Eğer seçimlerde bir başarısızlık olursa da gereğini yerine getireceğini ifade etmişti. İYİ Parti seçimlerde büyük bir yenilgi aldı, barajın dibine çakıldı.
Özellikle İstanbul, Ankara ve Antalya’da CHP’nin adaylarına adeta savaş açmıştı ama kaybeden Akşener oldu. Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu, Akşener’in tüm aleyhte kampanyasına rağmen rekor oylarla seçimi kazandı. Akşener’in sağ kolu aynı zamanda eski İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu, İstanbul’da silindi. Yüzlerce sandıkta İstanbul ve Ankara’da İYİ Parti sıfır çekti. Görünen o ki Akşener’in yerel seçimlerdeki kararı İYİ Parti oylarını sıfırlamış.
Peki bunca başarısızlığa ve açık yenilgiye rağmen Akşener niye gereğini yapmadı? Niye istifa etmedi? İstifa etmeden ve yola devam edip etmeyeceğini açıklamadan alınan olağanüstü kongre kararı ne anlama geliyor? Akşener, olağanüstü kongre kararıyla yeniden genel başkan olacak.
Bu arada kendine yakın çevresine de “Bakalım kim karşıma çıkma cesareti gösterecek” diyor. Aslında kongre kararıyla Akşener kendine muhalif olabilecekleri tasfiye ederek güçlü gelmenin yolunu arıyor. Hazine yardımı alan ve Meclis’te grubu olan İYİ Parti’yi niye bıraksın ki... Ayrıca önümüzdeki dönem muhtemel yeni anayasa girişimlerinde ilk başvuru adresi DEM ile İYİ Parti olabilir. Akşener, İYİ Parti’nin oylarını eritip sıfırlasa da Meclis’teki varlığıyla anayasa değişikliği sürecinde kilit bir role, öneme sahip olacak. Dolayısıyla bu sürecin getirilerini en iyi bilen birisi olarak Akşener asla İYİ Parti Genel Başkanlığı’nı bırakmaz. Partiyi bitirmek pahasına bu tavrını sürdürecek. Şu anda İYİ Parti’de herkes Meral Akşener’e karşı olmasına rağmen karşısına çok güçlü biri çıkmayacak-çıkamayacak!
Bakıp hep birlikte göreceğiz.
GÜNÜN SÖZÜ
“Hiçbir parti, hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam edemez.” Osman BÖLÜKBAŞI
MENZİL’İN HİÇBİR ETKİSİ KALMADI
Ecevit CHP’sinde (‘Umudumuz Ecevit’ sloganını bulan ve dağlara, ovalara, yollara yazan) 1972-1974 dönemi Gençlik Kolları Genel Başkanı Sabri Ergül; “Türkiye’de kamu ve özel sektörde çalı?an i??ilerin y?zde şan işçilerin yüzde 60’tan fazlası asgari ücret almaktadır; bu ücretli çoğunluk enflasyonu geriden izlemekte, geçim sıkıntısı çekmektedir.
Gelir dağılımındaki adaletsizlik artmaktadır.
Sabit, dar gelirliler, emekliler, işsizler mutsuz ve şikâyetçidirler. Bu tespitleri yalnızca CHP sözcüleri değil, iktidar ortağı sayılan partilerin yetkilileri de yapmaktadırlar” diyerek, seçimlerde Türkiye tespitinde bulunmuştu. Ergül 14-28 Mayıs seçimlerinden yenilgi ile çıkmış CHP’nin tam da bu ortamda, “4-5 Kasım 2023 kurultayında, halkın ve CHP seçmenlerinin talep ettiği ‘değişimi’ gerçekleştirmiş, iç barışını sağlamış, yeni bir genel başkan ve söylem ile 31 Mart seçimlerine girmiştir, çok başarılı olmuştur” görüşünü yenilemiştir. İşte Ergül'ün görüşleri:
DEĞİŞİM GERÇEKLEŞTİ Mİ
1) CHP’nin yeni yönetimi aday tespitlerini ‘değişim’in yanında-karşısında ayrımı yapmadan, önceden açıklanmış belli yöntem ve kriterleri herkese olabildiğince uygulayarak yapmıştır. Elbette ki Özel’in söylediği gibi, her şey 4/4’lük olmamış; kendilerinin, yakınlarının, adaylığa layık gördüğü sevdiklerinin aday yapılmamış olmasına üzülen, kırılan, küsenler her seçimdeki gibi olmuştur. Özel aday tespiti konularındaki işlem ve kararların sorumluluğunu kamuoyu önünde de üstlenmiş, ‘doğru adaylarla seçime gittiklerini, iyi oy alacaklarını, kazanacaklarını’ ısrarla ifade ederek, örgütün ve CHP’ye destek verenlerin bu konudaki motivasyonunu arttırmıştır.
