim-okul, vakıf-kültürel eser, havalimanı onarım ve yeni pist, büyük-küçükbaş hayvan desteği, yeni sanayi siteleri, istihdam, İlbank/su-baraj, lojistik, yeni kamu binaları, cami, mescit ve Kuran kursları yatırımları, ayrıca yatırım bedeli, hibe desteği... O kadar çok ki... Bunlar vilayetin, bir de belediyenin yatırımları var.

Ne derler “İnsanlık merhamet üzerine kuruludur.”

 TURYİD’CİLERİN ZİYARETİ

HATAY’a etkili ve sürdürülebilir destekte bulunan Turizm Restoran Yatırımcıları ve Gastronomi İşletmeleri Derneği (TURYİD) YK Başkanı Kaya Demirer, YK üyeleri Tayyar Zaimoğlu, Onur Tahincioğlu, Ebru Koralı, Yücel Özalp, Yaprak Baltacı, Bülent Polat, Faruk Ügümü, Lütfü Sapmaz ve çok sayıda TURYİD üyesi, Vali Masatlı’yı ziyaret ettiler. Görüşmelere turizmci Kasım Kuseyri ve yenilikçi tarım uygulamaları ile öne çıkan üretici Elif Ovalı da katıldı. Ovalı’nın ‘Doğu’nun Kraliçesinin Tacı-ANTAKYA KÖPRÜSÜ’ kitabı çok ilgi topladı. Bu kitabın sunuşunu Rahmi Koç yazmış.

Bu arada Hatay’da ticaretin merkezi konumunda bulunan şehrin simgesi Uzun Çarşı’daki yeni yapılan geçici prefabrik dükkânları gezdik. Dükkânları yıkılan ve işletmelerini yeniden kuran Antakya’nın lezzetlerini yaşatan Ali Mürdün, Salah Kebap’ı ziyaret ettik. Yalnız başına olsaydık, bu işyerleri ve resmi binaları bulamayacağımızı da eklemiz gerekiyor; çünkü ayakta kalan yok.

DOKTORA NASIL DÜŞMAN OLUNUR

SAĞLIK Bakanlığı ve güvenlik güçlerinin sıkı tedbirler almasına rağmen sağlık çalışanlarına yönelik şiddet olaylarının önüne nasıl geçilemez! Ermenek Devlet Hastanesi’nde görevli bir sağlık çalışanı bize diyor ki: “Geçtiğimiz yıl hastanemizde görevli 2 doktorumuza birçok suçtan sabıkası olan T. Ç. adlı hasta yakını saldırdı. Doktorlarımızı darp etti. Ortada darp raporu ve beyaz kod alarmı verildiği kayıtlarda bulunduğu halde, sağlık çalışanlarımızı korumakla görevli güvenlik görevlileri müdahale etmedikleri gibi yalancı tanıklık yaparak doktorlarımızın sanık haline düşmesine neden olmuşlardır. Sağlık çalışanlarımız can güvenliği endişesi ile korku ve panik yaşıyorlar. Sağlık çalışanlarına şiddet konusunda çok duyarlı olan Bakanımız Fahrettin Koca’nın gerçekleri ortaya çıkaracağından endişemiz yok.”

GÜNÜN SÖZÜ

Yazının Devamını Oku

Hatay’da yaşam zor… Antakya mutfağı İstanbullu restoran sahipleri tarafından ayağa kaldırılıyor

21 Şubat 2024
DEPREMDEN bir yıl sonra Hatay’a gitmek için Adana’dan yola çıkıyoruz, ilk durağımız Belen oldu.

