Yalçın Bayer

Moskova-St. Petersburg örneği: Doğalgazı neden tasarruflu kullanmıyoruz

8 Haziran 2018
MART 2019 belediye seçimlerine de hazırlanıyoruz.

İstanbul’da 6.239.857 İGDAŞ abonesi var. Bunun yaklaşık 5 milyonu konut olmalı. Dünyada hiçbir ülkede olmayan ‘kombi’ uygulaması var bu ülkede. Oysa yapılması gereken aynen Moskova ve St. Petersburg’ta olduğu gibi, bölgesel ‘kojenerasyon’ santralları kurulmalı. İstanbul’da Esenyurt Belediyesi’nde Gürbüz Çapan döneminde Esenkent’te yapılan 550 konut için kojenerasyon santralı var. Moskova’da bu santrallardan ısı ve sıcak su elde edilir, bu arada elektrik de sisteme verilir. Yılda sadece 3 hafta (bugünlerde) sistem bakıma alınıyor. Türkiye, yıllar yılı ‘bilgisiz’ insanlar eliyle bugünlere getirildi. 

Semih KALKANOĞLU

 

TCDD O ESERLERİ HANGİ  DEPOYA KALDIRDI!

ANKARA Garı alanından 50 dönümlük arazinin Maliye Hazinesi’ne devriyle Demiryolları Müzesi ve Sanat Galerisi’nin kapatılmasının ardından, Cumhuriyet tarihi açısından hazine değeri taşıyan eserlerin de ‘uygun depoya’ kaldırılacağı bilgisi üzerine CHP Ankara Milletvekili Levent Gök Başbakan’a soruyor: “Eserler hangi depoya kaldırılmıştır? Kaldırılan eserlerin akıbeti ne olacaktır? Yeni bir müze açılması düşünülmekte midir?”

 

KİTAPLAR

Nedim

Yazının Devamını Oku

Zengin eğlenir, gariban oyalanır

7 Haziran 2018
OYUNCULARIN çoğu yabancı.

Her yıl milyonlarca dolar dışarıdan ‘depikçi’ getirmek için harcanıyor. Sıradan vatandaşlar bu yapıların içine asla sokulmuyor. Sıradan üye olmak için bile çuvalla para talep ediliyor. Değerli tarım alanlarına haftada sadece 90 dakika kullanılan devasa mekânlar inşa ediliyor. Bunun bakımı, personeli, elektriği, suyu vb için fahiş paralar saçılıyor.

Kimi kulüplerin tepe yöneticileri nepotik (akraba kayırmacı) icraatlara yöneliyor. Seyirci, reklam, yayın hakkı gelirleri; kalkınma, eğitim, bilim için değil lüks yaşantılar için harcanıyor.

Yılda 30-40 maça çıkan genç çocuklar pahalı arabalı, kaşaneli, bol tatilli bir hayat sürüyor.

Gazetelerin 2-4 sayfası her gün depikçilerin görgüsüzlük abidesi maceraları için israf ediliyor.

TV’lerin abuk programlarında saatlerce oyunlardaki pozisyonlar yorumlanıyor. Milyonlarca TV’nin yılda harcadığı elektrik enerjisini bir hesaplasak bunalıma gireriz. 20 milyon TV’nin günde 10 saat boşa çalışması 20 milyon kilowatt/saat (kWh) ya da 20 megawatt/saat (MWh) enerjinin çöpe gitmesi demektir.

Bu enerjiyle 1000 fabrika ortalama 1 gün üretim yapar!

Bu topraklarda kitlelere asla sağlıklı spor yapma yöntemleri öğretilmedi. Depik kulüplerinin ekonomiye, kalkınmaya zerre katkısı olmayan faaliyetlerini eleştirenler, yazılı-sözlü olarak tehdit edilip sindirilmeye çalışılıyor.

21. yüzyılda depik maalesef yönlendirme, uyuşturma, alıklaştırma için kullanılan bir spor dalı haline gelmiştir. Bu, tüm dünyada böyledir.

Yazının Devamını Oku

‘Muğla cennet kalsın!’