TURAN GÜNEŞ NE DERDİ
2) “Demokrasilerde en büyük hakem oy veren seçmenlerdir” diyen siyaset profesörü Turan Güneş; “Partisinin oyunu arttıran, iktidara getiren genel başkan mümkün olan, doğruyu yapmıştır” derdi ve sözlerini şöyle bağlardı: “O genel başkana parti içinde muhalefet prim yapmaz, halkta da tutmaz.”
3) CHP 1950 çok partili demokratik yaşamımızdan bu yana, 74 yıldır belediyeleri kazanamadığımız Balıkesir’de, Manisa’da kazanmıştır. 1989 yerel seçimlerinde sağladığı başarıdan 35 yıl sonra yine o büyüklükte bir başarıyı 31 Mart 2024 seçimlerinde sağlamıştır.
Seçimde silinenler, İYİ Parti ve CHP’nin gerçek anlamda hiç olmayan seçim ortaklarıdır. Seçimde CHP’yi birinci parti yapan hiç beklemediğimiz, YRP ile öldü bitti sandığımız MHP oylarıdır. Evet bu bir yerel seçimdir, ancak bir genel seçim havasında gitmiştir. Sonuçlar yeni bir önder kimliğini yüceltmiştir. Bu kimlik Mansur Yavaş’ta bütünleşmiştir.
Artık Türkiye’nin göbeği dışa bağlı olmayan yeni önderi ne Özgür Özel ne de Ekrem İmamoğlu değil, Mansur Yavaş’tır. Kıskançlıktan kaçınmalı, gerçekleri görmeliyiz.
Bu kimliğe saygı göstererek, CHP’de birleşerek yeniden bir yapılanmaya gidilmelidir. Kurtuluş için kazanılan kaleler asla terk edilmemelidir. Bu utku, siyasi görüşü ne olursa olsun, Atatürk’te birleşen Türk ulusunun utkusudur. Kutlu olsun. Prof. Dr. Övgün Ahmet ERCAN
GÜNÜN SÖZÜ
“Hayat matematiktir, unutmayın.” (Metin ATAMER)
KIRMIZI TÜRKİYE
“‘CHP hakkında tek partiden kalan olumsuz izlenimin genç kuşaklarda silinmeye başladığı görülüyor. Onun için CHP’nin oyu artıyor’ demiştim. Daha ilk sonuçlar açıklanırken, Türkiye kırmızıya boyandı. Bu durum, Türkiye’nin devrimcileri, demokratları, hatta liberalleri tarafından büyük bir sevinçle karşılandı.” Zeki SARIHAN
UMUT RÜZGARI ESİYOR
Cepsel olarak iyileşemedik gitti. Seçmen yorgundu, yoksulluk hızla sürüyordu. Sonuç mu; emekli kızgınlığını dışa döktü, buna gençleri ve kadınları da katabilirsiniz. AKP için ‘ağır’ bir darbe oldu.
Ne mi oldu?
Esasında 1989’un benzeri oldu. Prof. Dr. Nurettin Sözen, Dalan’ın elinden Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı kazandı. Gerçi 1994’te bu kez tersi oldu ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı Erdoğan aldı.
- Dün ne oldu?
- Böyle bir sonuç beklenmiyordu, bu sonuçları bekleyenler de vardı ama 1989 gibi olacağını pek kimse tahmin etmiyordu. Ama biz geçenlerde bir yazımızda bu görüşümüzü ‘1989 mu, 1994 mü olur?” diyerek bir ihtimal olarak yazmıştık.
- Seçimin sonucunu, emekliler ve hor görülenler tayin etti denilebilir, Erdoğan’ın bütçe sıkıntısıyla ilgili sözlerini hiç dikkate almadılar demek ki...
ERBAKAN’IN HINCI
-
Merkezinde Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın olduğu bu dönüşüm, sadece toplumsal boyutla sınırlı değil; aynı zamanda iç/dış politika ve ekonomi ile de doğrudan alakalı. Bu anlamda çok boyutlu biçimde ilerleyen bu yeni kimlik arayışı süreci ve yaşanan değişimler, ülkede politik, ekonomik ve toplumsal alanlarda reformların gerçekleştirilmesini içermekte olup, Suudi toplumunu daha açık, dinamik ve çağdaş bir yöne taşımayı hedeflemektedir.