Belen Spor Salonu’nda 40 kadın kooperatifinin ürettiği ürünler yer alıyordu. Girişimci kadınların ürünleri burada toplanıp Türkiye’nin birçok noktasına kargolanıyor. Kadın girişimcilerinin desteklenmesi adına önemli bir proje. 280 depremzede kadın bu projeden yararlanıyor. Belen’den ayrıldıktan sonra Antakya’ya doğru yola çıktık. Yaklaşık 1.5 saat süren yolculuğun sonunda Antakya’ya giriyoruz, ilerlediğimiz yolda sağ ve soldaki konteyner kentler dikkatimizi çekiyor. O an deprem gerçeğini bir kez daha hissediyoruz. İlerlediğimiz yolda dikkatimizi çeken bir başka şey ise yıkıntılar oluyor. Bulunduğum otobüsteki diğer insanlardan duyduğum şey, “Bu iyi hali. Önceki halini görseydiniz, savaş alanından farksız değildi” oluyor. Otobüste hemen önümde oturan Milliyet Gazetesi’nden Çiğdem Yılmaz’ın depremden hemen sonra bölgeye geldiğini biliyorum. “O günlere dair fotoğrafları var mı?” diye soruyorum. Telefonundaki fotoğraflara bakıyorum.

Antakya’da ilk durağımız TURYİD’in bölgede esnafı desteklemek için kurduğu Antakya Uzun Çarşı konteyner kenti oluyor. Bu kentte 71 küçük dükkân TURYİD desteğiyle açılmış ve depremde dükkânları yerle bir olan bu insanlar bu küçük dükkânlarda hayata tutunmaya çalışıyor.

Hatay Valisi Mustafa Masatlı, 6 Şubat depremi genel analizini anlatırken vefat sayısının 24 bin 171, acil yıkılacak ve ağır hasarlı bina sayısının 80 bin 323 olduğunu açıklıyor. Yaptığımız 24 saatlik hızlı turda depremin etkisinin Hiroşima’ya atılan atom bombasının 2000 katı büyüklüğünde olduğunu öğreniyoruz.

Otobüs ilerliyor, görebildiğim kadar sağıma soluma bakıyorum ve yine gözümün gördüğü şeyler konteyner kentler ve yıkıntılar oluyor. Onlarca konteyner kent ve bu konteynerlerde yaşayan binlerce depremzede... Gördüğümüz manzara korkunç. Yerle bir olmuş enkaz yığınları arasında çaresiz insanlar...

GÜNÜN SÖZÜ

“Cahil mürteciler cumhuriyet adliyesinin pençesinden kurtulamayacaklardır.” Atatürk

3 KADIN ADAY SEVİNDİRDİ… ADANA’NIN SANCISI

CHP,

Yazının Devamını Oku

Siyanür kullanımı yasa ile yasaklanmalı: Madeni bilmek güvenli işlemek

20 Şubat 2024
Haluk Dural, Kimya Yük. Müh., DPT eski uzmanı ve Milli Merkez Genel Sekreteri, 13 Şubat’ta Erzincan İliç’te Anagold firmasının işlettiği altın madeninde meydana gelen heyelan hakkında uzmanlar tarafından bazen birbiriyle çelişen bilgiler verildiğini belirterek, uzman olmayan kişilerin ‘altın üretiminde siyanür kullanımı yasaklanmalıdır’ türü açıklamalar yapmaları üzerine uzun, teknik bilgiler ve önerilerini içeren bir değerlendirme yaptı.

Dural, doğada mevcut 92 element içinde ‘soy metallerin’ (gümüş, altın, platin, rutenyum gibi) korozyona karşı dirençli olduklarını, kükürtlü bileşikler halinde bulunan bakır ve civanın bazen metalik olarak da bulunabileceği için ‘yarı soy’ metal olarak tanındığını belirtirken, “Asit ve bazlarla reaksiyon vermeyen bu soy metalleri, içinde bulundukları minerallerden ayırmak için kullanılabilen neredeyse tek kimyasal siyanürdür” dedi.

◊ SSR firması bir Amerikan-Kanada ortaklığıdır. Eski adı Silver Standard Resources olan Kanada Vancouver merkezli SSR Mining Inc. ile Amerikan Alacer Gold Corp. firmalarının ortaklaşa yaptıkları işler konusunda bilgiler verilmekte ve “Bunlardan Alacer firmasının ise Türkiye Erzincan İliç’te Çöpler altın işletmesi vardır. Mevcut maden ömrü tahminen 20 yıldan fazladır” denilmekte.