6 Haziran 2018
MUĞLA dün epeyce hareketliydi.

‘Dünya Çevre Günü’ kapsamında Muğla Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği etkinliklerde birçok kişiyi dinledik, çok da şey öğrendik. Başta Belediye Başkanı Dr. Osman Gürün, TEMA Başkanı Deniz Ataç, Muğla Çevre Platformu’ndan Serdar Denktaş, Dünyanın En Güzel Koyları Birliği’nden Galip Gür, Çevre Daire Başkanı Aylin Giray ve sanatçı-biyolog Ediz Hun’un konuşmaları dikkatle dinlendi. ‘Muğla cennet kalsın’ afişi güne çok uygundu ama çevreye bakıldığında ormanlar ‘diş kovuğu’ gibiydi! Kömür, krom ve demir gibi madenler, mermer ve doğayı en çok tahrip eden taş ve kum ocaklarının geride bıraktığı devasa çukurları (120 metreye kadar iniyor)... Yatağan’ı hiç unutmayalım, Yatağan bölgesinde üç termik sonra iki yeni santralın yapılması planlanıyor. Santrallara kömür sağlamak üzere verimli tarım toprakları yok edilerek ‘kömür havzaları’na dönüştürülüyor. Yatağan’da 48 köyün taşınması ne demek, bilir misiniz?

Kömür çıkarmak için köylülerin geçim kaynağı olan zeytin ağaçları ve fıstık çamlarının katledilmesi ayrı bir vahşet... HES, RES ve GES yatırımları şu an için çok cazip bölgede. Bunların nedense hiçbir çevre etki değerlendirme çalışması yapılmaksızın doğal SİT’lerin içine kurulması doğa tahribatına neden oluyor.

AKYAKA’NIN EVLERİ

Akyaka’da Ottoman Otel’in arkasındaki Nail Çakırhan tarafından projelendirilen bölgede özel ahşap konutları görünce yıllar öncesine gittik. Hikmet Çetinkaya ve Bülent Dikmener ile buraya İlhan Selçuk’u ziyarete gelmiştik. 1988 yılında Ağa Han ödülünü alan Nail Çakırhan’ı, Şadan Gökovalı, Oktay Akbal’ı burada tanımıştık. Otelin önünde Azmak suyu pırıl pırıl akıyordu. Ama bir sıkıntı var. Ölü Deniz ve Akyaka kıyılarının valilik ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından oluşturulan Muğla Çevre Vakfı’na (MUÇEV) devredilmesi kargaşa yaratıyor; belediyenin bir müdahalesi olamıyor. Korunan kıyı alanlarının kâr amaçlı olarak işletilmesi sonucunda doğa korunamıyor, bir şekilde özelleştirilince halkın kıyıları kullanım hakkı elinden alınmış oluyor.

Özel çevre koruma bölgesi içinde yer alan ve uluslararası sözleşmelerle (Barselona sözleşmesi) korunan Okluk, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın doğal SİT alanlarında yaptığı ‘yeniden değerlendirme’ sonucunda koruma derecesi kaldırılarak 1.5 yıl önce yapılaşmaya açılmış... Üstelik bilimsel temelde yapıldığı söylenen bu çalışma bir gayrimenkul şirketine (Enisa) ihale edilmiş... 30 dolayında kepçe ile yüzlerce yol hafriyatı aracı (Sarıosmanoğlu) tarafından yapılıyor.

GÖKOVA ELİMİZDEN KAYIYOR

900 bin nüfusu, 13 ilçesi bulunan Muğla’nın B.B.B. Dr. Osman GürünGökova elimizden kayıyor. Okluk Koyu’nda 4 hektarlık alanda yapılaşmanın yasallaşmasını ve ormanların bu amaçla tahrip edilmesini kabullenemiyoruz. Ben bu bölgede ne yapıldığını esas olarak bilmiyorum. Özal zamanında 230 m2’lik basit bir evin yıkılarak bugün 20 bin m2’lik bir saraya (300 odalı) dönüştürülmesi vicdanlarımızı yaralıyor. Bunun için yürütmeyi durdurma talebinde bulunduk, yargı sürecinin sonucunu bekliyoruz” dedi. “Buranın kurtulmasının ülkeye başka bir anlayışın gelmesi ile mümkün olabileceğini” de ekledi.