EKONOMİK BOYUT
Bu kimlik inşası sürecinin temelinde, Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın 2016’da duyurduğu ‘2030 Vizyonu’ yer alıyor. Bu vizyon, zenginliğini ve gelirlerini petrol gibi doğal kaynaklardan elde eden rantiyer bir devlet olan Suudi Arabistan’ın geleneksel profilini modern bir hale dönüştürmeye odaklanmıştır. Bu anlamda krallığın petrole olan bağımlılığının azaltılması, ekonomik girdilerin petrol dışı kaynaklarla çeşitlendirilmesi, yeni şehirler inşa edilip turizmin teşvik edilmesi ve sosyal hayatın krallıktaki hâkim dini ve kültürel kodlara aykırı biçimde modernleştirilmesi amaçlanmaktadır.
Suudi Arabistan’ın ekonomik alanda önemli dönüşümler geçirdiği ve bu dönüşümlerin yenilikçi adımlarla ilerlediği, ülkenin kimliğini yeniden şekillendirme çabalarıyla doğrudan ilişkili olduğu görülmektedir. Bu çabalar, “2030 Vizyonu” adı verilen kapsamlı bir reform programı çerçevesinde gerçekleştirilmektedir. Söz konusu vizyon, Suudi Arabistan’ın ekonomisini çeşitlendirme, özel sektörü güçlendirme, sürdürülebilirliğin sağlanması ve toplumsal değişimin/dönüşümün hayata geçirilmesi gibi hedeflere odaklanan geniş kapsamlı bir amacı içermektedir.
Mehmet RAKİPOĞLU - Kriter yazarı
GÜZEL MESAJLAR
- “İnsan şehrin, şehir de insanın aynasıdır. Hayatta pek çok şeyin telafisi olur ama sandığın telafisi olmaz. Pazar sabahı sandıklara koşacağız. Sandık 85 milyon olarak hepimizin namusuna emanettir.”
- “Siyasi görüşlerimiz, gönül verdiğimiz
1) CHP, muhalefet açısından en uygun koşullarda yapılan 14-28 Mayıs 2023 seçimlerini stratejik hataları nedeniyle kaybetmiştir. Bu kaybediş, Cumhuriyet’in kazanımlarını, çağdaşlığı, Atatürk ilkelerini savunan, CHP’yi destekleyip oy veren, yurtsever yurttaşlarımız içinde büyük bir travma ve umutsuzluk nedeni olmuş; CHP’ye olan gönül bağları kopmuştur.
2) CHP kurultayında gerçekleşen ‘Değişim’in, halkta ve CHP’li seçmenlerde karşılığı olduğunu, memnuniyet yarattığını, Kurultaydan sonra bizim de katıldığımız Ankara’da, doğuda, batıda, ilçe ve illerde yoğun katılım ve coşkuyla geçen toplantı ve mitinglerde CHP’nin halkla kopan ‘gönül bağları’nın yeniden örüldüğünü, CHP’ye olan ‘güven duygularının’ yeniden arttığını biz de gözlemleyebiliyoruz.
3) CHP’nin Zafer Partisi ile ‘gizli protokol’ yapma gibi mühim hataları, cumhurbaşkanlığı için adaylaşma ısrarları, Kürt kökenli yurttaşlarımız ile merkez sağ seçmenler indinde de ‘CHP’ye karşı güvensizlik’ duygusu yaratmıştır. CHP’nin yeni seçilen yönetimi bu ‘güvensizliği’ kucağında bulmuştur.
4) 30 Mart 2019 yerel seçimlerinde yüzde 10 oranını aşan sayıdaki Kürt seçmenlerin CHP’ye olan destekleri ‘kent uzlaşısı’ şeklinde de olsa bu seçimde yoktur; İyi Parti’nin hiç yoktur.
5) Ayrıca belirtmek gerekir ki, 14 Mayıs 2023 milletvekili seçimlerinde Millet İttifakı’nın 4 partisi, CHP listeleri üzerinden seçimlere girmişlerdir. Bu seçimlerde ortak listelere verilen yüzde 25 oranındaki oyların hepsi yasalar gereği CHP’ye yazılmıştır. Yapılan güvenilir hesaplamalarda, yüzde 25 oranındaki toplam oyların içinde yüzde 5 miktarındaki oylar 4 İttifak Partisi’nin oylarıdır; CHP’nin gerçek oy oranı yüzde 19.67’dir. Kimilerinin iddia ettiği gibi 4 partinin oyu katkıları ‘sıfır’ ise onlara 39 milletvekilliği neden verilmiştir?