◊ Bir diğer Kanada altın firması olan Alamos Gold Inc. geçtiğimiz yıllarda, dünyada ikinci en yüksek oksijen oranına sahip Kaz Dağları’nda üretim ruhsatı aldığı altın madeninde açık işletme yapmak için ruhsat sahasında 300 binin üzerinde ağaç kesip, orman alanını tahrip etmiş, kamuoyu tepkisi üzerine defolup gitmiştir.

◊ Yukarıda biraz teknik ve uzun açıklamaların özeti olarak şunları söylemek gerekir.

YERALTI MADENCİLİĞİ

◊ Günümüzde altın ve gümüş gibi soy metallerin üretim teknolojinde siyanür kullanımından başka bir yöntem yoktur.

◊ Altın ve gümüş üretiminde yeraltı madenciliği zorunlu olmalı, açık işletme yasaklanmalıdır. İşletmelerin ‘tank liçi’ kullanması zorunlu olmalı, yığın liç yöntemi yasaklanmalıdır. Atık havuzları ve havuz baraj yapımı şartnameleri daha kapsamlı olmalıdır.

◊ ABD’nin Montana ve Wisconsin eyaletleri, Çek Cumhuriyeti, Macaristan siyanür madenciliğini yasakladı. Ancak Avrupa Komisyonu mevcut düzenlemelerin yeterli çevre ve sağlık koruması sağladığını belirterek, böyle bir yasaklama teklifini reddetmiştir. Romanya’da altın siyanürlemenin yasaklanması yönündeki birçok girişim Romanya Parlamentosu tarafından reddedilmiştir.

Yazının Devamını Oku

CHP’de Moğol istilası

15 Şubat 2024
CHP sancılı, kavgalı, bol protestolu ve istifalı aday belirleme sürecinin sonuna geldi.

Deneyimli, CHP’yi yakından izleyen bir dostumuz durumu ‘Moğol istilası’na benzetti. Yeni CHP yönetiminin taş üstünde taş bırakmadığını, CHP’nin bütün taşlarıyla oynandığını söyledi.

CHP’de esas 1 Nisan kaygısı ve hesabı yapanların ise Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu ekibi olduğunu belirterek, yeni yönetimin baştan 31 Mart’ta başarılı olmayacakları hesabıyla hareket ettiklerini söyledi. Bu yüzden CHP’de ‘kupon belediyeler’ olarak adlandırılan yerlerin ganimet paylaşılır gibi Özgür Özel, Veli Ağbaba ve Ekrem İmamoğlu arasında paylaşıldığını söyledi.

Yeni değişimci CHP yönetimi hiçbir ‘kural’, hiçbir ‘kriter’ tanımadan eş-dost, ahbap-çavuş veya ‘özel ilişkilerle’ aday belirledi. Yeni yönetimin seçimlerde başarılı olmak gibi bir kaygısı var mı?

Yok!...

BAŞKANLAR DOĞRANDI

Yeni yönetim hâlâ kendini CHP Kurultayı’na kitlemiş, oradan çıkamıyor. Ayrıca inanılmaz bir ‘kin’ ve ‘nefret’le hareket ediliyor. İstanbul ve İzmir’de, Ankara’da, Adana ve Mersin’de ve daha birçok yerde Kılıçdaroğlu’na imza veren, destek veren hiçbir belediye başkanını bırakmadılar.

İnanılmaz bir Kılıçdaroğlu düşmanlığı yaşanırken, işin ironik tarafı ise ekiplerin seçimlerde Kemal Kılıçdaroğlu’ndan destek beklemeleri. İstanbul ve Ankara’da bir tane bile Kılıçdaroğlu ile hareket eden belediye başkanı bırakmadılar.

Kılıçdaroğlu

Yazının Devamını Oku

Patron da seçici de İmamoğlu

14 Şubat 2024
CHP İstanbul adayları Ankara Genel Merkez’de belirlendi, İstanbul’da açıklandı.