Okluk

Yazının Devamını Oku

Beşiktaş’a yazık oluyor

1 Haziran 2018
BEŞİKTAŞ Belediyesi’nde olanları özetlemek istiyoruz. Ayrıntısına girsek, bu köşeye sığmaz. Her şeyin sorumlusu CHP Genel Merkezi’dir. Birçok belediye, siyasetçinin ‘bakımı’nı zoraki olarak üstlenmiştir. Bu yüzden bazı şeylerin görmezden gelinmesi bu durumu ortaya çıkartıyor.

Bunun sonucunda çalışanlar huzursuz olurken, bu oyunların nasıl oynandığının farkına varılıyor.

Yılbaşına doğru gidersek belki bazı şeyler anlaşılmaya başlar.

Evet... Ocak ayının başında ‘torpilli’ olarak Beşiktaş’a başkan yapılan Murat Hazinedar, Hüseyin Avni Sipahi ve Çetin Kırışgil (Sarıgül’ün eski özel kalem müdürü) İçişleri Bakanlığı tarafından görevden alındılar. Soruşturma kapsamında birçok konu vardı. Bunlar arasında yolsuzluk, rüşvet, organize suç örgütü oluşturmak ve FETÖ’cülük ilk sırayı teşkil ediyordu.

Meclis’e 16. sıradan giren Tahir Doğaç’ın vekil seçilmesinden sonra olanlar oldu. Herkes eski bir partili olan Doğaç’ın gelmesinden mutlu oldu, yaşına hürmeten herkes saygı gösterdi. Dürüst bir partili idi... Bir süre sonra işler değişti.

- Belediye Başkan Yardımcısı Av. Merve Öztopaloğlu ‘yaşanan süreçten memnun olmadığını’ belirterek istifa eden ilk isim oldu. Hazinedar’ın Ordu’dan getirdiği, Özel Kalem’e memur yaptığı Mürvet Günday, Zabıta Müdürü Selçuk Bartınlı soruşturma delillerini yok ettiği iddiasıyla açığa alındılar.

- Hazinedar’ın kız kardeşi Pelin Başlangıç, istisnai kadrodan Özel Kalem Müdürü yapıldı. Ancak müfettiş ‘soruşturmayı engellemek istediği’ için kendisini görevden uzaklaştırdı.

- Başkan Yardımcısı, Meclis üyesi Rıfat Örnek (Hazinedar’ın eşi Av. Özlem Hanım’ın dayısı olduğu söyleniyor) ‘imar yolsuzlukları ve ihaleye fesat karıştırmaktan’ bakanlık tarafından görevinden uzaklaştırıldı.

-

Yazının Devamını Oku

Cağaloğlu’nda bir ‘Pembe Konak’ vardı

31 Mayıs 2018
OKUR Erkan Çetinkaya, önemli bir sorunu gündeme getiriyor.

Cağaloğlu’nda, İstanbul’un göbeğinde (İstanbul Erkek Lisesi’nin karşısında) bir tarih herkesin gözleri önünde yok oluyor. Pembe Konak veya Kırmızı Konak adlarıyla da anılan bina bir vakitler İttihat ve Terakki Merkez-i Umumisi olarak kullanıldı.

Enver Paşa bu binadan çıkıp beyaz ata binerek Babıali baskınını gerçekleştirmişti.

Sonra Cumhuriyet gazetesinin idare merkezi oldu. Yunus Nadi, Nadir Nadi, Burhan Felek, C.Fehmi Başkut, Elif Naci, Agop Arad, Ö. Sami Coşar, Yaşar Kemal, Sadun Tanju, İlhan Selçuk, Uğur Mumcu, Doğan Hızlan, Aydın Emeç, Emine Uşaklıgil gibi onlarca Türkiye’nin yüz akı gazeteciler ve düşün insanları ile başta Cemal Nadir, Ali Ulvi, Turhan Selçuk olmak üzere öncü çizerler bu binada çalıştılar.