6) 31 Mart yerel seçim sonuçları, hesaplamalar, başarı ölçütleri bütün bu olgular, veriler gözetilerek yapılmalıdır!
YEREL YÖNETİMLER ÖNEMLİDİR
Çağımız demokrasileri Merkezi Yönetim demokrasileri değil, Yerel Yönetim demokrasileridir. Belde halkı tarafından seçilen, kamu kurumu Belediyeler sadece belde halkının ihtiyaç duyduğu hizmetleri gören kuruluşlar değillerdir.
Kamu bankalarının emekliye ödenen promosyon tutarını artırmasının ardından gözler özel bankalara çevrildi. Ziraat, Vakıf ve Halk Bankası müşterileri emekliye üç yıl süre ile ödediği promosyonu aylık tutarlarına göre 8-12 bin TL’ye çıkardı. Düşük aylığa az, yüksek aylığa fazla promosyon ödenecek. Aylıklarına seyyanen zam bekleyen emekli, seçim öncesi salt promosyon artışı ile yetinmek zorunda kaldı.
Kamu bankalarının promosyon tutarını artırması üzerine, aylığını taşıyan emekliye halen 3 yıl için çeşitli kampanyalarla 5 ile 15 bin TL’ye ulaşan promosyon veren özel bankaların da artış yapması kaçınılmaz görülüyor. Zira SGK tarafından önceden yatırılan aylıkları ödeme gününe dek çalıştıran ve para kazanan Akbank, Türkiye İş Bankası, Garanti Bankası, Yapı Kredi Bankası, ING Bank ve QNB Finansbank’ın da aralarında bulunduğu özel bankalar emekliyi kaçırmak istemeyecek diye yorumlanıyor.
Özel bankalar seçim öncesi cimri davranmadan promosyonu artırarak bir an önce kamuoyuna duyurmalı.
Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) 16 milyon emekliye bankalar ve PTT aracılığı ile her ay 198 milyar TL, yılda 2 trilyon 376 milyon TL tutarında aylık ödüyor. Bu denli yüksek meblağı oluşturan ‘çilekli pastadan’ pay kapmak için yarışa girecek tüm bankalar. Hiç olmazsa bayram öncesi bir teselli olacak promosyona zam emekli için.
Şükrü KARAMAN
GÜNÜN SÖZÜ
“Güç bozar, mutlak güç mutlaka bozar.” Lord ACTON
CHP KENDİ ÜYELERİNİ DIŞLIYOR
2008 yılı ekim ayında yürürlüğe giren ve emeklilik yaşını 65’e yükselten 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası uyarınca aylık bağlama oranı yüzde 70’lerden yüzde 30’lara dek geriledi. Güncelleme katsayıları düştü. 2008’den sonra bağlanan aylıklara büyümeden yüzde 30 oranında pay yansıtılıyor. Haliyle düşük tutarlı aylıklar oluşuyor.
Yasada öyle bir çelişki var ki ne denli uzun süre çalışılırsa ileride bağlanacak aylıklar da o denli az oluyor.
İNTİBAK YASASI ÇIKARILMALI
Aynı primi ödemelerine ve çalışma sürelerine karşın SSK ve Bağ-Kur emekli aylıkları arasında derin fark mevcut. 2000 öncesi emekli olanlara yönelik İntibak Yasası çıkarılmasına karşın, 2000 sonrası emekliler bu haktan yoksun bırakıldı. Yeni İntibak Yasası’nın hayata geçirilmemesinden ötürü 2000 sonrası emekliler daha düşük aylık alıyor.
Emeklilerin 10 bin TL aylık yerine Batı’daki gibi insanca yaşam koşullarına ulaşabilmeleri SGK’nın 1.66’a gerileyen aktif-pasif oranının artırılması için sosyal güvenlik sistemi baştan aşağıya ele alınmalı. Aylık bağlama oranı ve güncelleme katsayıları yeniden yükseltilmeli, büyümeden verilen pay mutlaka artırılmalı. Tabii 2000 sonrası emeklileri kapsayacak İntibak Yasası bir an önce çıkarılmalı.
Sosyal güvenlik sisteminde reform yapılmaz, hayat pahalılığı önlenmezse aylıklara TÜFE oranında zam yansıtmakla emeklinin isyanı dindirilemez.
Şükrü KARAMAN
PSİKOLOJİDE SORUNLAR