Dün Haliç Kongre Merkezi’ndeki toplantıda, adayların tek seçicisinin de ‘patronu’nun da Ekrem İmamoğlu’nun olması dikkati çekti.

CHP’nin ‘Büyük İstanbul Buluşması’ başlıklı aday tanıtım toplantısında İmamoğlu sert ifadeler kullandı.

İktidara karşı mücadele edeceğini, kentin geleceğini koruyan bir yolculuğa çıktıklarını anlatırken, balkondan Şükrü Genç’in (Sarıyer) aday gösterilmemesine ve Aykut Erdoğdu’nun (Ümraniye) aday olmasına karşı protesto sesleri yükseldi. CHP’de demokrasi kültürü olduğunu, herkesin görüşünü ifade edebildiğini söyleyen İmamoğlu, Beylikdüzü’nde de ilk adaylık geçmişinden söz ederken şöyle konuştu:

Ben de ilk başta seçilmedim, büyüklerimin telkini ile ilçe başkanı olduktan sonra Beylikdüzü’ne belediye başkanı seçildim. Ondan sonra Büyükşehir’e aday olabildim. Aday seçimi ile ilgili beni daha fazla konuşturmayın, burada büyüklerimiz var” dedi. Ancak protestoların sürmesi üzerine de “Bu kürsüye saygı duyulması gerekir” diye uyarıda bulundu. Ayrıca “Şükrü Başkan’a ayıp ediyorsunuz” demesi de dikkat çekti.

BÜYÜK İŞLER YAPACAĞIZ

İmamoğlu’nun konuşmalarındaki bazı vurgulamalar şöyle özetlenebilir:

* Çok çalışacağız, kol kola gireceğiz. Büyük işler başaracağız. Yerel yönetim devrimini gerçekleştireceğiz.

* Geçen dönemde AK Parti’liler yanımıza gelebiliyordu. Bizi davet edemiyorlardı. Ama ben şimdiden davet ediyorum. Onlar kendilerini vatandaşlara değil bir kişiye karşı sorumlu hissediyorlar. Bunu yıkacağız.

Yazının Devamını Oku

Yağmur suyunda seferberlik

13 Şubat 2024
Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, yeni belediye başkanlarına kuraklığa karşı ‘yağmur hasadı’ önerdi

İSTANBUL Teknik Üniversitesi (İTÜ) Meteoroloji Mühendisliği Bölüm Başkanı, Afet Uzmanı Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu Ordu için ‘yeşil şehir eylem’ planını açıklarken Haliç Kongre Merkezi’nde bugün 09.30’da CHP adayları tanıtım gününde, bu önemli mesajın okunmasını dileriz.

Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, ‘Ordu Olay’ gazetesine şu önemli açıklamayı yapmış: “Kuraklık doğal afetin en tehlikeli olanıdır. Ne yapmak lazım, yağmur hasadı yapmak lazım. Yağmur hasadı deyince çatıdan akan suyun depolanması anlaşılıyor. Sadece bu değil. Ordu’da fındık bahçeleri eğimlidir. Burada eğime bakan yönde Türklerin hilal taktiğinde olduğu gibi ocağın etrafında yukarıya bakacak şekilde setler yapmak lazım.

Toprağı kabartmak lazım. Yağmur sularını yavaşlatıp, yaydırıp yedirmek lazım. Madem yağmur yağmıyor, o zaman yağan yağmuru daha çok nasıl tutarız, toplarız, buna bakmak lazım. Bu, iki kazma kürekle kolayla yapılacak şeyler. Ordu’da böyle bir seferberlik başlatmak gerekiyor. Çünkü kuraklık büyük sıkıntı yaratacak. Sulama suyu da olmayacak. Her gün yağmur duasına çıkacak Ordu.