Bu binada Genel Yayın Müdürleri Ecvet Güresin, Oktay Kurtböke, Hasan Cemal, Okay Gönensin, Orhan Erinç, Hikmet Çetinkaya ve bizler gibi Cumhuriyetçiler çalıştık ve güzel günler geçirdik.

Yunus Nadi’nin çocukları Nadir Nadi, Doğan Nadi, Leyla (Uşaklıgil), Nilüfer (Nun) bu binada doğdular.

Tarihi ve mimari bir miras olan bu bina yok oluşa terk edilmemelidir. Başta artık aynalı plazalarda çalışan gazeteciler ve İstanbullular olmak üzere Türk halkı bu tarihi ve mimari esere sahip çıkmalıdır.

2012’de köşkün de içinde bulunduğu araziyi satın alan İpekyolu Kuyumculuk sahibi

Yazının Devamını Oku

Kentsel dönüşümün ‘tozu’ da hasta ediyor

30 Mayıs 2018
AKCİĞER rahatsızlıkları neden artıyor?

Başta sigara, egzoz, filtresiz sanayi bacalarından çıkan gazlar ve en önemlisi de ‘trafik tozu’... Son zamanlarda bunlardan rahatsız olanların giderek arttığını görüyoruz. Bir dostumuz da geçenlerde, “Sen esas kentsel dönüşüme bak” dedi. Gerçekten bu kadar bina yıkılıyor, o kadar toz havaya karışıyor. Sık sık yağmur yağmadığı için de yutuyoruz bunu... Üstelik yıkılan binaların bir bölümünde ‘asbest’ malzemesi kullanıldığı da biliniyor. Kentsel dönüşümlerin gerçekleştiği yerlerde yaşayan özellikle yaşlı kadınlar (erkekler dışarda) ve çocuklar orada toza maruz kalıyorlar. Alerjik bünyelerde bu vakalar daha öne çıkıyor. Ancak bu konuda hiç kimsenin önlem aldığı yok. Belediyeleri bırakın il sağlık müdürlerinin hiçbir uyarısı olmuyor. Bakanlık olarak bir ‘araştırma’ sonucu da yok. Sokaklarda, metro istasyonlarında ‘toz’ ölçümü yapılamaz mı?

Emin olun son zamanlarda hastaneler bir kontrol edilse, özellikle kentsel dönüşüm bölgelerinde akciğer rahatsızlıklarının nasıl arttığı görülür. Ne yazık ki AKP döneminin sağlık ve çevre bakanlarına, isimlerini hatırladığımız Recep Akdağ, Mehmet Müezzinoğlu, Ahmet Demircan, Mehmet Özhaseki ve Veysel Eroğlu’na uyarı yapmak isteriz. Bu kadar kirli havada yaşamak istemiyoruz. Her şey hastane yapmakla olmuyor!

 

‘BEŞİKTAŞ’TA NELER OLUYOR

BEŞİKTAŞ Belediyesi’nde neler oluyor? Büyük skandallar yaşanıyor. Murat Hazinedar’dan sonra ‘içerde’ kimler durumu ele geçirdi... Belediye borçlarını ödeyemezken ihaleler kimlere gidiyor? Taşeron maaşları ve sosyal yardım paralarını bir belediye ödeyemez mi? Kimlerin yakınları belediyeye yerleştirilmiş? Müfettişler kimleri atın dedi? Göreve getirilen Tahir Doğaç’ı kimler işlevsiz hale getiriyor? Bekleyiniz... İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, ilçe kaymakamına ne talimat verdi?

 

TURİZM 10 CİLTTE

-

Yazının Devamını Oku

İYİ Parti’de neler oluyor

25 Mayıs 2018
İYİ Parti’de ağırlık Meral Akşener-Koray Aydın ve Musavat Dervişoğlu’nun kontrolünde. 24 Haziran seçimleri öncesinde aday belirlemede en çok tartışılan parti İYİ Parti oldu.

CHP listesi dahi bu kadar tartışılmadı. Listeler ilk belirlemelerin dışında neredeyse tümden değiştirildi, “seçilecek yerlerde iş yapacak liyakat sahibi insanlar dışında başka tercihler etken oldu, kişisel çıkarlar öne çıktı” görüşleri tartışıldı.

Akşener yola çıkarken, gençler ve kadınların öne çıkartılacağını söylemişti.

Böyle bir yapı ortaya çıkmadı.

Gazeteci Mehmet Tezkan İzmir’e neden gönderildi? Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, neden istifa etti? Halaçoğlu’nun istediği yere kim getirildi? Kurucular Kurulu üyesi gazeteci Ruhat Mengi listelere niye giremedi? Arkasında neler oldu? Eski Nizam-ı Âlem Ocakları başkanının tepeden inme olarak Kadıköy 3. sıraya getirilmesi neden şaşkınlık yarattı? Kardak Kahramanı Emekli Kurmay Albay Ali Türkşen İstanbul’dan neden gönderildi?

 

PARTİ’DE NELER OLUYOR 

 

- Partide güçlü örgütler henüz yok; seçilm telaşı ile bir kargaşa yaşandı, vekillerin seçiminde. Gelecekteki kongrenin hesapları şimdiden yapılıyor. Partinin yapısı ve adayların tespiti

Yazının Devamını Oku

Aday tespitinde hangi kriterler kullanıldı?

24 Mayıs 2018
BEYOĞLU’nda AKP’nin ‘baş belası’ olarak nitelendirilen eski CHP Beyoğlu Meclis üyesi, 3. bölge milletvekili adayı Saim Gül, aday tespitindeki kriterlere isyan ediyor.

“Genel merkez yöneticilerine soruyorum: İstanbul’da hangi kriterlere göre adayları belirlediniz? Atamalarda yanlış yaptığınızı düşünüyor musunuz? Atama kriterleriniz doğruysa, sonradan (haklı olarak) neden değiştirme gereği duydunuz? Aday seçicileri (Tekin Bingöl, Faik Öztrak, Çetin Osman Budak, Seyit Torun, Muharrem Erkek)

Bizlere de lütfen açıklayınız, bizler de öğrenelim. Hak, hukuk, adalet, emek ve liyakat kriterleri ne kadar belirleyici oldu?

3 defa, 4 defa ve hatta 5 defa milletvekili olmuş bir kişiyi tekrar 6’ncı defa aday gösterirken neyi ölçü aldınız? PM’ye seçilemeyen ve örgüt tarafında üstü çizilen bu kişileri, en üst sırada aday göstermenizin gerekçesi nedir? Kriter, Genel Başkan’ın başdanışmanı mı olmak? Ayrıca, kendi memleketinden aday olmayan arkadaşların sonraki seçimlerde sürekli İstanbul’dan aday gösterilmeleri; İstanbul’da siyaset yapan, emek harcayan, AKP ile mücadele eden ve liyakat sahibi olan birçok arkadaşımıza ve parti örgütümüze karşı bir haksızlık olmuyor mu?

 

DEMOKRASİ İÇİN ‘TEMEL GELİR’ ŞART

VATANDAŞLIK temel gelir Türkiye Sözcüsü Dr. Ali Mutlu Köylüoğlu diyor ki: “Ülkemizdeki seçimler sırasında uygulanan, ‘Sandık bazında oy sayımı ve takiben ilan edilmesi’ şeklindeki mevcut sistem, vatandaşlarımızın sokak, köy, site, lojman hatta bina bazında, küçük kümeler halinde, siyasi tercihlerine göre fişlenmelerine yol açıyor. Demokrasimizin sağlıklı sonuç alabilmesi için hem sandık bazında fişlenmemize imkân vermeyecek bir uygulamayı, hem de vatandaşlarımızın ekonomik bağımsızlığını sağlayacak temel gelire sahip olacağı bir düzen talep etmeliyiz.”

 

BAĞIŞ KİTAPTA VERGİ OLMAZ

Yazının Devamını Oku