 KARADENİZ’DE SU KITLIĞI

2040 yılında Karadeniz’de yaz aylarında su kıtlığı gözüküyor. Buharlaşma yağmurdan daha fazla olacak. Bu da ilk kez olacak. Şu anda 12 ayda yağmur buharlaşmadan daha fazla. Dolayısıyla yaz aylarında sulamaya ihtiyaç doğacak. O yüzden şu anda kırsalda belediye başkan adaylarının yağmur suyu hasadına değinmesi lazım. Buna değinmeyene oy vermeyin. Yağmur suyu hasadı yapmayana oy yok.

 BİR DAMLA YAĞMURU BİLE

Bir damla yağmuru bile boşa harcamamak gerekiyor. Bir de malç uygulaması yapmak gerekir. Ağaç kabuklarını çıplak ağaçların, toprakların üzerine örtmek. Bu buharlaşmadan toprak kaybını önler, yabani otları önler. Buna malç deniyor. Bir de don çukurları vardır. Bunlara fındık dikmemek gerekir. Buralara fındık dikerseniz don alttan yukarı gelir fındığı dondurur.

İklim değişikliği ile beraber bizim de değişmemiz gerekiyor. Fındığın dışında alternatif ürünler bulunmalı. Bu konuda çalışmalar şimdiden başlamalı. Bizim bu değişime uyum sağlamamız lazım. Kuvvetli olan değil uyum sağlayan hayatta kalır.”

Yazının Devamını Oku

Bodrum’dan Ankara’ya

9 Şubat 2024
Bodrum’dan Ankara’ya gidiş, Brezilya’dan Moskova’ya gitmeye benziyor.

Sıcaktan soğuğa yani. Gerçi Ankara’nın o eski soğukları da yok şimdi. Sadece insanların yüzü soğuk. Öyle pek gülene rastlamak zor. Oysa biz gülmeyi her şartlarda bilen bir toplumduk. Ne oldu bize böyle? Ne olmadı ki diye sormak daha doğru olacak. ‘Siyasetin merkezine uçuyoruz’ diye hemen siyasete dalmayalım. Gerçi uçakta Ankara’dan vize almaya koşan hayli siyasiye rastladım.

Ankara’ya beni çok mutlu eden bir meslek onur ödülünü almaya gittim. Mensubu olmakla gurur duyduğum Ankara Gazeteciler Cemiyeti, usta bir sanatçıya yaptırdığı çok anlamlı ve estetik bir ödülü, özenle düzenlediği görkemli bir kokteylle bana verdi. Sağ olsunlar cemiyet başkan ve yöneticileri, hakkımda güzel şeyler söylediler. Güzel bir barkovizyon hazırlamışlar. Gençliğimden günümüze buldukları fotoğrafların çoğunu ben bile yeni gördüm. O kokteylin kalabalığında yıllardır görmediğim meslektaşlarıma, dost ve arkadaşlarıma, yakınlarıma rastladım. Dost zenginliği böyle bir şey işte. Büyük bir dost servetine sahip olmanın mutluluğunu bir kere daha yaşadım o gün.

Ankara seçimin hararet ve canlılığını eski seçimlerde olduğu gibi yaşamıyor. Halkın pek umurunda değil seçim. Şehri bakımlı, yolları düzgün ve temiz buldum. Ama yoğun yapılaşma Ankara’nın da görünümünü değiştirmiş. Gökdelenler, modern binalar, rezidanslar, alışveriş merkezlerinin çokluğu, lüks otel ve lokantalar, o memur şehri Ankara’yı farklı kılmış. İnsanı, fiziği filan değişir mi bir şehrin, bir miktar değişmiş işte. Yeni zenginler türemiş, yeni ve iddialı yaşam biçimleri dikkati çekiyor hemen.

Bu sefer fazla gezemedim. Bu seferlik bu kadar. Hoşça kal Ankara. Can PULAK

GÜNÜN SÖZÜ

“Mümin kötülük etmez, kötülüğü zemmeder. Ceza vermek yerine ıslah yoluna gider. Nefsine yapılanı yok sayıp hoş görse de yapılan kötülüğü unutmaz da affeder.”
Kasım KAPLAN

MÜJDE SELÇUK DEMİREL’İN SERGİLERİ PARİS’TEN GELDİ

Yazının Devamını Oku